12 Şubat 2010 Cuma Saat 15:22
12.00
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
Türkiye’ye getirilişinin 11. yıldönümünü değerlendiren
Öcalan, “Komplonun 12. yılına girilirken komplo boşa çıkarılmıştır. Bu kesin
olarak anlaşılmıştır. Bu benim buradaki sabırlı duruşum ve halkımızın ortak
çabasıyla gerçekleşmiştir dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü.
Edinilen bilgilere göre görüşmede Mardin’de düzenlenen İnanç çalıştayına
değinen Öcalan, “Önemli olan bu çalışmaların pratikleştirilmesidir. Bu çalışma
kurumsallaşabilir, Diyarbakır ya da Mardin merkezli olabilir. Önemli olan
güncel sorunlara pratik çözümler bulabilecek şekilde sürekli
çalışabilmeleridir. Aslında ben bunu Demokratik Toplum Kongresi’nin tümü için
söylüyorum. Temel mantığı bu olmalıdır, pratikleşme, pratik çalışmalar yapmak
ve bu şekilde sorunlara çözüm olabilmektir. Ben bunu defalarca dile getirdim.
Haberlerden duydum, Adıyaman’da Medine adlı kızcağızı diri diri gömmüşler, bu
korkunç bir şey. Aslında gömülen yalnız o değildir onun şahsında bütün kadınlar
gömülmüştür, hepimiz gömülmüşüz. İslam anlayışına göre de böyledir, bir kişiyi
öldürmek herkesi öldürmek olarak kabul edilir. Bunun gibi çözülmesi gereken bir
sürü toplumsal sorun var, bunlarla ilgilenilmelidir dedi.
DTK KOMÜNLER İNŞA ETSİN
Öcalan, şöyle devam etti: “Demokratik komünalizm diyordum.
Ya da komünler demokrasisi de denilebilir. Bunun mantığında şu vardır küçük
küçük komünler oluşturarak bütün toplumun örgütlenmesi gerekir. En tepeye kadar
bu böyle örülmelidir. Mesela bir köyde üç beş tane dürüst demokrat insan yok
mudur? İşte bunlar bir araya gelip bir komünü oluştururlar. Ortak karar
alırlar, bütün sorunlara ortak çözüm ararlar. Aynı zamanda şehirdeki
mahallelerde de bu tür komünler oluşturulur. Ve bunlar en üste kadar böyle
gider. Diyarbakır’daki DTK’nın amacı budur. Bu komünleri bir an önce
oluşturmalılar. Halkımız buna müsait. Binlerce köy, onlarca belediye var. Bu
imkanlar kullanılmalı. Mesela Diyarbakır’da yüzlerce bu şekilde komünler
oluşturulabilir.
BDP KCK’DEN AYRI ÖRGÜTLENMEDİR
“Bakın bir noktayı ayırmak gerekiyor. DTK farklıdır, BDP
farklıdır. KCK’nin ise bunlarla hiç bir alakası yoktur. KCK’nin örgütlenmesi
farklıdır. KCK dağda örgütlenmiştir, şehirde de örgütlenebilir. BDP ile aynı
bölgelerde örgütlenmeleri gerekiyor, olabilir ama bu tamamen farklı oluşumlar
oldukları gerçeğini değiştirmez. KCK dört parçada örgütlenmiştir. KCK’nin kendi
birimleri var. Ama KCK ile DTK ve BDP kesinlikle birbirine karıştırılmamalıdır.
BDP kimsenin legal uzantısı değildir. Bunu açıkça söylemelidir. Onlara düşman
da değiliz ama hiç bir alakamız yoktur, demeliler ki bu böyledir. Yani karşı da
değildir ama ben ayrı bir örgütlenmeyim onlar ayrı bir örgütlenmedir,
demelidir.
BDP TÜRKİYE PARTİSİDİR
“Demokratik Toplum Kongresi, Kürt halkını komünal olarak
örgütlemek için vardır. Legal bir çalışmadır. Bu çalışmaya gereken önem
verilmelidir. BDP ise bir Türkiye partisidir. Bu gerçekten böyledir, böyle
olmalıdır. Bunun doğru olduğuna yürekten inandığımız için, başka çare
olmadığını bildiğimiz için bu böyledir. Tek doğru yolun bu olduğunu bildiğimiz
için böyledir. Bu çok önemlidir, BDP bütün çalışmalarını buna göre yapmalıdır.
