25 Mayıs 2015 Pazartesi Saat 01:42
Önder: AKP ‘önlem’
olarak Sayın Öcalan’a tecrit uyguladı!
ANF-İmralı Heyeti
Sözcüsü Önder, AKP’nin HDP’ye yönelik ilgiden çekindiği ve savaşı meşru kılmak
için Kürt Halk Önderi Öcalan’a tecrit uyguladığını belirtti.
Öcalan ile görüşen devlet heyetinin görüşmeye dair bilgi
vermemesine ilişkin ise Önder, “HDP’nin yürüttüğü muhalif çizgi ve seçim
kampanyasının niteliğinden rahatsız olup muhtemelen Sayın Öcalan’ın HDP’buna
fren yaptırmasını istediler. Sayın Öcalan reddedince de öğrenmemizi
istemediler” dedi.
HDP Ankara Milletvekili Adayı ve İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı
Süreyya Önder, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve AKP’nin
planlarına dair ANF’nin sorularını yanıtladı.
‘HDP RÜZGARI VE SAVAŞ KARARI TECRİDİ GETİRDİ’
Neden tecrit dönemine girildi ya da dönüldü?
Devlet ve hükümet heyeti ile yürüttüğümüz müzakerelerde
oluşmuş belli mutabakatlarımız vardı. Bunlardan birisi de, İmralı
ziyaretlerinin herhangi bir engele takılmadan maksimum 15-20 günde bir gerçekleştirilmesiydi.
Ve bunun için izin ve benzeri mekanizmaların ve bürokrasinin aradan
çıkarılması. Hükümet buna 5 Nisan’a kadar belli ölçülerde bu mutabakata uydu. 5
Nisan’dan sonra aday listeleri kesinleştikten sonra, HDP’nin estirdiği rüzgar
ve AKP’nin anket bilgileri süreçle ilgili bütün olumlu yönelimlerin HDP
üzerinde yoğunlaşması sonucu hükümet böyle bir tutum aldı.
Öte yandan bütüncül politikalarına baktığımızda, özellikle
Cumhurbaşkanı’nın demeç, röportaj ve miting konuşmalarına baktığımızda,
kamuoyuna dönük, yeni bir savaşı meşru kılmaya çalışan bir kampanya yürüttüğünü
görüyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanı şu noktaya geldi, zihinsel olarak Sayın
Öcalan’ın belirttiği Dolmabahçe
Muhtabakatında da vücut bulan manifesto tam bir demokratikleşme pusulası, bu da
hükümetin kurmaya çalıştığı baskıcı yaklaşımları ve mutlak iktidar tutkusunu
bozucu bir şey. Bu anlamda bu iki gerekçe bir araya gelince, süreç hakkında bir
yeni değerlendirme yapma ihtiyacı hissettiler, ilk önlem olarak da bilindik
ezbere dönerek tecrit koşullarını uygulamaya soktular. “Silah bıraksınlar,
ondan sonra görüşsünler” ve benzeri yaklaşımların tümü büyük bir yalan.
Çünkü müzakerelerle gerçekleşen mutabakatta silah bırakma şart ve şekilleri de
kayıt altına alınmıştı. Bunun en majör gereği bundan sonraki müzakerenin
izleme heyeti nezaretinde yapılması ve bu mutabakatların resmi kayda
geçirilmesiydi. Bunlar yapıldıktan sonra da, Sayın Öcalan’ın silahsızlanma
kongresi için tarih belirlemesi gibi kronoloji izleniyordu.
Sayın Öcalan’ın devlet heyeti ile görüştüğü bilgisi var.
Bilgi bununla mı sınırlı?
Bu bilgiyi kendilerinden aldık. Bize ondan fazlası için
bilgi vermediler. Önce ‘biz ziyaret gerçekleştireceğiz’ dediler. Sonra da bize
bu ziyaretin gerçekleştiğini ama detaylı bir görüşmenin seçimden sonra
yapılacağını anons ettiler. Görüşmenin içeriğine dair herhangi aktarım
yapılmadı.
‘SAYIN ÖCALAN AKP’NİN İSTEDİĞİ TUTUMU REDDETTİ’
Sizce neden görüştüler ve neden ayrıntı vermediler?
Muhtemelen HDP’nin yürüttüğü muhalif çizgi ve seçim
kampanyasının niteliğinden son derece rahatsız oldular. Bunun HDP’ye yarattığı
ivmeyi gördüler. Muhtemelen Sayın Öcalan’ın buna fren yaptırmasını, en azından
AKP’ye dönük kısmı için bir tutum önermesini istediler. Biz de son üç
görüşmemizden biliyoruz ki, Sayın Öcalan bu lakayt ve ciddiyetinden uzak
tutumdan rahatsızdı. Böyle bir tutum almayı reddetti. Reddedince de bizim bunu
birinci elden öğrenmemizi istemediler, diye düşünüyorum.
Son günlerde sizin görüşme yapmanıza dair hiçbir gelişme
yaşanmadı mı?
Hiçbir gelişme olmadı. Zaten hükümetle diyalog kapımız
tamamen askıya alınmış durumda. Çünkü bir yandan bize, kampanyamıza dönük
oluşturulan nefret dili varken, bu nefret dili bütün bu saldırılara hem zemin
hem teşvk işlevi görürken, öte yandan müzakere koşullarında görüşmeleri beklenemez.
Yüz yüze gelmekten bile kaçınıyorlar. Soracağımız ilk şey bu tutumları olacak.
Böyle bir pozisyona girmek istemiyorlar.
‘SEÇİM SONUÇLARI BELİRLEYİCİ’
‘Çözüm süreci’nin seyri nasıl belli olacak?
Hükümet muhtemelen bizi baraj altında bırakmak ve
müzakereleri daha sınırlı koşullarda yürütmek ve bir yerinde de sonlandırmak
gibi düşünce içerisinde. Ama şüphesiz bunu seçim sonuçları belireyecek..
‘KCK DUYARLI, AKP SAVAŞ ÇABASINDA’
AKP’nin savaş hazırlığında olduğuna dair tepkiler, kaygılar
var. KCK de bu yönlü beyanda bulundu. Sizin öngörünüz ne?
Son üç aylık gündemimiz ağırlıklı olarak hükümetin bu
çabalarına dönük uyarılarla geçti. Çok az kısmında göreceli tutumlar
geliştirdiler ama esaslı bir dönüşüm gözlemlemedik. KCK de şu an ülkedeki
demokratik gelişimi en çok gözeten bir yerden, en yüksek bir duyarlılıktan
hareket ediyor. Bunu hem tutumlarında hem kamuoyuna dönük bilgilendirmelerinde
görüyoruz. Yine heyetetimizin görüşmelerinden edindiğimiz izlenim, bu. Zaten
‘İç Güvenlik Yasası’ böyle bir hazırlığın ön adımıydı.
DAİŞ’in cami
saldırısında en az 22 ölü
ANF-Suudi
Arabistan’da bir Şii camisine düzenlenen bombalı saldırının bilançosu
ağırlaşıyor. DAİŞ çeteleirnin düzenlediği saldırıda en az 22 kişi yaşamını
yitirirken, 100’ü aşkın kişi yaralandı.
Suudi Arabistan’da bir Şii camisine düzenlenen bombalı
saldırının bilançosu ağırlaşıyor. DAİŞ çeteleirnin düzenlediği saldırıda en az
22 kişi yaşamını yitirirken, 100’ü aşkın kişi yaralandı.
Yemen’deki benzer saldırıda da onu aşkın kişi yaralandı.
El Katif kenti yakınlarındaki El Kudayş’da bir camiye Cuma
namazı sırasında düzenlenen bombalı intihar saldırısında en az 22 kişi hayatını
kaybetti. El Arabiya televizyonuna göre, saldırıda 100 kadar kişi de yaralandı.
DAİŞ çetelerinin gerçekleştirdiği terör saldırısında
yaralananlardan en az 12’sinin durumunun ağır olduğu bildiriliyor.
Öte yandan, Suudi Arabistan’ın Şii Husilere yönelik
saldırılarının devam ettiği Yemen’de de Şiilerin gittiği bir camiye saldırı
düzenlendi. Yine DAİŞ çetelerinin düzenlediği saldırıda onu aşkın kişi
yaralandı.
Suudi Arabistan’daki Şii azınlığın önemli bir kısmı El Katif
bölgesinde yaşıyor. Ülkede Sünni ve Şii gruplar arasında sık sık gerginlikler
yaşanırken, Yemen’deki Şii militan grup Husilere yönelik saldırılarla birlikte
çatışmaların artma riski de bulunuyor.
YPG: 3 köy
özgürleşti, 4 çete sağ yakalandı
ANHA– YPG güçleri,
Komutan Rubar Hamlesinin 17. gününde 3 köyü çetelerden temizlerken, 13 çete
üyesini öldürdü. 2 tank ve 3 aracın imha edildiği çatışmalarda, 4 çete üyesi de
sağ olarak yakalandı.
Cizîr Kantonu’nun batı kırsalı ve köylerini kurtarmak
amacıyla başlatılan “Komutan Rubar Qamişlo Hamlesi nin 17. gününde başarılı bir
şekilde devam etiğini bildiren YPG Basın Merkezi, hamle kapsamında çetelere dün
gece ağır darbeler vurulduğunu kaydetti.
YPG açıklamasında, “Güçlerimiz hamle kapsamında
Serêkaniyê’nin 29 km güneybatısında yeni bir operasyon düzenlemiştir.
Güçlerimizin operasyonu sonucunda Wedahiyê, Xircir ve Tuwecil köyleri çete
işgalinden kurtarılarak özgürleştirilmiştir denildi.
YPG, bu operasyon esnasında çetelere ait 2 adet tank ile 3
adet askeri aracın da imha edildiğini, ayrıca 10 çete üyesinin de öldürüldüğünü
belirtti.
Güçlerimizin, Kezwan dağı ile Til Temir ve Hasekê arasında
kalan bölgede çetelerden kurtarılan köylerdeki arama faaliyetleri de devam
etmektedir denilen açıklamanın devamında “Bölgedeki kuşatma nedeniyle
kaçamayan ve köylerde saklandığı tespit edilebilen çete üyelerinin etkisiz hale
getirilmesi amacıyla dün gece bir operasyon düzenlenmiştir. Operasyonda Kezwan
dağı eteklerinde bulunan ve Til Temir’in 23 km güneyine düşen Mexluca köyü ve Til
Temir’in 11 km güneyinde bulunan Til Hemam Rojhilat köyü hedef alınmıştır. Bu
operasyonda güçlerimize ateş açan 3 çete üyesi silahlarıyla birlikte ölü olarak
ele geçirilmiş, 4 çete üyesi de sağ olarak yakalanmıştır ifadeleri kullanıldı.
YPG güçerinini aynı zamanda çetelerin bölgede döşediği
binlerce mayının halka zarar vermemesi amacıyla mayın temizleme faaliyetlerine
devam ettiğine de yer verilen YPG açıklamasında, şu ana kadar yüzlerce mayını
etkisiz hale getiren 1 YPG savaşçısının da yine bu faaliyeti esnasında bir
mayının patlaması nedeniyle şehadete ulaştığı kaydedildi.
El-Nusra çeteleri 30
kürdü kaçırdı
ANHA – Cephet
El-Nusra çeteleri, Efrîn_halep kentleri arasındaki yolda Efrînli 30 kürdü
kaçırdı.
Bölgedeki ANHA muhabirlerinin aktardıkları bilgilere göre
Cebhet El-Nusra çeteleri bu sabah, İdlib’e bağlı Biniş kasabası yakınlarında
Halep ve Şam’dan Efrîn’e gelen 2 yolcu otobüsünü durdurdu. Her iki otobüsten
tümü erkek olan 30 yolcuyu bir otobüse bindirerek bilinmeyen bir yere kaçıran
çeteler, kadın ve çocukları da diğer otobüse bindirerek Efrîn’e gönderdi.
Olayın tanığı kadın yolcular, El-Nusra çetelerinin Ramî
Ebduletîf Xerqan adındaki bir çetesinin Efrîn’e geldiğini ve bird aha geri
dönmediğini ileri sürerek buna karşı kürt erkeklerini kaçırdıklarını belirtti.
Kaçırılan kişilerin akibeti bilinmiyor.
New York Times: Erdoğan doğrulara giderek daha fazla düşman
oluyor
DİKEN-Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) ardından
ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times da Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’ın hedefindeki Hürriyet gazetesine destek verdi.
Bugünkü başyazısını Erdoğan ve hükümet tarafından baskı
gören basın kuruluşlarına ayıran New York Times, “Erdoğan, doğruların
söylenmesine giderek daha fazla düşman oluyor diye yazdı.
‘Türkiye’nin üzerinde kara bulutlar‘ başlıklı başyazı,
“Hayati parlamento seçimlerine iki hafta kala, Türkiye’de gerilim yükseliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalifleri, Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin kazanmasının garantiye alınması için yeni bir baskı sürecinin başlamasından
korkuyor. Siyasal sürecin vahşi şekilde manipüle edilmesi ise ciddi bir hata
doğurabilir ifadeleriyle başlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkan olması için hayal ettiği
Anayasa değişikliği için AKP’nin parlamentoda en az 330 sandalye kazanması gerektiğini
hatırlatan New York Times, 2011 seçimlerinde partinin 326 milletvekilinin
parlamentoya girmeye hak kazandığını hatırlatıyor.
‘Erdoğan’ın Türk medyasını korkutması ve hakim olmasının
uzun geçmişi’ne dikkat çekilen başyazıda, Mısır’ın devrik cumhurbaşkanı
Muhammed Mursi’ye verilen idam cezasını ‘Dünya şokta! Yüzde 52 oy alan
Cumhurbaşkanı’na idam‘ başlığıyla duyuran hurriyet.com.tr hakkında başlatılan
hukuki sürecin endişe verici olduğu belirtildi.
Hürriyet gazetesine yöneltilen suçlamalar için ‘Türkiye’nin
hala bir demokrasi olduğu fikrine karşı bir tokat‘ benzetmesini yapan gazete,
Fethullah Gülen cemaatine yakın basın kuruluşlarının ‘topluma ulaştırılmasında
devlet imkânlarının kullanılmasının engellenmesi‘ne yönelik başvuruyu da
hatırlattı.
Başyazı şu ifadelerle sonlanıyor: “Türkiye daha önce de sert
siyasi kampanyalarla karşılaştıysa da, bu özellikle kirli. Atmosfer alışılmadık
şekilde karanlık ve korkutucu. Erdoğan, doğruların söylenmesine giderek daha
fazla düşman oluyor. ABD ve Türkiye’nin NATO’daki diğer müttefikleri, onu bu
yıkıcı yoldan geri dönmesi için uyarmalı.
Murat Karayılan: AKP
hile yapar, HDP, yüzde 10,5-11 oyla barajı aşamaz
T24-‘Silahlı
güçlerimiz kimseye baskı yapmıyor’
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan HDP’nin seçimlerde
alacağı 10,5-11 oyun barajı geçmesine yetmeyeceğini savundu. Karayalçın,
“HDP’nin 10,5-11 oy olması durumunda AKP’nin hile yapacağını ancak 12-13
puan civarında oy alırsa bunu yapamayacağını” ifade etti.
Avrupa’da yayın yapan Med Nuçe’ye söyleşi veren Karayılan
Türkiye dışında oy verme işleminin 30 Mayıs’ta sona ereceğini ve yurtdışında
yaşayan oy verme hakkına sahip herkesin mutlaka sandık başına gitmesi
gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
“HDP’nin alacağı yüzde 10.5-11 oy ile ile barajı
aşamayacağını düşünüyorum. Çünkü, hile yapar, oyları geçersiz sayar veya
çalarlar. Yüzde 12-13 olursa, bunu yapamazlar. HDP’nin hedeflediği oy oranı
yüzde 14-15 olmalı. Türkiye’nin istikrar özgürlüğü barışından yana kesimler
gerçekten sorumlu davranmalı.”
‘Silahlı güçlerimiz kimseye baskı yapmıyor’
Karayılan, geçtiğimiz günlerde AKP’li Anadolu Ajansı’nın
servis ettiği ‘HPG damgalı’ bildirilere de değinerek, silahlı güçlerinin hiçbir
kimseye baskı yapmadığını, ortaya atılan iddiaların ise çarpıtma olduğunu
belirtti. 7 Haziran seçiminin bütün tüm Türkiye toplumu için önemli olduğunu
söyleyen Karayılan, Türkiye halkının yapacağı seçime herkesin saygı göstermesi
gerektiğini düşündüklerini belirterek, “Özellikle seçim sonuna kadar
hiçbir biçimde herhangi bir şiddet durumuna yönelme durumumuz olmayacağını
açıklıkla belirtiyoruz” diye konuştu.
Kürt illerinde askerlerin sürekli hareket halinde olduğunu,
sadece üzerlerine gelinmesi halinde ‘meşru müdafaa şartları’ içerisinde
karşılık vereceklerini anlatan Murat Karayılan, HDP’nin yüzde 10 seçim barajnı
aşacağına dair bir çok veri, anket bulunduğunu söyledi. Karayılan, HDP ile
ilgili düşüncelerini ise şöyle ifade etti:
‘Biz seçim partisi değiliz’
“Kürtler, tarihinde ilk kez, Türkiye’deki demokratik
güçler sistemden dışlanan tüm kesimler ile birleşmiş, bir güç olmuş, yüzde
11-12 düzeyini yakalayacak duruma gelmiş. Bizim bu durumda kalkıp silah
kullanmamız olacak bir şey midir? Sanki HDP bizim partimiz ikimiz aynıymışız
gibi davranıyorlar. Biz seçim partisi değiliz. Yalçın Akdoğan başta olmak üzere
hükümet yetkililerinin ağzını bozarak bize sarf ettiği şeylere burada cevap
vermek istemiyorum. Onların üslubu 12 Eylül cuntacılarından bir farkı yoktur.
HDP’yi dışlamak, hedef, demokrasi için tehlikeli, zararlı göstermek,
ötekileştiren tutumların hepsi yapılabilecek en berbat şeylerdir. Ciddi bir
siyaset ortamında bu çok komik bir durumdur.
‘HDP’den sorumlu değiliz’
Kürt sorununu, Türkiye’yi demokratik ortama kavuşturarak
çözmek istiyoruz. HDP yasal bir yapılanmadır. HDP, geçmişi, temeli olan sol
sosyalist demokratik birçok partinin içinde yer aldığı bir projeye sahip.
Sadece Kürtler’den ibaret değil. Türkiyeli birçok çevre, kurum, kuruluş, sivil
toplum kuruluşunun içinde yer aldığı siyasal yapılanma. AKP’nin bir rakibi.
Rakibini kötülemek için HDP’yi silahlı güç sanki biz göstermek doğru değil.
HDP’nin projesini uygun buluyor ve destekliyoruz. Bizim konuşmalarımız destek
amaçlıdır. Barışı geliştirecek, sorunları çözecek, demokrasiyi geliştirecek
projeyi destekliyoruz. Ama ne HDP’den sorumluyuz, ne HDP bizden sorumludur.
‘HDP silahlı güçtür demek doğru değil.”
