• Turkish
  • العربية
  • Mal
  • Nûçe
  • Tişt
  • Lêkolîn
  • Analîza Siyasî
  • Rastiyên MIT
  • Hemû beş
    • Anketler
    • Anons
    • Röportaj
    • ji edîtorê
    • Herêmparêzî
    • Abor
    • Jin
    • Ciwanan
    • Ji Çapemeniya Derve
    • Dîrok û Zimanê Kurdistanê
    • Kî ye?
    • Daxuyaniyên Çapemeniyê
    • Hilbijartinên Çapemeniyê
    • Kronolojî
    • Belge
    • Series Text
    • Ji xwendevan
    • Perspektîfên Azadiyê
    • Mesajên Belaş
    • Teknolocî
    • Rastiyên MIT
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Mal
  • Nûçe
  • Tişt
  • Lêkolîn
  • Analîza Siyasî
  • Rastiyên MIT
  • Hemû beş
    • Anketler
    • Anons
    • Röportaj
    • ji edîtorê
    • Herêmparêzî
    • Abor
    • Jin
    • Ciwanan
    • Ji Çapemeniya Derve
    • Dîrok û Zimanê Kurdistanê
    • Kî ye?
    • Daxuyaniyên Çapemeniyê
    • Hilbijartinên Çapemeniyê
    • Kronolojî
    • Belge
    • Series Text
    • Ji xwendevan
    • Perspektîfên Azadiyê
    • Mesajên Belaş
    • Teknolocî
    • Rastiyên MIT
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Beşên Gotarên

O BİR EFSANEYDİ

Yayınlayan Cemal Şerik
30 Aralık 2020
Kategori: Gotarên
314 13
A A
O BİR EFSANEYDİ
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

Birkaç gün öncesinde artan hava soğukluğu önce hafif kar yağışına dönüşmüş sonra yerini nefesleri kesen tipiye bırakmıştı. Ardından da lapa lapa yağan kar beyaz bir örtüyle doğanın üstünü örtmüştü. Yağan karın ağırlığı altında kalan, dalları çöken ağaçlar, neredeyse görülmez bir hal almıştı. Artık kapanan yollar açılana kadar herkes olduğu yerde kalacak yaşamına, çalışmalarına devam edecekti. Daha kaç gün böyle devam edeceğini hemen tahmin etmek mümkün değildi. Haberleşmek içinde elde bulunan telsizler dışında hiçbir imkan kalmadığı gibi dünyada olup bitenleri ne olursa olsun yanımızdan ayırmadığımız radyolar dışında öğrenme imkanı kalmamıştı.

Neyse ki fazla uzun sürmedi. Üç gün sonra kar yağışı durdu. Dağılmaya başlayan kar bulutları arasında güneş yüzünü göstermeye başladı. Kalınan yerin kapısının önünde biriken karlar temizlendikten sonra temiz havayı ciğerlerimize çekme fırsatı oldu.

Aşırı kar yağışının mahsur bıraktığı süre içerisinde doktor arkadaşların yanında misafir olarak kalmıştık. Şehit Doktor Hogir ve orada kalan arkadaşlarla unutamayacağımız sohbetlerde bulunduk. Takvimler 9 Ocağı gösteriyordu. Daha öğle saatlerine gelmemişti. Radyoyu dinleyen arkadaş soluk soluğa yanımıza gelerek; alelacele bir şeyler anlatmaya başladı. Ama şaşkınlığı, üzüntüsü ve ne diyeceğini bilemez bir halde oluşu, ağzından çıkan sözleri anlaşılmaz kılıyordu. Öylece ona baka kalmıştık. Sonra biraz sakinleşince söylediklerini tekrarladığında öğrendik ki, Sara yoldaşı, Fidan Doğan (Rojbin) ve Leyla Şaylemezle birlikte Paris’te katletmişlerdi.

Bu sefer haberi getiren arkadaşın ruh hali bize geçmişti. Duyduklarımıza inanmak istememiştik. Nasıl olabilirdi? En iyisi mi birde biz dinleyelim dedik. Arkadaşın getirdiği haber doğruydu. Olmaması gerekirdi. Ne Sara yoldaşın kendisi nede biz böyle kalleşçe bir şahadeti düşünmemiştik. Kitabına adını verdiği gibi ‘Hep kavgaydı yaşamı.’ Hep öyle yaşamıştı. Daha zindana alınmadan önce yaşamdaki duruşu, pratiği ve eylemiyle onu herkes öyle tanımıştı. Onu tanıyanlar hep saygı ve övgüyle adını anardı. Apocu hareketin öncü kadrolarındandı. PKK kuruluş kongresine katılarak kurucuları arasında yerini almıştı. Esaret altına alındığında düşman karşısında tam bir kadro duruşu sergilemiş, direnmişti. Zindan koşularında direnişiyle destanlaştı. Fakat zindanlarda kalmayı hiçbir zaman düşünmedi. Onu zindanlarda tutmak mümkün değildi. Bir kelebek olmuş yönünü hep dağlara çevirmişti. Düşman onun bu gerçeğini biliyordu. O nedenle de onu uzun bir süre aynı zindan da tutmamaya, kaldığı  koğuşlarda kontrol altında tutmaya çalışıyordu.

On yıl zindanda tutulduktan sonra düşman onu bırakmak zorunda kalmıştı. O, zindan kapısından ilk adımını attığı andan itibaren görev ve sorumluluklarının bilinciyle hareket etmekten geri durmadı. Örgütlenme çalışmalarını kurumsal bir düzeye çıkarma arayışları içerisine girdi. Onun bu çabası sonuç vermekte gecikmedi. Birçok kurum örgütlenmesi oluşumun altında onun adı yer aldı.

Yılları bulan fiziki ayrılığın ardından Önder Apo’nun yanına aynı coşku, bilinç ve heyecanla gitti. Hem Önder Apo’nun, Partinin ve Yoldaşlarının hem de halkın ondan büyük beklentileri vardı. O bu beklentilerin hepsine yanıt olmak istedi. Özgürlük alanlarına da bu ruh, heyecan ve bilinçle ulaştı.

Zindanlarda kalanlar için özgürlük alanları geceleri bile rüyalarda görülen, ulaşılmak istenen kutsal mekanlardı. Sara yoldaş özgürlük alanlarına ulaşmıştı. Artık onun içerisinde taşıdığı özlemlere kavuşması önünde hiçbir engel kalmamıştı. Özgür alanlarda kaldığı sürece hep bunun sorumluluğu ve bilinciyle yaşadı, çalıştı. Hep doğru olanın yapılması, yanlış karşısında tutum alınarak Önder Apo’nun nasıl yoldaşı olunabileceği gösterme arayışı içerisinde oldu. Görevli olarak gittiği yurtdışı alanlarda hep ‘Sara’ olarak kaldı.

Özellikleri nedeniyle düşmanın öncelikli hedefleri arasında yer aldı. Hain düşman 9 Ocak günü hedefine ulaştı. Onu Fidan ve Leyla yoldaşlarla birlikte katletti. Önder Apo Sara yoldaşın şahadeti için ‘İkinci Dersim Katliamı’ belirlemesinde bulundu. Önder Apo’nun yaptığı bu belirleme her yönüyle Sara yoldaşın hakikatini anlatmıştı.

Dersim, direnişin kalesiydi; Kürt hakikatinin kadında temsilinin gerçekleşmesiydi. Sara yoldaşla birlikte yok edilmeye çalışılan da bundan başkası değildi.

Sara yoldaşı bir kış günü 9 Ocak’ta Paris’te katlederek aslında onda temsilini bulan bu değerler yok edilmek istenmişti. Ama bunu başaramadılar. Onu fiziken aramızdan alarak bunu başarmaları mümkün değildi. Çünkü o fiziken yaşarken de yoldaşları ve halkı için efsaneleşmişti. Efsanelerinde yok edilmesi mümkün değildi.

Sara yoldaş yaşıyor. Yoldaşlarının, halkının olduğu her yerde onlarla birlikte mücadelenin ön saflarında savaşmaya/direnmeye devam ediyor.

Cemal ŞERİK

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Önceki yazı

DOKUNANIN YANDIĞI

Sonraki Haber

IRAK SAHNESİNDE KAZIMİ OYUN KURANMI PİYON MU?

Benzer Haberler

Mudaxeleyek Têgehî Di Rastiya Kurdan De: Rastiya Judenrat û Wêdetirê Mêtîngeriyê – 1
Analîz Siyasî

Mudaxeleyek Têgehî Di Rastiya Kurdan De: Rastiya Judenrat û Wêdetirê Mêtîngeriyê – 1

8 Haziran 2025
Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2
Analîz Siyasî

Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2

7 Haziran 2025
Wêrekiya Di Navbera Kongreya Yekem û 12’an De Heman Wêrekî Ye
Analîz Siyasî

Wêrekiya Di Navbera Kongreya Yekem û 12’an De Heman Wêrekî Ye

18 Mayıs 2025
Sonraki Haber
IRAK SAHNESİNDE KAZIMİ OYUN KURANMI PİYON MU?

IRAK SAHNESİNDE KAZIMİ OYUN KURANMI PİYON MU?

Öne Çıkan Yazılar

  • Di Sêgoşeya Bexda-Hewlêr û Maxmûrê De Çi Diqewime?

    Di Sêgoşeya Bexda-Hewlêr û Maxmûrê De Çi Diqewime?

    517 Paylaşım
    Paylaş 207 Paylaş 129
  • Pevçûnên Îsraîl-Îran û Perspektîfa Çareseriya Demokratîk – DOSYA TAYBET

    498 Paylaşım
    Paylaş 199 Paylaş 125
  • Heya Rastiya Rêbertî Neyê Fêmkirin Azadiya Kurd Nayê Nîqaşkirin

    493 Paylaşım
    Paylaş 197 Paylaş 123
  • Heleb Bi Tevahî Dikeve Bin Kontrola MÎT’ê – NÛÇE TAYBET

    496 Paylaşım
    Paylaş 198 Paylaş 124
  • Mudaxeleyek Têgehî Di Rastiya Kurdan De: Rastiya Judenrat û Wêdetirê Mêtîngeriyê-2

    508 Paylaşım
    Paylaş 203 Paylaş 127

Önerilenler

Heya Rastiya Rêbertî Neyê Fêmkirin Azadiya Kurd Nayê Nîqaşkirin

Heleb Bi Tevahî Dikeve Bin Kontrola MÎT’ê – NÛÇE TAYBET

Pevçûnên Îsraîl-Îran û Perspektîfa Çareseriya Demokratîk – DOSYA TAYBET

Dewleta Tirk Bi Çekên Kîmyewî Bersivê Dide Biryara Agirbestê! – NÛÇE ANALÎZ

Di Sêgoşeya Bexda-Hewlêr û Maxmûrê De Çi Diqewime?

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist