Maraş Alevi-Kürt katliamının 42. yılını geride bırakıyoruz. Her yıldönümünde olduğu gibi başta Alevi Kürtler olmak üzere tüm halkımız, sosyalist, devrimci, demokrat ve özgürlükte yanan olanlar yeni bir yıl dönümünde Maraş katliamında yaşamını kaybedenleri saygıyla anarken, soykırımcı TC Devleti’ni ve onun sivil çapulcu çetelerini meydanlara çıkarak lanetleyeceklerdir.
Maraş katliamı 42 yıldır hiçbir şekilde unutulmadı, unutturulmadı. Tüm yaşanmışlığıyla belleklerdeki yerini korurken, yeni nesillerinde akıllarından çıkarmadıkları bir gün olarak hafızalarına kaydedildi. Kendilerinden önceki nesillerin olduğu gibi, onlarında yüreğinde kor bir alev olarak yanmaya devam etti. Maraş katliamının 43. yılına girerken meydanlara çıkarak haykırdıkları slogan ve intikam yeminleri de bu kor alevin nasıl bir yangına dönüştüğünün bir göstergesi oldu.
42 yıl önce Maraş’ta tüm insanlık için utanç kaynağı olan bir katliam yaşadı. Bu katliamda içerisinde hamile kadınların, çocukların ve yaşlılarında olduğu binlerce kişi katledilirken, daha fazlası da kurşunlarla, palalarla, bıçaklarla, kazmalarla, baltalarla yaralandılar. Evler yakıldı, yıkıldı, talan edildi. Ardından da Maraş’ın Alevi Kürtleri yerinden-yurdundan göçe zorlandılar. 1938 Dersim soykırımında yaşadıklarının bir benzerini daha yaşadılar.
Dersim soykırım saldırısında da Alevi Kürtler aynı soykırımcı güçler tarafından imha edilmek istenmişti. Irkçı, faşist, sömürgeci bir zihniyete sahiptiler. Dersim’de geride Alevi Kürt diye bir halk bırakmamaya çalışmışlardı. Ulaşabildiklerini katletmişler, geride kalanları sürgünlere göndermişlerdi. Dersim çocuklarını ‘Türkleştirmek’ için, İngilizlerin Amerika’nın Kızılderililere, İngilizlerin Avustralya Aborjinlerine yaptıklarının bir benzerini uygulamaya koymuşlardı. Katliam sonrasında Maraş Alevi Kürtleri de aynı şekilde beyaz soykırım saldırılarının hedefi haline gelmişti.
Nasıl Dersim 1938’de soykırımcı TC Devleti tarafından bilinçli bir hedef olarak belirlenmişse, 1978 yılının 19 Aralık günü saldırıların başlatıldığı Maraş’ta son derece bilinçli olarak seçilmiş bir hedefti. Aradan geçen 42 yıl içerisinde yaşananlarda bunun bir kanıtı olarak tarihe geçti.
42 yıl önce Maraş Alevi Kürtlüğünün en canlı yaşadığı bir kaynak olma özelliğine sahipti. Alevi Pir’lerinin, Ana’larının ocağıydı/yurduydu. Alevi Kürtlerin yüzü bu ocakta yanan ateşe dönüktü. Soykırımcı TC Devleti, Dersim’de başaramadığı içerisinde ‘dert olarak kalan’ ı Maraş’ta tamamlamak istemişti.
42 yıldır da bunu yapmaktadır. Maraş’ı Alevi’siz Kürtsüz hale getirmek istemektedir. Alevi Kürtlerden boşalan köylere dışardan getirdikleri Kürt olmayan farklı mezheplere sahip olanları yerleştirmişlerdir. En son olarak da bu yerleştirdikleri arasına DAİŞ çetelerini dahil etmişlerdir. Bununla da sınırlı kalmayarak 42 yıl önce Maraş’ta başlatılan bu soykırımcı saldırı, Adıyaman, Malatya, Urfa, Antep vb. gibi Güney-Batı Kürt ilerini içerisine almıştır. Son yıllarda da Rojava Kürdistan’ına taşırılmıştır. Efrinden, Serêkaniye varana kadar geniş bir coğrafyayı içerisine almıştır ve bu soykırımcı imha saldırıları daha da tırmandırılarak hala devam etmektedir.
42 yıl önce soykırımcı TC Devleti öne sürdüğü faşist çeteler eliyle gerçekleştirdiği katliamla bugün yaşanmakta olan savaşın önünü açmıştır. Fakat karşısında ona karşı direnen bir halk gerçeğiyle karşılaşmıştır. Devrimci, demokrat güçler tarihi öneme sahip olan bir direniş sergilemişler, saldırgan faşist sürülerine, çetelerine ciddi darbeler vurmuştur. Sonrası yıllarda da bu direniş devam etmiştir. 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesine karşı ilk silahlanmış güçle buluşan Maraş’ın o engin coğrafyası ve dağları olmuştur.
Maraş’ı terk etmek zorunda bırakılan Alevi Kürtler yaşamak zorunda bırakıldıkları yurt dışında inançlarından, devrimci yurtsever düşüncelerinden vazgeçmedikleri gibi bunlara daha sıkı sarılarak mücadelelerine/yollarına devam etmişlerdir.
PKK’nin Avrupa’daki ilk örgütlü tabanı içerisinde Maraşlı Alevi Kürtler önemli bir rol oynamıştır. Sonrasında da aynı kararlıkla rollerini oynamaya devam etmişlerdir. Yurtdışında olduğu gibi ülke içerisinde, dağlarda özgürlük mücadelesinin gelişmesinde, değerinin maddiyatla ölçülmesinin mümkün olmadığı katılımlarıyla önemli bir rol oynamışlardır. Mustafa Yöndem (Erdal), Şexo Dirlik, Engin Sincer (Erdal), Cennet Dirlik (Nucan Nurhak), Fidan Doğan (Rojbin), İbrahim Çoban(Atakan Mahir) vb. yüzlerce kahraman evladını şehit vermiştir. Maraş katliamının 42.yılı içerisinde de İsmail Nazlıkul(Kasım Engin)’u şehitler kervanına katmıştır.
Maraş katliamının 43. yılına giriyoruz. Başta Maraş Alevi Kürtleri olmak üzere tüm Kürdistan halkı Maraş katliamının 43. Yılına girdiğimiz şu günlerde ne Maraş katliamı şehitlerini nede Maraş katliamının hesabını yükseltilen Kürdistan Özgürlük Mücadelesiyle soran şehitlerini unutmayacaktır. Mutlaka Kürdistanı özgürleştirerek şehitlerinin anılarını ve özlemlerini canlı tutarak geleceğe taşıyacaktır.
Cemal ŞERİK
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi