“Kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.” (İbni Sina)
Gözleri görmeyen insanlar zivirî karanlıkta yaşarlar. Nasıl hissettiklerini tam olarak bilmiyoruz. Onlarla empati kurabiliriz ama onların ne hissettiklerini yüzde yüz hissedemeyiz. Gözleri göremeyebilir ama kalpleri ve zihinleri birçok şeye açıktır. Hissediyor, duyuyor, düşünüyor, geleceğe dair hayaller kuruyor, herkes gibi politik-sosyal çalışmalar, eğitim, spor, sanatsal çalışmalar, entelektüel çalışmalar vb. yapabiliyorlar. Her birimizin etrafında gözleri görmeyen güzel duygu ve düşüncelere sahip, işini çok iyi yapan insanlar var. Hayattaki duyguları ve refleksleri çok güçlüdür. Hiçbir şekilde onları yadırgayamazsınız.
Gözleri görenler ama önlerinde olup biteni göremeyenler yadırganır. Çünkü bir çok kişi gözü olan görmez, kulağı olan duymaz, beyni olan ama asla anlamak istemez. Böyle insanlar için İbni Sina’nın, “Kimse görmek istemeyen kadar kör değildir” sözü tam yerine oturuyor.
Kürdistan halkının elinde altın fırsatlar var ama aklını işgalci devletin aklına, gözünü işgalci devletin gözüne bağlamış olan ihanet, önündeki gerçekleri göremiyor ve analiz edemiyor. Bu yüzden Ortadoğu’da yaşanan olayları okuyamıyor. Eğer KDP ve bağlı kuruluşları işgalci devletlerle hareket etme yerine Kürt halkıyla hareket etseydi Kürdistan’da durum farklı bir aşamada olacaktı.
Ortadoğu, özellikle siyasi-askeri açıdan, genel olarak ise jeostratejik ve jeopolitik açıdan yeni değişim ve dönüşümler yaşıyor. Bu yeni durum, gözleri olup görenlere, işiten kulakları olanlara, akıl sahibi olup analiz edebilenlere yeni kapılar ve fırsatlar açmaktadır. Dar görüşlü, muhafazakarlıkta ve mevcut statükoda ısrar edenler, yaşanan gerçekleri görmezden gelenler kendilerini koruyamaz ve tasfiye olurlar.
Bilindiği gibi 7 Ekim 2023’ten itibaren özellikle İsrail ve Filistin, genel olarak da Ortadoğu için yeni bir süreç başladı. O günden bu yana Ortadoğu’da büyük çatışmalar yaşandı.
AĞIR TAŞ YERİNDEN OYNADI!
Ortadoğu’da Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan dengeler bozuluyor. Mevcut süreci iyi okuyan herkes kapısında büyük fırsatların ve tehlikelerin bulunduğunu görecektir. Bu fırsat ve tehlikeleri iyi okuyabilen, değerlendirebilen, akılcı bir şekilde hazırlığını ona göre yapabilenler kazanacaktır.
Kürdistan ve Ortadoğu’da bugünkü koşullar Birinci Dünya Savaşı 1914 ve 1918’deki koşullara benzer. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış, İngiltere, Fransa ve Rusya’nın öncülüğünde bölge yeniden dizayn edilmiştir. Rusya, 17 Ekim 1917 devriminden sonra Sykes-Picot anlaşmasından çekilmiş olsa da, bu süreçten sonraki tarih Ortadoğu ülkeleri üzerindeki etkisini sürdürmüştür. Özellikle İran konusunda. Mahabad Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve yıkılmasında Rusya’nın (Sovyet) belirleyici ve bilinen rolü biliniyor.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Ortadoğu, egemen güçler ve işgalci devletler arasında bölünmüştü. Bugün var olan birçok ülke o dönemde Sykes-Picot anlaşması (1916) ile kurulmuştur. Ortadoğu’da şu anda süregelen kaos, savaş ve çatışmalar, Birinci Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında yapılan anlaşmaların sonucudur.
Birinci Dünya Savaşı sonucunda en çok yıkıma uğrayan, bölünen, temel haklarından mahrum bırakılan halk Kürt halkı oldu. “Yapay ulus devletlerin” (Irak, Türkiye, Suriye, İran) kurulmasıyla Kürt halkının varlığı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Kürt halkı işgalci devletlerin sınırları içerisinde büyük katliamlarla karşı karşıya bırakıldı. Kürdistan’ın dört parçasındaki dört işgalci devlet, Kürtlerin varlığını “homojen” “tek ulus” halinde birleştirmek istiyordu.
Onlarca yıldır dört parça Kürdistan’da işgale ve imhaya karşı büyük mücadeleler geliştirildi, Kürt halkı onbinlerce şehit verdi. Bu mücadeleler sonucunda Kürt halkı hem varlığını savundu hem de işgalcilere kendi iradesini kabul ettirdi. Kuzey Kürdistan’da mücadele devam ediyor, Doğu Kürdistan’da özgürlüğün sesi yükseliyor. Rojava Kürdistanı’nda Kürtler iradesi ile kendi öz savunmasını eline aldı. Güney Kürdistan’da her ne kadar KDP ve Barzani ailesinin yaptığı zulüm ve yarattığı yıpratmalara rağmen Kürt halkı özgür olmayı ve ihanete karşı durmayı bildi.
(BÖLÜM 2: Ortadoğu Haritası)
Hîwa AZAD