29 Şubat 2020 Cumartesi Saat 06:41
Erdoğan ve AKP iktidarının Kürt düşmanlığı temelinde iç ve dış siyasette yürüttüğü politikalar başarısızlıkla sonuçlanırken, bu düşmanlıkta ısrar ederse bırakalım hayal ettiği neo-Osmanlıcılığı hakim kılması, bu hedef temelinde hareket eden bir Türkiye var olan nispi ağırlığını dahi yitirecektir. İhvancı Erdoğan ve Çeteleri Suriye’de istediklerini alamadılar. Alamadıkları gibi bu güne kadar sırtını Rusya ve ABD’ye veren Erdoğan ve çeteleri Rusya tarafından İdlib’de derin bir kuyuya çekildi. İdlib tansiyonu gittikçe yükselirken, Erdoğan’ın da tansiyonu yükseliyor ve çatışmalar hız kazanıyor. Son günlerde İdlib’de TSK’ya ait bir tugayın vurulmasıyla birlikte TC tarihinin belki de en büyük asker ölümleri yaşandı. Asker cenazelerini sürekli gizlemesiyle ün kazanmış TC ve faşis Erdoğan, “birkaç tane şehidimiz var dese de, Perşembe akşamı Rus savaş uçaklarının TSK noktalarını vurmasıyla birlikte birçok kaynak tarafından 100’ü aşkın asker cenazesi olduğu bildiriliyor.
İdlib’de Yeni Rota Arayışları Sonuçsuz Kalıyor
Suriye ve Rusya İdlib‘i adım adım geri alıyor. Erdoğan’ın çeteleri ise şaşkın ve yeni rota bulma arayışında. Çeteler yeni rota arayışındayken, Suriye-Rusya ve Türk devleti arasında gerginlik gittikçe tırmanıyor. Suriye ve Rusya da İdlib hedefine ulaşma aşamasındayken, Türk devleti ve ihvancı çeteleri ise büyük bir şok yaşıyor. Çünkü AKP-MHP iktidarı sırtını Rusya ve ABD’ye dayamıştı. TC ve şövenist Erdoğan sırtının yere gelmeyeceğini düşünüyordu. Ama sırtları yere değil İdlib’in derin kusuyunda çakılı kalacak desek yerinde olur.
Erdoğan ve çeteleri İdlib’i babalarının çiftliği zannettikleri bir anda Rusya ve ABD anlaşarak Türk devletini İdlib hayalinden uyandırmaya başladılar. Şuan da Türk devleti o hayalinin peşinde koşmaya çalışıyorsa da nafile. Erdoğan Putin’e kızıp yönünü NATO ve ABD’dönmüş durumda. ABD ve NATO’ya sığınan TC ve çetebaşı Erdoğan iktidarı ise Rusya’yla görüşmeler yaparak zaman kazanma peşinde. 21 Şubat’ta Erdoğan-Putin görüşmesi gerçekleşti. Ancak görüşmede Soci Mutabakatı dışında farklı bir sonuç çıkmadı. Bu da Erdoğan’ın eli boş döndüğünü gösteriyor. istediği sonuçu elde edemeyen TC ve çeteleri ise saklanacak delik arıyor. Rusya ve Şam ise saldırılarına aralıksız devam ediyor.
TC’nin öldürülen bir kaç tane askeri
Rusya’nın desteklediği Şam rejimi ise geri adım atmayacağının açıklamasını yaparken, Erdoğan’ın kendi çıkarı için savaşa yalladığı askerlerin cenazeleri ise sesiz sedasız baba evlerine gönderiliyor. Asker ölümlerini sürekli gizleyen Erdoğan, “Bir kaç tane şehidimiz var.” açıklaması ise İdlib kuyusunda boğulmakta olan TC ve İktidarın, askerleri sadece öldürülmeleri için gönderildiklerini açıkça gösteriyor. Çünkü iktidar için ne kadar çok asker ölümü o kadar çok propoğanda ve ayakta kalmak demektir. Erdoğan, “Şehitler Tepesi boş kalmayacak” açıklaması sonrası Rus savaş uçakları TC askerlerini bombardıma tuttu, yüzlerce ölü ve yaralı asker olduğu söylenmekte.
Rusya ve Türk devletinin görüşmeleri sonuç vermezken, Erdoğan, 5 Mart'ta İdlib konusunu görüşmek üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile buluşacaklarını açıkladı. Bu açıklamayla Erdoğan başarsız geçen görüşmenin üstünü kapatarak, zaman kazanma peşinde olduğunu gösteriyor. Bu zaman kazanma manevralarını kullanarak İdlib’te kazanacağını ve Türkiye’de oluşturduğu ekonomik ve siyasi krizin üstünü örteceğini,yada sıyrılacağını zanneden Erdoğan, aslında dipsiz bir kuyunun içinde debelenmektedır. Erdoğan İdlib kuyusunda debelenirken, ABD ve NATO’ya elini uzatarak kurtulmaya beklemektedır. ABD ve NATO ise Erdoğan ve TC’nin debelenmesi yani çırpınmasını fırsata çevirmeye çalışacaktır.
ABD’nin TC’yi kullanma fırsatları
Nasıl mı? Tabiki de ABD, TC’nin arkasında olduğuna ilişkin açıklamalar yaparak, Türk devleti ve Rusya’nın arasını daha fazla açmaya çalışacaktır. Ama Erdoğan’ı kuyudan çıkartamayacaktır. Çünkü ABD’nin işine geliyor. Ne kadar çok Rusya-TC çatışması, ABD için o kadar TC ve AKP-Erdoğan iktidarını kullanma fırsatı demektır.
ABD ve Rusya’nın yaptığı açıklamalara baktığımızda kordineli bir politika yürütüldüğü görülecektir.
ABD’den yapılan bir açıklama şöyle; Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O'Brien, İdlib’te Esad rejimi ile birlikte Rusya ve İran’ın da Türk askeri ile Türk devleti ile çalışan unsurlar saldırdığını söyledi. O'Brien, "Küresel bir polis olarak oraya paraşütle inip saldırıları durdurmamız mı bekleniyor"yorumu ise son noktayı koydu aslında. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki ilişkinin inişli-çıkışlı olduğunu savunan O'Brien, "Suriye'deki sivil katliamlarının durdurulması gerektiğini yüksek sesle söylemeye devam edeceğiz, fakat İdlib'e askeri olarak müdahale edeceğimizi sanmıyorum." ifadesini kullanmıştı. Aslında bu açıklama ABD’nin Rusya ve Rejime dolaylı bir destektır.
Umutsuz Çırpınışlar
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Türkiye ile neler yapabileceğimizi görmek için beraber çalışıyoruz” dedi. Bu açıklama bile TC ve Erdoğan çetelerinin içinde bulunduğu çıkamazı çok iyi nitelendirmektedır. Bu açıklama bir yandan TC’ye destek bir yandan da TC’yi İdlib kuyusunda sıkıştırarak istediğini elde etme açıklaması şeklinde niteleyebiliriz.
ABD’nin destek açıklamaları devam ederken, bir yandan da faşist Erdoğan, "Şu anda en büyük sıkıntımız hava sahasını kullanamıyor oluşumuzdur. İnşallah yakında buna da bir hal çaresi bulacağız" diye konuştu. Erdoğan bu açıklaması bile caresiz içinde olduğunu gösteriyor. Erdoğan’ın “hal çare bulmaya çalışacağız” demesi bile ne kadar büyük bir çıkmazın içinde olduğunu ve caresiz halde çırpındığını gösteriyor. Erdoğan ve çeteleri İdlib’te çaresiz çırpınışlarının devam edeceğini gösteriyor.