Halka B ve C planlı tehdit
K24-Halkı seçimle tehdit eden Akdoğan’ın ardından Erdoğan da
savaşa hazırlandıklarını itiraf etti. Yaklaşan seçim hezimetini şimdiden
hisseden ve mitinglerinin sönük geçmesinden yakınan Erdoğan, seçim sonuçlarına
göre yine B ve C planlarından söz ederek şantaja başvurdu
SEÇİMLE TEHDİT ETTİ
“7 Haziran bir kırılma noktasıdır diyen Erdoğan, bir seçim
yenilgisi halinde bunun faturasını Kürtlere ödetme niyetini vurgularken,
“Nerede, kim, ne yapıyor bunların hepsi kayıtlarda mevcuttur diyerek savaş
politikaları için şimdiden fişleme ve hazırlık yaptığını ağzından kaçırdı.
YENİLGİNİN FARKINDA
Parti olarak seçime girme kararının Öcalan’dan bağımsız
alındığı yalanını da tekrarlayan Erdoğan, HDP’nin gelişiminden duyduğu
rahatsızlığı dile getirirken, AKP’ye ilgisizliği de ‘rehavet’le açıklamaya
çalıştı. Erdoğan, İmralı tecridini ise ‘duruma göre izin vermem’ diyerek itiraf
etti.
Seçim meydanlarında AKP için miting yapmaya devam eden
Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan, ipe sapa gelmez zehir zemberek açıklamalar yaptı
Kürt halkını tehdit etti. Faşist cunta şefi Kenan Evren’i dahi evinde
ağırlayan, her iktidarın eteğine oturan, Mehmet Barlas’ın sorularında da daha
çok muhalefeti suçladığı programda Erdoğan, Kürt sorunu için çok tartışılacak
ifadeler kullanırken “7 Haziran bir kırılma noktasıdır dedi.
‘İki parti yarışıyor’
A Haber ile ATV’nin ortak programında yalaka-çanak sorular
yanıtlayan Erdoğan, HDP’nin parti olarak seçime girmesinden duyduğu
rahatsızlığı yineledi. Erdoğan “Bana göre bu konuda İmralı’nın bir etkisi
yoktur, bunda dışarıdakilerin etkisi vardır dedi. Erdoğan, AKP’nin esas olarak
HDP ile yarıştığını da, “Bu seçimlerde esas olarak iki parti yarışıyor, diğerleri
değil, biri AK Parti’dir, diğeri (HDP) malum partidir sözleriyle ifade etti.
Erdoğan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürtler ve örgüt üzerindeki
etkisini, “Bu mesele bana göre tabulaştırıldığı için (İmralı) oradan
gelebilecek mesajların zaman zaman dağı etkilediği söyleniyor, zaman zaman
siyasi hareketi, zaman zaman Avrupa’yı… diye konuştu.
Erdoğan çözüm sürecinin de yine seçim süreciyle birlikte
askıya alındığını şu sözlerle dile getirdi: “Hukuk devleti olduğumuza göre
attığımız adımları buna göre atmak zorundayız, bütün işlerimizi de buna göre
yapıyoruz fakat bu çiğnendiği andan itibaren devlet B planını ve C planı
devreye sokacaktır. Barlas’ın “Yani bizim bir B ve C planımız var sorusuna
Erdoğan, “Olmaz olur mu tabi ki var dedi. “Yani çözüm sürecinin askıya
alındığı güvenlik tedbirlerinin devreye girdiği bir plan… sorusu üzerine de
Erdoğan, “7 Haziran bir kırılma sürecidir, ne olacağını görmeden bir şey
söylemek mümkün değil, ne olacağı çok daha açık ve net ortaya çıkacaktır
karşılığını verdi.
‘Fişliyoruz itirafı’
“HDP barajı aşıp Meclis’e giremezse Güneydoğu’da tekrar
silahlı eylemler başlar, barış ortamı biter deniliyor, ne diyorsunuz
şeklindeki soruya da Erdoğan, “Şimdi sizin ifade ettiğiniz, yani barajı
aşamazsa Güneydoğu’da durum ne olur? Bir defa Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün
imkanlarıyla, güçleriyle görevinin ne olduğunu bilir. Nedir? Bir defa, biz bu
ülkede mal güvenliğini sağlamakla görevliyiz, can güvenliğini sağlamakla
görevliyiz. Bunu temin etmek için ne gerekiyorsa bunu yapacak kabiliyette,
güçteyiz. Ordumuz, öbür tarafta emniyet teşkilatımız, öbür tarafta milletimiz
böyle bir şeye asla prim vermeyecektir ve böyle bir adım atmaya yeltenecek
olurlarsa da bunun bedelini, faturasını çok ağır öderler. Öyle ufak, tefek
değil. Şu anda belli şeyler yapılmıyorsa, ‘Bu süreç gölgelenmesin’ diye
yapılmıyor, ama nerede, kim, ne yapıyor bunların hepsi kayıtlarda mevcuttur
sözleriyle ‘fişleme’ itirafında bulunarak yanıt verdi.
‘Şartlar belirleyecek’
Erdoğan, “Size göre HDP’nin parlamento dışında kalması
diyaloğu aksatır mı?’’ sorusunu, ‘’Devlet, ülkedeki tüm STK’ları ile diyaloğunu
devam ettirir. Eğer siyasi parti olarak devam edecekse siyasi parti olacaktır.
Şu anda devletin kiminle ne zaman, nasıl, hangi şartlarda görüşeceği meselesi o
da yine yol haritasının, sürecin akışına bağlı olarak…’’ diyerek yanıtladı.
Tecrit inkarı
Erdoğan, Öcalan’a tecridi de inkar ederek şunları söyledi:
“Ailesi rahatlıkla belli aralıklarla gidip ziyaretini yapabiliyor.
Milletvekillerine gelince, buna yönelik de Adalet Bakanlığı zaten belli
zamanlarda bu tür müsaadeyi veriyor. Bunun ne zaman olup, ne zaman olmayacağını
herhalde dağ belirlemeyecek. Bu çalışmalar esnasında bir aydır görüşme
yapılamadığından, bundan dolayı şu ifade kullanılıyor ‘Bu bir defa ateşkesin
bitmesi anlamına gelir’. Sen kimsin? Türkiye Cumhuriyeti devleti yeri gelir
görüşmeye müsaade eder, yeri gelir müsaade etmez. Örneğin benim başbakanlığım
döneminde ben, yeri gelmiştir bakanıma ‘müsaade edin’ demişimdir, ama yeri
gelmiştir ‘hayır, edilmeyecek bu ara’ demişimdir.
Nasrallah’tan
‘seferberlik’ açıklaması
RADİKAL –
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, gazi ve yaralılarla gerçekleştirdiği
görüşme sırasında yaptığı açıklamalarda ‘Önümüzdeki aşamada da tüm halk için
genel seferberlik ilan edebiliriz’ dedi.
Sol’da yer alan habere göre, Nasrallah’ın açıklamaları şu
şekilde:
“Önümüzde üç seçenek var: 1) Geçmişteki dört yıldan
daha fazla savaşmak 2) Teslim olmak suretiyle kadın ve kızlarımızın boğazlanıp
esir olmasına göz yummak 3) Ya da Filistin’in işgali gibi yeni bir faciayla
yüzleşmek, sürgün olmak.
Eğer bu savaşta yarımız şehit düşer ve diğer yarımız sağ
kalır ve izzet ve şerefle yaşarsa bu bizim için daha iyidir. Hatta bu savaşta
dörtte üçümüz şehit olsak ve geriye dörtte birimiz kalsak, ama izzet ve şerefle
yaşamaya devam etsek bu da iyidir. Elbette inşallah bu kadar şehit vermeyeceğiz
fakat fiili durum büyük fedakarlıklar gerekmektedir, zira saldırı büyüktür.
Artık Arabistan, Katar ve Türkiye arasındaki ihtilaflar son bulmuştur ve hepsi karşımızda
birleşmiş durumdadır.
‘ BUGÜN KİMSENİN KARŞISINDA SUSMAYACAĞIZ’
Artık her kim başkalarını gönülsüz kılıp morallerini bozar
ve bundan başka söz söylerse ahmak, kör ve haindir. ABDelçiliğinden beslenen
Şiiler hain ve satılıktırlar ve bizim bu konudaki kabulümüzü asla
değiştiremezler.
Artık daha fazla sessiz kalmayacak ve hiç kimseyi idare
etmeyeceğiz. Bu, direnişin varlık yokluk savaşıdır. Onur ve din savaşıdır. Gün
seferberlik günüdür. Buna herkes katılabilir, isterse sadece dille olsun.
Herkes bu seferberliğe katılabilir. Halkın gözünde itibarı olan herkes bu
seferberliğe katılmalıdır, alimler konuşmalıdır. Önümüzdeki aşamada da tüm halk
için genel seferberlik ilan edebiliriz. Her yerde savaşabiliriz diyorum. Bugün
kimse karşısında susmayacağız. Her kim bizim karşımızda durur ve sözle buna
engel olmak isterse gözlerinin içine bakacak ve sen hainsin diyeceğiz, ister
büyük olsun ister küçük.”
Ordunun saldırısı
sonrası FARC ateşkesi askıya aldı
RADİKAL –
Kolombiya ordusu, 2 yıldır süren barış görüşmelerine rağmen, FARC gerillalarına karşı kapsamlı bir saldırı
gerçekleştirdi. FARC üssüne yapılan saldırıda 26 FARC üyesinin öldüğü
belirtildi. FARC, saldırıyı kınarken ateşkesi askıya aldığını duyurdu.
Evrensel’de yer alan habere göre, Kolombiya Devlet Başkanı
Manuel Santos saldırıyı, “Gorgona saldırıları, uyuşturucu kaçakçılığı,
haraç ve yasa dışı madenciliğe karşı güçlü bir eylem ” olarak niteledi.
Kolombiya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da Devlet Başkanı
Santos’un, 15 Nisan’da hava saldırılarının kaldığı yerden devam etmesi yönündeki
çağrısı sonrası FARC’a karşı ilk büyük darbenin indirildiğini belirtti.
