28 Eylül 2011 Çarşamba Saat 13:01
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, PJAK ile İran arasındaki çatışmaların bir süredir durmuş olmasının sevindirici bir gelişme olduğunu belirterek, İran’ın olumlu yaklaşması halinde PJAK’ın silahlı mücadeleden ziyade siyasal, örgütsel ve sosyal çalışmalara ağırlık verebileceğini söyledi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, PJAK’ın 5 Eylül’de ateşkes ilan etmesine yol açan koşulları ve Kürt hareketinin pozisyonunu ve İran ile devam eden sürecin karakterini ANF’ye değerlendirdi.
İRAN OLUMLU YAKLAŞIRSA PJAK SOSYAL-SİYASAL MÜCADELE YÜRÜTECEK
* 5 Eylül günü PJAK tarafından ilan edilen ateşkes ardından İran’ın da saldırılarını durdurduğu gözlemleniyor. İran ile olan süreç nasıl devam etmekte?
5 Eylül’de PJAK’ın ilan ettiği ateşkes şimdiye kadar her iki tarafın da uyduğu ve her alanda uygulanan bir ateşkes olarak devam etmektedir. Bu konuda gerçekten karşılıklı bir sürecin gelişmekte olduğunu görüyoruz. En az üç haftadan bu yana PJAK’ın ilan ettiği ateşkesin çatışmasız bir biçimde devam etmektedir. Bu olumlu ve sevindirici bir durumdur. Biz İran İslam Cumhuriyeti Devleti’nin de olumlu yaklaşması halinde PJAK’ın silahlı mücadeleden ziyade siyasal, örgütsel, sosyal çalışmalara ağırlık vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama bu, ancak karşılıklı adımlarla gerçekleşebilir.
İDAMLAR DURDURULMALI
İran devletinin de Doğu Kürdistan’da halka baskı yapmaması, askeri operasyonları yapmaması, idamları durdurması söz konusu olursa PJAK’ın da çalışmalarını daha fazla siyasal, örgütsel boyutta derinleştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu, aynı zamanda bizim taraflara bir önerimizdir. Biz, uluslararası güçlerle İran devletinin arasında yaşanan problemlerin bulunduğu bu dönemde Kürtlerin taraf olmasının doğru olmayacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla herhangi bir biçimde Kürt özgürlük mücadelesinin değişik kesimlerin hizmetine gireceği bir ortamın yaratılmamasını önemli buluyoruz.
İran’ın Kandil’e dönük gerçekleştirdiği söz konusu harekât bilindiği gibi hareketimize karşı Türkiye’nin öncülüğünde geliştirilen bir konsept sonucu devreye girmiştir. Daha önce Suriye’nin ve İran’ın da dâhil olduğu bu konseptin arkasında ise Batılı uluslararası güçler de vardı. Yeni dönemde bu tekrardan canlandırılarak, daha farklı bir yönelim biçimiyle yeniden pratikleştirilme süreci geliştirildi. Ama Kandil’de yaşanan savaşta -ki Kandil’de aralıklı bir biçimde iki ay boyunca savaş ve gerginlik vardı- gerçekten Kürdistan özgürlük gerillasının sergilemiş olduğu yüksek kabiliyet ve direnme gücü takdire değerdir. Kandil direnişinde bir kez daha görüldü ki Kürt özgürlük hareketi, askeri, örgütsel ve siyasal açıdan ciddi bir güçtür. Bu hareket şahsında Kürt halkı iradeleşmiştir. Bir iradi güçtür. Hiçbir ordu öyle hemen gelip, burada istediğini elde edemez. Yaşanan süreç, bu gerçeği açığa vurdu. Özellikle bu direnişte önemli bir rol oynayan PJAK’ın askeri kolu HRK’nin Genel Komutan Yardımcısı Simko arkadaşın direnişi ve kahramanlığı takdire şayan bir kahramanlıktır. Simko yoldaş, pratiği ve direnişiyle gerçek bir komutanlığı ve öncülüğü sergilemiştir.
İRAN’IN KONSEPTE DÂHİL OLMASI AKP TUZAĞI
Buradaki direnişin ortaya çıkardığı sonuç ve yine İran devletinin de bölgede gelişen dengelerin yeniden biçimlenmesi ve değişmesi gerçeğini dikkate alarak, savaşın bir yerde sonlandırılması gerekiyordu. Çünkü İran’ın bu konsepte dâhil olmuş olması bir AKP tuzağıdır. İran ile PJAK’ın çatışması durdurulmasaydı bir İran-PKK çatışmasına da dönüşebilirdi. İran-PKK çatışması İran’a hizmet etmeyeceği gibi, Kürt halkına da hizmet etmezdi. Dolayısıyla her iki tarafın çıkarlarına da hizmet etmeyecek bu savaşı durdurmak tarafların karşılıklı istemleriyle gelişmiştir. Ayrıca İran devletinin dış müdahalelere karşı kendisini daha kapsamlı bir savaşa hazırlama durumu vardır.
