02 Aralık 2016 Cuma Saat 09:30
Maden bölgesine giderken engellemelerle karşılaşabileceğimizin
de hesabını yapıyoruz. Ancak Şirvan ve Maden köyü girişlerinde yapılan
kontrollerde hitaplardan anladığımız kadarıyla geleceğimizin bilgisi alınmış.
Nitekim sonradan bize ulaşan Siirt Güvenlik Şube de geleceğimizin bilgisini
teyit etmiş oldu. Ciner Grubu bünyesinde faaliyet yürüten Park Elektrik ya da
Maden adıyla faaliyet yürüten şirketin talep ettiği askeri koruma için şirketin
tesis temin etmesiyle görevlendirmelerin yapıldığı bilgisi veriliyor. Kayma
sonrası arama kurtarma çalışmalarının takip edildiği ve çadırların kurulduğu
bölgede askerin kalabalıklığı da bu bilgiyi teyit ediyor.
Şev kaymasının yaşandığı bölgeye yakın yere kurulan
çadırlarda toprak altında kalan dört işçinin arama çalışmalarını, işçilerin
aileleri ve yakınları büyük bir umutsuzlukla takip ediyor. Geçmiş olsun ve
taziye dileklerimizi paylaştığımızda konu yine Soma’ya ve diğer iş
cinayetlerine geliyor. Burada toprak altındaki işçilerin yakınlarından birinin
“Denizi görüp çayda boğulan bir milletiz benzetmesi bu cinayetlerdeki ihmale
dikkat çekiyor. Bölgenin ekonomik ve toplumsal yapısı, siyasal koşullar çalışma
düzeninde köleliği, dizginsiz bir sömürüyü artıran etken olarak karşımıza
çıkıyor. Nitekim Soma Katliamı’ndan kısa bir süre sonra Şırnak maden
ocaklarında yaşanan göçüklerin ardından kamuoyu gündemine gelen çalışma
koşulları hayli tepki çekmişti.
MTA’dan 2005 yılında Şirvan tesisini devralan Ciner- Park
Şirketinin 2012’den itibaren açık madencilik olarak adlandırılan yöntemle
yürüttüğü faaliyet bu cinayete zemin hazırlıyor. Yine başka bir işçi yakınının
dikkat çektiği, işçi sağlığı ve güvenliği denetimcilerinin şirket bünyesinde
olması, görevlendirmelerin şirketçe yapılmasının ve bu denetçilerin hak
edişlerinin şirketlerce ödenmesinin mahsurları bir kez daha üzerinde durulması
ve tartışmaya açılması gereken hususlardan biridir.
Siirt Barosunun da bir incelemesinin olduğu, bu incelemeye
işveren vekillerinin de dahil olduğu yönünde bir bilgi alıyoruz konu üzerine
konuştuğumuz bir yerel hukukçudan. Üstelik yaşanan şev kaymasını doğal afet
kapsamında, heyelan olarak değerlendiren bir yaklaşımla müdahillik olacağının
bilgisi de ekleniyor. Baroların taciz, tecavüz, iş cinayetleri gibi toplumu
yakından ilgilendiren olaylar karşısında aldığı tutumun olumlu ya da olumsuz önemli
sonuçları oluyor. Siirt Barosundan beklenen de her türlü koruma ve yasal zırha
sahip şirketin yanında değil, hakları ve hayatları gasbedilen işçilerin
yanında, gerçek adaletin gerektirdiği, vicdanın gerektirdiği tutumu almaktır.
Açılacak olan davanın doğal afet olarak sebeplendirilerek
yaşanan iş cinayetinin, işçi katliamının gerçek nedenlerinin, sorumlularının
üzerinin “fıtrat örtüsüyle kapatılmasına izin vermemek için bütün emek ve
demokrasi güçlerine görev düşüyor.
İşçi arkadaşlarını kaybetmiş, tesadüfen kayma anında orada
olmayan belki bir kaç dakikayla kurtulmuş bir işçiyle sohbetimizde “Çalışmazsak
işimizden, çalışırken canımızdan oluyoruz ikilemi ve sıkıştırmasının
üstesinden gelecek olan iradeyi Renault ve TOFAŞ işçileri KHK ve OHAL yasaklarına
karşı beyan ettiler. “Yasaklar birliğin önünde duramaz İşte mücadelenin
ilerleyeceği yol budur. Emek Partisi
Genel Başkanı Selma Gürkan- Şirvan İzlenimleri
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html