Ben Sol’u anlamıyorum. Artık kendisine gelmelidir. Sol hala 1920’de Mustafa
Suphilerin katledilmesini bile aydınlatamadı, açığa çıkaramadı. Sol hala bu
darbenin etkisindedir. Artık kurtulmalıdır. Türkiye’nin bu alternatife ihtiyacı
var.
SOLCULAR YAZMASIN PRATİK YAPSIN
“Soldaki arkadaşlar artık yazmaktan öteye pratiğe de
dönmeliler, halkı örgütlemeliler. Ben anlamıyorum bunlar böyle sonsuza kadar
sadece yazacaklar mı? Otuz yıldır yazıp çiziyorlar, hala somut bir şey yok.
Neden pratiğe, bir harekete, bir partiye dönüşmüyorlar? Bu çalışmalar, BDP
içinde de olabilir, Çatı Partisi şeklinde de olabilir. Artık harekete
geçilmelidir. Artık kaybedecek zaman yok. Mahir Çayanlar, Deniz Gezmişler
boşuna hayatlarını kaybetmediler. Onlar benim de yoldaşlarımdı. Onların
anılarına sahip çıkılmalıdır. Ben bu anılara bağlı kalarak sosyalist hareketin
içinde kırk yıldır mücadele veriyorum. Ben Mahir’den etkilendiğimi hep
söyledim. Mahir olmasaydı ben ve arkadaşlarım olmazdı. Ben olmasaydım PKK
olmazdı. PKK olmasaydı işte DTP olmazdı, BDP olmazdı. Yani bunlar hepsi
birbirini tetikliyor, birbirine bağlıdır bu hareketler, aynı mirastan
geliyorlar. İbrahim Kaypakkaya da hakeza öyledir. O da böyle olmasını ister.
Buradaki TİKKO’cu arkadaşa da anlatıyorum bu konuları tartışıyoruz. Geçmişte
Dev-yol’un içinde meydana gelen olumsuz süreçleri de iyi biliyorum.
TOPLUMU SOSYALİSTLEŞTİRMELİYİZ
“Bu da bizim temel paradigmamız olmalı. Bizim paradigmamız
ise şudur: Halkı komünler halinde en tabandan en tepeye kadar her yerde
örgütlemektir. Pratik, günlük ihtiyaçlara da çözüm ürtecek bir şekilde
yapılmalıdır bu. Sosyalizmi ancak bu şekilde hayata geçirebiliriz. Paris komünü
iyi bir deneyimdi ama iyi anlaşılamadı. Başarılı olunsaydı Marks’ın da
hedeflemiş olduğu sosyalizme ulaşılabilecekti. Ancak daha sonra devlet eliyle
sosyalizm anlayışı hakim hale geldi. Oysa devlet sosyalizmi olmaz, devlet
sosyalist olmaz, toplum sosyalist olur. Toplumu sosyalistleştirmeliyiz. Bu
yüzden demokratik toplum diyoruz. Biz Marks’ı tam anlamıyoruz. Aslında o da
sosyalist devlet olamayacağını söyler. Bu konuda doğru tespit yapmıştı ama
Lenin bu konuda yanlışa düştü. Proleterya diktatörlüğü, ulus-devlet eliyle
sosyalizmi gerçekleştirebileceği yanılgısına düştü. Ulus devlet aslında iki yüz
yıllık bir kavramdır. Fransız devrimi aslında demokratik temelde gelişti fakat
daha sonra jakobenlerin müdahalesiyle ulus-devlet olarak sonuçlanmış oldu.
İnsanlık tarihiyle kıyasladığımızda devlet, vatan gibi kavramlar çok yeni
kavramlardır. Artık devlet ve vatan kavramlarını kutsal olmaktan çıkarmak gerekiyor.
İnsanlar bu kavramlar için değil, bunlar insan için olmalıdır. Bu nedenle
demokratik vatan diyoruz.
ORTAM SOL İÇİN MÜSAİT
“MHP ve CHP’nin paradigması milliyetçi, laikçi, ulusalcı
faşizmdir. Öte yandan AKP’nin paradigması milliyetçi-islamcı paradigmadır.
Bunların Türkiye’yi getirdiği nokta ortadadır. Bunlara karşı demokratik vatan,
demokratik ulus ve demokratik cumhuriyet esas alınmalıdır. Aslında Devletin
demokratı da olmaz, demokrasi halk içindir. Halk devlete karşı demokrasi ve hak
mücadelesi verir. Demokrasi olmadan sosyalizm, komünizm olmaz. 1917’deki Ekim
devriminden sonraki iç savaşta Troçki de bunun böyle olmayacağını söylüyordu.
Bakunin ve Proudhon da öncesinde bu yolun yanlış olduğunu söylüyorlardı.
Sovyetler dağıldıktan sonra halkın düştüğü durum ortada. Çin’i de görüyoruz,
ABD kapitalizmini besliyor. Bu sosyalizm mücadelesinde, devrimlerde milyonlarca
insan bugüne kadar hayatını kaybetti ama gelinen noktada ne yazık ki klasik sol
yenildi, kaybetti. Bunun sebepleri iyi tahlil edilmelidir. Artık bunu anlayıp
bahsettiğim yeni paradigma etrafında bir araya gelmek gerekiyor. İşte Güney
Amerika’da bu anlamda olumlu gelişmeler var. Türkiye’de de ortam, koşullar
müsait. Bu paradigma etrafında bütün sol, demokrat, sosyalist, liberal hatta
demokrat samimi dindar kesimler bir araya gelirlerse milyonları harekete
geçirebilirler, çok da başarılı olurlar. Sol metafizik konusunda da biraz daha
esnek olmalıdır. Bununla bağlantılı olarak ahlakın toplumsal yaşamdaki rolünün
ne kadar önemli olduğu ortadır. Bu anlamda metafizik alan sadece milliyetçi ve
muhafazakar kesimin tekeline bırakılamayacak kadar önemli bir konudur. İşsizlik
oranı çok yaygın, yüzbinlerce, milyonlarca insan işsiz. İşte Tekel işçilerinin
durumu ortada. Hak mücadelesi veriyorlar.
SOLCULAR BDP’DE YER ALMAK ZORUNDA DEĞİL
“Ortak mücadele artık kaçınılmazdır, ekmek kadar su kadar
gereklidir. Sol için söylüyorum. BDP’nin içinde yer almak zorunda değiller,
kendi çalışmalarını da yürütebilirler ama Çatı partisi şeklinde ya da başka bir
şekilde ortak bir platformda buluşmak zorunludur. Tekrar ediyorum BDP Türkiye
partisidir, böyle olacak. Demokratik Barış Partisinin Türkiyelileşmesi Türkiye
için hayati önemdedir. Söylediğim gibi Soldaki arkadaşlar kendi çalışmalarını
yürütebilirler ama bir çatı partisi etrafında mutlaka bir araya
gelebilmelidirler. Buna benzer başka çalışmalar da olur, hepsi
birleştirilebilir. Samimi demokrat müslümanlar da bu çalışmalar içinde yer
alabilir.
SUPHİ CİNAYETİ DE AYDINLATILMALIDIR
“Komplonun 12. Yılına girerken şunları belirtebilirim. Nasıl
ki 1920’li yıllarda, öncesinde 1915’lerde Ermenileri önce destekleyip onları
öne sürüp daha sonra Anadolu’dan tamamen tasfiye olmalarına neden oldularsa
aynı şekilde Yunanlılar nasıl önce desteklenip sonra Anadoludan tamamen tasfiye
edildilerse aslında 15 Şubat 1999’da gerçekleştirilen komployla amaçlanan nihai
şey de buydu. Türkiye’den daha sonra komünistler ve diğer muhalifler de tamamen
tasfiye edildiler. Ve bu şekilde Türkiye tamamen batılı kapitalist devletlerin
istediği özelliklere sahip, onların amaçlarına uygun bir devlet haline
getirilmiş oldu. Bu önemli bir tespittir. Sol’un da artık bu tespiti yapması
lazım. İşte Mustafa Suphi’nin tasfiyesiyle Solun almış olduğu ve halen devam
eden darbe de bundan bağımsız değildir. Halen Mustafa Suphi olayının arkasında
yer alan gerçek failler ortaya çıkarılmış değildir. Yakınlarını kaybeden
aileler bir araya geldiler. İçlerinde Sebahattin Ali’nin yakınları da var,
gerçek katillerin açığa çıkarılmasını istiyorlar. Bunun Mustafa Suphilere kadar
götürülmesi, bu cinayetin de aydınlatılması gerekir. Hakikatleri Araştırma ve
Adalet Komisyonu’nu bu nedenle önerdim. Bu komisyonun yapması gereken çok iş
var. Bu mutlaka olacaktır ki bu ailelerin bir araya gelmesi de bir
başlangıçtır, süreç başlamıştır. Bu şekilde tüm faili meçhuller
aydınlatılabilir.
