Yıllar önce Rojava’ya saldırıp katliam yapan şeytani güçler, şimdide Suriye’nin kıyı şehirlerinde Arap Alevi toplumuna yönelik katliam yapıyorlar. Bu katliamın emirlerini verenler Kürtlere, Kürdistan’ın her dört parçasında da silah bırakın diyorlar. Yani boynunuzu bıçağın altına koyun ve ölün diyorlar. İnsanlıkla bile ilgisi olmayan katiller sürüsü Suriye’de yeni bir dönem açtıklarını söylüyorlar. Birde, emperyalizm karşıtı olduklarını söylüyorlar. Emperyalizmin kelime anlamını bile bilmeyenler, soğuk savaş döneminde, onlarca yıl emperyalizmin maşası olanlar, son yıllarda her nasıl oluyorsa emperyalizm karşıtı oluyorlar ve bu şeytani güçlerin Türkiye’deki temsilciliğini dinci ve Kürt düşmanı, Alevi düşmanı, insanlık düşmanı AKP ve çevresi yapıyor. Suriye’de, mahsum Alevi halkını, Esad rejiminin artıkları olarak görüp HTŞ’nin insana bile benzemeyen sakallı şeytanları Alevi halkına yönelik her gün katliam yapıyorlar, insan onurunu ayaklar altına alıyorlar. Bu insanlık dışı zihniyetin Türkiye’deki bazı destekçileri Alevi halkını emperyalizmin işbirlikçileri olarak görüyorlar. Oysaki Aleviler için 72 millet birdir, yani kardeştir ve Aleviler insan canlısı olup bütün canlıları severler, doğayı severler, sömürüye karşılar ve inançları gereği doğal komünal yaşama yatkındırlar.
Katliama uğramalarının nedeni işte budur ve Türkiye’de de, Osmanlı döneminde de, hep bu özelliklerinden dolayı Alevi inancına sahip topluluklar iktidarcı ve devletçi güçler tarafından katliama uğradılar, kendilerini Allah’ın temsilcileri olarak gören dinci çevreler iktidarcı ve devletçi güçler tarafından maşa olarak kullanıldılar. Suriye’de, halklar üzerinde terör estiren bu şeytanların çoğu Suriyeli bile olmayıp başka ülkelerden getirilip kullanılıyorlar. RTE de, Alevileri, eski rejimden kalan ve bozgunculuk yapan provakatörler olarak görüp, yapılan katliamların meşru olduğunu dile getiriyor, çünkü aynı çeteleri kendileri de Rojava’da farklı maskelerle kullanıyorlar. Suriye’de Alevilerin, demokrat Arapların, seküler kesimlerin Kürt halkıyla birlik olup bu dinci gayri meşru terör iktidarını devirmeleri gerekiyor. Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da, Dersim’de, Kürdistan’ın tamamında ve şimdide Suriye’de Alevileri katledenlerin hepsi Yezit’in zehirli tohumlarıdır ve Ortadoğu’dan mutlaka temizlenmeleri gerekiyor. Önder Apo’nun demokratik toplum çağrısı işte bu zehirlere karşı bir panzehirdir. Önder Apo’nun demokratik toplum paradigması yaşamsal hale gelirse, Ortadoğu bir bütün olarak bu zehirden kurtulacaktır.
Gıdasını iktidar ve egemenlikçi zihniyetten alan bu dinci gruplar emperyalizmin Yeşil Kuşak projesinin bir ürünü olarak hala çeşitli şekillerde kullanılıyorlar. Türkiye göreceli sözde laik olduğu için, bu çevreler daha çok Türk/İslam sentezli olarak milliyetçi ve Türkiye sevdalısı bir kimlikle, sosyalistlere, Kürtlere, devrimci ve demokrat çevrelere karşı yıllarca kullanıldılar. 1990’larda devlet destekli Hizbullkontra, Kürdistan’da sayısız insanı öldürdüler ve şimdiki uzantıları da, kendilerine parti maskesi takmış HÜDA-PAR, Suriye’de katliam yapanların zihni ikiz kardeşleridirler. Siyasal İslam’ın ve soykırımcı rejimin etkisinden çıkıp kendi ulusal kimlikleriyle tanışan ve demokratik devrimci bir duruş kazanan Kürtlerin en büyük düşmanı devletin Kürdistan’da ki yüzü olan HÜDA-PAR’dır. Resmi ideolojinin Kürdistan’da iflasıyla, HÜDA-PAR Kürdistan’da devletin bir maşası olma işlevi görüyor. DEM parti, Türkiye’nin sınırları içinde Kürt sorununun çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini ve bütün sorunların çözümünü isterken üzerinde görülmedik bir zulüm ve baskı var, ancak bu HÜDA-PAR, bağımsız bir Kürdistan’ı sözde savunduğu için hiç baskı görmemesi düşündürücü değilmidir? Kürt halkı üzerinde devlet terörü var, bu HÜDA-PAR hiç sesini çıkarmıyor, devlete Kürt halkının ulusal varlığını kabul edin demiyor ama bağımsız bir Kürdistan olsun diyor. Özel savaş rejiminin kontraları, katiller sürüsü hem Suriye’de hemde bütün Kürdistan’da kendilerine Allah’ın savaşçıları diyorlar. Oysaki Allah’ın savaşçıları hak yolunda yürürler, yani adaletli olurlar, insan öldürmezler, hırsızlık yapmazlar, yalan söylemezler, zina ve ahlaksızlık yapmazlar, insan/kul hakkı yemezler, kimseyi sömürmezler, insana zulüm yapmazlar, kimsenin toprağını, ülkesini işgal etmezler.
Kadınlara tecavüz edenler, mahsum insanları, çocuk kadın yaşlı demeden insan öldürenler olsa olsa şeytanın yaratıkları olurlar. Kürt halkı yüz yıldır bu şeytanları çok iyi tanıyor. Alevi inancına sahip topluluklarda bu şeytanları çok iyi tanıyorlar ve bu şeytanların saltanatını başta Kürdistan olmak üzere bütün Ortadoğu’da ve dünyada bitirecekler. Çünkü şeytan gücünü kötülükten, devlet ve iktidardan, egemenlikten alır. Önder Apo, demokratik toplum için, bir manifesto niteliğinde olan tarihi çağrıyı yaptı, gerilla güçleri ateşkes ilan etti ama buna rağmen terör devleti Kürt halkına ve gerilla alanlarına yönelik saldırılarına devam ediyor ve Kürt halkının özgürlük mücadelesini yürüten güçlere silah bırakın diyor. Bunlar, Kürt halkını herhalde yüz yıl önceki örgütsüz ve önderliksiz ve bilinçsiz Kürt sanıyorlar. Kürt sorunu çözülmeyene kadar, Kürdistan ve Türkiye, Ortadoğu özgür olmayana kadar halkların özgürlük kuvveti olan gerilla güçleri silah bırakmaz. Adalet ve özgürlük için, Arap Alevi halkı ve ezilen bütün halkların Kürt halkıyla mücadele etmesi bir zaruriyet olmuştur. Çünkü Önder Apo’nun demokratik toplum paradigması ve çağrısı bütün halkların özgürlüğü içindir. Bütün halklar Kürt halkıyla el ele vererek demokrasiyi inşa etmeleri gerekmektedir.
Kemal SÖBE