İşçilerin, emekçilerin “Birlik”, “Dayanışma” ve “Mücadele” günü 1 Mayıs’a karşılamaya sayılı günler kaldı. Tüm dünyada olduğu gibi, Kürdistan ve Türkiye toplumları da 1 Mayıs’ı karşılamaya hazırlanıyor. Emek örgütleri: DİSK, KESK, TTB ve TMMOB yapmış oldukları toplantı ile 1 Mayıs’ın bu yıl nasıl karşılanacağına dair birlikte almış oldukları kararı açıklamış bulunuyor.
DİSK, KESK, TTB ve TMMOB yapmış oldukları bu ortak açıklama da “1 Mayıs’ı sanal medya üzerinden karşılayacaklarını fakat bununla birlikte evlerde, balkonlarda günün önemine ve anlamına ilişkin etkinlikler içerisinde olunacağını belirtmişti. Kuşkusuz emek örgütlerinin almış olduğu bu karar Kürdistanlı ve Türkiyeli emek örgütleri içinde bağlayıcı bir özellik taşıyor. 2020 yılının Newroz’u ve 4 Nisan da benzeri etkinliklerle karşılanmıştı. O günler de her yer Newroz meydanı, her yer Amara haline getirilmişti.
1 Mayıs’ın aynı şekilde “Her Yer 1 Mayıs Meydan’ı” şiarıyla karşılanacak olması, içerisinde olunan mevcut objektif koşullar itibarıyla yerinde bir karar olma özelliğine sahip. Bazı istisnai ülkeler dışında tüm dünya emekçileri de 1 Mayıs’ı benzeri etkinliklerle karşılayacaklar. 1 Mayıs’ın bu şekilde karşılanacak olması onun ruhu ve geleneği ile de çelişmemektedir. Aksine 1 Mayıs ruhunu ve geleneğini bilinçlerde, yüreklerde her bireyin kendinde temsilini gerçekleştirmesi/yaşatması onun anlamını çok daha güçlendirecektir. Böylece 1 Mayıs sadece meydanlarda karşılanan bir gün değil, her yerin, her kişinin yürek ve beyninin 1 Mayıs meydanı, mücadele mevziisi haline getirildiği bir gün olarak anlam zenginliğine kavuşturulmuş olacaktır.
Oysa egemen iktidar ve kapitalist modernite güçleri küresel anlamda halkların başına bela haline getirmiş oldukları Corona virüs salgını ile emekçilerin, işçilerin, sosyalistlerin, devrimcilerin, demokratların 1 Mayıs’ı karşılamasını engellemek istemektedirler. Ama tüm dünya insanlığının, emekçilerinin ortak bir noktada bir araya gelerek içerisine girmiş oldukları kararlı tutum onların bu amaçlarına ulaşmalarının önüne geçecektir.
Türkiye’de egemen, iktidar güçleri her ne kadar son yıllarda 1 Mayıs’ı resmi olarak kabul etmek zorunda kalmışsa da, meydanlarda karşılanmasını/kutlanmasını engellemek için her türlü manevraya başvurduğu gibi, yasaklayıcı politikaları devreye koymaktan geri kalmamaktadır. Corona virüs salgınını da 1 Mayıs’ı engellemek için bir gerekçe olarak kullanmak istemektedir. AKP-MHP faşist diktatörlüğünün Corona virüs salgını ile birlikte uygulamaya koymuş olduğu politikalarda bunu doğrulamaktadır.
AKP-MHP faşist diktatörlüğü Corona virüs salgınını kendisi için bir kazanıma dönüştürmek için bir fırsat olarak kullanmış ve hala da kullanmaya devam etmektedir. İnsanlar için “sokağa çıkma” yasağı konulmuş ama kendisi sokakları işgal etmiştir. Yapılan baskınlarla sosyalist, devrimci, demokrat ve AKP-MHP faşist diktatörlüğüne muhalif olarak bilinenler daha da yoğunlaştırılarak zindanlara alınmış ve hala da alınmaya devam etmektedir. Başta HDP olarak demokrasi güçlerinin faaliyetleri neredeyse durdurulma noktasına getirilmiştir. HDP’li Belediyelere yönelik el koyma/işgal saldırıları devam ettiği gibi, vekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması için TBBM’ne onlarca fezleke gönderilmiştir. Bakuré ve Başuré Kürdistan dağları, gerilla bölgeleri kesintisiz bir şekilde bombalanmaya devam etmekte ve yoğun bir şekilde askeri işgal güçlerinin sevkiyatı yaşanmaktadır. KDP tarafından abluka altında tutulan Mahmur’a yapılan bombardımanlarla katliam gerçekleştirilmiştir. Rojava Kürdistan’ına saldırılara ara verilmediği gibi daha da tırmandırılmıştır. Ceza ve tutuk evlerinde bulunan AKP-MHP faşist diktatörlüğünün yandaşları, çete-mafya üyeleri/elebaşları, katiller, tecavüzcüler, uyuşturucu tüccarları, fuhuş şebekeleri vb.leri serbest bırakılmış ve bunun karşısında siyasal-devrimci tutsakları zindanlarda bırakılmıştır. Böylece zindanlarda tutulan siyasal-devrimci tutsaklar Corona virüs salgını ile katledilme sürecine alınmıştır. Daha şimdiden de bunun belirtileri açığa çıkmıştır. İşçiler, emekçiler çalıştıkları işlerden çıkarılmaya başlandığı gibi, resmi olarak işsizler safına katamadıklarını ise “ücretsiz izin”e ayırarak açlığa mahkum etmiştir. Küçük esnaf ve üreticileri iflasa sürükleyen kararlar alırken, yandaşlarına devlet imkanlarını sunmuşlardır. Yarattıkları yağma, talan, vurgun ortamında karaborsa teşvik edilirken, AKP-MHP faşist diktatörlüğü etrafında bir araya gelmiş olan çapulcular daha da palazlandırılmıştır. HDP’nin, AKP’li, MHP’li olmayan belediyelerin Corona virüs salgınına karşı halkın yanında olmasını engelleyici yasak ve baskılar devreye konulduğu gibi, yardım malzemelerine el konulmuş haklarında soruşturmalar başlatılmış, hatta göz altılara alınarak, tutuklamalarda bulunulmuştur.
Tüm bunlarda AKP-MHP faşist diktatörlüğünün Corona virüs salgını kendisi için bir fırsata dönüştürme çabalarının birer göstergesi olurken, ona karşı geliştirilecek olan mücadelenin de birer gerekçesi olmaktadır. Kürdistan ve Türkiye toplumları, emekçileri 2020 yılının 1 Mayıs’ını böylesi bir süreç ve koşullarda karşılamaktadır.
Ancak AKP-MHP faşist diktatörlüğünün Corona virüs saldırısıyla Kürdistan ve Türkiye toplumlarına, emekçilerine, sosyalistlere, devrimcilere, demokratlara vb. karşı yürüttüğü bu fiziki ve siyasal soy kırım saldırısıyla amacına ulaşması da mümkün değildir. Aksine “rüzgar eken, fırtına biçer” misali daha örgütlü ve yöntem zenginliklerini içerisinde taşıyan ve de hiçbir şekilde engellenemeyecek olan karşı koyuşunun/direnişinin gelişmesinin, yaşanmasının önünü açmıştır.
Kürdistan ve Türkiye toplumları, emekçileri Chicago işçilerinden Taksim şehitlerine tüm devrim ve sosyalizm şehitlerini selamlayarak; 2020 yılının 1 Mayıs’ını böyle bir mücadele gerçekliği ile karşılayacak ve yaşanılan her yeri, her yürek ve beyni birer 1 Mayıs meydanı haline getireceklerdir.
Cemal ŞERİK
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi