Papanın Irak ziyareti birçok açıdan önemliydi. Birçok çevrenin de yakından takip ettiği bir ziyaretti. Papanın kardeşlik mesajı, İbrahimi dinlerin ruhuna denk bir çağrı oldu. Eksiklik, Êzdîlerin özerklik hakkı için çağrıda bulunmamasıydı. Oysaki papa daha önce Vatikan’da birkaç defa Êzdîlerin maruz kaldığı katliamlara, yaşadığı dramlara dikkat çekmişti. Beklentimiz, Vatikan’ın bundan sonra Êzdîlere karşı dini sorumluluğunu daha fazla yerine getirmesidir.
Kuşkusuz ki papa ziyaretinde en dikkat çeken gelişme, Irak Şii din alimi ve temsil merci A. Sistani ile görüşmesi oldu. İçeriği çok yansımayan bu görüşmede dinler arası kardeşliğin, dayanışmanın ve insanlık sorunlarının ele alındığını tahmin edebiliriz. Bu görüşmenin Sünnilerce nasıl karşılandığını bilmiyoruz. Ancak Papa’nın daha önce Sünni Müslümanlar için önemli bir otorite olan Ezher İmamı Ahmed El Tayyib’le kardeşlik mesajı verdiği ortak bir belge imzaladığı hatırlanırsa dindar Sünni Müslümanlarda bu görüşmenin sorun yaratmadığını düşüne biliriz.
Papa ziyaretini sorun gösteren tek olay, Türklerin Kürdistan haritasıyla bezenmiş hatıra pulu oldu. Koca papanın günler alan ziyaretinde gerçekleştirdiği birçok görüşme, yaptığı onca dua ve ifa ettiği ayin ki bunların tümü Müslüman bir ülkede oldu, hiçbirinin eleştirilmemesi bir bakıma İslam aleminin dinler arası kardeşlik ilişkisini önemsediği anlamına gelir. Müslümanların papa ziyaretine tepkisi, tümünün Daiş gibi düşünmediğini göstermiş oldu. Papa ziyaretine karşı tek rahatsızlık duyan, kabul etmeyen beklendiği gibi Türkler oldu. Türklerin bir pulu sorun yapması Ortadoğu’daki temel sorunun ne olduğunu, halklar ve inançlar arasında kurulması temenni edilen kardeşliğe kimin düşman olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Papa ziyaretinin malum puldan ötürü gündem yapılması, aynı zamanda Türk egemenlerinin papa ziyaretine duyduğu rahatsızlığın dışa vurulmasıdır. Yani Kürdistan haritalı hatıra pulu aynı zamanda kendilerine fırsat vermiş oldu. Neymiş hatıra pulunda Kürdistan haritası kullanılmışmış ve o haritada ‘Türkiye topraklarının bir parçası’ da yer alıyormuş. Dağdan gelen bağdakini kovar misali bir çıkışla Türk faşistleri Kürt düşmanlığını utanmazca, hayasızca bir kez daha gösterdi.
Bu mantıktaki Türklere bir çift sözüm var. Tümü devşirme, soysuz bu adamlar ve kadınlar Orta Asya kökenli Anadolu Türkmen halka düşman üretmek için elinden geleni yapıyor. Başta Kürtler olmak üzere Ortadoğu halklarının dostane yaklaşımını görmezden gelemeye devam ediyor. Vatansız ve milletsiz bu tür, ne dediğini bilmeden konuşarak bin yılla yakındır bu topaklardaki Türkmen halkın varlığını tehlikeye atıyor. Varsa içlerinden aslı Türkmen boylarına dayananlar, orta Asya’dan binip geldikleri eşeklerin, katırların ve atların ayak izlerinin dahi yollardan silinmediğini unutarak, en az 14 bin yıldır bu topraklar yaşayan Kürt halkının ülkesine Türkiye deme cüretini gösterebiliyor. Özellikle de Kürt olmaktan çıkmış soysuz birinin yaptığı açıklama insanın aklına ‘Kürdistan ülkesi ne zamandan beri siz soyu belli olmayanların toprakları oldu’ sorusunu getiriyor. Bunlar aklını ekmek peynirle yemişler gibi konuşunca biz Kürtlerin ne düşündüğünü, merak etmiyor sanırım. Kürt düşmanlığı ile giderek yerinizin daraldığını halen anlamadınız mı? Kaldı ki sizin buralı olduğunuzu kim söylüyor? Burada kalacağınızı kim söyledi? Bunun teminatını size kim verdi? Siz böyle konuşmaya devam ederseniz biz de deriz ki zamanınız doldu, hazırlıklara başlayın, tıpış tıpış orta Asya ya döneceksiniz. Ortadoğu’nun en kadım ve direnişçi halkının anavatanına bizimdir der ve demeye devam ederseniz alacağınız cevabın bundan sonra bu olacağını aklınızdan çıkarmayın. Ve kendinize akıllı olun derim. Böyle konuşmayı sürdürürseniz ileride kemiklerinizin bile bu topraklara yeri olmayacak bilesiniz. Mezarlarınız da sökülüp atılacak. O zaman geldiğinde yaşayanlarınız bunu görerek göçecek. Ya da göçertilecek.
Soyu belli olmayan soysuzlar, acaba o hatıra pulunda Bakur Kürdistan toprakları olmamış olsaydı ne tepki verecektiniz? Bir sorun çıkarmayacak mıydınız? O zaman ‘dünya devletlerinin toprak ve siyasi birliğinden sorumlu yeryüzünün tek devleti’ olan siz, kendinize ters mi düşecektiniz? Ya da Kürtlere karşı İran ve Irak’a ‘bakın Kürtler Hristiyanlarla bir oluyor gelin bu Kürtlere birlikte saldıralım’ mı diyecektiniz? Yoksa dostunuz Barzanilerin babalarının mülküymüş gibi size peşkeş çektiği Başur Kürdistan hakkındaki gerçek fikriniz bir kez daha deklere mi edecektiniz?
Neyse, soysuz Türk’ten başka bir şey beklenemez ya. Ha yeri gelmişken söyleyeyim. Türk derken aslı Diyarbakırlı, kırık Türkçeyle konuşmaktan kurtulamamış, Kürt devşirmesi, bozma, ‘hadım edilmiş’ türdeki üçüncü cins insan kılıklıları kastettiğimi bir kez daha belirteyim. Türkmen halkın yeri başımız gözümüz üstüne. Herkes biliyor ki Kürtlerin Türkmen halkıyla bir sorunu yoktur.
Pul ve benzer meselelerde Türk türünü anlıyorum da zor mesele tükürdüğünü yalayan KDP’de dışa vuran tutum oldu. Aslında neden böyle bir cümle kurdum ki. Sanki KDP, başka bir tavır gösterecekmiş gibi! Altı üstü üç beş Barzani işte ne olacak! Bunlar da Kürtler içindeki Türk türünün türevi zaten. Fakat mesele papa olunca işler değiştiği için kalitesi en düşük hatta en onursuzun biri bile olsa farklı bir tavır, tutum beklenirdi. Çünkü pul papanın yani iki milyardan fazla insanın dini temsil merci bir kişinin hatırasına basılmış bir puldu. Barzanilerdeki Türk korkusu mu, işbirlikçiliği mi, Türklere hizmetkarlıkları mı, her ne sebep olduysa bastıkları hatıra puluna sahip çıkmayarak kendilerini dünyaya rezil ettiler. Demek ki Barzaniler bu kadar cesaretli bu kadar Kürt’müş. Aslında bu cümlede yanlış oldu. Zira zaten böyleydiler. KDP’lilerin mesele Türkler olunca Serêreş’te ne verdiklerini, peşkeş çektiklerini kimse bilmese de ben biliyorum. KDP içinde gücü, etkisi ve yetkisi sınırlandırılmış, sürekli parastın tarafından gözetim altında tutulan onurlu ve yurtsever Kürtleri tenzih ederek derim ki sözcülüğünü bay Adıl’ın yaptığı gurupta nerede ulusal onur ve şeref! Haysiyet ve namus. Bunların işi gücü rezillik. Cotyar Adıl’ın açıklamasından sonra insanın bunlara ‘vay be KDP, sen gerçekten de ne rezilmişsin’ demekten başka aklın bir şey gelmiyor.
Pul olayında olup bitenlerden hareketle ‘tuh size bir pula bile sahip çıkamadınız’ demek gerekmez mi? Gerekir. Kürdistan’ın sizin yanınızda 500 ID (ırak dinarı) kadar da mı değeri yoktu diye sormak gerekmez mi? Fazlasıyla gerekir.
Daha da önemlisi, bir pula sahip çıkamayanlar bırakın ülkenin bir parçasına bir köyüne nasıl sahip çıkacak? Tabi ki çıkmayacak.
İşte size KDP; Türkler söz konusu olduğunda bir hatıra pulu üzerinde bile olsa Kürdistan’ı inkar etmek imandandır diyenlerin birliği.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi