16 Ekim 2019 Çarşamba Saat 09:58
0
21
TR
:” ”
:””
” “,serif
Tarihin her
sayfası Kürtlerin verdiği direniş ve isyanlarla doludur. Hiç bir zaman kendi
direnişlerinden ödün vermemiş, hatta gün geçtikçe direnişlerini büyüterek bütün
dünyaya örnek olmuş bir halktır. 1925 Şeyh Said, 1937/38′de
Seyit Rıza, Dersim isyanı, 1921 Koçgiri isyanı ve daha sayamadığımız isyanlarla başlayıp PKK’nin
direnişiyle zirveleşen ve Rojava devrimiyle zafere giden bir yolun yolcularıdır
Kürtler.
Son 7 günde
Kürtler üzerinde kurulan bir katliam senaryosuyla karşı karşıyayız. Bu katliam
senaryoları tarihten kopuk değildir tabi ki. Senaristler ABD ve Rusya,
oyuncular Fransa, Türkiye, AB, AP, Çin ve NATO’dur. Senaristler sahneyi
kendilerine göre şekillendirerek oyuncuları sahneye çıkartma saati beklendi.
Şimdi sahnenin kurulduğu yer ise Ortadoğu’nun en kadim halkı olan Kürtlerin
topraklarıdır. Bu sahne her dönemde Kürtlerin alanlarında kurulmuş ve bunun
üzerinden emperyalist güçler kendi hedeflerine ulaşmaya çalışmışlar. Bu gün ise
aynı sahne yine Kürtlerin bulunduğu alanda kuruldu. Burada emperyalist ve
faşist TC’nin unuttuğu ve gözden kaçırdığı şey ise güçlü bir direniş ve o
sahnenin yerini değiştirebilecek tek bir gücün olduğu gerçeğiydi. Yani sahnenin
yerini değiştirebilecek tek güç olan Kürtler.
Belli ki sahne
kurucuları ve oyuncuları bunu hesaba katmamışlar. Tek hesaba kattıkları şey ise
Kürt katliamıydı. Senaristler, yani ABD ve Rusya oyunu kendi kuralları içinde
oynamaya başladılar. Herkes sahnede ve herkes ezberlediği sözcükleri söylemeye
başlıyor. Evet herkes tekerleme gibi tekrarlıyor ezberlediklerini. TC figuran
olarak sahneye çıkartılıyor. Rolü Kürtleri katliamdan geçirmek ve bir halkın
yokluğu üzerinden kendi var etmeye çalışmasıydı. O sadece bir figurandı ona
verilen rol buydu. Figuranların en önemli özelliği ise ihtiyaçlar doğrultusunda
sahneye çıkmalarıdır.
Moğolların
barbar zihniyetinin türevi olan Türk devleti, iki oyun kurucuları arasında
figuranlık görevini yerine getirmek için Rojava’daki Kürtlere saldırıyor.
Aslında saldırmıyor katliam yapıyor desek daha yerinde olacaktır. ABD-Rusya-İran arasında gidip gelerek ve her şeyi şantaj
politikasına bağlayarak etkinlik kurabilirim anlayışı sonuç vermiyor artık. Nitekim
Ankara zirvesinde Putin ve Ruhani’den işittiği azardan çok daha ağırını Amerika
başkanı Trump’tan yemiş bulunuyor. Artık şantaj politikasının ve NATO’ya
dayanma anlayışının da sonuç vermediği net bir biçimde görülüyor.
Çok açık ki, artık hiç kimse El Nusra ve
Müslüman Kardeşler örgütlerinin akıl hocası olan Tayyip Erdoğan ile iş yapmak
istemiyor. AKP-MHP faşist yönetiminin bataklığa saplandığını söyleyebiliriz.
Tayyip Erdoğan’ın “Güvenli Bölge Planı
açık bir ‘Kürt Soykırım Planı’ olduğu netleşmiştir. Erdoğan, bu plan
kapsamında İdlib’de sıkışmış olan bir milyon DAİŞ ve El Nusracı çeteyi
yerleştirebilmek için, burada yaşayan üç milyonluk Kürt toplumu soykırıma uğratmayı amaçlamıştır.
Barbar TC
devleti ve onu destekleyen sözde Ana Muhalefet partisi olan CHP’nin Güvenli
Bölge adı altında Kürtleri katletme senaryoları ise kursaklarında kaldı desek
yerinde olacaktır. Çünkü Kürtler bütün dengeleri değiştirecek bir direnişle
mucadelesine devam ediyor. Bu direniş karşısında Süper güç dedikleri Rusya ve
ABD başta olmak üzere hegemonik güçlerin evdeki hesaplarıda çarşıya uymadı.
Ya da şunu
diyebiliriz Kürtler kendi alanlarında kurulan sahnenin dengesini sarsmış
durumda. Şimdi o sahne Kürtlerin elinde istedikleri yere kurabilirler. Ama
figuranlık rolünü üstlenen işgalci TC devleti, gittikçe bataklığa saplanıyor.
Daha da saplanacak. Kendini senarist olarak görüpte figuran olduğunun
bilincinde olmayan bir zihniyetin sonu her zaman bataklık olacağı kesindir.
Bataklığa
saplanan ve o bataklıktan nasıl çıkacağını bilmeyen AKP-MHP ve Kürtlerin
katliamlarına onay veren CHP’nin bitmişlik sendromunu yaşadıkları ise
yaptıkları açıklamalar ve birbirlerine karşı ortaya koydukları tepkilerle de
ortaya çıkmış vaziyette. Aynı şekilde dış güçlerin de sahnedeki rolleri
değişmiş vaziyettedır. Ve bu dengeyi değiştiren tek güç ise Kürtler olduğu da
kesinlik kazanmış durumdadır.
Shakespeare’in dediği gibi “Olmak ya da Olmamak tek mesele
bu. Kürtler tarihin her sayfasında yer aldığı gibi, bu sefer tarihi yazacak
olan da Kürtler olacaktır.
Sara GULAN
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html