Kolombiya’da barış görüşmeleri 2012’de başladı ancak
taraflar ateşkes ilan etmedi. FARC, geçtiğimiz yıl süreci güçlendirmek için tek
taraflı ateşkes ilan etti ancak Nisan ayında orduya yönelik gerçekleştirildiği
iddia edilen bir saldırı sonrası Kolombiya Devlet Başkanı Santos, hava
saldırılarına devam edilmesi yönünde talimat verdi.
‘HÜKÜMETİN TUTARSIZLIĞI BU SONUCU DOĞURDU’
Son saldırı sonrası FARC’tan yapılan açıklamada
“Ateşkesi askıya almak düşündüğümüz bir şey değildi ancak Santos
hükümetinin tutarsızlığı bu sonucu doğurdu” denildi.
Kolombiya’da 50 yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar
sırasında ölen, kaybolan ve yerinden edilenlerin sayısının 7 milyonu aştı.
Baraj talan oldu’ –
Vatan
İzmir’de büyük bir kalabalığa seslenen HDP Eş Genel Başkanı
Demirtaş, İzmirlilere teşekkür etti ve “Gündoğdu’nun resmi, Kenan Evren’in
getirdiği barajın talan olduğunun fotoğrafıdır dedi.
HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, İzmir Gündoğdu Meydanı’nda toplanan binlerce kişiye
seslendi. “HDP’nin kardeşlik selamına her yerde bir karşılık almak bizim için
onurdur. İzmirlilere de bu coşkuya kattıkları coşku için kutluyorum diyen
Demirtaş şöyle konuştu:
BARAJ TALAN OLDU: 7
Haziran cumhuriyet tarihimizin en kritik seçimi olacak. En büyük kırılmayı
yaratan seçim olacak. Bu kırılma özgürlükten yana olacak, umudun büyüdüğü,
barış ve kardeşliğin büyüdüğü taraftan olacak. Bu kırılmanın diktatörlükten
yana olmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu seçim sadece bizi parlamentoda kim
temsil edecek seçimi değil. Çocuklarımız bu ülkede nasıl yaşayacak bunun
seçimi. Gündoğdu’nun resmi, Kenan Evren’in getirdiği barajın talan olduğunun
fotoğrafıdır.
GENÇ YAŞAM KARTI:
Yeni bir Türkiye inşa edeceksek, en demokratik ilkelerle inşa edeceğiz. Herkes
kadrolu çalışan olacak, taşeronu kaldıracağız. Gündoğdu Meydanı öylesine bir
haykırmalı ki Bursa’daki metal işçisi kardeşimiz, ‘İzmir’de de işçiler ayakta’
diyebilmeli. Ancak böylesi dayanışmalarla ülkemizi düzlüğe çıkarabiliriz Büyük
insanlık şiarıyla ilerleyeceğiz. Bütün medeniyetleri görmüş bu topraklar bütün
insanlığı beslemiştir, yine besleyecektir. Bütün gençlerin cebinde ‘Genç Yaşam
Kartı’ olacak. İçine de her ay 200 lira konacak.
UCUZ HESAPLAR: AKP işi gücü bırakmış, bize oy verin
çalışması değil, HDP’ye oy vermeyin kampanyaları yapıyorlar. AKP gece gündüz
çalışsa 1 puan oyunu artıramaz. İnşallah baş üstü kafa üst düşmeye devam
edecek. AKP, HDP’yi barajın altında bırakırsa HDP yüzde 9’luk oyu AKP’nin
hanesine yazılıyor. Bunun için HDP’ye çirkinleştirici kampanyalarla 65-70
milletvekili bedava almak varken niye HDP’yi alalım diyorlar.
KARARSIZLARA ÇAĞRI:
HDP’ye oy vermek istiyorum ama kararsızım diyenler bu sıradan bir seçim değil.
Bu parti en demokratik programı ortaya koydu. Bu ilerici programa sahip parti
sizin kararsızlığınızla baraj altında kalırsa AKP’nin karanlığından kurtulmak
daha zor olacak. Emaneten verdiğiniz her bir oyun karşılığını
göreceksiniz. Zannediyor musunuz IŞİD
yönünü buraya dönmeyecek? IŞiD barbarlığına dur diyebilen tek bir yer var.
Rojava ve Kobane. Onlar farklılıklarıyla bir arada kazandılar.
Syrizia Dış İlişkiler
Temsilcisi ve Merkez Komitesi Üyesi Yiannis Bournous, HDP’nin zmir mitingine
katılarak bir konuşma yaptı ve “Yaşasın barış ve kardeşlik, yaşasın halkların
dayanışması dedi.
O faşist barajı aşacağız – Hürriyet
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Iğdır’da yaklaşık 8
bin kişiye hitap etti.
Ak Parti’nin iktidarı 7 Haziran’da kaybedeceği korkusu
içinde olduğunu savunan Yüksekdağ, şöyle konuştu:
“Bakın bütün siyasi iktidar erkanı toplanmış ve
dertleri davaları HDP’yi barajın altına itmek. Bu halkın heyecanlı akışı hiçbir
güç tarafından engellenemez. Bizler korku barajlarını aştık, bunu başardık.
‘Benden başka iktidar olmaz. Benden sonrası tufan olur’ dediler. Ve bütün
Türkiye halklarının üzerine korku salarak 13 yıldır iktidarda duruyorlar. Ama
artık Türkiye’ye saldıkları korku barajı çoktan aşıldı. Biz onların siyasi
barajını aştık. O faşist yüzde 10’luk barajını da hayli hayli aşacağız.
Türkiye’yi gözümüzün içine baka baka tehdit ediyorlar. Bizim o koltuklara, o
saraylara hiçbir tarih boyunca tamah ettiğimizi kimse görmedi. Bizi Allah
onların, yoksulun sırtında kurulan saraylardan uzak tutsun. Zenginlik, şatafat
ve servet içinde sürdürdükleri yaşamdan Allah bizi uzak tutsun. Bize oy versin
vermesin herkes kazanacak. Başbakan ‘Günde 4 miting yapıyorum’ diyor. Ben de
Sayın Başbakan niye yoruyorsun ki kendini, Cumhurbaşkanı zaten senin yerine her
yerde miting yapıyor. Seni zaten başbakan yerine koymuyor. Cumhurbaşkanı her
yerde tesis açılışı adı altında seçim mitingi düzenliyor. Artık yüzü yırtılmış
söylüyoruz, kar etmiyor. Tarafsız durması gereken bir makam, kişi şahsında bu
kadar tahrip edilmemiştir.”
Önder: Abdullah Gül
tekilfi iktidar tarafından sansürlendi- Vatan
HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kendisinin Abdullah
Gül’ün izleme heyetinde yer alması teklifinin hükümet kanadı tarafından
sansürlendiğini söyledi.
HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kendisinin 11.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün izleme heyetinde yer alması teklifinin hükümet
kanadı tarafından sansürlendiğini belirtti. Önder, “Neredeyse bütün
kanallara haber gitmiş. ‘Bu teklif haber bültenlerinde yer almayacak’ diye. Şu
hırsa, şu gözü dönmüşlüğe bakar mısınız?” derken Başbakan Yardımcısı
Yalçın Akdoğan’ın HDP’nin barajı aşması durumunda çözüm sürecinin biteceği
yönündeki sözlerini ise ‘zevzek temenni’ olarak nitelendirdi.
“BÖYLE ZEVZEK TEMENNİLER HAYATTA BİR KARŞILIK
BULMUYOR”
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Ankara’da 7
Haziran seçimlerinde HDP’yi destekleme kararı veren bir grup muhasebeci ve mali
müşavirlerle bir araya geldi. HDP olarak insanların gönüllerindeki ve
zihinlerindeki barajları yıktıklarını ifade eden Önder, “Bizim için en
faşist bu yüzde 10 barajını yıkmak kadar önemliydi” dedi. Başbakan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ‘Bu parti (HDP) barajı aşarsa çözüm süreci biter’
sözüne tepki gösteren Önder, “Allah’tan hayat temennilerle yürüyen bir şey
değil. Hayatın kendi yasaları var. Bu ülkenin neredeyse bütün insanlarının bir
barış arzusu var. Böyle zevzek temenniler hayatta bir karşılık bulmuyor.”
diye konuştu.
“DÜŞMAN İCAT ETMEDEN BU ÜLKEYİ YÖNETME HÜNER VE
KABİLİYETİNE SAHİP DEĞİLLER”
Siyasi partilerin demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu
kaydeden Sırrı Süreyya Önder, dünyanın hiçbir yerinde yüzde 10 seçim barajının
olmadığını ifade etti. Önder, “Arkalarında bir raf bunların. O rafta da
beş-on tane yafta. Bu, devletin yüzyıllık ezberidir. Düşman icat etmeden bu
ülkeyi yönetme hüner ve kabiliyetine sahip değillerdir. Bu düşman her gün
değişir. Bugün düşmanlaştırdığı ile dün kol koladır. Artık yüz de gitmiş,
astarı da gitmiş.” dedi.
“TELEVİZYON PROGRAMINDA ABDULLAH GÜL’E ÇAĞRI
YAPTIM”
Kendisinin başta önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak
üzere TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, eski
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e ve CHP’nin diplomat kökenli milletvekili Faruk
Loğoğlu’nun ‘izleme heyeti’ne dahil edilmesini teklif ettiğini kaydeden Önder,
“Ben bir televizyon programında Sayın Abdullah Gül’e çağrı yaptım. Bu
ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış, müzakere sürecinin de bütün aşamalarını
biliyor. Yandaş kalemlerden devşirerek bu kadar itibarsızlaştırdığınız izleme heyeti
bunlardan oluşacağına böyle insanlardan oluşur. Herkesin de kalbi rahat olur,
bunların yapacağı şahitliğe.” diye konuştu.
“BÜTÜN KANALLARA HABER GİTMİŞ BU TEKLİF HABER
BÜLTENLERİNDE YER ALMAYACAK DİYE”
İsimlerin çoğaltılabileceğini kaydeden Önder, “Sayın önceki
cumhurbaşkanı, bu meseleyle bir ombudsman mahiyeti ile, bir nezaretçi, bir
müşahit izleme heyeti niteliği ile uğraşmasından daha aziz bir iş var mı bu
memlekette? Neredeyse bütün kanallara haber gitmiş. ‘Bu teklif haber
bültenlerinde yer almayacak’ diye. Şu hırsa, şu gözü dönmüşlüğe bakar mısınız?
Yav, sizin partinizin kurucusu. Sizin partinizin meclis başkanı. Sizin
partinizin bakanı.” dedi.
HDP olarak kendilerinin büyük bir özgüvenle bir izleme
heyeti oluşturulmasını teklif ettiklerini kaydeden Önder, izleme komitesinden
ancak ‘yan çizeceklerin’ korkacağını vurguladı.
Kadir İnanır’dan
HDP’ye destek – Milliyet
HDP’den gelen milletvekili adaylığını sağlık nedenlerini
gerekçe göstererek kabul etmeyen ünlü sinema sanatçısı Kadir İnanır, barış ve
demokrasi için HDP’nin barajı aşması gerektiğini söyledi.
İstanbul’da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve İstanbul
Milletvekili ve Ankara Milletvekili Adayı Sırrı Süreyya Önder’le bir araya
gelen İnanır, HDP’ye desteğini açıklama ile ortaya koydu. Görüşmede genel
seçimler, çözüm süreci ve HDP’nin yüzde 10 seçim barajını aşmasına yönelik
konular ele alındı. Dolmabahçe görüşmesinde okunan 10 madde içinde yer alan
İzleme Heyeti’ndeki isimler arasında adı geçen İnanır, Kürt sorununun çözümüne
yönelik açıklamaları ile dikkat çekmişti.
İnanır, Demirtaş ve Önder’le görüşmesinde, HDP’nin barajı
aşmasına yönelik çalışmaya desteğini
açıklarken, “Ülkemizde barış ve demokrasi için HDP’nin barajı mutlaka
aşması gerek dedi. İnanır’ın herkesi
HDP etrafında dayanışmaya ve oylarına sahip çıkmaya çağırdığı ifade edildi.
İzmir performansı
sandığa yansırsa, HDP barajı rahat aşar
Ruşen Çakır – Analiz
Salı günü Adıyaman’da, dün de İzmir’de HDP mitinglerini
izledim. Her iki mitingde, aylar önce dile getirdiğim “HDP barajı
aşar” önermemin doğruluğunu koruduğuna kani oldum. Halbuki gerek aday
listelerindeki, gerekse seçim beyannamesindeki bazı sorunların, HDP’nin yüzde
10’u aşmasına engel çıkarma riski vardı. Büyükşehirlerde üst sıralarda Kürt
adayların sayısının nispeten az olması, Diyanet ve zorunlu din dersi üzerine
söylemlerin muhafazakâr seçmende doğurabileceği rahatsızlıklar HDP için
sıkıntıya yol açabilirdi. Fakat başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, siyasi
iktidar sözcülerinin HDP ve Selahattin Demirtaş’a yönelik özellikle din temelli
eleştirileri ters tepmişe benziyor. Bu noktada Demirtaş’ın son mitinglerinde,
örneğin Adıyaman’da dini söyleme de sahip çıktığını, kendisini bir Müslüman
olarak tanıttığını, İslamiyet içerisinden konuştuğunu gördük.
SERİNKANLI TUTUM KAZANDIRIYOR Baraj için esas önemli yerler
büyükşehirler. Adana ve Mersin mitinglerine gitmedim ama HDP’lilerin memnun
olduğunu duydum, izmir’de de memnun görünüyorlardı. Gündoğdu Meydanı’nda MHP’yi
de izlemiştim, başarılıydı. Ama dünkü HDP mitingi onun da ötesindeydi. HDP,
izmir’deki bu performansı sandığa yansıtabil irse, barajı aşmada
zorlanmayacaktır. Yine de şu 3 hususun altını çizmek lazım: 1- İzmir mitingi de gösterdi ki HDP’yi esas
olarak Kürtler, özellikle de gençler ve kadınlar sırtlamış durumda. Halbuki bazı
HDP’liler bu realiteden rahatsız olduklarını düşündürecek refleksler
veriyorlar. 2- Demirtaş HDP için çok
önemli bir figür, ama öne çıktıkça yalnız kalıyor. 3- Seçime iki hafta kala HDP’ye yönelik yeni ve daha
sert provokasyonlar olabilir. Adana ve Mersin saldırılarının ardından
sergilenen serinkanlı tutum korunursa HDP’nin önü iyice açılır. Ancak 6-7
Ekim’deki gibi tepkiler sokağa taşarsa HDP’nin barajı aşması hayal olur.
Elde Kuran sallanmaz
– Cumhuriyet
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlarda Kuran’ın Kürtçe mealini göstermesine tepki
gösterdi. Yılmaz, “Kuranıkerim’in politikaya alet edilmesi doğru değil.
Onun gösterileceği yer meydanlar değil” dedi.
7 Haziran sürecinde Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın mitinglerine
rastlayan ezanların geciktirilmesi, Cumhurbaşkanı’nın meydanda Kuran göstermesi
ve son olarak da AKP’li adayların camilerde propaganda yapması konusunda
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’den gelmeyen yorum, eski Başkan Mehmet
Nuri Yılmaz’dan geldi. “Ezanın geciktirilmesi uygun olmadı, meydanlarda Kuran
göstermek doğru değil, camiler siyaset mekânı değil oralarda propaganda
yapılması asla tasvip edilemez diyen Yılmaz, “Partiler birbirleriyle din
üzerinden değil, icraatlerı üzerinden tartışsınlar çağrısında bulundu.
Ezan geciktirilemez
Mehmet Nuri Yılmaz, seçim sürecinde siyasin merkezine oturan
Diyanet ve din üzerinden yapılan tartışmaları Cumhuriyet’e değerlendirdi.
“Geçtiğimiz günlerde, önce Cumhurbaşkanı’nın, ardından Başbakan’ın mitingine
rastlayan ezanlar geciktirildi. Siz daha önce böyle bir uygulamaya şahit
oldunuz mu? sorumuz üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:
“Olmaz… Vakit geldiği zaman ezan okunur. Türkiye’de bugüne
kadar böyle birşey olmadı. Ezanlar okunurken, eğer konuşma yapılıyorsa ara verilir.
Ezan bittikten sonra konuşmaya devam edilir. Ezanın geciktirilmesi doğru
olmadı.
Yılmaz, bazı AKP’li milletvekili adaylarını camilerde
cemaatten oy istemelerine de tepki gösterdi. “Camiler siyaset mekanı değil
diyen Yılmaz, “Camilere siyasetin girmesi doğru değil. Günlük politikaların
camilere girmesi asla tasvip edilemez. Bu çok büyük yanlıştır ve yapılmaması
gerekir dedi.
Eski Başkan Yılmaz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
meydanlarda Kuran’ın Kürtçe mealini göstermesi ve sonrasında AKP ile HDP
arasında din üzerinden yaşanan atışmaları da değerlendirdi. Yılmaz, bu konuda
da şu çarpıcı mesajı verdi: “Kuranı Kerim’in politikaya alet edilmesi doğru
değil. Onun gösterileceği yer meydanlar değil. Partiler birbirleriyle dini
yönden değil hizmetleri üzerinden tartışsınlar. Dini tartışma yapmamak lazım.
İktidarı topa tuttu –
Zaman
AKP’nin kurucularından HDP Mersin milletvekili adayı Dengir
Mir Mehmet Fırat, eski partisine yönelik sert eleştirilerde bulundu.
İktidarı kaybedeceğini anlayan AKP’nin ‘din tefeciliği’
yapmaya başladığını söyleyen Fırat, Adana ve Mersin saldırılarından da iktidarı
sorumlu tuttu. Adana ve Mersin saldırılarına yönelik iktidar kanadından yapılan
açıklamaların inandırıcılığı olmadığını söyledi. Başbakan Davutoğlu, olayın
faili olduğu ileri sürülen kişinin DHKP-C ile bağlantılı olduğunu ileri
sürmüştü. Ancak daha sonra şahsın IŞİD’le bağlantılı olduğu ortaya çıktı.
DHKP-C’nin bugüne kadar yapmış olduğu eylemleri daima ilan ettiğini hatırlatan
Fırat, “Zaten Başbakan’ın açıklamalarının bir inandırıcılığı yoktu. Biz şuna
inanıyorduk ki, olayın hemen ardından bir yayın yasağı konacak ve dosya
kapatılacak. Dolayısıyla bizim avukatlarımız bile dosyadaki delilleri
göremiyor. Bir oyalama taktiği ile seçimi geçirmek istiyorlar. diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun HDP’ye yönelik ‘terör
örgütünün uzantısı’ şeklindeki ifadesini hatırlatan Fırat, “Madem bu parti
terör örgütünün uzantısı, o halde neden masaya oturdunuz! sorusunu sordu. İşte
Dengir Mir Mehmet Fırat’ın gündeme dair açıklamalarından satırbaşları:
MİLLETİ YALANLARLA TAHRİK EDİYORLAR: “Görgü tanıkları,
kendilerine gösterilen fotoğrafın (Adana ve Mersin saldırılarına ilişkin) o
bombayı getiren adam olmadığını söylüyor. Dolayısıyla her zamanki gibi yalana
başvurup bir yandan da tahrik ediyorlar.
HDP’YLE GÖRÜŞMEK İÇİN YASA ÇIKARDINIZ!: “Cumhurbaşkanı
Adıyaman’daydı, orada da hep HDP’yi hedef gösterdi, bu partinin PKK’nın bir
uzantısı olduğunu söyledi. O zaman ona sormak lazım madem teröristti, niye
görüşüyorsun? Bunun için iki de yasa çıkardın, MİT yasası. Devlet olarak
görüşüyorsunuz. Sen de ‘Oslo görüşmelerini ben başlattım’ dedin.
BAŞBAKAN YARDIMCIN BİLDİRİ AÇIKLADI: “Hem ‘terörist’
diyeceksin hem de o teröristle masaya oturacaksın! Hatta senin Başbakan
yardımcınla (Yalçın Akdoğan) beraber bildiriyi de açıklayacaksın. Bu,
samimiyetsiz olduğunu gösteriyor. Sadece din üzerinden gidip dini siyasete alet
ediyorlar. Maalesef öyle bir noktaya geldik ki, din tüccarlığını da bıraktılar,
din tefeciliğine başladılar.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ’I KATLEDECEKLERDİ: “Bu bombadan önce de
60’a yakın seçim büromuza saldırı oldu. Eş Genel Başkanımız Selahattin Bey’in
evinin önüne 4 sivil polis –polis oldukları sonradan anlaşıldı- gönderdiler.
Bunun yanlışlık olduğunu söylemek kargaları bile güldürür. Demirtaş, kapıyı
açmış olsaydı, onu orada katledip sonra da birilerinin üzerine atacaklardı.
Yapılmak istenen buydu.
PROVOKASYONLAR SÜRECEK: “Bundan sonra da provokasyonların
sona ereceği kanısında değilim. Çünkü çok büyük bir korku içerisindeler. Her
gün önlerine gelen kamuoyu yoklamasında oylarının düştüğünü, HDP’nin de barajı
aştığını görüyorlar.
AKP YÜZDE 52’NİN ALTINA DÜŞERSE ERDOĞAN İSTİFA ETMELİ:
“HDP’nin barajı aşması onların yargılanması sonucunu getirecektir. O yüzden
büyük bir panik içerisindeler. Cumhurbaşkanı da tarafsızlığını ihlal edip
meydanlara inmiş durumda hem de Başbakan’dan daha çok çalışıyor. Kendisi için
halktan bir güvenoyu istiyor. Eğer 8 Haziran sabahı AK Parti yüzde 52’nin
altında bir oya alırsa -ki alacak- bu da Cumhurbaşkanı’nın güvenilirliliğini
kaybettiği anlamına gelir. Bana göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o makamdan istifa
etmesi gerekir.
Karayılan: ‘Seçime
kadar eylem yok’ – Milliyet
PKK’nın en önemli isimlerinden KCK Yürütme Konseyi üyesi ve
Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan, seçim sonuna kadar örgütün
hiçbir şekilde eylem yapmayacağını, askerin operasyon yapması halinde ise meşru
savunma haklarını kullanacaklarını söyledi.
Avrupa’dan yayın yapan Mednuçe TV’ye seçimler ve son
gelişmeleri değerlendiren Karayılan, örgütün seçime kadar eylemlere
yönelmeyeceğini açıkladı. Karayılan, “Özellikle seçim sonuna kadar hiçbir
biçimde herhangi bir şiddet durumuna yönelme durumumuzun olmayacağını açıklıkla
belirtiyorum. Sorun can meselesi oldu mu durum başkadır. Yani bunun dışında,
zorunlu savunma durumları dışında bizim güçlerimizin herhangi bir biçimde
şiddet kullanması söz konusu olmayacaktır dedi.
Başbakan olmanın
avantajı – Hürriyet
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, seçim kampanyasını devlet
imkanlarına sahip olmanın sağladığı muazzam bir avantajla yürütüyor, bu sayede
rakiplerine karşı önemli bir üstünlük sağlıyor. Şöyle ki: Davutoğlu, gideceği
yerin yakınlığı ve havaalanı durumuna göre devletin zirvesi için tahsis edilmiş
olan uçak ya da helikopter havuzundan yararlanıyor.
Uçaksa çoğunluk Gulfstream G550 tipi jet uçağını, yakın
kentler arasındaki intikallerde ise Başbakanlığa tahsis edilmiş 14 kişilik
Sikorsky S-92 tipi VIP helikopteri kullanıyor. Ayrıca gittiği ilin havaalanı
merkezden uzaktaysa, kente intikalinde de bu helikopterleri kullanabiliyor.
Gittiği her kentte Davutoğlu’nu 0002 plakalı resmi bir
Başbakanlık makam aracı, yine Başbakanlığa ait bir otobüs ve ayrıca partiye ait
“AK plakalı bir seçim otobüsü bekliyor. Duruma göre bunlardan yararlanıyor.
Böylelikle bir gün içinde gerektiğinde üç ayrı kentte miting yapabiliyor.
Davutoğlu’nun seçim çalışmalarında vergi mükelleflerinin
karşıladığı devlet imkanlarından nasıl yararlandığını gösterebilmek için Doğan
Haber Ajansı’nın haberlerini esas alarak Başbakan’ın tek bir gününü örnek
olarak büyüteç altına yatıralım.
1 GÜNDE 3 MİTİNG
Davutoğlu, 13 Mayıs Çarşamba günü NATO toplantısı için
bulunduğu Antalya’dan saat 12.15’te resmi uçakla Afyonkarahisar-Kütahya arasındaki
Zafer Havaalanı’na hareket etti, buraya 12.50’de indi. Başbakan, saat 13.00’te
helikopterle Kütahya Dumlupınar Stadyumu’na doğru havalandı ve 10 dakika sonra
futbol sahasına indi. Buradan seçim otobüsüyle miting alanına hareket etti ve
13.40’ta mitinge başladı. Davutoğlu, 14.12’de konuşmasını bitirip valiliğe
hareket etti, 15.10’da valilikten çıkıp seçim otobüsüyle stadyuma döndü ve
15.30’da helikopterle Uşak’a hareket etti.
Davutoğlu’nu getiren helikopter saat 16.00’da Uşak’ın 1
Eylül Stadyumu’na indi. Uşak mitingi 16.15’te başladı ve 45 dakika sürdü. Bu
ilde valilik ziyareti yapılmadı. Davutoğlu, seçim otobüsüyle Uşak Havaalanı’na
geçti ve buradan helikopterle Denizli’ye hareket etti. Saat 18.35’te Denizli
Doğan Seyfi Atlı Stadyumu’na indi Başbakan. Tam 10 dakika sonra Denizli miting
başladı ve bir saate yakın sürdü. Burada da valiliğe gitmedi. Başbakan, daha
sonra helikopterle Denizli’nin Çardak Havaalanı’na geçti ve saat 21.25’te de
resmi uçakla İstanbul’a hareket etti.
Böylelikle bir güne üç miting sığdırabildi. Örneğin 21 Mayıs günü de Sinop, Tokat ve Amasya
gezilerini bir güne sığdırabildi. Buna benzer sayısız örnek verilebilir geride
bıraktığımız haftalardan.
VALİYE ZİYARET SIRRI
Burada ilginç bir nokta var. Davutoğlu, bazı ziyaretlerinde
valiliğe de uğrayarak ilin valisine makamında bir ziyaret yapıyor. Ancak bazı
durumlarda valilik ziyaretine gitmediği de oluyor. Valilik ziyaretlerine
gidişte genellikle resmi araçları kullanıyor Başbakan. Ama seçim meydanına
gidişlerde muhakkak partinin taşıtlarına biniyor.
Valiliğe uğramak, o ile gidilmesine resmi bir çalışma
ziyareti niteliği de kazandırmış oluyor. Peki bu şekilde bir başbakanın seçim
çalışmaları için resmi uçak, helikopter ve makam aracı kullanması yasalara
uygun mu? Bu, her seçim döneminde gündeme gelen, şikâyetlere yol açan,
hukukçuları da bölen ezeli bir tartışma konusu.
MEVZUATTA ÇELİŞKİLİ TABLO
Mevzuata baktığımızda şunu görüyoruz: Yüksek Seçim
Kurulu’nun 3 Mart 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7 Haziran
seçimlerinin esaslarına ilişkin kararı bu konuyu 298 sayılı Seçim Kanunu
hükümleri çerçevesinde düzenliyor.
YSK, bu kararında önce yasanın 62’nci maddesinde sayılan
görevlilerle ilgili sınırlamaları hatırlatıyor. İlgili yasanın 62’nci
maddesinde sayılan görevliler şunlar: “Devlet, katma bütçeli idareler, il özel
idareleri, belediyelerle bunlara bağlı daire ve müesseselerde… diğer kamu
tüzel kişiliklerinde memur ve hizmetli olarak çalışanlar…
YSK daha sonra bu durumda olanların aynı yasanın 63’üncü
maddesi çerçevesinde “her türlü araç, gereç ve imkanlarını siyasi bir partinin
veya bağımsız bir adayın emrinde veya herhangi bir siyasi veya propaganda
faaliyetinde çalıştırmalarının, kullanmalarının yasak olduğunu hatırlatıyor. O
zaman ilk bakışta hiçbir devlet memurunun seçim çalışmasında görev almaması
gerekir, öyle değil mi?
Oysa aynı YSK kararı başka bir bölümünde, 28 Mayıs günü yani
bundan 4 gün sonra başlayacak olan propaganda yasakları çerçevesinde yasanın
65’inci maddesini hatırlatıyor:
“…Başbakan ve bakanlarla, milletvekilleri, yurt içinde
yapacakları seçim propagandası ile ilgili gezileri makam otomobilleri ve resmi
hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar.
ETİK AÇIDAN EKSİK REKABET
Bu durumda başbakan ve bakanlarla ilgili yasak 28 Mayıs
sonrası başlatılmış oluyor. Ama bir görüşe göre, pekala yasanın 62 ve 63’üncü
maddelerinden yola çıkıldığında son 10 günlük seçim yasakları dönemi öncesinde
de memurlar açısından benzer yasakların, sınırlamaların geçerli olması
gerekiyor.
Hukuken hangi görüş geçerli olursa olsun, etik açıdan
bakıldığında uygulamanın iktidarda olanları rekabet koşulları açısından
rakiplerine karşı her zaman ayrıcalıklı bir duruma getirdiği aşikar. Üstelik
Başbakan Davutoğlu bu kampanyayı benzer imkanlara sahip olan Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın da aktif katılımı ve desteğiyle yürütüyor. Yani, eksik
rekabet koşulları, eşitsizlik daha da derinleşiyor…
Nöbetçi personel
haricinde herkesin Erdoğan’ın mitingine katılması zorunlu! – Taraf
Cumhurbaşkanı Recep Tyyip Erdoğan’ın bugün Antalya’da
düzenleyeceği mitinge kamu kurumu ve taşeron firmalarda çalışan personelin
katılmasının zorunlu kılındığı iddia edildi.
Yerel Antalya Gazetesi’nde ‘Mitinge katılmayan yandı’
başlığıyla yayınlanan habere göre bir dizi açılış ve miting için Antalya’ya
gelecek olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mitingine devlet memurları ve
taşeron firmalarda çalışan personelin katılımı zorunlu tutuldu. Türkiye Kamu
Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Korkuteli İlçe Devlet Hastanesi
Baştabibi, Manavgat İlçe Milli Eğitimi Müdürlüğü tüm çalışanlarına resmi
yazıyla ‘Mitinge katılacak’ tebliğinde bulundu.
‘NÖBETÇİ OLAN PERSONEL HARİCİNDE TÜM PERSONELİN KATILIMI
ZORUNLU’
Korkuteli Devlet Hastanesi Baştabibi Op. Dr. İbrahim Eke
imzalı resmi belgede, “23.052015 cumartesi günü saat 17.00’de Antalya Kepez
Arena’da Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak
olan hastane açılışına nöbetçi olan personeller haricinde tüm personellerin
katılımı zorunludur. Gereğini önemle rica ederim. denildi.
‘MİTİNGE KATILACAK PERSONELLERİN İSİMLERİ ALANDA ALINACAK’
Manavgat İlçe Milli Eğitim Müdürü Muammer Sarıdemir de
öğretmen ve okul idarecilerine şu şekilde tebliğde bulundu: “Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 23 Mayıs 2015 cumartesi günü saat 17.00’de
Antalya Kepez Arena yanındaki alanda toplu açılış töreni yapılacaktır. Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yüksek makamının teşrifleriyle yapılacak olan
toplu açılış törenine hassasiyetle katılım sağlanması hususunda, bilgilerinizi
ve gereğini rica ederim.
İddialara göre, mitinge katılacak personellerin isimleri
alanda alınacak. Gelmeyen personelin isim listeleri de daha sonra
değerlendirmeye alınacağı, aba altından sopa gösterilerek işten çıkarılma gibi
yaptırımların uygulanabileceği öne sürüldü.
‘CUMHURBAŞKANI MİTİNGİNE KAMU EMEKÇİLERİ ZORLA ÇAĞRILIYOR’
Cumurbaşkanı mitingine zorla götürülmek istenen kamu
personeliyle ilgili Eğitim Sen Antalya Şubesi de bir açıklama yaptı. Diğer
illerde olduğu gibi Antalya’da da Cumhurbaşkanı’nın yapacağı mitinge öğrencileri
ve öğretmenleri zorla götürülmek istendiğini belirten Eğitim Sen Antalya Şube
Başkanı Kadir Öztürk, Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından okullara resmi
yazılar gönderildiğini ve katılımın bu şekilde sağlandığını ifade etti.
İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin gönderdikleri
yazıların AK Parti yanlısı bir tutum ortaya koyduğunu söyleyen Kadir Öztürk,
“Devletleşen AKP, Cumhurbaşkanının koordinasyonu altında devletin tüm kurum ve
olanaklarını seçimi kazanmak için seferber etmiş durumda. Bu uğurda her gün,
her saat anayasayı ayaklar altına almaktan çekinmedikleri gibi seçim
güvenliğini de tehdit etmektedirler. dedi.
YSK’nın tüm bu çalışmalara göz yumduğunu ve sesiz kaldığını
açıklayan Kadir Öztürk, tutuklamalarla muhalif kesimlere göz dağı verildiğini
en demokratik hakların polis zoruyla engellendiğini söyledi.
‘MİLLİ EĞİTİMİN GÖREVİ İKTİDAR PARTİSİNİN MİTİNGLERİNE İNSAN
TOPLAMAK DEĞİL’
Öztürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devletin bütün olanaklarını
kullanarak il il gezip toplu açılış adı altında AK Parti’nin mitingini
yaptığını belirtti. Okullara gönderilen yazıların 7 Haziran’da yapılacak genel
seçimlerin demokratik ve adil olmadığını gösteren en belirgin kanıtı olduğunu
iddia eden Öztürk açıklamasına söyle devam etti: “Eğitim emekçileri iktidar
partisinin ücretli köleleri değildir. Kamu emekçilerini ve öğrencileri bu
mitinglere çağırıp muhalefet partilerine ve muhalif bütün kesimlere hakaretler
etmek hangi etik kurallarla ifade edilebilir. Milli Eğitim Müdürlüklerinin
görevi iktidar partisinin mitinglerine insan toplamak değil, eğitimin sağlıklı
bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Bu tutum ile eğitimin içler acısı durumu
da ortaya çıkmış oldu.
Bu sempatiyi sandığa taşıyacağız’ – Milliyet
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sandığa giderken
algılarımızla gidiyoruz, gerçeklerle değil. Seçim bildirgemizi açıkladıktan
sonra bize oy vermeyen kesimlerde ciddi bir kırılma, bize karşı bir sempati
oluştu. Bu sempatinin sandığa yansımasına çalışıyoruz dedi.
Kılıçdaroğlu, Habertürk TV’de katıldığı programda şunları
kaydetti:
KİTABINDA VARSA NEDEN
CHP’Yİ BEKLEDİN: Davutoğlu’nun kitabını okumadım. Orada var mı yok mu
bilmiyorum. Varsa da aklın yolu bir sonuçta. Yani doğru, doğrudur. Bizim
ayrıntılar o kitapta varsa çok da mutlu olurum. Kendi kitabında varsa neden
kendi partinin projesi haline dönüştürmedin de CHP’yi bekledin.
İNTERNET SİTESİNDEN
KALDIRDILAR: (Davutoğlu’nun bin TL’nin altında emekli aylığı alanlara ilişkin
iddiasının anımsatılması üzerine) Çalışma Bakanlığı rakamları. Emekli aylığı
alan kişi sayısı 11 milyon 813 bin 697. 9 milyon küsür kişi ortalama bin 14 TL
alıyor. Aslında 8 milyondan da fazla. Bizim sahip olduğumuz bilgiye o da
sahiptir. Bu bilgiye bizim sahip olduğumuzun farkına vardılar, bakanlığın
internet sitesinden bunu kaldırdılar.
BUNLARI TÜRKİYE AŞTI:
İmam hatip okullarını kapatmayacağız. İmam hatip okuluna giden çocuğun felsefe,
sosyoloji okumasını, iki yabancı dil bilmesini savunan bir insanım. 4+4+4 ile
Cumhuriyet tarihinin en büyük yanlışı yapıldı. Bu ülke 20-25 yıl başörtüsü yüzünden
enerjisini kaybetti. Kadın istediği kıyafetini giysin. Örter örtmez, bunları
Türkiye aştı.
ÖRGÜT İSMİ VERİLMESİ
TEHLİKELİ: (HDP’ye yönelik saldırıya ilişkin olarak) İster IŞİD, ister DHKP/C
ister sade vatandaş. Yakalarsınız, adalete teslim ederseniz, şucuydu bucuydu
diye tanımlama yapmak doğru değil. Kim saldırıyı yapıyorsa teslim edilmeli. Bir
örgüt isminin verilmesi tehlikeli bir davranıştır.
SÜREÇ DURUYOR:
Oturdular Dolmabahçe’de ortak görüş açıkladılar, aradan geçti 10 gün. Erdoğan,
‘Yanlış’ diyor sonra süreç duruyor, nerede aksamalar var, onları bilmiyoruz.
Hükümetin İmralı ile görüşmesini meşru bulmuyoruz. İktidar olduğumuzda ilk şunu
merak ederiz: Ne sözler verildi, kapalı kapılar ardında neler konuşuldu? Resmi
muhatabımız meşru makamlar olacaktır.
PKK konuşur AKP
yapar’ demeyi sürdür – Hürriyet
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’ın partili cumhurbaşkanı fikrini fiilen uygulamaya geçirdiğini
belirterek, “Devamlı Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yi eleştiren ve tanımadığını
söyleyen Erdoğan, tam manasıyla Sisi’nin metotlarını takip etmektedir dedi.
Bahçeli, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun HDP binalarına yapılan
saldırılara yönelik “HDP’nin MHP’ye pas attığı sözlerine de “Davutoğlu futbola
fazla merak salmıştır. Attığı uyduruk mizansen üç golden de anladığı budur,
fakat Başbakan’ın bonservisi çoktan HDP ve PKK’nın elindedir tepkisini
gösterdi. Bahçeli, Kırşehir ve Kayseri mitinglerinde özetle şunları söyledi:
FİİLEN UYGULAMAYA GEÇİRDİ
“Başbakan iyice çirkefleşmiş, çamura yatmıştır. AKP’nin
iktidardan paldır küldür düştüğünü görmektedir. Erdoğan tüm kozlarını
oynamakta, elindeki bütün imkân ve güçleri genel seçimler için seferber
etmektedir. Erdoğan partili cumhurbaşkanı sistemini fiilen uygulamaya
geçirmiştir.
