17 Haziran 2017 Cumartesi Saat 20:49
Savaşsız, ölümsüz günlerimiz neredeyse yok gibi. Savaşsız bir günümüz olduğunda ise şaşırıyoruz. “Haberlerde bu gün bir şey yok diyor, o günü şaşkınlıkla anıyoruz. Haber algımız bile ölümlere endekslenmiş durumda. Ölüm, ölümler her tarafımızda yerli yersiz her geçen gün daha da derinleşmektedir.
Bu savaş sınıf savaşı değil, bu savaş özgürlük savaşı değil,
sebepli sebepsiz kadını ve insanlığı öldüren erkek faşizminin savaşıdır.
Hatırlatmaya değer bir konu kadın cinayetleri ve cinsel istismarın tırmanışa
geçtiği Türkiye’de, 2016 yılında erkekler tarafından en az 260 kadın öldürüldü,
75 kadına tecavüz edildi, 120 kadına taciz edildi, 417 kız çocuğuna cinsel
istismarda bulunuldu, 329 kadına şiddet uygulandı. Yine Türkiye’de, 2017
yılında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 5 aylık bilançosuna
göre BEŞ AY İÇİNDE 173 Kadın öldürüldü, Mayıs ayı içinde ise sadece 39 kadın
katliamı gelişti. Platform, 38 çocuk istismarı ve kadınlara dönük bir o kadar
da cinsel şiddet raporunu sunuyor.
İnsanlığın kendini tükettiği bu dönemde, kadınlar savaşa
hiçbir zaman hazırlıklı olamadı, bu savaşı başlatan tarafta olmadı. Bu savaş
“benim değilsen kara toprağınsın diyen faşist erkeğin savaşı. Faşistlik sadece
aşırı milliyetçilik değil, her şeyin aşırılığı faşist bir yaklaşımdır. Kadın
katliamlarını kendine hak gören faşist erkek yapısı her geçen gün bu savaşı
derinleştirip, kendine hak olarak görmekte ve uygulamaktadır.
Sistemler de bunun üzerine kurulduğu için erkek şiddetinin
meşrulaştırılması kaçınılmaz oluyor.
Kadınları sosyal ortamlardan kopararak, kapatarak bu savaşların önüne
geçmek isteyen AKP zihniyeti, kadınları her geçen gün daha fazla ötekileştirip
toplum dışına itiyor ve haremlik selamlık kurarak bu savaşı durduracağını
zannediyor.
Bu yaklaşımlar, kadınlar için çözümü değil, çözümsüzlüğü
dayatıyor ve kadınları bu savaşta daha fazla güçsüzleştirip, iktidarcı erkek
zihniyetine muhtaç kılmayı amaçlıyor. AKP sistemi, kadınların kendi iradesi ile
kendini yaratmasına, kendini oluşturmasına izin vermediği için her geçen gün
kadın ölüm bilançoları artmaktadır. Doğada hiçbir canlı bir diğer canlıyı kendine
muhtaç bırakıp kendi beslemesine almamaktadır. Her canlı kendi ayakları
üzerinde durma savaşı verirken bu doğanın en gelişmiş türü olan insan, doğduğu
bedeni canlı bir beden olarak görmüyor ve kadın bedeninin en azgın düşmanı
haline geliyor. Kadının, “bende varım yaşıyorum, özgür yaşama hakkına sahibim
demesine izin verilmiyor, dediğinde ise katlediliyor. Erkeğin kadına biçtiği sınırlı dünyanın
dışına çıkan kadın, ölü kadın oluyor. Bu anlayış, kadın ölümlerini her geçen
gün çoğaltmaktadır. Bu savaşta sadece
kadın değil, insanlığın kendisi de öldürülmektedir. Kadınları koruma adına dolmuşları ayrı tutmak
yetmez. Başı örtülü kadınlar da bu zihniyette savunmasız ölüme açık yapıyı
oluşturmaktadır. Çok nadir kadın, tanımadığı erkek tarafından öldürülüyor.
Çoğunlukla bir zamanlar çok sevdikleri eşleri ya da sevgileri tarafından
katledilen kadın, bu kafese girdiğinde ve kapalı kapılar ardına gizlendiğinde,
ölümler daha da derinleşip çoğalacaktır. Bu savaş kendini kapatarak değil,
özgür irade ve kadının kendisini yaratması ile aşılacak bir savaştır.
Bu savaşta çocuklarımız da ruhsal kırılmaları derinden
yaşamaktadır. AKP sistemi ile birlikte okullarda, medreselerde, cezaevlerinde
tecavüz, taciz kültürü her geçen gün artmaktadır. Kadınlar anadır öldürülüyor,
çocuklar gelecektir bilinçli kırılıyor. Bazı kadınlar ise çocuklarının gözü
önünde vahşice katlediliyor. Kanlı bir çağın ortasında bulunuyoruz. Kadın
üzerinde iktidarlığını sürdürmeye çalışan Erdoğan aklının ördüğü sistemde
kadının yeri ölü bedenler üzerinde anılır. 5 ayın bilançosu olan 173 kadının
ölümü, Erdoğan sisteminin sonucudur. Bu
sistem doğmadan ölüm alanları açan mezarlığa dönüşmüş durumda. Bu haksız
savaşta örgütsüz olduğu için güçsüz olan kadın kaybediyor. Kadınların siyaseti
verili erkek siyasetine entegre olma ile aşılacak bir mücadele değildir, kadın
her alanda kendi yaşam gerekçelerini güçlü yaratıp örgütlü siyasal kadın
kimliği ile kendi savunmasını oluşturabilir. Bu savaşta kadınlar hazırlıksız
olduğu için ölüyorlar. Kadının bu savaşta kazanmak için mücadele etmesi
gerekiyor. Bu savaş sokakta faşist erkeğin saldırısına karşı, siyasal alanlarda
erkek aklına karşı, evde eşimize karşı olmalı. Her alanda güçlü bir Kadın
mücadelesinin zemini yaratılmalı, kadın yaşamak için kendini yaratmalı, özgürlükleri
için mücadele etmelidir. AKP gibi
siyasal güçler arasında kadın kendisini oluşturamaz, bu güçlere dayanmak ölüme
boyun uzatmak olur. Erkek terörüne, şiddetine, katliamlarına ve ölüme karşı
örgütlenme temel anlayışımız olmalı ve kadın mücadelesinden asla taviz
verilmemelidir.
Zin Maraş
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html