Rusya Suriye’de Erdoğan’ı Kullanarak İstediklerini Aldı
Bir yandan ABD bir yandan Rusya ve Türk devletinin açıklamaları devam ederken, Şam rejimi ejim güçleri ise M-5 ve M-4 karayollarının kesiştiği kritik Serakib ilçesini ele geçirerek hızlı bir şekilde Türk çetelerinin elinde bulunan alanları geri aldı. İdlib’te tansiyon gittikçe yükseliyor. İdlib’teki tansiyon tabiki şövenist Erdoğan ve çetelerinin de tansiyonunu yükseltiyor. Bu tansiyon yükselişleri devam ederken, Rusya ve Şam ise kararlı bir şekilde saldırılarına devam ediyor.
İdlib’de TSK’ya yapılan hava saldırısı sonucu asker ölümleri gerçekleşmesi, Türkiye ile Rusya’yı Suriye’de doğrudan bir askeri çatışmanın eşiğine getirdi. Şimdilik Rusya ve Türkiye müzakereleri farklı seviyelerde sürdürüyor, ancak Rusya’nın "teröristlere taviz verilmeyecek” açıklaması sonrası, görüşmelerden TC’nin istediği sonuçların çıkmayacağı görülüyor.
Rusya S-400’leri TC’ye sattı. Rusya ve TC arasında yeni ticari anlaşmalar yapıldı. Bu anlaşmaların dışında Rusya, TC’yi kullanarak Suriye’deki alan hakimiyetini ve gücünü arttırdı. Ki bunlar Rusya’nın başından beri istediği şeylerdi. Yani Erdoğan’ın evindeki hesap çarşıya uymadı.
Peki ABD Burada Ne Yapacak?
ABD’nin planı aslında ortada Rusya ile yapılan anlaşma doğrultusunda ilerleyecek denilse de ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye ve Rusya’nın liderlerini karşısına almaktan uzun zamandır çekiniyordu, ancak İdlib’deki hava saldırısı sonrasında tarafını seçmek zorunda kalabilir. ABD açıklamalarında her ne kadar Türk devletinin yanında olduğunu söylese de bu pratikte olmadı. Bir diğeri ise ABD Türk devletinin gözünü boyamak için bir kaç manevra yapabilir. Uluslararası çağrılara rağmen Trump İdlib’deki çatışmalara müdahil olmaktan kaçındı. Ancak dışişleri yetkilileri Rusya’nın özellikle Suriye’de işleri karıştırdığı yönünde görüş belirtti.
Yine ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, salı günü Rusya’yı İdlib’e insani yardım gitmesini engellemekle suçladı ve (Suriye) Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Moskova ve Tahran’ın desteğiyle yeni bir kanlı saldırı başlattığını söyledi.
Ancak ne Rusya ne de ABD işgalci TC’yi Suriye topraklarında kalmasını istemeyecektir.
Erdoğan’ın Elinde Sadece 80 bin Çihatçı Çete Kalacak
ABD yaptığı açıklamalarla her ne kadar TC’nin yanında olduğunu göstersede, yakın bir dönemde işgalci TC ve çetelerini girdikleri Suriye bölgelerinden yavaş yavaş çekeceği ihtimali ise yüksek görünüyor. Eğer TC ve çeteleri bu bölgelerden çekilirse, Afrin dahil bütün alanları boşaltmak zorunda kalacak. Kürtler’de daha önceki bölgelerine dönecek. PYD ile Şam arasında kalıcı bir anlaşma yapılırsa burada TC ve diktatör Erdoğan’ınSuriye ve Kürt politikasının tamamen çöküşünü gösterecektir. Suriye politikasında İdlib’in karanlık kuyusunda cebelleşen Erdoğan’ın elinde ise sadece maaş ödediği DAİŞ, ÖSO, El Kaide, Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) ve 80 bin çihatçı çete mensubu kalacak. Bir de bir kaçtane askeri ise Şehitler Tepesini boş bırakmayacaktır.
Sara GULAN
Erdoğan ve AKP iktidarının Kürt düşmanlığı temelinde iç ve dış siyasette yürüttüğü politikalar başarısızlıkla sonuçlanırken, bu düşmanlıkta ısrar ederse bırakalım hayal ettiği neo-Osmanlıcılığı hakim kılması, bu hedef temelinde hareket eden bir Türkiye var olan nispi ağırlığını dahi yitirecektir.
Sara GULAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html