31 Mart 2017 Cuma Saat 03:49
Kerkük Valisi Necmettin Kerim 14 Mart’ta Kürdistan Federal
Bölge bayrağının resmi kurumlara asılacağı açıklamasını yaptı. 28 Mart’ta da
Kerkük il meclisi oy çokluğu ile bunu karar altına aldı. Bundan sonra Kerkük’te
Irak bayrağının yanında Güney Kürdistan Federal Bölge bayrağı da asılacak.
Bu tartışmaların başladığı 14 Mart’tan hemen sonra ve 28
Mart’ta kararın il meclisinde onaylanmasına Türk devleti ve Kerkük’teki
Türkmenler en üst perdeden tepki göstererek muhalefet ettiler.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu biraz daha ileri
giderek, sanki Irak bakanıymış gibi, “Bunu asla kabul etmeyeceğiz” dedi.
Hatta kendisine bağlı müsteşarın konuyu Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan
Barzani ile de konuştuğunu ve Barzani’nin de kararın il meclisinde ‘evet’
çıkması durumunda dahi uygulanmayacağı garantisini verdiğini söyledi.
Anayasa Ne Diyor?
Bayrak kararına tepki gösteren Türk ve Türkmenler aslında
her fırsatta Kerkük’ün Türk yurdu olduğunu söylemekten geri durmuyorlar. Ancak
yine de işi biraz da manipüle etmek için kararın anayasaya aykırı olduğu savını
işlemeye başladılar.
Peki Irak anayasası bu konuda nasıl bir düzenlemeye sahip?
İşin aslı Irak anayasası Kerkük gibi statüsü belirsiz yerler için böyle bir
düzenleme içermiyor. Doğrusu Türkmen cephesi ve Türk devleti de bu gerçeği
görüyor. Ancak yapmak istedikleri, Kürtlerin bu kararına karşı Irak merkezi
hükümetinden doğru bir bariyer oluşturmak.
Meclisten Oy Çokluğuyla ‘Evet’ Kararı
Kerkük Valisi Vali Necmettin Kerim’in açıklaması üzerine
tartışmalar sürerken, 28 Mart’ta il genel meclisi oy çokluğu ile bölge
bayrağının asılması kararı alındı.
Hemen Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun karara tepkisi
gecikmedi. Bunu bir talimat gibi alan Türkmen Cephesi hemen Kerkük’te bir grup
Türkmeni sokağa çekti.
Türkmenlerin protestoda sürekli bozkurt işareti yapmaları ve
“Kerkük Türktür Türk kalacak sloganları atmaları, işin arkasında Türk
devletinin ve özellikle MHP-AKP güçlerinin ve Türk MİT’nin olduğunu bir kez
daha gösterdi.
Neçirvan Barzani Türkiye’ye Ne Söyledi?
Çavuşoğlu Neçirvan Barzani, “Biz, burada bölgesel yönetimin
yaptığı oylamayı doğru bulmuyoruz. Oylamadan önce de Neçirvan Barzani’ye
Müsteşarımız Ümit Bey telefon açarak, bu konudaki düşüncelerimizi paylaştı.
Kendisi ‘Artık oylama olur, ama oylamadan ‘evet’ çıksa da biz bu bayrağı asmayı
düşünmüyoruz’ dedi” diye aktardı.
Yine aynı telefon görüşmesinde Barzani’nin, “O bölgenin
etnik yapısını değiştirmek doğru olmaz. Oldubittiye getirmek de hiç doğru
olmaz. Tek taraflı adımların da bir faydası olmaz. Böylesine bir adımın Irak’ın
geleceğine, istikrarına, güvenine de faydası olmaz. Bu atılan adımı
desteklemiyoruz. Doğru bulmuyoruz. şeklinde konuştuğu söyleniyor.
İDDİAYA YANIT YOK
Neçirvan Barzani ile Türk müsteşar arasında böyle bir
görüşme gerçekleşti mi? Barzani bu görüşlerde Çavuşoğlu’nun sözünü ettiği
vaatlerde bulundu mu?
Kuşkusuz bu soruların muhatabı Neçirvan Barzani’dir. Ancak
dikkat çekici ve akıllarda soru işareti oluşturan asıl husus, Neçirvan
Barzani’nin 29 Mart gece yarısı, yani Çavuşoğlu’unun bu iddialarından saatler
sonra bayrak konusuna dair yaptığı açıklamada bu iddialara tek kelimeyle bile
değinmemiş olması.
Cevap Bekleyen Soru İşarertleri
Başbakan sıfatı olan Neçirvan Barzani ve bağlı olduğu
KDP’nin konu hakkındaki tavrı, Çavuşoğlu’unun kendisine atfettiği iddialar gibi
mi, yoksa Neçirvan Barzani’nin söylediği gibi bayrağın asılmasından yana mı?
