Kapitalizm sonu bitti bitecek dediğimiz bu yüzyılda yeni savaş yöntemini en vahşi biçimin deki adı, tanımı yapılamayan enteresan bir virüsle buldu. Her ne kadar adı korona virüsü konulsa da korona olmadığı kanısındayım. Korona kedi virüsüdür ve sadece bu kedilerde mutasyona uğrayınca ölümcül olabiliyor. Eğer bu korona virüsü ise dış bir etken müdahalesi olması lazım. Ve bu hastalık yıllardır kediler de olan bir hastalıktır. Kedi ölümlerin çoğu bu hastalıktan kaynağını alıyor. Peki bunca zamandır insana neden bulaşmadı da şimdi bulaştı? Bir virüsün mutasyona uğramışsa bunun bir dış müdahalesi olması lazım. Bu başka bir virüs yada mutasyona uğratılmış olması gerekir.
Bilim ve teknoloji bu kadar gelişmiş olmasına rağmen bunun çaresi bunca zamandır bulunmamışsa bu da büyük bir soru işaretidir. Yapay bir virüs olma ihtimali daha yüksek gibi. Ve bu virüs dudak uçuklatacak, insanlık vicdanını adeta ateşin alevinde eritecek bir tarzda hızla yol alıyor. Dünyanın sonu getirecektir. kapitalizm nerdeyse ben yoksam hiç bir canlı olmasın dedirtecek bir gidişle başını alıp gidiyor. Dur durağı olmayan biyolojik savaş çağına girdik. En kısa sürede milyonları bulacak ölümler yaşanmaktadır. Biyolojik savaş, canlı virüsle tüm canlıları öldürme savaşına girdi. Bu virüsler öyle bildiğimiz bakterili virüslerden değil. Bu virüs canlı, üreyebilen ve farklı özelliklere sahip ve akrabaları olan canlı varlıklardır.19 aşamadan geçen bu Kovid-19 artık insanları öldüren türü. Peki bu virüs ileriki aşamalarında acaba daha neyi yok edecek özeliklere sahip? Peki bu kadar korkunç bir virüsle karşı karşıyaysak bilimin ilerlemesi neye göre yorumlanıyor. Hangi ilerlemeden söz ediliyor. İnsanlara, insanlığa katkısı nedir? İnanılması güç şeylerde ilerlemeyi sağlayabiliyorsa neden bu kadar basit bir virüse çare bulunamıyor.
Tabi ki teknolojik savaş çağı miadını tamamlamış ve başarısız olmuştur. On yıldır yürütülen teknolojik savaş milyonları yok eden, yerinden yurdundan olan ve insanların yaşam yerleri yerle bir olan bu 21. Yüzyılda kapitalizmin ömrü kısalmasına neden oldu. Bu son 2019- 2020 yılı halkların özellikle kadınların ayaklanması, bilinçlenmesi yaşanan bir yıl oldu. Bundan olsa gerek ki yeni yepyeni bir savaş biçimine aniden girildi. Teknoloji savaş tarzı halklarda büyük bir tepkiye neden olmuştu. Ve halklar sokaklarda kapitalizmin sonunun işaretini veriyordu. Büyük bir heyecan, inanç, azimle sokaklarda aylarca direnerek mücadele veriyorlardı. Dünyanın her yerinde bu tepki aynı heyecanla yayılıyordu. Ve en son devrimin ayak sesi olan kadınların sokaklara dökülmesiyle heyecan doruğa vardı. Bundan olsa gerek ki aniden hayat felç edildi. Kadından intikam alırcasına katiliyle aynı eve aylarca hatta yıllarca konularak şiddete, baskıya tecavüze ve ölümüne neden olabilecek bir yöntemle iradesi kırılmaya çalışılacaktır.
Kendi amaçlarını olan dünya düzeni artık bu şekilde devletler birbirleri üzerinde egemenliğini kurmayı hedeflemektedir. Bununla kapitalizm ömrünü uzatma peşinde. Kutupların yeni savaş biçimi biyolojik savaş yoluyla toplu nüfus ölümleri, ekonomik krizle zayıflatıp kendine muhtaç etme, teknik savaşla böl, parçala, zayıflat, yönet politikası yerine hiç tepki toplamayan bir yöntemle, ellerinden olmayan bir şeymiş gibi bir algı biçimi yaratarak kendi ömrünü uzatma yolunu buldular. Adeta yaşanan sokaklara çıkmanın intikamı alırcasına dünya nüfusunu eve kapatmaya çalışıldı ve çalışılmaya devam ediliyor. Dünya tarihinde bu güne kadar dünya nüfusu bu derecede eve kapatma olayı yaşanmamıştır. Dünya zindanlara dönüştürüldü. Devletlerin zindanı yerine ev zindanlarına dönüştürüldü.
Türkiye’de ise kovid-19 virüsüyle nasıl baş edilir yerine ticaretini düşünen, savaş malzemesi yapan, halkın bir kuruş cebindeki paraya bile göz koyan ve özellikle yıllardır içlerince büyüyen kurtçuk gibi idam etme arzularına politik bir yolu bulmayla karşı karşıya kalıyoruz. Bu durum gittikçe de vicdanı zıvanadan çıkaran yaklaşımlar, politikalar geliştiriliyor. Bütün dünya zindanları boşaltma politikaları geliştirmeye çalışırken ne yazık ki virüsle idam hayallerini gerçekleştirmeyi planlanıyorlar. Türkiye devleti tıka basa doldurduğu zindanları toplu imha planlarını bu virüs yoluyla hayata geçirmeye çalışıyor. Toplumu, yaşamı çürüten kişileri, zindandan çıkarma planını hayata geçirirken, Türkiye nin geleceğini düşünen eli kalem tutan, düşünebilen, toplumun düzeyini, refahını yükseltebilecek, özgür yaşamı yaratabilecek güçleri virüs idamıyla karşı karşıya bırakılıyorlar. Bu nasıl bir akıl tutulması, nasıl bir halk düşmanlığı… sizlere soruyorum?
Lotus JİYANDA
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi