8 Ekim gecesi Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi sonrası yönetime geçen Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), içerisindeki radikal cihadist çeteler ve Türk devletine bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO) çeteleri Durzi ve Alevilere dönük katliam saldırılarını sürdürüyor. Bizzat MİT’in HTŞ içerisindeki radikal cihadist çetelerle koordineli bir şekilde gerçekleştirdiği bu katliam saldırılarında yer alan failleri tek tek açıklayacağız.
HTŞ güçlerinin 4 Mart’ta Lazkiye’nin Datur mahallesine yaptığı operasyon ve sonrasında 6 Mart’ta Ceble’ye yönelik operasyonlar silahlı çatışmalara dönüşürken bölgeye takviye edilen cihadist çeteler “Esad yanlısı artıkları temizliyoruz” adı altında Alevi katliamlarına başladı. Son resmi verilere göre katledilen sivillerin sayısı bin 331’e yükseldi. Yerel kaynaklar ise 2 binden fazla Alevinin katledildiğini belirtiyor. Lazkiye, Tartus, Hama ve Humus’ta 50’ye yakın toplu katliam gerçekleştirildi. Katliamdan kurtulan Alevi aileler Himeymim üssü civarına göç ederken, Rusların onlar için bir şey yapmadığı, sadece üs önünde kalacakları birkaç çadır verdiği ve biraz erzak dağıttığı öğrenildi.
Sitemiz Lekolin.org 7 Mart tarihli Özel Haber’de bu katliam saldırılarının planının Şubat ayının son haftasında Şam’daki Türkiye Büyük Elçiliği’nde MİT yetkilileri ve HTŞ komutanları arasında toplantıda yapıldığını deşifre etmişti.
Colani iktidarına bağlı askeri operasyon güçleri Lazkiye ve çevresinde tam anlamıyla hâkimiyet kurabilmiş değil. Yine Ceble’nin bazı mahalleleri, köyler ve bazı kasabalar hâlâ kontrol altına alınamamış. Şimdiye kadar devam eden saldırılarda yer alanların çoğunluğu Colani iktidarının sözde kurduğu Savunma Bakanlığı ve Genel Güvenlik Teşkilatında yer almayan radikal-cihadist çete gruplarından oluşuyor.
Güvenilir kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Suriye’nin sahil kentlerinde Alevi halkına yönelik gerçekleştirilen katliamlar MİT’in sahadaki yetkililerinden olan aslen Urfalı General Aslan lakaplı Halil Paşa tarafından yürütülüyor. Aslan’ın; Banyas, El Hifê, Ceble kırsalı, Ceble ve Harp Okulu içinde 600’ü “Bozkurtlar” adı verilen gruptan, 70’i DAIŞ’ın “Gurên Tenati(Yalnız Kurtlar)” 300’ü Fursanu Muhammed(Muhammed’in Suvarileri) adlı gruplar olmak üzere bini aşkın çeteyi yerleştirdiği öğrenildi.
Edinilen bilgilere göre katliam gerçekleştiren çetelere bölgedeki silahlı güçlerin karşılık vermesi ve 321’den fazla çetenin öldürülmesi üzerine 7 Mart gecesi Savunma Bakanlığı binasında MİT’in çetebaşları ile iki saatlik bir toplantı gerçekleştirdiği öğrenildi. Toplantıda sahil kentlerine daha fazla güç gönderilmesi kararı alındı. Bunun üzerine sonraki gün 62. Tugay, Süleyman Şah, El Vakkas Tugayı (çoğunluğu DAIŞ’li çetelerden oluşuyor), El Esaib El Hamra, Sultan Murad ve El Emşat çete gruplarından binlerce çete sahil kentlerine çete takviyesi gerçekleştirdi.
İKİ ÇETE GRUBU EVLERİ YAKMAKLA GÖREVLENDİRİLDİ
MİT perspektifleri ile hareket eden çeteler organizeli bir şekilde Alevi katliamlarını gerçekleştirdi. Edindiğimiz bilgilere göre MİT iki çete grubunu Alevi halkının evlerini yakmakla görevlendirdi. Bunlardan biri, Ebu Zir El Hak ve Ebu Mutasim El Türki lakaplarını kullanan Muhammed El Halidi’nin liderliğindeki Ensar El Sunne grubu; diğeri ise HTŞ komutanı Ebu Kemal El Deyri’ye (Dêrazor- Meyadin doğumlu) bağlı bir grup. Bu iki grubun Türk MİT’ine bağlı olduğu ve MİT’in Dîlok’taki (Antep) ofisinden yürütüldüğü bilgisine ulaşıldı. MİT’in yakma olaylarından haberi vardı ve çıkan birçok görüntüde evlerin ve arazilerin yakıldığı görüldü. Bu gruplara bağlı çeteler Lazkiye kırsalından Qirdaha’ya ve çoğunluğu Alevi ve Hristiyan olan sahil bölgelerine kadar geniş alanlara yerleştirildi. Böylece demografik değişimin startı şüphe uyandırmayacak şekilde verildi.
ÖNCE YAKTILAR ŞİMDİ DE YERLEŞİYORLAR
Türk devletinin hiç yabancısı olmadığımız kirli politikaları Suriye sahil kentlerinde de devreye konuldu. Edindiğimiz bilgilere göre MİT kendisine ve HTŞ iktidarına bağlı Suriyeli tüccarların, Alevi ve Hristiyanlara ait yakılan arazileri düşük bir fiyata satın almakla görevlendirdi.
Bu tüccarlar büyük sermayelere sahip olup Deraa, Sermeda, Cerablus ve Azez’de döviz büroları, ayrıca Reyhanlı, Antakya, Bursa ve İzmir’de ofis ve şirketleri var. Bu şirketlerin, sahte pasaportlar ve farklı isimlerle çeteleri Suriye’ye taşıdıkları öğrenildi.
Bunun yanında MİT’in planlarına göre, satın alınan arazilerde Türk-Şam ortak güvenlik noktaları kurulacak, Türk Ordusu’nun sahil şehir ve kasabalarına hâkim olması için Türk üsleri inşa edilecek. Bu, MİT başkanlığının “Sahilde daha fazla Türk üssü kurulmalı” perspektifine dayanıyor.
MİT’in başka bir planı yukarda belirttiğimiz üzere Alevi katliamlarını gerçekleştiren yabancı ve Arap çeteleri (El Hizbi El İslami ve Ensar El Sunna gibi) sınır bölgelerinden Alevi bölgelerine taşınacak. Bununla MİT, köy halkını göçe zorlayarak demografik değişim yaratmayı ve yerlerine radikal Sünni çete gruplarını yerleştirmeyi amaçlıyor. Böylece Aleviler dar bir alana sıkıştırılacak. Ayrıca stratejik bir hat olan Akdeniz sınırlarını kendi denetimine almış olacak.
Militan RÊHAT