KOMPLO BOŞA ÇIKARILMIŞTIR
“Komployla amaçlanan üç şey vardı. Benim teslimimle PKK’nin
tasfiyesi karşılığında aynı 1920’lerden Türkiye devletini kendilerine
bağladıkları gibi Güney’de kendilerine bağlı, kendi denetimlerinden ve
kontrollerinden çıkmayacak bir siyasal Kürt oluşumunun önü açılacaktı. Ki bu
kısmen oldu. Ayrıca Kıbrıs’ta Yunanistan’a söz verilmişti. Bir de küçük Ermeni
devletine verilen sözler vardı. Türkiye’ye bunlar kabul ettirilecekti. Ama
bunların hiç birisi gerçekleşmedi. Ben buradan halkımıza artık müjdeyi
verebilirim. Komplonun 12. Yılına girilirken komplo boşa çıkarılmıştır. Bu
kesin olarak anlaşılmıştır. Bu benim buradaki sabırlı duruşum ve halkımızın
ortak çabasıyla gerçekleşmiştir. Bunu artık halkımıza açıkça ifade edebiliriz
komployu boşa çıkarmayı başardık. Nasıl bunun için 11 yıl direndiysem 12. Yılda
da yine aynı şekilde direnmeye devam edeceğim. Bütün bu komploya ve tasfiye
girişimlerine rağmen sonuçta hareket ve halkımız güçlenerek çıkmıştır.
AKP YOL AYRIMINDADIR
“AKP’nin önümüzdeki dönem yapacağı tercih önemlidir. Ya
gerçek demokrasi tarafında yer alacak ve kendileriyle beraber tüm Türkiye
-Kürt, Türk, Alevi, Ermeni, Çerkez vb hiç bir ayrım yapmıyorum– kazanacak ya da
CHP ve MHP’nin tarafında yani ulusalcı, milliyetçi inkarcı tarafta yer alarak
yine tasfiyede ısrar edecek ve bu da Türkiye’nin kaybetmesine neden olacaktır.
Ben bunları tespit olarak söylüyorum. Hüseyin Çelik yaptığı açıklamada “ya bu
açılım sürecini sonuna kadar götürürüz ya da bu süreç bizi bitirir şeklinde
bir açıklama yaptı. Bunu anlamaları önemlidir. Sayın Başbakan’ın da bu hususu
iyi anlaması önemlidir.
TUTUKLULAR MORALLERİNİ YÜKSEK TUTSUNLAR
Öcalan, sözlerini şöyle tamamladı: “Muş halkına selamlarımı
iletiyorum. Bulanık’ta halkımızın iki değerli evladı yaşamını yitirdi, onları
saygıyla anıyorum.
Cezaevlerinden gelen mektuplar var. Midyat cezaevinden,
Bitlis cezaevinden mektuplar aldım. Bakırköy cezaevinden, Gebze cezaevinden
mektuplar aldım. Cezaevlerindeki tüm arkadaşlara selam ve saygılarımı
iletiyorum. Demokratik Kadın Hareketini çok önemsiyorum. Çalışmalarını başarılı
görüyorum, çalışmalarını devam etsinler. Onlara çalışmalarında başarılar
diliyorum. Kadın konusunda yoğunlaşmaya devam ediyorum. Mart ayında 8 Mart
vesilesiyle kadın konusuna değineceğim, mesaj olarak sunacağım. Kadın
arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Diyarbakır, Van, Batman, Siirt, Antalya,
Aydın, İzmir, Mersin Akdeniz ilçesindeki halkımıza saygı sevgi ve selamlarımı
iletiyorum.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info