Eğer ikincisi doğru ise Neçirvan Barzani neden böyle bir açıklama yaptı? Yok
eğer Çavuşoğlu doğru diyorsa o zaman Neçirvan Barzani neden bu iddiaları
yalanlayan bir beyanda bulunmadı?
KDP-AKP İttifakı Gizlenemiyor
Burada bir başka gerçek ortaya çıkıyor ki o da şudur. AKP ve
Türk devleti, KDP eliyle nasıl ki Rojava ve Kuzey Kürdistan üzerinden Kürtleri
bölüp parçalayıp, teslim almaya çalışıyorsa Kerkük üzerinden de aynı şeyi
yapmayı hedefliyor.
KDP de benzer şekilde hesapları olduğundan Kerkük konusunda
son derece karışık bir kafaya sahip. Çünkü, Kerkük’te siyasi olarak hakim olan
YNK. Ve bu kararı alan da YNK oldu. Dolayısıyla KDP partizancı politikalarıyla
YNK’nin yaptığı bu hamle ile Kerkük’ün giderek Kürdistan bölgesine bağlanması
durumunda, günün sonunda Güney Kürdistan’da ciddi güç kaybedeceğini hesaplıyor.
Ama aynı şekilde, Türk devletiyle bütünlük oluşturan bölge
siyaseti ve derin siyasi, ekonomik ilişkilerine karşın, Kerkük konusunda net
bir tavır sahibi olarak kendi geleceğini riske edeceğini hesaplıyor. Dolayısıyla
ne olursa olsun Türk devletinin kabul etmediği bir pozisyona girmemeye, hatta
onların alana dönük politikalarının uygulanma zemini oluyor. KDP, bugüne kadar
geliştirdiği yanlış siyasetle zaten buna tümden mahkum olmuş durumda.
Dolayısıyla ortaya çıkan sonuç, KDP’nin Kerkük üzerinden
böyle bir tartışmayı kendi politik çıkarlarına görmediğidir. Başkalık ofisi
adına ve ardından Neçirvan Barzani’nin yaptığı açıklama, YNK’nin yaptığı hamle
karşısında etkisiz duruma düşmeme, Kerkük’ten tümüyle silinip atılmama üzerinedir.
Fitil Petrol Kuyularında Ateşlendi
Kerkük üzerine bu son tartışmaların fitili 6 Mart’ta YNK’nin
Bakur şirketine bağlı petrol kuyularının vanalarını kapatmasıyla ateşlendi.
YNK, buna gerekçe olarak, Irak merkezi hükümetinin Kerkük’te yapması gereken
rafineriyi yapmamasını gösterdi. Ardından vanalar açıldı. Ancak, YNK’nin
bölgeyi takviye askeri güçlerle güvenlik çemberine alması olayın arkasında
başka durumların da olduğunu gösterdi.
Çünkü, YNK’nin bu güç takviyesinden önce, KDP güçleri kendi
denetimlerinde olan Bayhesen denilen alanda bulunan petrol kuyularının
etrafında askeri güçlerini konumlandırmıştı. YNK, KDP’nin giderek kendi
denetimindeki petrol kuyularını da ele geçirme gibi bir plan içinde olduğunu
öngörerek Bakur şirketine ait kuyuların etrafına güvenlik çemberi attı. Bu
durum ciddi bir gerginlik konusu oldu.
Türkiye ve İran’ın YNK-KDP Üzerinden Kerkük Çatışması
Petrol kuyuları üzerinden yapılan hamlelerden sonra tansiyon
görece düştü. Ancak tansiyonun düşse de, Kerkük üzerine hesapların ve
tartışmaların bitmediği, bitmeyeceği son bayrak kriziyle bir kez daha görüldü.
Bir taraftan Güney Kürdistan’daki hakimiyeti ve bölgede Türk devletiyle
geliştirdiği siyasetin gereği olarak Kerkük’ü YNK’ye kaptırmak istemeyen KDP,
diğer taraftan İran’a yakın duran ve güney Kürdistan’ı tümüyle KDP’ye terk
etmeyeceğini gösteren YNK’nin Kerkük’ü elde tutma çabası.
Kerkük mevcut durumda YNK hakimiyetinin olduğu bir alan.
Burayı KDP’ye kaptırması Güney siyasetinde kendi sonu demektir. Aynı şekilde
KDP de ince hesaplar peşinde. Kerkük, öngörülen referandumun yapılmasıyla Güney
Kürdistan’a bağlanırsa ve YNK’nin mevcut hakimiyeti devam ederse, bu KDP
karşısında büyük bir siyasi ve ekonomik güç demektir. İran-Irak Şii cephesi de
KDP-Türk siyasetinin hakimiyetindense kendilerine daha yakın duran YNK’yi
tercih ediyorlar. O açıdan Kerkük üzerinden yürütülen mücadele KDP-YNK çekişmesi
olduğu kadar, son olayda da görüldüğü gibi, asıl çatışman İran-Türkiye arasında
yaşanmaktadır.
Neçirvan Barzani ve KDP Manevra Mı Yaptı?
Bu gerçekten bakıldığında, yeniden Çavuşoğlu’nun Neçirvan
Barzani’ye atfettiği açıklamaya bakmakta yarar var. Birincisi Neçirvan
Barzani’nin hukuksal zeminde Kerkük il meclisinin aldığı kararı durdurma
yönünde hiçbir yetkisi yoktur.
İkincisi, KDP böyle bir kararın uygulamasına engel olursa
Kürtler nezdinde büyük puan kaybedecektir. Zira, böylesi bir şey, sürekli bağımsızlıktan
dem vuran KDP’nin alenen Kerkük’ü Güney Kürdistan sınırları dışında
kabullenmeye razı olduğunu ortaya koyar ki, KDP Kürtlere bunu hiçbir şeyle
açıklayamaz. Ancak Türk devletinin politikalarına sınırsız angaje olduğundan,
Kerkük konusunda da taviz vermek zorunda kalıyor. Dolayısıyla Neçirvan
Barzani’nin bir taraftan Türk devletine, “karar alınsa da uygulanmayacak”
demesi ama ardından, kararı sahipleniyor gibi gözükmeye çalışması bu çözümsüz
çelişkiden kaynaklıdır.
Petrol İştah Kabartıyor
Tüm bu tartışmalara genel bir bakış açısı kazandırmak
açısından Kerkük’e siyasi, ekonomik ve etnik yapı açıdan bir kez daha bakmak
yerinde olacaktır.
Kerkük çoklu etnik yapının yanında petrol zengini bir
kenttir. Aslında Kerkük demek petrol demektir. İsteyeninin çok olması da daha
çok bundan ileri gelir. Uluslararası enerji ajansının 2014 verilerine göre Irak
petrol üretiminin %40’ı Kerkük’te gerçekleşiyor. Aynı verilerde Irak petrol
rezervlerinin %6’sı Kerkük’teyken, kentin potansiyel petrol rezervi ise %9’dur.
Paylaşılamama Refenrandumun Gerçekleşmesini Engelledi
Saddam rejiminin yıkılmasından sonra oluşturulan anayasada
Kerkük’ün Güney Kürdistan Federal Bölgesi’ne mi, Irak merkezi hükümetine mi
dahil olacağı anayasanın 140. Maddesi gereği yapılacak referandum ile
berlirlenecekti. Yine kanuna göre Saddam zamanında Kerkük’ten zorla göçe tabi
tutulanlar geri dönecek ve şehirde yapılacak nüfus sayımından sonra kentin
kaderini tayin edecek referandum 2007’de gerçekleştirilecekti. Ancak tarafların
kentten vazgeçemeyişlerinden kaynaklı ön görülen tarihten günümüze kadar da
referandum gerçekleştirilmedi.
DAİŞ Durumu Değiştirdi
Tartışmalı bölgeler üzerinde federal bölge ile merkezi
hükümet arasında gerginlik devam ederken, 2013 yılında Maliki hükümeti,
Kürtlerin hak iddia ettikleri yerlere Dicle Operasyon Gücü’nü yerleştirdi.
Maliki’nin bu çıkışı durumu daha da gerdi. Dicle Operasyon Güçleri o dönem
Kerkük’le benzer bir demografik yapıya sahip Tuzxurmatu ilçesine kadar
geldiler.
Ancak 2014’te DAİŞ’in Musul’u alması ve giderek Irak’ın
birçok yerinde terör estirmesiyle Irak güçleri tartışmalı bölgelerin birçoğunda
olduğu gibi, Kerkük’ten de DAİŞ’e tek bir kurşun sıkmadan çekildiler. Bu durum
de facto olarak Kerkük’ü idari ve askeri açıdan Kürtlerin denetimine geçirdi.
Kerkük’te, PKK gerillaları da dahil peşmergeler DAİŞ’e karşı ciddi bir mücadele
yürüterek savunma gerçekleştirdi.
Siyasi Hakimiyet Kürtlerde
Irak’ta 30 Nisan 2014’te yapılan seçimlerde Kerkük’ün 12
olan milletvekili kotasından 6’sını Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK),
2’sini Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), 2’sini Türkmenler, 2’sini ise Araplar
kazandı.
Seçim sonuçları Kürtlerin ezici çoğunluğunu ortayda
koyarken, valilik de YNK’nin eline geçti. Seçimler böyle bir sonucu ortaya
çıkarmış herkes yapılacak referandumun yeniden gündeme gelmesi üzerinde
yoğunlaşırken, Haziran 2014’te DAİŞ’in Musul’u ele geçirmesiyle gündem tümüyle
değişti. Irak ordusu Musul’u bir anda DAİŞ’e kaptırırken, Kerkük’ten de
çekilince kent idari ve savunma açısından tümüyle Kürtlerin denetimine geçti.
ANF/KERKÜK – HALİT ERMİŞ
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”