28 Ağustos 2019 Çarşamba Saat 06:31
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”
AKP-MHP faşizmi Kürt düşmanı
yüzünü tekrardan açığa vuran bir şekilde sömürge valilerini Amed, Mardin ve Van
belediyelerine kayyum olarak atadı. Faşizmin bu açık irade gaspının Kürt halkı
tarafından cevapsız bırakılmayacağı açıktı. Aynı gün başlayan eylemler sürmeye devam
ediyor. Nitekim o günden bu yana faşizmin vahşi saldırıları halkı yıldırmak
şöyle dursun daha da kararlı hale getirdi. Amed, Van ve Mardin sokaklarında
yapılan her eyleme insanlık dışı bir kinle saldıran faşist sürüleri halkın
dirençli duruşu karşısında çılgına döndü. Eylemler her geçen gün hem mekân hem
de yöntem olarak gelişti, derinleşti. Kürt gençleri de faşistlere ve
yardakçılarına neredeyse her gün darbe vurdu. Kayyum saldırılarına eş yürütülen
askeri operasyonlara da cevabı Kürt halkının direniş kaynağı gerilla verdi.
Neredeyse her yerde darbe yiyen Türk ordusunun zafer naraları kursaklarında
kaldı. ‘Kıran’ adı verdikleri operasyonları asıl onları kırdı, kırmaya devam da
ediyor. Kürt halkının yaşam ve umut garantisi olan gerilla direnişi kuşkusuz
kendi alanında sürecek ve derinleşecektir. AKP-MHP faşizmi Kürt halkına karşı
topyekûn bir savaş yürütüyor. Bu çerçevede direniş de topyekûn ve kapsamlı
olmak durumundadır. Bu açıdan faşizme karşı mücadele de halk eylemlerinin yeri
de büyüktür.
Kayyum saldırıların başlamasında
bu yana geçen bir haftada halkın direniş ile gasp saldırıları büyük oranda
teşhir oldu, faşizm bu hamlesiyle amaçladığı etkiyi yaratamadı. Aksine savunma
pozisyonuna geçmek zorunda kaldı. Türkiye kamuoyuna bile bu saldırılarının
meşru olduğunu anlatamadı. Kürt karşıtlığına dayalı şovenist duygulara hitap
ederek kayyumları aklamaya çalıştı. Fakat faşizmin demokrasi karşıtı
zihniyetinin sadece Kürt halkına değil, farklı düşünen herkese düşman olduğu ve
fırsat bulduğunda muhalif tüm belediyelere el koyacağı fikri daha fazla
belirgin oldu. Antifaşist demokrasi cephesi açısından önemli olan bu bilincin
halkın kararlı eylemleri sayesinde yayıldığı açıktır. Bu açıdan işkenceye karşı
ısrarlı eylemci tavrın ne kadar önemli olduğu bir kez daha açığa çıktı.
Yaygın demokratik sokak
eylemlerinin faşizmin korkulu rüyası olduğu açıktır. Çünkü faşizm kendi
zayıflığını en küçük farklı bir sesi bile engelleyerek gizlemeye çalışır. Bu
açıdan her eylemi onu çöküşe götürecek ateşin kıvılcımı olabileceğini düşünerek
bastırmaya yönelir. Bu nedenle her koşulda her yerde sokağa çıkmak faşizmin yıkılacağını
haykırmak direnişi, umudu büyütme anlamına gelir. Kürt halkının kayyumlara
karşı süreklileşen eylemselliği bu açıdan çok kıymetlidir.
Öte yandan yerel yönetimler
devletin halkın kendi sorunlarını yerinden kendi belirleyeceği temsilcilerle
çözme mekanizması olarak ifade edilir. Birçok eksiğine karşı tanımlaması budur.
Halkın kaynakları belediyelere bu temel ilke üzerinden aktarılır. Halkın onay
verdiği temsilciler halkın isteği doğrultusunda politikalar belirler ve bu
çerçevede hizmetlerini geliştirirler. Kürt demokratik siyaseti de 20 yıla varan
yerel yönetimler deneyiminde bu çerçevede halkın toplumsal belediyeciliğini
geliştirmeye çalışmıştır. Kürdistan’da son yirmi yılda bu çerçevede atılan her
olumlu adım halk belediyeciliğinin ürünüdür.
