Tarih, egemenlerin ağızlarında dökülen kelamlarla, buyruklarla oluşmaz. Tarih, egemenlerin yasa diye topluma dayattığı kurallar çerçevesinde ilerlemez. Tarih, devletlerin savaşlarının, antlaşmalarının, katliamlarının, fetihlerinin bir dökümü değildir. Tarih devletlerin ve sistemlerinin yükseldiği bir piramit, toplum da onların ameliyat masasına yatırdığı bir kadavra değildir. Devletler kafalardan kale kurabilirler, halkları yok edip ülkeleri kana boyayabilirler. Fakat hakikate erişemezler. Kendilerini her şeye muktedir sanırlar fakat iktidarları toplumun tekrardan ayağa kalkmaya başladığı zamana kadardır. Bazen bir halkı ortadan kaldırdık sanırlar fakat hakikat orada bir yerde saklıdır ve yeşereceği vakti bekler. Tarihi halklar yazar. Tarihi toplumlar şekillendirir. Direnen ahlaki ve politik toplumdur, tarihe ruhunu veren. Yener, yenilir, ilerler, geri çekilir. Bazen ezeli ebedi görülen imparatorlukları tuzla buz ettiği gibi bazen uzaktan dilsiz yaprağı kıpırdatacak takati yokmuş gibi görünebilir. Ve tarihte öyle anlar vardır ki bir toplumu, halkı, hakkı, hakikati bir kişi ya da bir avuç kişi temsil eder. Bu kişiler hakikatin ağırlığını korkusuzca yüklendiği gibi bedelini ödemeye de hazırdırlar. Kahramanlar işte böyle ortaya çıkar.
Ağustos 84 tam da böyle bir demdir. TC, İran, Irak ve Suriye Kürt halkı yok, Kürdistan diye bir yer hiç olmamış demiştir. 7 kıtadaki bilcümle devlette onlara katılmıştır. Kürdün bir hakkı olmadığında hem fikirdirler. Kürdün özgür olması hiçbir devletin çıkarına değildir. Dahası sömürgeci devletlere bu aklı veren merkez kapitalist devletler sadece aklı değil, bunu yapabilsinler diye tüm araçları da onlara vermiş TC’yi ise kendi parçası bellemiştir. TC’ye saldırı NATO’ya saldırıdır. TC inkâr ve imha ile yetinmemiş, Kürde dağ Türkü demiş, 70’lerle başkaldırmaya başlayan öncüllerini zindanlara doldurmuştur. Amed zindanında tarihe kara lekelerle geçecek vahşeti sergilemiş, ilk dersi de orada almıştır. Amed zindan direnişçileri yolu göstermiştir. Direnen kazanacaktır. Bu köklü dersin devamı gelecektir.
Toplumsallığı eritilmeye çalışılan Kürt halkı biçare kendinden şüpheli bir hale getirilmiştir. Sömürgeciler dağlarından, ovalarından öteye zihinlerine yıkılmaz görünen kaleler, karakollar kurmuştur. Düşmanın gölgesinden korkan hale gelmiştir. Kürt halkı için kritik bir andır bu an. Ya var olmak için gerekli adımı atacak ya da hakikat, yokluğun içinde kararacaktır.
İşte böyle bir zamanda bir avuç genç kadim dağlarının patikalarında önlerinde Egid, akıllarında Önder APO ile iki küçük kentte doğru ilerlemektedir. Sırtlarında çanta değil, atalarının intikam yemini vardır. Rext diye tarihin direniş mirasını kuşanmıştırlar. Namluya sürdükleri mermi değil, diriliş tohumlarıdır. Deneyecekler. Ülkeyi hakikatle tekrardan yeşertmeyi deneyecekler. Kimse nasıl ilerleyecek bu mecra emin değildir. Kesin olan tek şey, Ağustos’un bir günü, Ağustos’un 15’i mukaddes bir güne dönüşecektir. Vakti gelen hakikat tüm karanlık duvarları yıkacaktır. TC hem zihinlerde hem Kürdistan’ın dört bir yanında kurduğu karakolların bir bir basılacağını bilecektir artık.
37 yıl önce Eruh ve Şemdinli’de Kürt tarihinde yeni bir çağ açıldı; Kahramanlık çağı. Dirilişin nasıl olacağını Önderlik zorun bu topraklarda oynayacağı rolü tanımlayarak göstermişti. Silah sadece fiziki direniş aracı değil, toplumsal siyasal dirilişin mayası olacaktı. Kahramanlık çağının ilk anı ile birlikte kahraman gençler hakikati tüm ülkede aşkla nakşedecektir. Her dağda her yaylada her zirvede yeni bir kahramanlık destanı yazılacaktır. Bir avuç gencin yaktığı ateşi değil ki faşist sürüler, dünyanın hiçbir gücü söndüremeyecektir. Düşünce, söz ve eylem birlikteliği sağlanmıştır. Çünkü halklaşan bir kahramanlar topluluğu kahramanlaşan bir halk gerçekliğini Önder APO açığa çıkarmıştır, artık. Milat 15 Ağustos 1984’tür.
İşkencelere, köylerinin yakılmasına yurtlarından sürülmelerine rağmen torunlarından vazgeçmeyecek kahraman dedeler görünecektir. En kıymetlileri yüreklerinin parçaları evlatlarının bedenleri parçalanmasına karşın bir gider bin gelir diyen kahraman analar cellatlara korku salacaktır. Taşı kaldırmaya başladığı andan itibaren vuracak bir düşman aracı arayan çocuklar kahramanlığın bir parçası olacaktır. Dilsizleştirilmiş, kölenin kölesi olmuş kadın bu kahramanlık destanın öncüsü olacak, yaşam kuran elleri tüm zalimlere dur diyecektir. Bu dirilişte kadın sadece başkaldırmayacak aynı zamanda tüm dünyaya emsal bir özgürlük abidesi olacaktır.
APOCU iradi müdahale 15 Ağustos ile Ortadoğu’da Kürtlere yeni bir yol açmıştır. Bu yol ne içteki hainler ne de gözü dönmüş düşmana aman vermeyecek ve özgürlüğe kesin adımlarla yürüyecektir. Diriliş bu ruhla sağlanmış, özgürlük ve kurtuluşta aynı ruhla mutlaka sağlanacaktır.
Kendal BAGOK
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi