02 Temmuz 2015 Perşembe Saat 05:29
Bilindiği üzere
Türkiye’de son yıllarda artış gösteren kadın cinayetleri, tecavüz, aile işi şiddet ve ensest ilişkiler
gün geçtikçe artış göstermektedir. Bu gelişen vakalarda mağdurların büyük
çoğunluğu kendi katil ve tecavüzcüsü tanıyor. Babası, abisi, öğretmeni, komşusu
katili-tecavüzcüsü oluyor. Sistemin Kadına dönük doğru ahlaki politik yaklaşımı
olmadığı gibi kadına dönük gelişen saldırılarda sosyal, psikolojik yardımlarda
sunulmuyor.
Bu durumlara mağdur
kalanlar teşhir edilip ötekileşiyor-horlanıyor. Sistemin kadını yasal ana yasal
hakları daha pozitif ayrımcılıkla ele alması gerekirken yalnızlaştırması gelişiyor.
Hele hele ki yaşı 18 altı olan çocuk yaştaki genç kadınlara özel yasal koruma
alanları yaratılması kaçınılmazken. İradesi dışında gelişen hamilelik
durumlarında istenmeyen bir bebeği dünyaya getirmesini zorunlu kılan haller
ortaya çıkıyor. Doğuran daha çocuk,
doğurduğu çocuğa sahiplenecek durumda olmadığı gibi. Birde tecavüzle gelişen
utancını da ömür boyu unutmamak için hayatına dâhil etmesi oluyor. Doğan çocuğa
da doğacak çocuğa da haksızlık olur.
Bu durumlar Batman,
Şırnak, Siirt, Hakkâri de verilen sosyal hizmetlerde ortaya çıkıyor. Devletinde
özel politikası sonucu geliştiriliyor. Kürt toplumu bu tür vakalara kendi
içinde izin vermeyen bir toplumdu ahlaki değerleri öndeydi. Bu gün geliştirilen
yöntemlerle toplumsal ahlakı da ortada kaldırılıyor. Anne sözde koruma altına
alınıyor. Doğan çocuklarda yetim hanelere gönderiliyor. Kürtlerde bu tür
vakalara ahlaki değerleri izin vermediği gibi bu tür olaylar yok denecek kadar
azdı. Sistem hastalıkları Kürdistani topluluklara da girmiş durumdadır. Bu tür
vakalar toplumsal duyarlılıkla aşıla bilir. Yetim hane ve sosyal hizmetler
sadece göstermelik alan olmaktadır.
Görüldüğü gibi devlet
hastanelerinde Sistem bu tür olayların artışında ciddi etkilere sahip oluyor.
Söz de koruma altına alınan çocuklar yaşadığı tecavüz vakaların da Sosyal
hizmetler yardımcı olacağına tecavüz sonucu oluşan gebeliklerini
sonlandırılmıyor.
En son karşı karşıya
kaldığımız vaka Sabiha, 9 yaşında abisi tarafından tecavüze uğrayıp hamile kalan
genç bir kadın. Bu çocuğun yaşı ve karşı karşıya kaldığı travmalar göz önünde
bulundurulmaksızın gebeliği sonlandırılmamış ve doğurmak mecburiyetinde
bırakılmış. Gerekçe olarak gebelik ayının büyük olması ortaya konmuş. Sosyal
hizmetlere gelen ve doğum yapmak zorunda bırakılan çocukların yaş ortalaması
9-16. Birçoğuna DNA testi yapılırken
sonuç her hangi bir şeyi değiştirmiyor. 9 yaşında abisi tarafından tecavüze
uğrayan Sabiha’nın abisi için verilen karar akli dengesinin yerinde
olmamasından kaynaklı ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde cezasının çekip
tedavisinin yapılması yönünde olmuş.
Cansu Kaya cinayeti daha dün yaşanmışken birde diri, diri
ölümden ağır yaptırımlara tabi tutulan çocukl anneler ortaya çıkıyor. Bu
anneler ömür boyu toplumda ötekileşmeye mağdur kalacaklar.
Bu çocuklara da Ferideleri koruyan duyarlılık gerekiyor.
Bu durumlar sonucunda dünyaya gelen bebeklerin her hangi bir
kaydı söz konusu olmadan farklı illerde ki yetiştirme yurtlarına
gönderildiklerini tespit edildi. Bebeğin nasıl dünyaya geldiği, nereden geldiğinin
kaydı yapılmıyor. Sosyal hizmet çalışanları sisteme tam itaatkârlardan
seçiliyor. Aynı zaman da
rehabilitasyonun da yapılması gereken bu kurumlar da çalışan kadınların
eğitimsiz ve tamamen sistem kulu, kölesi olduğu gözleniyor. Nitekim 9 yaşında
ki Sabiha ya eşlik ederek gelen Evin ŞEKERCİ adlı çalışanın ‘’ devlet her tür
imkânı sağlıyor bu kızlar olmuyor ‘’ cümlesi birçok şeye cevap olabiliyor.
Yine aldığımız
bilgilere bakılacak olursa hala doğum yapmayı bekleyen yaş ortalamaları 10-16
olan 6 çocuk var. Bu çocuklar doğum
için getirildikleri hastaneler de tamamen teşhir ediliyor. Doktordan güvenlik
görevlisine, Temizlik personelinden, bilgi işlemcisine kadar her kes çocuğun
maruz kaldığı şeyleri bilip bu doğrultuda sorgulamalar yapıyor. Çocuğa tamamen
suçluymuş gibi davranılıyor.
Tecavüze uğrayan
bütün kadınların yaş gurubuna bakılmaksızın tecavüzcüsü kim olursa olsun ilk
bir hafta da yapılması gerekenler şunlardır. Kadına BetaHCG dediğimiz kan testi
yapılır ve gebe olup olmadığı öğrenilir pozitif çıkan gebelik sonlandırılır.
Geç haberdar olunan tecavüz vakalarında ise testler ve ultrason sonucunda
gebelik yine sonlandırılır.
Burada karşı karşıya kaldığımız şey tamamen gebeliğin
haftasına bakılmaksızın bu çocukların tecavüzcüsünün bebeğini doğurmak
mecburiyetinde bırakılmasıdır. Yasalara
göre 10 haftaya kadar yapılmasında bir engel olmayan kürtaja gizli bir
yasaklama getirilmiş durumda. Bu yasaklama özelde devlet hastanelerinde kendini
gösteriyor. Fakir çaresiz kadınlar sığındığı hastanelerde istemeyerek verilen
hükme tabi oluyor, çocuk doğurmak mecburiyetinde bırakılıyorlar. Doğuranda,
doğanda bu durumda mağdur sahipsiz kalıyor.
Devletin Tecavüz sonucu dünyaya gelen bu bebeklerin üzerine
ne gibi bir yatırımı var, bu bebekler nasıl yetiştirilecek. Toplumsal deyimle
meçhul çocuk ömür boyu kendisini eksik, terk edilmiş bebek olarak görecek ve
toplumsallaşamayacaktır. Bu durumda dünyaya gelen çocuğa da yazık değil
mi. Annesini ve babasını hiç
bilemeyecek. Bir aile olgusu olmayacak olsa olsa sadece asker olur bu
çocuklarda. Bunun yanı sıra sisteme tam
entegre olmuş köleleştirilmiş ve kendi özüne düşmanlaştırılmış bireyler
yetiştirilmesi söz konusu olacaktır bu demektir.
ZİN MARAŞ
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com