31 Ocak 2017 Salı Saat 16:31
Buna paralel olarak Ortadoğu’da var olan
siyasi krize Rusya, İngiltere, İsrail ve İran’ın da alttan alta katılım
sağlaması krizin daha da derinleştiğinin göstergesidir. Hegamonik siyasetler
kendi alanını genişletirken, yaşanan Ortadoğu krizi çıkar siyasetlerini
güçlendirmektedir. Bazen bunun çözüm paketi Cenevre oluyor bazen de Astana
adına oturumlar oluşturuluyor. Bu oturumlarda savaş içinde bedel veren
özgürlükçü yapılara yer verilmediği her oturumlarda görülmektedir. Bu krizlerin
oyun kurucuları, çelişki ve değişim adına dönemsel siyasetler ile
devletlerarası politikalarını ortaya koymakta ve Musul, Halep ve Şehba
bölgelerinde yaşanan savaşta kendini göstermektedir.
Suriye rejiminin yürütmüş olduğu
siyaseti ve savaşı da artık bölge ve uluslararası güçler benimsemiş rejimle
ittifakını tartışmaktadır. Halep kent ve
bölgesinde hâkimiyet sağlanmasında İran ve Rusya desteği belirleyici oldu.
Rejimin imajını yükselttiler. Tarihi
Palmiye kentini Halep’e kurban ettiler. Rejim
iktidarının söz hakkını güçlendirmek üzerine Halep temizlendi. Bundan dolayı
Rusya ve Amerika “Böl, Parçala ve yönet politikası çerçevesinde anlaşma
masasına oturdular. Putin ve Trump siyasetinin bunda ortaklaşacağı
görülmektedir. Bölge güçleri olan Kürt hamleleri hegamonik siyasetin
birleşmesinde belirleyici oldu.
1 Haziran 2016 tarihinde Minbiç
özgürleştirme hamlesi başladığında Amerika-Türkiye, Türkiye-İran, Türkiye-Irak,
Türkiye-Güney Kürdistan, Suudi Arabistan ve Katar ile Türkiye görüşme trafiği
bu dönemde yoğunlaştı. Hareketimizin Rojava’da oluşturulan demokratik
Suriye federasyonu anlayışının halkaların genel çıkarını gözeten çözüm
anlayışına karşı, çözümsüzlüğü derinleştirmek üzerinden Fırat Kalkan hareketi
devreye konduğu gibi. Suriye dışında başka bölge devletlerinin de savaşa dâhil
edilmesinde Türkiye’nin makul güç olarak sahneye konması, Kürtlerin statü kazanması
önünde dengeleyici güç olarak ortaya sunuldu. ABD ve Rusya, Minbiç hamlesi
devam ederken Türkiye’nin Cerablus işgali için görüşmelerini bu dönemde
güçlendirdi.
Buna paralel olarak terörist
örgüt olarak bilinen El Nusra’nın da içinde bulunduğu çeteler ile birlikte
Cerablus işgaline başlandı. Minbiç hamlesinin yaklaşık 3 ay kadar uzun zamana
yayılmasının nedeni de buydu. ABD bir yandan, “Kuzey Suriye’de esas müttefikimiz
QSD derken diğer tarafta Türkiye’nin Cerablus’a girmesini örgütledi. Bu da
gösteriyor ki dış güçler her zaman çıkar politikasını esas alırken, bölgenin
çözüm anlayışının gelişmemesi için her zaman çatışan güçleri karşı karşıya
getirme politikası belirleyici olmaktadır. ABD ve Rusya tarafından hareketimize
alternatif olarak Türkiye bölgeye konuldu ve şu anda El Bab üzerinden
ilerlemesine yardım edilmektedir. Rusya, bu plan ile birlikte Halep hâkimiyetini
İran’dan çok kendisinin eline geçirme ve deniz sahiline dayanma siyasetini esas
aldı. Türkiye’nin El Bab’da ilerlemesinde en büyük destekçi güç olarak
arkasında durdu.
Amerika ve Rusya siyasetinde
belirleyici olan, Kürt hareketinin kazanımlarını dengelemek üzerinde Türkiye’nin
Kuzey Suriye sınırlarına girmesine izin vermesidir.
Minbiç’in özgürleştirmesinden hemen
sonra ABD, Türk devletinin talebi üzerine YPG/YPJ güçlerinin Minbiç’ten yani
Fırat’ın batısından çekilmesini istedi. Buna göre Türkiye de El Bab’a yönelik
ilerleyişini durduracak, sözde uluslararası güçler tarafından belirlenen
sınırlara çekilecek, Efrin ve Kobanê arasındaki koridorun açılması için
güçlerimiz de hamlesine devam edecekti. Bu yapılmadığı gibi MİT ve ona bağlı
çeteler El Bab’a yaklaşarak DAIŞ ile karşılıklı noktaları birbirlerine
devretmeye başladı. Rusya ve rejim ise güçlerimiz tarafından özgürleştirilen
Halep’in Şêxmeqsud mahallesi ile birlikte 6 büyük mahallesinin boşaltılması
talebini geri çevirirken, bunun üzerine Rusya ve Rejim, Halep karşılığında
adeta El Bab’ı Türkiye’ye satmış oldu.
Rakka’yı özgürleştirme operasyonu
oldukça önemlidir. ABD ve Rusya’nın çıkar
politikasına rağmen QSD güçleri kararlı ilerleyişini sürdürmektedir. Suriye’de
halkların demokratik iradesini Rakka operasyonu belirleyecektir. Statü
kazanmasını sağlayacaktır. Buna karşı hegamonik güçlerden ABD, bölgedeki
hâkimiyetini güçlendirmek için Rakka operasyonunu kendine mal etmek üzerinden,
bölgede askeri güçlerini artırma planlarına hazırlanıyor.
Halkların Özgürlük Hareketi
olarak kendi irademizle Bab, Şehba ve Rakka bölgesinde kazanmak üzerinde
halkların iradesini esas alacağız. Kuzey
Suriye Demokratik Federal Sistemi’ni oluşturacağız.
AKP-MHP Faşist Yapılanması, Rejim
Değişikliğini Tamamlamak İçin El Ele
Bakur ve Türkiye’nin gündemi
anayasa taslağının meclisten geçmesi, ekonomik kriz ve sözde terörle mücadele
gündemleri iç içe yürütülmektedir. Halkların ve siyasal yapının iradesini OHAL
yasası kapsamında parçalamayı sürdürürken, HDP eş başkanları, milletvekilleri,
belediye eş başkanları tutuklandı ve belediyelere kayyum atamaları devam
etmektedir. Meclis iradesinin çok önemsendiği görülmektedir. Halkın iradesi
hapisteyken, faşist blok mecliste anayasa değişimini onaylamakla uğraşıyor.
Buna karşı direnen kesimler bir şekilde ya tutuklanıyor ya da yok farz
ediliyor. Örgütlü irade olmayınca parçalanan güçler var olan yasalara tabi olma
durumunda kalıyorlar. Sayısal çoğunluk bir tarafa, aydınlar ve akademisyenler
bu süreçte iktidarın dili oldu. Doğruyu söyleyenler de gözaltı furyası ile
susturulmak istenmektedir. Özgür düşünce
kurum ve kuruluşlarının kapılarına mühür vuruldu. TED terör örgütü, halkların
iradesini hiç olmadığı kadar yok sayarak tüm siyasi, askeri özel savaş argümanlarını
kullanarak bu süreçte varlık mücadelesini sürdürmektedir. Bu süreç parçalanma
bölünme süreci olmaktadır. Türkiye vatandaşı olan birçok farklı etnik yapı,
gelişen faşist yapı altında nasıl bir rejimle karşılaşacaklarını bilmemektedir.
Özellikle gayri Müslimler, Aleviler, azınlık topluluklar gelişen faşist devlet
içerisinde özgürlüklerinin olmayacağını görmektedir. Bununla birlikte halkı her
gün ekonomik olarak kötüleştiren AKP devleti bunun faturasını da halka
kesecektir.
AKP diğer taraftan Kürt tarafını
kazanmak üzerinden kendi Kürdünü oluşturma arayışına KDP/Barzani’yi dahil etme
faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır. KDP, faşist Tayip Erdoğan örgütü yanında
yerini alırsa Cizre ve Sur’da yapmış olduğu katliamlarını meşrulaştırmış
olacak, “yürüttüğüm savaş Kürt’le değil PKK ile idi diyecektir. Buna karşı
KDP’nin siyaseti bu politikaya kapı açmaktadır. Dar partici zihniyeti KDP’yi
genel halk refleksinden uzak tutmaktadır. Nakşibendi tarikatı olarak Erdoğan
tarikatı ile bütünleşmede ortak siyaset gütmektedir.
KDP ile Türkiye bu dönemde yakın
görüşmelerini derinleştirmektedir. Zaten Medya Savunma alanlarına yönelik günlük
operasyonlar sürmektedir. Hava hareketine paralel kara operasyonu tartışmaları,
Kandil ve Şengal’le yönelik sürmektedir. Bu birleşme, operasyon ihtimalini de
güçlendirmektedir. Şu anda uluslararası güçleri de operasyonun gerekliliğine
ikna etmek üzerinden yoğun diplomatik faaliyetlerini sürdürmektedir.
Barzani ailesi de ayakta kalmak
için İran ve Türkiye ile hareket etmeye devam ediyor. Her ne kadar politika
açısından ABD’ye bağlı olsa da güvenlik konusunda MİT’le birlikte hareket
etmektedir. Dar partici anlayışı faşist
yapılarla birleşmesine yol açmaktadır. Halkının çıkarını gözetecek bir
ideolojik örgütsel yapının faşist milliyetçi Türk devleti ile bütünleşmesi imkânsız
olduğu gibi, demokratik yapısı ile birlikte ulusal kongre hazırlıklarında yer
alır. Ortaklaşan PKK’nin federasyon anlayışı ile Başur’da ve Rojava’da etkili
Kürt kimlik siyaseti güçlendirilebilir, bunu süreç belirleyecektir. Halkların
iradesi bu süreci her koşulda kazanacağına inanıyor. Federalizm sisteminin
halklar arasında güçleneceğine inanıyorum. Bunu Başur halkının da mücadelesi
belirleyecektir.
Kürt halkının iradesi güçlendikçe,
Kürt halkının en büyük hassasiyeti olarak idam gündemleri içerisinde şantaj
olarak sürekli idamın tekrardan geri getirilmesi gündemde tutulmaya
çalışılıyor. Kürt halkı için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, demokratik
siyaset gerçeğidir, faşist devlet yapıları şantajlarla özgürlük güçlerini
dengeleyemeyeceğini bilmelidir. Öcalan’ın, yıkım değil, çözüm gücü olduğunun
AKP çok iyi farkındadır. Türkiye’nin Suriyeleşmemesinin tek nedeni Öcalan’ın
varlığı ve yaratmış olduğu paradigmadır.
Zin Maraş
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html- http://kursam.net/index.html