28 Kasım 2014 Cuma Saat 08:24
Partinin kuruluşunu insan kavrayamazsa hiçbir şey
tanıyamaz. Hatta kendisini bile tanıyamaz. PKK’nin kuruluşu Kürt olsun mu
olmasın mı, Kürt yaşasın mı yaşamasın mı, Kürt’e insanca bir yaşam olsun mu
olmasın mı soruların cevabıdır…
İşte biz, böylesi bir dönemde, 78’lerde, kendimizi parti
olarak değerlendirmeye, yani parti olmaya cesaret etmeliydik. Yani öyle parti
olduk değil de, “parti olmaya cesaret etmeliyiz, bir ad gerekiyorsa o adı da
vereceğiz, bu Karker adı olur başka bir ad olur önemli değildir diyorduk.
Önemli olan, artık kendimizi parti olarak değerlendireceğimizdi. O adsızlık
konusundaki belirsizliği aşmak istedik… Daha sonra ki yıllar hareket
yıllarıdır, ok yaydan fırlamıştır. Hedefe doğru hızla giden yıllardır ve
gerçekten artık parti biçiminde politik tutumumuzu keskinleştirdikten sonra,
bizim için ok yaydan çıkmış oldu. Dolayısıyla artık hedefe doğru isabet etmek
ve doğruları yerinde zamanında ifade etmek, bu konuda çok çeşitli ezici,
darbeleyici kuvvetlerin etkisi altında yere düşmemek için ne kadar maharet
varsa ne kadar çaba varsa yoğunlaştırıp sarf edecektik.
PKK, bu çıkışıyla, kendi gelişimini sürdürmesiyle nelere yol
açtı? İşte PKK’de silahlı savaşım, onun geliştirme çabaları sadece TC’nin özel
savaş gerçeğiyle bağlantılı değildir. Bin asırlık Kürt gericiliğiyle de, onun
düşüncesiz, yüreksiz bırakılmış, uşaklaştırılmış, kimliksiz, sefil, dağınık,
sistemsiz ve dobra dobra sizde de etkisini gösteren, her bakımdan silik
özelliklerle de çeliştik. TC’ye yönelik çözümleme veya onun politikalarına
kendi politikalarımızı dayatma diğer yandan da yapımızı kargaşadan,
sistemsizlikten çıkararak düzenli bir kuvvet haline getirme, siyasal ve askeri
kuvvet haline getirme temelinde yaptığımız çalışmalar, bizi PKK’nin bu
aşamasına getiriyor… Şimdi ben görüyorum ki, PKK güçlenmiş, PKK nasıl güçlendi
diye şu anda herkes şaşırıyor. İşte PKK’nin büyüklüğü söylediğim birkaç söz,
söylediğim bir kaç doğrudur. Neden diğer partilerin elinde kötülükten, düşüşten
başka bir şey kalmadı? Biz doğrularla birlikteydik. Çürük sözle parti başarıya
ulaşamaz. Yalan sözlerle kendimizi doğrulara ulaştıramayız. Bunun için bu
partiler, bu duruma düştüler. Onlar düşmanın partileri oldular. Neden? Çünkü
doğru sözleri yoktu ilk çıkışları düşmana dayalıydı. Yine büyüklükleri
düşmanındı. Şimdi PKK çok büyüktür. Çünkü büyük doğruları var. PKK önderliği
büyüyor, neden? Çünkü doğrular üzerindeydi de ondan…
Siz de PKK ile uğraşıyorsunuz. PKK büyük bir ilimdir,
öğrenin. Büyük bir moraldir, büyük bir ahlaktır öğrenin. Büyük bir savaştır,
öğrenin. Öğrenmezseniz bu büyük bir ayıp olur. Kimse de kendi ayıbıyla bizi
rahatsız edemez. O halde PKK’yi bütünüyle yaşamak demek, bütün bu özellikleriyle
yürütülen savaşımını anlamak demektir. Bu savaşımın yürütülüş biçimine,
cesaretine, moraline, ahlakına ulaşmak demektir. O halde, kimlik savaşımımız
aynı zaman da ahlaki kimliğimizi kazanma savaşımıdır. PKK, kimliksizliğe karşı
kimliğe sahip çıkmadır. İnsanı insan yapan özelliklerden alıkoyan her duruma
