17 Aralık 2019 Salı Saat 07:19
Kaç zamandır Amed surlarının ve
Sur katliamında yıkılan evlerin taşları çalınıp, satılıyor. Bu kültür
talancıları ellerini ve kollarını sallayarak AKP-MHP rejiminin denetiminde
yapılan kültürel soykırıma ortak olmaktadırlar. Kimse buna sessiz kalmamalı.
Unutmayın, çalınan her bir taş tarihimizin yok edilmesi, belleğimizin silinmesi
demektir. Amed’liler boşuna surlara beden demiyor. Bedensiz ruhumuz çıplak
kalır. Çorak olup dağılıp gider.
Asırlar öncesinde bu taşlar üst
üste konulurken araya konan her harcın içine bir de alın teri ve emek konuldu.
O bedenin yapılmasında yüzlerce can verildi. Asırlara meydan okuyan bu taşların
her bir karesinde ülkelerine olan sevgilerini ve tarihin derinliklerinden gelen
kültürlerini nakışladılar. Öyle ki düşmanları Amed şehrinin önüne geldiğinde
orada Sur halkının direniş iradesinin bir abidesi olan Sur’u gördüler. O
nedenle çelik ve demir asırlar karşısında eriyip yok olurken, o taşlar asırlar
boyu bozulmadan direndi. Sur’un toplumunu, evlerini, yaşam alanlarını,
bağı-bahçesini bir anne şefkatiyle sarıp sarmaladı, korudu.
Ama bugün tarih talancılarının
saldırısı altında. Bütün dünya bu talana göz yumdu, yumuyor. Dikkat edelim BM
tarafından “Kentsel Sit Alanı , UNESCO tarafından ise “Dünya Miras Alanı 1.
Tampon Bölgesi olarak tescillenen Suriçi ve Sur’a dönük halen ciddi bir
açıklama yapılmadı. Ancak gelin görün ki, On bin yıllık tarihi şehir AKP-MHP
faşist ordu güçlerince eşitsiz bir savaşta yerle bir edildi. Şimdi de AKP’ye
yakın mütteahhitlerin rol aldığı bu evlerdeki taşlar talan ediliyor, açık
pazarda satılıyor.
Halkımızın tarihsel kültürünü
pazarlayan bu mütteahhitlerin yıktıkları tarihi değerdeki evlerimizin,
hamamlarımızın, camilerimizin, su kastallarımızın velhasıl tüm tarihsel
kültürel değerlerimizin simgelerini üzerinde taşıyan taşlarla kendisine özel
evler yapmakta, diğer yandan da belediyenin verdiği alanda pazar açarak satışa çıkarmakta.
Polis kontrolünde yapılan bu yıkım ve talana Büyük Şehir Belediyesi’ni gasp
eden kayyım ise sessiz kalmakla
kalmıyor, pazarlanması için taşların sergileneceği alanı da veriyor.
Bu durum ele alındığında işin
rengi daha iyi anlaşılıyor. AKP-MHP faşist rejimi Sur’da sadece insanları
katletmedi, aynı zamanda bir halkın tarihinin, kültürünün bütün canlı izlerini
yok etti. 10 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Sur’un mahallelerini dümdüz
etti. Evler, bahçeler, yaşam alanları, su kastalları, köprüler, hamamlar,
camiler, ziyaretler Kürtleri anlatan ne varsa yıkıldı, yakıldı ve talan edildi.
Aynı talan ve yıkımı Cizre’de, Şırnak’ta, Slopi’de, Gever’de, Nusaybin’de
yaptı. İşte Hasankeyf’te nasıl kıyım olduğunu görüyoruz. Kürtlerin
coğrafyasında baraj yapılan her yerde kültürel soykırım sistematik bir biçimde
sürdürülüyor.
Bu yönüyle sadece bir halkın
kültürü talan edilmiyor. Aynı zamanda insanlığın kadim mirası yok ediliyor.
Amed Surları Kürt halkının olduğu kadar aynı zamanda bir insanlık mirasıdır.
Dolayısıyla bu soykırım politikasına karşı durmak sadece yurtseverlik görevi
değil, aynı zamanda bir insanlık görevidir. AKP-MHP soykırım rejiminin bu
politikalarını Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed Milletvekili Dersim Dağ
meclise taşısa da bilinçli bir biçimde geliştirilen bu politikalardan geri
dönmeyecekleri açık. Çünkü bu politikanın kendisi de Kürtlere açılan savaşın
bir parçası, bir bölümü olmaktadır.
Peki buna sessiz mi kalacağız?
Yıllarca Amed Surlarından, Amed’in daracık küçelerinden ilham alıp Türkü
söyleyen, şiir, roman yazan, öykülerine konu eden aydınlar bu kültürel soykırım
karşısında sesiz kalmaya devam mı edecekler. Bu konuda kıyamet koparmaları için
önlerinde bir engel mi var? Hele hele küçük çıkarlarını gözetmek için kültürel
soykırım rejimin peşine takılan mütteahhitler bunun hesabını Kürtlere ve dünya
insanlığına nasıl verecekler?
En önemlisi tarih bilincinden
yoksun olan kimi kesimler de bilinçsiz bir biçimde restoranına, lokantasına,
cafesine, hatta bürosuna bu taşları söküp ya da parayla satın alıp sırf dekor
yapabilmek için böylesi bir suçu işleyenler var. AKP-MHP faşist soykırım rejimi
Kürt toplumunu köksüzleştirmek için büyük bir zorla bunları yaparken, bu
kültürün asıl sahipleri kendi elleriyle kendi kültürel değerlerini peşkeş
çekmeleri asla kabul edilemez.
Tamam, AKP-MHP faşist rejimi
kültürel soykırımı uygularken, aynı şekilde Kürt halkını kendi köklerinden
uzaklaştırmak için kültürel yozlaştırmayı bir politika olarak dayattığı
bilinmektedir. Ancak bunun arkasına sığınma kabul edilemez. Dönemin sömürge
gücü olan İspanyollar Amerika kıtasını talan ederken Amerika’nın yerlileri olan
“Kızılderililer en küçük kültürel değerine dokunmaları durumunda hayatlarını
hiçe sayarak büyük savaşlara girmişlerdir. Çünkü kültürel değerlerinden yoksun
bir hiç olacaklarını bilmek için filozof olmaya gerek yoktur.
Belki toplumsal, tarihsel bilinç
yoksunluğundan bahsedilebilir. Ancak Özgürlük Hareketi kırk iki (42) yıldır
kesintisiz bir biçimde yurtseverlik duygularını öne çıkarmak, Kürtlerin tüm
değerlerini korumak ve geliştirmek için bu uğurda mücadele yürütmektedir.
Hiçbir Kürt, “bundan habersiziz diyemez. O zaman bu işe bulaşanlar, AKP-MHP
faşist rejiminin peşine takılanlar bir an önce bu yozlaşmadan kendilerini
arındırmalılar. Aksi durumda o taşlara yüreklerini koyanların ahı peşlerini
bırakmayacaktır. O evlerde bu vefayla büyüyen biz devrimciler de son anımıza
kadar bu değerleri korumaktan asla imtina etmeyeceğiz.
Amed PİRAN
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html