Devlet ise belediyelere kayyum
atayarak kendi çizdiği çerçeveyi kendisi ihlal etmiştir. Evrensel hukukla
hiçbir ilişkisi olmayan bu kararla TC kendi sömürgeci soykırımcı hukukunu bile
çiğnemiştir. Zaten olmayan meşruiyetinin kırıntısını bile ortadan kaldırmış,
özel savaş rejimi olduğunu bir kez daha göstermiştir. Halkın sorunlarını
çözmeye odaklanan, halktan bu nedenle icazet almış adaylarının yerine
sahiplerinden aferin almak için yapmayacağı bir şey olmayan uşak valilerini
atamıştır. Bu zatların halk için bir şey yapması beklenemez. Üç yıl boyunca
Bakurê Kürdistan’da kayyumların ne yaptığı zaten ortadadır. Kendilerine saray
yavrusu odalar inşa etmek, iplerini elinde tutan bakanlarına pahalı hediyeler
alma ve yereldeki işbirlikçilerine iş yapılmayan ihaleler dağıtmaktan başka bir
eylemleri olmamıştır. Halkın direnişi ile o koltuklarda oturma süreleri
kısalacak olan şimdiki kayyumlarda farklı bir şey yapamazlar, yapmayacaklar da.
Yerel yönetimler olarak ifade
edilen mekanizmayı faşizmin kendisi ortadan kaldırmıştır. O zaman devletin bu
çerçevede halktan bir şey bekleme hakkı hiçbir koşulda kalmamıştır. Halka bu
kayyumları belediye başkanı olarak gör diyebilmesi mümkün değildir. AKP’li
meclis üyelerinin de yer aldığı belediye meclisini bile fesheden bu anlayış ne
yüzle halktan bir şey bekleyebilir. Bu belediyelere karşı yürütülecek her sivil
itaatsizlik eylemi meşru olduğu kadar yasaldır da. Kayyum Belediyelerine karşı
halkın hiçbir maddi ve manevi sorumluluğu kalmamıştır.
Bu durumu somutlaştırabilmek
oldukça önemlidir. Halkın iradesini gasp eden bu saldırılara sokak eylemlerinin
yanında zamana yayılmış daha kapsamlı ve daha geniş eylemlerle cevap vermek
kayyum saldırısını toptan boşa çıkarmak için çok yerinde olacaktır. Bu açıdan
daha geniş perspektiften bakmak sonuç alıcı olabilir. Gündelik hayatı etkileyen
kayyumları işlemez kılan pratik adımlar üzerine yoğunlaşılabilinir. Toplum olarak topyekûn savaş gerçekliği
karşısında yaşamı düzenleyebilmemiz, hayatımızı buna göre düzenlememiz şarttır.
Toplumsal düşüncenin oldukça
yaratıcı olduğu açıktır. Sadece üç şehrin değil Bakurê Kürdistan’da tüm halkın
gündemi kayyum saldırılarıdır. Halk toplantıları ve halk içinde yürütülen
tartışmalarla oldukça özgün ve etkili eylem yöntemleri bulunabilir. Devlet bu
adımı ile halka seni ve iradeni tanımıyorum demiştir. Sokak eylemleri ile halk
seçilmişleri şahsında iradesine sahip çıkmış, çıkmaya da devam edecektir. Fakat
aynı zamanda bende senin rantçı, kuruyemişçi kayyumlarını tanımıyorum, onları
belediye yönetimi olarak görmüyorum demeli ve bu bilincini boykot, itaatsizlik
tarzı eylemlerle pratikleştirebilir. Maddi hizmetlere sürekli zorlanmalıdırlar,
halkın parasını fındığa fıstığa, yandaşlarına dağıtmalarını engellemek için
sürekli uyanık ve aktif olmak gerekir ama aynı zamanda kayyumlar gösterilen
tutumla halk içine çıkamaz hale getirilmelidir. Bu görev siyasal partinin
olduğu kadar inisiyatifli olması gereken her yurtsevere de düşmektedir.
Bütünsel bir direniş çok kısa sürede faşizmin aldığı karara pişman olmasına yol
açabilir.
Kendal BAGOK
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html