karşı insanlık savunucusudur. Bu anlamda verilen savaş, insanlık onurunu,
insanlık namusunu kurtarma savaşımıdır. Yine PKK gerçekliği, halkların
gerçekliğidir, PKK gerçekliği şerefli halk gerçekliğidir, PKK gerçekliği
insanlık gerçekliğidir. Bunların hepsi de ispatlanmıştır… PKK’de kazandıran, bu
anlamda yetkinleştiren insandır. Halk halen soruyor ve birçok öncü gücümüz de
anlamaya çalışıyor kazanmak için bize ne lazım. Bu kanıtlanmıştır çok açıktır
ve defalarca belirtilmiştir: Yetkinleşen insanla ancak bu iş olur. Gözünü
dışta, şu devlete, şu tekniğe dikme sonuç getirmiyor. En büyük devlet, en büyük
teknik sensin. Kendi insanını kazandığın zaman, onu gittikçe yetkinleşen bir
silah haline getirdiğin zaman yenemeyeceğin bir dünya gücü yoktur. PKK,
insanlık değerleri üzerinden oluşmuştur. Bu anlamda PKK’nin benim için çok
önemli olan, yerine getirilmesi gereken bazı değerleri vardır. Şehitlerin
vasiyetleri vardır. Partimiz gerçekten büyük şehitlere sahiptir. Her bir şehidi
bir abide gibidir. Bu şehitler adına konuşmaya mecburuz. Biz bazı büyük
doğrularla olmaya mecburuz. Şimdi zindanda binlerce arkadaşımız var. Biz,
onların acısına bağlı kalmaya mecburuz. Dağ başında da binlerce aç-susuz
arkadaş var. Biz bunlara karşı dürüst olmaya mecburuz. PKK’nin sözü budur.
Diğer taraftan da bizim düşmanımız büyüktür, her gün bizi yok etmek istiyor.
Biz düşmanın karşısında durmaya mecburuz. Kendimizi gevşetemeyiz. Buna da
hakkımız yok. Bu söylediğim şeyleri herkes anlıyor. PKK bilimi, PKK siyaseti,
PKK doğrusu budur. Bu anlamda PKK savaşı, vicdanlı bir savaştır. Dürüstsen
vicdanın vardır, değilsen karasın, vicdansızsın demektir.
PKK NEDİR?
PKK denilen olayı bu anlamda herhangi genel bazı doğrulara
göre bir siyasal parti, bir ideolojik siyasal çizgi anlamında kendini yürüten
bir siyasal kuvvet, bir askeri kuvvet olarak görmek çok yüzeysel bir
yaklaşımdır. Belki de bunlar işin biçim kısımları, koruyucu kabuklarıdır. Az
çok daha belirleyici oluyor veya öze ulaşmak öncelikli ve gerekli olandır.
PKK nedir, PKK’liler kimdir, Kürdistan halkı kimdir, bunu
düşünmüyorlar. Eğer bugün Kürdistan halkı varsa, çok açıktır ki bu halk PKK’nin
eseridir. Şimdi Kürt halkı bize yakındır. Milyonlar burada değil, fakat
ruhlarımızla birbirimize yakınız. Neden? Onlar bazı doğrulara yakınlaştıkları
için. Biz her dönemden daha fazla şimdi birbirimize yakınız. En doğrusu da
budur. Ben buradan farklı bir yere adım atmadım, ama şimdi Kürt halkı bütün
önderlerden daha fazla, tarihteki tüm bağlılıklarından daha fazla bize
yakındır. Neden? Çünkü bu halkı bazı doğrulara ulaştırdık. Bu baştan beri
böyledir. Bu yaklaşımı istiyorsan, birlik olursun. Birlik oldun mu hiç kimse
seni yenemez. Nasıl şuanda düşman beni yenemiyorsa, birlik olursanız, dünyanın
hepsi bir olsa da kimse sizi yenemez. Bu, sizin doğru yaklaşımlarınıza
bağlıdır. Şimdi siz ‘PKK nedir?’ diyorsunuz. PKK işte bu doğrulardır. Bizi
birlik yapan bu doğrulardır, bu doğrular bizi düşman karşısında birlik yapıyor
ve yenilmez kılıyor. PKK bundan başka bir şey değildir.
Bu anlamda PKK uyuyan gerçeğimizi, ihanete uğramış
gerçeğimizi açıklığa kavuşturmak, seslendirmek, mümkünse irade sahibi kılmak ve
halkın iradesinin oluşumuna bir fırsat sunmaktır. PKK bu anlamda gerekeni
yapmıştır. Dar bir öncü topluluğun örgütlü, kararlı hareketi olarak tüm
eksikliklerine rağmen halkımızı kendi gerçekliği konusunda dillendirmiştir.
Buna dayanarak şimdi diyoruz ki irade halkındır. Parti iradesi bir dönem gelir
halkın iradesi olur, nitekim bu PKK için söylenilebilir. PKK iradesi halkın
iradesidir veya bir iradenin yaratılışının gücüdür. Fakat bütün bunlardan her
zaman PKK eşittir Kürt veya Kürdistan halkı olacaktır, biçiminde bir sonuç
çıkarılamaz. Parti yozlaşabilir, parti bürokratlaşabilir, parti yenilebilir,
parti başkalaşıma uğrayabilir, ama halk ve iradesi var olmaya devam edecektir.
İşte bizi bu partiden de üstün, sürekli ve güçlü olan halkın iradesine
ulaşmayı, onu kurumlaştırmayı partimizin ilkelerine bağlılığın gereği olarak da
değerlendiriyoruz. Yani ‘parti halk içindir’ sözüne tam işlerlik kazandırmak
istiyoruz.
Bu anlamda, başta siz tüm Partilileri, savaşçıları, tüm
çalışanları her alanda ve her görevde, en sıradan görevden tutalım en stratejik
hayati görevlere kadar, bu tutumla sonuna kadar güvenle, sonuna kadar yüksek ve
keskin azim ve iradeyle yüklenmeye, gereken doğru bakış açısı kadar pratik
çabalarını esirgemeksizin, çok ölçülü adımlarla olmak kadar bazen en keskin ve
gerekiyorsa gözü kara yüklenimlere kadar, her tür tutuma kendinizi hazır
kılarak ve buna göre bir hazırlığın sahibi olarak katılmaya çağırıyorum. Bu
mükemmel bir şans. Bu şansa ısrarlıca sarılmak kadar başarı için de mutlaka
doğrulara gerçekten bir yaratıcılıkla yüklenmeye, her anını bir doğru çalışma
tarzı belleyerek katılmaya, bu şansı bir şans olmaktan çıkarıp bir yaşam, bir
kader haline getirmeye çağırıyorum. Artık buna kendinizi layık görmeye, hem de
bunun yılmaz bir savunucusu, gönülden olduğu kadar keskin bir disiplinle temsil
yeteneğinde olduğunuzu kanıtlamaya çağırıyorum. Bu temelde hepinizi, bütün bu
olup bitenleri gerektiğinde sonuna kadar anlayarak, sonuna kadar kendinize
gerekli olduğu kadar, sonuçlarını çıkararak, bilincinize ve yüreğinize
kazıyarak, düşmana müthiş bir savaşı da dayatmak kadar kaybettiğimiz halkımızı,
hatta dostlarımızı daha fazla kazanarak ve en başta Partimizin içini doğru
ilkeler ve esaslar temelinde yeniden kurarak, bütün taktik planlarımıza bu ana
karar temelinde yaklaşım göstererek, ‘varsa başarı ben varım, yoksa başarı ben
yokum’ diyerek, kendinizi mutlaka devrime mal etmeli ve mutlaka kazanmalısınız.
Kahrolsun Her Tür Emperyalizm, Sömürgecilik ve İhanetçilik!
Yaşasın Halkların Özgürlük ve Eşitlik Dayanışması!
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan