15 Şubat 2014 Cumartesi Saat 10:19
Rojava’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın verdiği emek bugün gerçekleştirilen devrimle sonuç veriyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bizzat eğitiminden geçen Rojava halkı, komplonun 15. Yıldönümünde, komployu bir kez daha lanetledi. Lekolin.org sitesi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın verdiği eğitimlerde bulunan, sohbetlerine katılan kişilerle söyleşi gerçekleştirdi. Kürt Halk Önderi ile kalma şansını elde eden kişiler adeta o günlere geri dönüyor ve o duygularla Kürt Halk Önderi ile olan anılarını şöyle anlatıyor:
Dindar Abdela (50) Dêrik “15 Temmuz 1990 yılında, babamla beraber Lübnan’a Önderliğin yanına gittik. Bir gün Önderliğin gerçekleştirdiği bir sohbete katıldık. Benim dikkatimi çeken Önderliğin yaptığı toplantı, sohbet çok farklıydı. Önderliğin çok farklı bir zekası vardı. Özellikle misafirlere ilgisi çok ayrıydı. Misafirlerle özel olarak ilgilenirdi. Misafirleri ile yemek yemeyi çok severdi. Yemekte sürekli misafirlerin yemek yiyip yemediğini takip ediyordu. Halk ile bir olan biriydi. Yani halka sorduğu sorular halkın yaşamından kesitlerdi. Halkı anlıyordu. Bu da beni çok etkiliyordu. Sorunlara asla çözümsüz yaklaşmıyordu. Kişi kendisini onun yanında güvende hissediyordu. Bakış açımızın genişlediğini hissediyorduk. Mesela Amûde’den bir kişi kendi köylerinin bize karşı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Önderlik o kişiye kendisinin doğru yaklaşımı ile onları kazanabileceğini kendisinin devrim ahlakına göre kendisini donatması durumunda o kişiler üzerinde de etkili olacağını yani çözümün yine kişinin kendisinde olduğunu söyledi. Yani Önderlikte sürekli yenilik felsefesi vardı. Kadın, çocuk, yaşlı kimin ile konuşuyorsa hep bir yenilik yaratıyordu. Sürekli akan bir çeşme gibi her zaman yeni fikirler üretiyordu. Önderlik her zaman insanın beynini özgürleştirmek istiyordu. Uluslararası komplonun benim üzerimde büyük bir etkisi oldu. Ancak bunu boşa çıkartacak olan tek şeyin mücadeleyi daha da yükselterek devam ettirmek olduğunu gördüm. ‘’ Şeklinde konuştu.
Wensa Çawiş (46) Dêrik 1980 yılında Önderliği bir kez gördüm. Daha sonra 1991 yılında Önderlik bizi çağırdı. Eşim o zaman dağa gitmişti. Önderlik eşi yaşamını yitiren ve dağa gidenleri özellikle çağırmıştı. Bize toplantı yaptı. Toplantıda Önderliğin insanı çözümlediğini gördüm. Toplantıda bize hep söylediği, ‘hep benim konuşma yapmamı beklemeyin. Yani ben her zaman konuşan siz de kameraya bakar gibi bana bakan kişiler olmayın, siz de tartışmalara katılın’ şeklindeydi. Tartışma ortamı oluşmasını istiyordu. Kadın olarak bizi güçlü kılıyordu. Bize kadınların erkek olmadan yaşayabilecekleri, ama erkeklerin kadın olmadan yaşayamayacaklarını söylüyordu. Kadın olarak varlığımızın yine bizim elimizle olacağını, güven kazanmanın yine elimizde olduğunu söylüyordu. Yani bir kadın olarak şu anda güçlü hissediyorsam kendimi bu Önderlik sayesindedir. Bize toplumu oluşturanların kadın olduğunu vurguluyordu. Çocuklarımız ile oyun oynuyordu, ilgileniyordu. Biz sahadan gelirken çocuklar ağlıyordu gelmek istemiyorlardı. Hatta onun yanında büyüyen Engizek isimli bir çocuk Önderlik yakalandıktan sonra intihar etti. Bir gün Önderlik ile yemek yedik. Yemekte olanların 6’si şehit eşiydi. Önderlik bir bir yemeklerini önlerine koydu. Yemekte yere düşen bir et parçasını alıp çöpe atacaktım. Önderlik bana kızarak, ‘ o et parçasını yiyeceksin’ dedi. Yani değerlere yaklaşımı çok farklıydı. Önderlik her zaman bize şehitlere layık eşler olmamız ve çocukları devrim çizgisinde büyütmemiz, çocuklara babalarının neden şehit düştüğünü onlara kavratmamız gerektiğini anlatıyordu. Önderlik kadınların birbirini sevmesini sağladı. Her zaman diyordu, ‘kadın olarak birbirinizi koruyun, kötü bir kadın varsa onu düzeltmek için uğraşın’ Yani diyebilirim ki Önderlik bizi insan kıldı. Son olarak bize dedi “benim size öğrettiğim kadın olun, sizin bildiğiniz kadın değil. Diye duygularını dile getirdi.
Zeliha Mihemed (50) 1989’da Önderliği gördüm. Şam’da Önderliğin toplantısına katıldım. Bize bir toplantı yaptığında başta bunun bir hayal olduğunu sandım. O zaman yaralı olan bir gerillayı evde tedavi ediyorduk. Biz yaralı bir gerillayı tedavi ediyorduk. Önderlik bunu öğrendiğinde bir anne olarak devrimcilere sahip çıkmanın önemi üzerinde durdu. Önderliği gördüğümüzde, devrim ruhu, parti ruhu daha çok içimize girdi. Önderliğin toplantısına katıldığınızda kendimizi çok farklı hissediyorduk. Yani bir çocuk da bir büyük de kendisini çok rahat Önderlikte görebiliyordu. Her anı eğitim idi. Kadınlara özgün toplantılar yapıyordu. Bizim artık klasik kadınlar olmadığımızı, Önder APO fikirleri ile donatılmış kadınlar olduğumuzu ve buna göre hareket etmemiz gerektiğini belirtiyordu. Biz Önderliğin eğittiği kadınlar olarak bu komployu kınıyor ve Önderlik etrafında ateşten çember olacağımızı belirtiyorum.
Naif Eli (46) Dêrik ‘’14.01.1993’te Önderliğin yanına gittim. Bize bir toplantı yaptı. İlk yanına gittiğimizde, Önderlik elinde bulunan raporları okuyordu. Biz içeri girdiğimizde ayağa kalktı, bizi selamladı. Bir yandan da radyo dinliyordu. Benim dikkatimi çeken hem rapor okuyordu, hem bizimle sohbet ediyordu hem de radyo dinliyordu. Yani bir anda birden fazla iş yapabiliyordu. Aynı toplantıda sonra 5-6 yaşındaki çocuklar geldi. Önderlik çocukları karşılamak için ayağa kalktı, onları tek tek öptü. Önderliğin çocuklara çok farklı bir yaklaşımı vardı. Dünyada hiçbir Önder için kimse kendisini yakmamıştır. Ama Önderlik için yüzlerce kişi bedenini ateşe verdi. Önderlik kişiler için özgür yaşamdır. 15 Şubat uluslararası komployu nefretle kınıyoruz, Önderliğin davasına sonuna kadar sahip çıkacağımızın sözünü yineliyoruz.’’ Dedi.
Mihemed Heci Ebdileziz (55) Dêrik 1997 yılında Önderlik sahasına gittim. Önderliğin o zamanki bir konuşması halen aklımdadır. Önderlik o zaman şöyle bir konuşma yaptı: “Yeni dönemde bir halkın gerçeği ortaya çıktı. Biz de bu kapsamda çalışmalar yapıyoruz. Kimse artık evinde rahat oturamamalı Kürt halkının umutları büyüktür. Biz de bu umutları gerçekleştirmek için mücadele edeceğiz. Demişti. Önderliği gördükten sonra, birçok şiir yazdım. Şehitler üzerinde birçok şiir yazdım. Önderliğin yaptığı bir toplantıda oluşan durum hala aklımdadır. Toplantıda Bavê Nazê isimli bir yazar da vardı. Rusya’da kalan Amûdeli bir katipti. O zaman kalkıp Önderliğe “APO kimdir, APO bu heybetini nerden alıyor? diye sordu. Bunun üzerine ben elimi kaldırıp Önderliğe dedim “ izin verirseniz, ben cevap vermek isterim. Bana, “ tamam cevabını sen ver dedi. Ben de bir şiirle cevap verdim.
APO gele ne keseke
APO roje ne rewşeke
Ew deryaye ne çemeke
Ew diroke ne demeke
APO cenge ne daveke
APO jine ne gaveke
Ew milete ne maleke
Kaniya zere ne zêreke
APO vaye xweş nasbike
Bunun üzerine Önderlik o yazara dönerek ‘cevabını aldın mı’ dedi. Bunun üzerine yazar da ‘evet Önderliğim’ dedi.
Bişeng Rüstem
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info