08 Ocak 2015 Perşembe Saat 14:52
Derya sonsuz derinlikleri anlatır. Sonsuz derinliklerde
milyonlarca canlılara analık eder. Dünyamızda insanlar birçok yere el attı
değiştirmeye çalıştılar, kendine göre yeniden şekillendirdiler. İnsanlığın
uzanmadığı yer kalmadı, yer altı yer üstü her yerde insan izini bulmak
mümkündür. Eskide de insanlar toprağı kullanıyordu. Ama yanındakiyle birlikte
diğer canlılara da yer açıyordu. Günümüz
insanı sadece beğendiği kontrollü canlılara, hayvanlara kendi yanında yer açıyor.
Faydalı olan hayvanları besler duruma gelmişiz. Diğer canlıların yok oluşu
görmezden geliyor. Onların yaşam alanlarını kurutuyoruz. Bu insafsız zihniyet doğa sömürüsü ile
sınırlı kalmıyor. İnsan arasına da fark koyuyor.
Kadınla erkeğin eşitliğini önemsemeyen gereksiz gören
zihniyet öyle hâkim ki Türkiye cumhurbaşkanı bile bunu rahatça dile getire
biliyor. Buna karşı ciddi bir tepki gelişmiyor. Ne kadın kitlesinde nede
kamuoyunda ‘kadın erkeğe eşit olamaz’ zihniyeti kendisini gizleme gereği
görmüyor. Kadını dört duvar arasında sıkıştırmak için önce üç çocuk talebi,
şimdi dört oldu. Buda yetmedi kadının en
büyük kariyeri anneliktir diyerek kadını ev hapsinde tutmak için şimdide AKP
devletinin Sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kadının analığını yücelterek
yapmaya çalışıyor. Kadın için annelik başka bir olgu ne kariyerle ne başka
şeyle sınanamaz. Erkek kariyer edinirken babalık vasıflarını yerine getirmiyor
mu, baba olmuyor mu? Ya da babalık kariyerinin önüne geçiyor mu? Kadın içinde
bu neden olmasın. Kadını yücelttiğini sanırken anayı çocuğunda
yabancılaştırıyorlar. Analık bir meslek olamaz, meslek analık olamaz. Olursa
eğer o zaman ‘kadın sadece doğurmak için gereklidir’ mantığı öne çıkıyor demek
ki..! Evet bu olsa gerek.
Kadın birilerine göre siyasetten, kariyerden, yaşamdan ne
anlar. Erkek verdiği kadar kadın yaşar. Erkeğinin kadını olur. Kendi başına
hiçbir şeydir. Bu yaklaşımlara karşı kadınların ciddi bir tepkisi gelişmiyor.
Alışılmış erkek talepleri kendine ortam yaratırken birçok kadın gülüp geçe
biliyor. Bunları bir anlayış, bir yaklaşım olarak görmediği için kendini
savunma, koruma alanları da yaratamıyorlar. Bundandır ki kadın doğarken
doğuşlarımıza pişman oluyoruz. Hz.
Muhammed’in eşi Ayşen in söylemini kaç kadın söylememiş acaba “kız doğacağıma
taş doğsam , yâda erkeğe imrenerek “keşke erkek olsam diyen kadın az değil.
Kadın olarak bu dünyada yaşam alanlarımız olmadığı için hep bir öteki olma
istemi insanda gelişiyor. Ya da biraz eli ayağı tutan kadın kendini erkekle
kıyaslıyor, erkekle kariyer alanında yarışa girişiyor. Ama yine kendisi değil,
kendi emeğini başka bir sıfatta ispatlama derdinde. Kadın emeği yaratılırken
bile modeli, ideali sanki hep erkek olmak zorundadır. Kadın kendini kadından aramaz oldu. Kadının
yaratıcılığı, kadının estetik anlayışı, kadının yaşam bicimi bile hep erkeğe
göre uyarlanma çabası içinde. Görünen o ki güdümlü erkeğin kadını tiplemesi
yaratılmaya çalışıldı. Sağlıklı bir
toplumun gelişimini engellemek için kadını kendi kontrollünde tutmak önemli
olmaktadır. Bu zihniyeti aşmak için kadın kendi olabilmesi gerekiyor.
Kadın bakış açısını yaratmazsa kadın erkeğin gölgesinde
kalır. Bu erkeğinde sağlıklı geliştiği anlamına gelmiyor. Kadının topluma eksik
katılımı insanlığın eksik gelişimine yol açıyor. Özgür olmayan kadının doğan çocukları da köle
doğar. Kölelerinde mutlak efendisi olmak, efendisini benimsek durumundadır. Her
özgür erkeğin bir köle kadında doğduğunun farkında olması, eksik insan olmanın
eziklik psikolojisi hâkim kılacaktır. Ondandır ki erkek Kendisi ve çevresiyle
barışık olmaktan ziyade kendini savunma, yaratma, özgürleştirme adına sürekli
saldırı psikolojisi baskın geliyor. Kadın cinayetleri neden bu kadar yoğun?
Taciz, tecavüz zihniyeti niye bu kadar hâkim erkeği aşan kadına
tahammülsüzlükten olmasın. Kadını kendine eşit görmediği için ona yaşam alanını
gerekli görmüyor. Erkeğin Kadını erkeğin arkasında yürümeli, Erkeğin kendini
iyi hissetmesi için kadın kulluğu gereklidir bu zihniyet göre. Kadında bir adım
önde, ilerden olmak ondan rahatlama psikolojisini geliştiriyor. Bundandır ki,
erkeğe hizmete hazır olan kadın makul kadın oluyor. Kadın itirazsız erkeğinin
ağzının içine bakmalı, taleplerini karşılamalı.
Erkeğe hizmete hazır olmayan kadın, kadın değildir erkeğe göre.
Biz kadınların
isyanları hep sessiz asırlardır böyle devam etti. Artık bu zihniyetleri
aşmamız için önce kadınlık nedir? Kadın nasıl yaşamalı, kadın ideal ve
hayalleri nasıl kendisinin olmalı? sorularını kendimize sormak ve cevaplarımızı
bulmamız gerekiyor. Özgürlüğümüzü ideallerimizle yaratmalıyız. Her kadın derya
kadar büyük duygu düşüncelere hakim iken niye kendisi olamasın. Bizim
üzerimizde siyasetçilerin emellerini aşmak için ne istediğimizi bilmemiz
önemlidir. Kadın yaşamsa bu yaşamı kendimiz oluşturacağız ve özgür yaşamak için
demokratik toplum alanlarında kendimizi yaratmamız gerekiyor. Kadının söz hakkı
kendinin olmalı. Kadının anneliği üzerinde hesaplar birilerine göre değil,
Kadın iradesi ile gelişmek durumundadır. Kadınlığımız üzerinde, analık
görevlerimiz üzerine hiç kimse yatırım yapmamalı. Kadın yaşamın her alanında
güçlü, örgütlü, bilinçli katılımcılığı esas almalı. Kürt kadınları buna özelde
öncülük etmeli, yaratmak istediğimiz dünyayı önce düşünce duyguda yaşamak,
gerçekleştirmek kadar önemli olmaktadır. Kürt kadınları olarak özgürlük
arayışlarımız ne kadar güçlüyse özgürlüğümüz o kadar yakın ve yaşanır dünya
yaratabiliriz. Emeğimiz ve analığımız üzerinde kimse hesap yapmamalı.
Zin Maraş
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”