08 Nisan 2011 Cuma Saat 14:21
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı 28 Şubat’ta kamuoyuna ilan ettikleri “HPG’nin kendisine saldırmayan güçlere karşı eylem yapmayacağı ve savunma pozisyonunu koruyacağı biçimindeki tutumlarının 15 Haziran’a kadar süreceğini açıkladı. KCK, “15 Haziran’a kadar geçerli olan bu süre boyunca güçlerimiz, kendisine ve savunduğu değerlere saldırı olması durumunda etkin bir biçimde savunmasını yapacak ve misilleme hakkını kullanacaktır dedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı açıklamada AKP hükümetinin izlediği politika, sivil itaatsizlik eylemleri, askeri ve polisiye operasyonlar ile gerillanın 28 Şubat’ta kamuoyuna duyurduğu “eylemsizlik sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
KCK’nin açıklaması şöyle:
AKP TOPLUMU ALDATAN BİR SİYASET İZLİYOR
“Kürt sorununun barışçıl çözümü için kalıcı bir ateşkes sürecinin gelişmesi gerektiğini her zaman ifade ettik. Buna olanak tanımak için tek taraflı ateşkesler ilan ederek zemin hazırlamaya çalıştık. Kalıcı bir ateşkesin gelişmesi için tarafların neleri yapması gerektiğini en açık bir şekilde ortaya koyduk. Ancak, tüm çabalarımıza rağmen kalıcı ateşkesin pratikleşmesi için Türk tarafı üstüne düşeni yapmadı ve bundan ısrarla kaçındı. AKP hükümeti, ‘zayıflatma, teslim alma’ ve tasfiye gibi çokça denenen ama sonuç almayan politikaları sürekli gündemde tuttu. Sonuç olarak AKP hükümeti, Türkiye’ye kaybettiren, toplumu aldatmayı, oyalamayı yeğleyen bir siyaset izleyerek kalıcı ateşkesin şartlarını şimdiye kadar yerine getirmemiştir.
AKP POLİSİNİN TERÖRÜ
AKP hükümetinin bu politikaları nedeniyle 13 Ağustos 2010’da ilan ettiğimiz tek taraflı ateşkes süreci tümüyle anlamsızlaştırıldı. Bu nedenle 28 Şubat’ta kamuoyuna yaptığımız açıklamada bu sürecin AKP’nin yürüttüğü politikalar nedeniyle sonlandırıldığını ilan ettik. Mart ayı boyunca AKP hükümetinin yürüteceği politikaların önemli olduğunu özellikle 8 Mart ve Newroz sürecinde halkımıza yaklaşımlarını ve diğer gelişmeleri de gözeterek sürecin belirleneceğini ifade etmiştik. Bu süreçte halk savunma güçlerimiz HPG’nin kendisine saldırmayan güçlere karşı eylem yapmayacağını, savunma pozisyonunu koruyacağını ancak kendisine ve halka saldıran, operasyonel güçlere karşı kendini ve değerlerini savunacağını ve misilleme hakkını kullanacağını kamuoyuyla paylaşmıştık.
Buna karşı AKP devleti mart ayı boyunca ağırlıklı olarak yoğun şiddet, provokasyon, gerillaların katledilmesi, halka linç, gözaltı ve tutuklamalar yapmıştır. Kürt halkı Newroz meydanlarında acil 4 talep, Kürt sorunun kalıcı çözümü için de 10 temel talep ortaya koyarak birçok şehirde anlamlı özgürlük yürüyüşünü gerçekleştirmiştir. Fakat AKP hükümeti, demokratik bir hak olan bu yürüyüşlere karşı görülmedik bir şiddetle saldırıya geçmiş çocuk-kadın-yaşlı ve seçilmiş temsilcileri ayırmaksızın herkesi zorbaca hedeflemiştir. Resmen halkımızın iradesini hiçe sayan, çiğneyen AKP polisinin bu terörüne karşı başta gençlik olmak üzere halkımızın göstermiş olduğu direniş çok büyük bir anlam kazanmıştır.
