02 Ekim 2014 Perşembe Saat 06:39
Türkiye Kürt sorununu çözmediği müddetçe hep gerçekleri
saptıracaktır. Kürt düşmanlığı çerçevesinde yürüttüğü özel ve psikolojik
savaşla çırpındıkça daha da batacak. Çünkü Kürt karşıtlığı yapayım diye
yürüttüğü politika ve ilişkiler Türkiye’yi sürekli yeni sıkıntılar ve çıkmazlar
içine sokuyor. Nitekim Suriye politikası Türkiye’yi bugün daha büyük çıkmazla
karşı karşıya getirmiş bulunuyor. Türkiye, Suriye’deki çıkmazını şimdi IŞİD’i
saldırtarak yarattığı ortamda tampon bölge adıyla Rojava Devrimine saldırarak
sürdürmek istiyor
Türkiye bu saldırıyı yürütürken Rojava Devrimini karalama
kampanyası yürütüyor. Rojava Devriminin Esad’a dayandığı gibi yalanlarla
psikolojik savaş yürütüyor. Halbuki Rojava Devrimi, demokratik devrim
karakteriyle demokratik Suriye’nin en temel gücü olurken, Türkiye politikaları
Suriye rejimini ayakta tutan temel eylem olmuştur.
Suriye rejimi şimdiye kadar ayakta kaldıysa bunun nedeni,
Türkiye’nin politikalarıdır. Türkiye şimdiye kadar Suriye’deki demokrasi
güçlerini değil, Esad rejimi yerine başka bir otoriter rejim hedefleyen güçleri
desteklemiştir. Desteklediği güçlerin özellikleri de Kürtlerin haklarını kabul
etmemeleridir. Kürtlerin haklarını kabul etmeyen siyasi güçlerin de demokratik
olmadığı açıktır. Türk devleti, Esad rejimi hemen yıkılsın, yerine başka bir
otoriter güç hakim olsun ki Kürtler yararlanmasın politikası izledi. Ancak ne Esad erken yıkıldı ne de TC’nin
desteklediği güçler başarılı oldu. Bu ortamda Rojava Devrimi gerçekleşti ve
Kürtler demokratik özerkliğini ilan etti.
Baas rejimini çözecek ve Suriye’yi demokratikleştirecek tek
yol, demokrasi güçlerinin etkin olması ve güçlenmesiydi. Aslında ilk önce
toplum demokratik tepkisini koydu ve Suriye’nin demokratikleşmesini istedi.
Ancak Türkiye Suriye’nin demokratikleşmesini istemedi. Bu nedenle demokratik
olmayan çeteleri destekledi. Çünkü demokratik Suriye’de Kürtler yerini alırdı.
Bu nedenle demokrasiden, demokratik güçlerden yana değil, yeni baskıcı rejim
kuracak kesimleri destekledi. Bu nedenle Rojava Devrimine düşmanlık besledi.
Kürt Özgürlük Hareketi olarak defalarca çağrı yaptık. Türk
devletinin politikalarını eleştirdik. Çeteleri ve otoriter kesimleri değil,
Rojava Devrimini desteklemesi ve demokrasi güçlerinden yana tavır almasını
istedik. Ama Türk devleti El Nusra, Ahrar El Şam ve IŞİD gibi çeteleri
desteklemeyi tercih etti. Böylece demokratik olmayan faşist karakterdeki
örgütler Türkiye’nin desteğiyle güçlendirildi. Bu da Esad rejiminin ayakta
kalmasını sağladı. Esad rejimi terörizme karşı mücadele veriyorum dedi. İnsan
kesen, insanların ciğerlerini, kalbini çıkarıp yiyen güçlere karşı savaşıyoruz
diyerek her tarafı yaktı, yıktı, bombaladı, kimse ses çıkarmadı. Çünkü
savaştığı güçler dünyanın gözünde Esad’tan daha tehlikeli görüldü. Özellikle
farklı inançlara yönelik vahşi tutumları, Lübnan’daki, Suriye’deki
Hıristiyanları ve farklı inançtaki insanları fazlasıyla ürküttü. Türk devleti
mezhepçi bir anlayışla El Nusra ve IŞİD gibi faşist güçleri destekleyip
güçlendirerek Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlamıştır. Ancak hem suçlu hem
güçlü deyiminde olduğu gibi şimdi bu çirkin yüzünü gizlemek için Rojava
Devrimini suçluyor.
Baas rejimini sadece demokratik karakterde olan güçler
çözerdi. Bu açıdan Rojava Devrimi çok önemli bir örnekti. Bu örnek öne çıksaydı
Baas rejimi şimdiye kadar çözülürdü. Bu durumda ya rejim yıkılır ya da
hegemonik zihniyetinden vazgeçip demokratik bir Suriye üzerinde uzlaşabilirdi.
Ancak faşist çeteler öne çıkınca Baas rejimi buna dayanarak kendini ayakta
tuttu. Türkiye şimdi bu gerçeği tersyüz ederek Rojava Devrimini suçlamaya
çalışıyor. Ama Rojava Devriminin karakterini ve Türkiye’nin kimleri
desteklediğini tüm dünya biliyor.
Türkiye’nin politikaları ve neyi amaçladığı şimdi daha fazla
açığa çıkmıştır. Faşist çeteleri destekleyerek Rojava Devrimini boğmak istediği
gibi, PKK’yi de bu tür güçlerle oyalamayı amaçlamıştır. Yalçın Akdoığan’ın YPG
ve HPG IŞİD’le iki yıldır savaşmasına rağmen “Türkiye ile uğraşacaklarına gidip
IŞİD’le savaşsınlar demesi, politikalarının ve amaçlarının ne olduğunu açıkça
ortaya koymaktadır.
Suriye’de El Nusra ve IŞİD gibi çeteleri besleyip büyütmesi
tamamen Rojava Devrimi ve Kürt düşmanlığının sonucudur. Şu andaki tampon bölge
politikası ise bu düşmanlığın farklı biçimde pratikleşmesi olmaktadır.
Ancak Türkiye yanılgı yaşıyor. Kürt Özgürlük Hareketi IŞİD’e
de, Türkiye’ye de, başka güçlere karşı da direnecek, kazanan Kürt halkının
özgürlük ve demokrasi mücadelesi olacaktır.
Cemil Bayık
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
FR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”
:FR