ÇATIŞMANIN DURMASI OLUMLU BİR SONUÇ
İran güçlü bir devlettir, etkili bir savaş gücü ve düzeyi vardır. Bunun karşısında Kürdistan özgürlük gerillasının da dayandığı otuz yıllık bir tecrübe ve savaş düzeyi vardır. Bu iki gücün birbiriyle çatışması, her iki tarafa da hizmet etmezdi. Bu açıdan durdurulmuş olması olumlu bir sonuçtur. Biz, PJAK’ın ilan ettiği ateşkesin tüm Kürtler ile İran arasında savaşın değil, dostluğun gelişmesinin zemini haline gelmesini umuyoruz. Bu ateşkes ortamının gelişmesinde Güney Kürdistan halkımızın kahramanlık düzeyinde yurtsever duruşunun da büyük rolü vardır. Aynı biçimde, Güney siyasetinin de katkıları olmuştur.
Biz bölgede diyalogla, görüşme yoluyla çözülmeyecek hiçbir sorunun olmadığını düşünüyoruz. Kürt sorunu savaşla değil, diyalogla çözülebilecek bir sorundur. Bu anlamda biz herkesle diyalog temelinde sorunların tartışılabileceğini, çözülebileceğini düşünmekteyiz. Bu konuda özellikle tarihi, toplumsal açıdan birbirine yakınlığı olan, Fars ve Kürt halklarının kendi aralarındaki sorunları barışçıl yöntemlerle çözme yeteneğini göstermesi gerekmektedir. Kürt sorunu bir bölge sorunudur ve bu sorunu bölge halkları kendi aralarında tartışarak, çözmelidir diye düşünmekteyiz.
PJAK’I KCK İKNA ETTİ
* Türk basınında PJAK’ın bu çatışmada büyük darbe yediği ve birçok karargâhının İran’ın eline geçtiği söyleniyor. Bu doğru mudur?
Bu haberler doğru değildir. Türk basını bu konuda sürekli kışkırtıcı bir dil kullanıyor, gerçekleri çarpıtıyor. Bu konuda durum şudur: PJAK’la İran arasında çatışmanın durması için biz PJAK’ı ikna ederek sınır hattından bir kademe geri çekilmelerini sağladık. Onların mevzilerine ise HPG güçlerini yerleştirdik. Daha sonra gerginliğe yol açmamak, kalıcı bir ateşkes sürecinin gelişmesine zemin sunmak için Casusan Tepesi’ni boşalttık. Bunu biz kendi irademiz ve kararımızla yaptık. Bundaki amacımız iki taraf arasındaki çatışmalara son vermek, gerginlik zeminini ortadan kaldırmaktır. Bu kararımızın doğruluğundan da hiçbir şüphemiz yoktur.
PKK OLARAK İRAN’LA BİR SAVAŞ İÇİNDE DEĞİLİZ
* Yine bir kısım Türk yazar sizin Türkiye’ye karşı çok sert konuşurken, İran’a karşı da çok yumuşak konuştuğunuzu ifade ediyor. Bu konuda neler diyeceksiniz?
Ben o sayın değerlendirmecilere öncelikle şunu söylemek istiyorum: Biz, PKK hareketi olarak İran’la bir savaş içerisinde değiliz. Doğu Kürdistan’da mücadele yürüten biz değiliz, PJAK’tır. PJAK’ın bizimle ilişkisi vardır, bu doğrudur, hem de stratejik düzeydedir. Biz bunu inkâr etmiyoruz ama biz İran’la PJAK’ın savaşla değil, siyasal yöntemlerle çözüme gidebileceklerini düşünüyoruz. Türkiye her gün bize saldırmaktadır, çözüme gelmemektedir. Ancak PKK olarak İran’a karşı herhangi bir savaş ilan etme durumumuz olmamıştır. İşte bakıyoruz, PJAK ateşkes ilan etti, İran devleti de uydu ama biz Türk devletine karşı sekiz kez ateşkes ilan etmemize rağmen, Türk devleti bunlardan birine bile uymamıştır.
TÜRK DEVLETİ TÜRKLEŞTİRMEK İSTİYOR
Türk devleti Kürt halkını inkâr edip, Türkleştirmek istemektedir. Dolayısıyla sadece sömürgecilik değil, soykırım da uygulamaktadır. Tabii halkımızı soykırımdan geçirmek isteyen bir yapılanmaya karşı üslubumuz biraz farklı olabilir ama biz Türkiye’de de Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülebileceğini hep düşündük bunun için de çok çaba sarf ettik. Ancak bu çabaların karşılığında saldırı ve tutuklama gördük. Biz buna karşı tepki gösteriyoruz. Ancak İran ile böyle bir sorunumuz yoktur. Dolayısıyla bizim üslup farklılığımızın olacağı gayet tabiidir. Biz İran’la elbette ki çatışmalı bir vaziyet değil, en azından çatışmasız bir vaziyeti korumak istiyoruz. Halklar arası düşmanlık değil, dostluğun geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Tabii ki yaklaşımlarımız da böyle olmak zorunda. Aynı şeyi biz Türkiye halkı için de öngörüyoruz. Ancak buna engel olan, Türkiye’deki iktidarın taşıdığı inkârcı-milliyetçi zihniyeti ve faşizan uygulamalarıdır.-ANF
Deniz Kendal / Gülistan Tara
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info