YOĞUN OPERASYONLAR
Kitlesel düzeyde demokratik tartışma ve eylem yerlerine dönüşen Demokratik Çözüm Çadırlarına AKP’nin gösterdiği tahammülsüzlük ve ortadan kaldırma girişimlerine halkımızın haklı, meşru ve kararlı direnişi ile geri adım attırılmıştır. Halkımız kendi gücüyle her türlü riski göze alarak büyük bir fedakârlıkla Demokratik Çözüm Çadırlarını savunmayı başarmıştır. Halkımızın gelişen toplumsal direniş gücünü kırmak için bir taraftan çeşitli bahanelerle polis saldırıları geliştirilirken öbür taraftan da siyasi soykırım operasyonları sürdürülerek yoğun gözaltı ve tutuklamalar yapılmıştır. Bu süreçte bununla sınırlı kalmayan AKP devleti, gerçekleştirdiği yoğun operasyonlar sonucu Şırnak, Bingöl ve en son Hatay’da görüldüğü gibi savunma pozisyonunda olan gerilla güçlerimizin kayıp vermesine yol açmıştır.
HÜKÜMET İKİLİ BİR POLİTİKA UYGULUYOR
Açık ki, Erdoğan hükümeti, ikili bir politika uygulamaktadır. Bu hassas süreçte bir taraftan gerilla güçlerimizin savunma pozisyonunda kalması için çeşitli kanallar üzerinden yoğun çabalar sergileyerek Kürt sorununun çözümü konusunda bir imaj yaratmak istemektedir. Bununla çeşitli çevrelere hitap etmeye çalışırken öbür taraftan da halka şiddet, Kürt siyasetçilerini tutuklama ve gerillaya askeri operasyonları durdurmayıp yaşanan gerginlik ve çatışmalardan da rant sağlayarak Türkiye’deki milliyetçi çeşitli kesimlere de mesaj vermek istemektedir. AKP’nin yürüttüğü bu kirli politika sonucu Hatay’da yaşanan çatışmada Mazlum Amed yoldaşın komutasında 7 değerli HGP militanının şahadeti yaşanmıştır. Aynı biçimde bugün Kürdistan’da yoğun askeri operasyon, halka baskı ve gerginlik atmosferinin yaşanması tamamen bu politikalardan kaynaklanmaktadır.
İMRALI’DAKİ GÖRÜŞMELER
Buna karşı halkımız, 2011 Newroz’unda geçmiş yılları kitlesellik, eylemsellik ve kararlılık bakımından çok çok aşan düzeyde siyasi iradeyi ortaya koymuştur. Toplumsal hareketin sonuç almasının sınırlı da olsa bazı olanaklarını değerlendirmeye şans tanıma gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, AKP’nin saldırıları sonucu yaşanan gerilla kayıplarının Hareketimizde ve toplumumuzda yaratmış olduğu büyük acı ve öfke ile beraber siyasal-toplumsal mücadele sürecine şans vermek büyük önem taşımaktadır.
Bununla birlikte sürecin başından bu yana Önderliğimizin yoğun barışçıl çabalarının olduğu bilinmektedir. Özellikle İmralı’da sürdürülen görüşmelerin belli bir muhteva kazandığı yönündeki değerlendirme ve mesajlara dayanarak siyasal mücadele sürecine imkân sunma gereği ortaya çıkmıştır. Böyle bir tutum aynı zamanda yaklaşan genel seçimlerin de daha sağlıklı bir ortamda yapılmasını sağlayacağı muhakkaktır.
SAVUNMA POZİSYONU 15 HAZİRAN’A KADAR GEÇERLİ
Bütün bu durumları değerlendiren yönetimimiz 28 Şubat’ta kamuoyuna ilan ettiğimiz HPG’nin kendisine saldırmayan güçlere karşı eylem yapmayacağı, savunma pozisyonunu koruyacağı biçimindeki tutumumuzun 15 Haziran’a kadar devam etmesini uygun görmüştür. 15 Haziran’a kadar geçerli olan bu süre boyunca güçlerimiz, kendisine ve savunduğu değerlere saldırı olması durumunda etkin bir biçimde savunmasını yapacak ve misilleme hakkını kullanacaktır.
SAVUNMA HAKKI KUTSALDIR
Amanos şehitlerimizin yürüyüşü halkımızın özgürlük yürüyüşünü tamamlayan ve başarıya taşıran perspektifi ortaya koyan bir yürüyüştür. Biz yüce şehitlerimizin anısına bağlılığın bir gereği olarak halkımızın özgürlük yürüyüşünün başarısı ve siyasal hamle sürecinin gelişerek sonuç alması için tüm HPG komuta ve savaşçı güçlerini metanetli olmaya çağırıyor, Önderliğimizin perspektifleri temelinde halkımızın siyasal hamlesine yol vermesinin değerli olacağının bilinmesini istiyoruz. Bu dönem boyunca uluslar arası yasalar tarafından tanınan ‘savunma hakkı kutsaldır’ ilkesinden hareketle kendisini en yetkin bir biçimde savunma ve saldırılar karşısında misilleme hakkını kullanma dışında eyleme yönelmemeye ve siyasal sürecin başarısı için imkân sunmaya çağırıyoruz.
GERGİNLİKTEN AKP SORUMLU OLACAKTIR
Açık ki, bu süreç boyunca yaşanacak tüm çatışma sonuçlarından ve gerginlikten kaynaklı durumlardan AKP hükümeti sorumlu olacaktır. Biz, AKP hükümetini yaratmaya çalıştığımız ortama fırsatçı yaklaşmaması, operasyon ve tutuklamalara yönelmemesi konusunda bir kez daha uyarıyoruz. Kürt siyasetçilerinin tutuklamalarına, baskılara ve kan dökülmesine yol açan operasyonlara derhal son vermeye çağırıyoruz. Barıştan yana olan tüm çevreleri ve demokratik kamuoyunu bu gerçekliği göz önünde bulundurarak sürecin ilerlemesi ve sonuç alması için sessiz kalmamaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Başta Federe Kürdistan liderliği olmak üzere tüm Kürdistani güçleri bu tarihi dönemde ulusal birliğin gelişmesi ve Kürt sorunun siyasal-barışçıl çözümü için rollerinin gereğini yapmaya ve sorumluluklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.
HAMLE SÜRECİNE KATILMA ÇAĞRISI
Yurtsever halkımız ve tüm demokratik kurum-kuruluşları Önder Apo’nun geliştirdiği bu sürecin bilincinde olarak ulusal demokratik birliğini güçlendirmeye, saflarını sıklaştırmaya, örgütlü direnişini geliştirerek Newrozla birlikte başlayan siyasal hamlenin başarısı için gereken özveri ve fedakârlığı göstermeye çağırıyoruz. Unutmayalım ki, süreç bir mücadele sürecidir. Sömürgeci egemenlik karşısında Kürt halkının var olma, başarma ve özgürlük sürecidir. Kürt sorunun çözümü artık kendisini dayatan bir gerçekliktir. Bundan hiç kimse kaçınamaz. Halkımız kendi öz gücüyle Kürt sorunun çözümünü gerçekleştirmek üzere bütün çalışma alanlarında hamlesel çıkışını daha da güçlendirerek yürüyüşünü zaferle sonuçlandırmalıdır. Bunun için Hareketimiz üstüne düşen sorumlulukların gerekenlerini yerine getirecek tarzda dönemi kazanma siyaseti ve pratiğini esas alacaktır. Bu temelde tüm yurtsever Kürdistanlıları içinde olduğumuz tarihi süreçte güçlü bir biçimde siyasal hamle sürecine katılmaya çağırıyoruz.
Hareket ve halk olarak sahip olduğumuz muazzam imkânlar ve kazanımlarla bu tarihi fırsatı doğru değerlendirme temelinde başarıya dönüştürmek mümkündür ve zamanıdır. Halkımızın, bu bilinçle sürece yaklaşarak ulusal birlik anlayışıyla Türkiye halkıyla eşitlik ve özgürlük temelinde demokratik ortak vatan ve demokratik ulus ekseninde mücadeleyi yükseltip özgürlük yürüyüşünün başarısı için gücünü ortaya koymaya çağırıyoruz. -ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info