ADALET KAÇKINI CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip Erdoğan düzmece de olsa, açılıştan açılışa
koşmaktadır. Erdoğan Anayasa’ya darbe yapmaktadır. Devamlı Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yi
eleştiren ve tanımadığını söyleyen Erdoğan, tam manasıyla Sisi’nin metotlarını
takip etmektedir. Erdoğan 7 Haziran için artık gizli kapaklı ve şifreli
konuşmaktan vazgeçmelidir. Türk milleti böylesi bir kanun tanımaz
Cumhurbaşkanı’nı ilk kez görmüştür. Kırşehirli, adalet kaçkını bir
Cumhurbaşkanı’na ilk defa tanıklık etmektedir.
SEN GİT PKK’YLA OYNA
Bu Davutoğlu bizim için ‘İç Anadolu’da milliyetçilik oynar’
diyor. Davutoğlu, bil ki milliyetçilik oyun değildir, oynanmaz. Ey Davutoğlu,
sen git PKK’yla ve HDP’yle orta oyunu oyna. Yetmezse sarayda rüşvet oyunu oyna,
yolsuzluk alıştırması yapmayı dene. ‘PKK konuşur, AKP yapar’ demeyi sürdür.
Davutoğlu, Ordu-Giresun Havalimanı’nın açılış töreninde ‘Tarık bin Ziyad gibi
bütün gemileri yakmış çıkmışız’ diyor. Sayın Davutoğlu, haberi yok galiba
gemiler yakılmadı, yenileri yapıldı, yenileri alındı, haram limanlarında sizi
bekliyor. Mahdumlar İsrail’e yük taşıyor, Mescidi Aksa’yı çiğneyen Siyonist
emellerle ticaret yapıyor.
YAVRU İLE KATİP GİBİLER
Bahçeli, Erdoğan ile Davutoğlu’nu Türkiye’de “Yavru ile
Katip olarak bilinen ünlü İtalyan komedi ikilisi “Franco ve Ciccio ya
benzetti. Erdoğan’ın zırhlı araba vereceği Diyanet İşleri Başkanı Mehmet
Görmez’in pazartesi istifa etmesi gerektiğini belirten Bahçeli, partisinin
siyasetteki hedefini de üçgen şeklindeki “hedefler hiyerarşisi ile anlattı: “
En altı gerçekleşebilir hedeftir. Üst katı ulaşılabilir hedeftir. Burası ise
nihai hedeftir.
Diyanet’in zırhı
cübbesidir, dinidir – Vatan
MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyanet İşleri
Başkanı Mehmet Grömez’e zırhlı Mercedes vermesini eleştirdi ve şöyle dedi: “Ey
Cumhurbaşkanı, ey AKP, ey HDP, kirli siyasetinize Diyanet İşleri Başkanlığımızı
katmayın. Haddinizi bilin. İkiniz de aynı dağın gülüsünüz. İkiniz de din
düşmanı PKK ile birlikte dinimize, milli değerlerimize saldırıyorsunuz. Diyanet
İşleri Başkanı’nın zırhlı araca ihtiyacı yok. Diyanet İşleri Başkanı’nın zırhı
cübbesidir, dinidir. ’İbret-i alem için vereceğim’ diyen Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın milletimize verdiği sözün altında kalmasını sağlıyorsun. Çek
elini.
Erdoğan’ı korku
sardı, miting yapıyor – Vatan
ESKİ CHP Genel Başkanı ve Antalya 2’nci sıra milletvekili
adayı Deniz Baykal, seçim çalışmaları sırasında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ı korku sardığını savunarak “O da anladı tek başına
iktidar olamayacağını, baktı, gördü Ahmet Davutoğlu ile bu iş olmuyor. İndi
meydanlara garip bir şekilde miting yapıyor dedi. Konuşmasında hedeflerinin
tek başına iktidar olmak olduğunu belirten Baykal sözlerine şöyle devam etti:
“Oldu da bir koalisyon hükümeti olursa kesin olarak Tarım Bakanlığı’nı bizim
almamız gerekiyor. Ülkenin kalkındırılması için çiftçinin durumunu düzeltmek
gerekiyor.
HDP’lİ kadın adaylar
halı sahaya çıktı – Milliyet
HDP İstanbul 1. Bölge kadın milletvekili adayları,
Libertarias Kadın Futbol Takımı ile “passolig i protesto etmek ve erkek
egemenliğindeki futbolda Kadıköy Kalamış
Gençlik Merkezi’ndeki halı sahada karşılaşan her iki takım 7’şer kişilik kadro
çıkardı. HDP İstanbul 1. Bölge kadın milletvekili adaylarının takımı Ceylan
Yılmaz, Serpil Kemalbay Pekgözegü, Sezin Uçar, Semra Güven Alkan, Hürriyet
Özçelik ile parti üyeleri Pervin Tombul ve Ayşegül İyidoğan’dan oluştu. Her iki
takım, üzerinde farklı dillerde “Kadın Yaşam Özgürlük yazan pankart ile halı
sahaya girdi. Halı saha kurallarına göre oynanan ve 40 dakika süren karşılaşma,
15-15 berabere bitti. Basın mensuplarına açıklama yapan milletvekili adayı
Serpil Kemalbay Pekgözegü, endüstriyel futbola, sporun paralaştırılmasına ve
spordaki erkek egemen anlayışa karşı, kadınların sahalarda olabileceğini
göstermek istediklerini söyledi
İktidara 13 yıl
destek veren Avrupalı Alevi dernekleri: Önce Karunlaştılar, şimdi zulmediyorlar
– Zaman
AKP’ye 13 yıldır destek veren Avrupalı Alevi derneklerinden
Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, AKP’nin dini siyasete alet ettiğini
söyledi.
Yanlış politikalarla
toplumun her kesimine bunalım yaşatıldığından söz eden Altun, adaletsizlik ve
ayrımcılığın son dönemde zirveye çıktığını vurguladı. “Ben bunlar için canımı
siper ettim. diyen Altun, “Dört ara rejime karşı mücadele verdim ama bu
boyutta adaletin yok edildiğini, ayrımcılık yapıldığını görmedim. Tarihteki en
büyük insan ayrımcılığını ve Ehlibeyt düşmanlığını yaşıyoruz. AKP dini siyasete
alet ediyor. Aleviler çöpçülüğe bile alınmıyor. Önce Karunlaştılar, şimdi tam
Emevileştiler. Tarih boyunca, Emeviler döneminde yapılan insan ayrımı, Ehlibeyt
düşmanlığının aynısını, hatta daha beterini bu dönemde yaşıyoruz. ifadelerini
kullandı. Alevi çalıştaylarının da göstermelik olduğunu vurgulayan Fermani
Altun, AKP’nin seçimi kazanması durumunda Türkiye’nin felakete
sürüklenebileceğini söyledi: “Türkiye’de hiç iyi bir şey yok şu an. İnsanlar
can korkusu çekiyor, onun için AKP’ye oy verilmemesi gerekiyor. Seçmen bu
gidişata oy verirse Türkiye büyük bir felakete girecektir. 7 Haziran seçimleri
bir dönüm noktasıdır.
‘USTALIK’ DEĞİL, ZULÜM DÖNEMİ
AKP’nin Avrupa’daki teşkilatlanması olarak bilinen Avrupalı
Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) 3 yıl boyunca genel başkan yardımcılığını
yapan Avrupa Ehlibeyt Alevi Federasyonu Başkanı Fuat Mansuroğlu ise partinin
‘ustalık’ değil, ‘zulüm’ döneminde olduğunu söyledi. Kurulduğundan beri AKP’ye
hiçbir desteği esirgemediklerini belirten Mansuroğlu, “İlk dönem hakikaten
sınırlı olanaklarına rağmen çok güzel vaatlerde bulundular. Hatta ikinci
dönemde de gerek reformlar açısından, AB giriş çalışmaları açısından güzel
gelişmeler de oldu birçok ilke imza atıldı. Hele ‘Alevi çalıştayları’nın
başlatılması bizim için tarihî bir noktaydı. Türkiye’de bir normalleşmenin
başladığını sanmıştık. dedi. Mansuroğlu, devlette çalışan Alevi kadrolara
yönelik kıyım başlatıldığını da sözlerine ekledi.
Mersin’de gözler Kürt
oylarında – Milliyet
Ak Parti Mersin’den gösterdiği adaylarla “yerelleşme mesajı
verirken, CHP Sağlar’ın faaliyetleriyle oylarını artırmaya çalışıyor. HDP
Fırat’la yarışa katılırken, MHP’nin mitingi büyük ilgi gördü
Adana ve Hatay’da olduğu gibi Mersin sokaklarında yapılacak
kısa yürüyüşlerle seçmenin seçim havasına girip girmediğini görmek oldukça
kolay. Seçim bürolarının bölgenin diğer iki kentinden farkı yok. Çoğunluğu boş.
İçinde vatandaşın olduğu seçim büroları ise kuru kalabalıktan ibaret.
Mersin’in nüfusu 1 milyon 642 bin. Her ne kadar nüfusa göre
komşusu Adana’dan geride kalsa da gerek deniz kenarı olmasından dolayı ithalat
ve ihracat olanaklarının bulunması, gerek serbest bölge üzerinden daha rahat
ticaret yapılabilmesi için gereken yatırım kolaylıkları Mersin’i Adana’nın
önüne geçiriyor. Kayıtlara göre, halen Mersin’de yaşayanların yaklaşık 350 bini
Mersin’de doğmamış. Bu kapsamda ilk sırayı Adanalılar, 2. sırayı
Şanlıurfalılar, 3. sırayı Mardinliler alıyor. Ayrıca, Mersin doğumlu olan doğu kökenli
yurttaşların yoğun yaşadığı mahalleler Mersin’in önde gelen bölgeleri arasında
yer alıyor. Bu mahalleler genellikle Akdeniz ilçesi sınırları içinde.
Bu yurttaşların yanı sıra, kent nüfusunda 120 bin dolayında
Arap kökenliler bulunuyor. Kalan bölüm ise Türkmen kökenli. Ayrıca, çok az
sayıdaki levanten aileleri kentteki ticari hayatın yanı sıra sosyal hayatın da
etkili kişilikleri olarak yer alıyorlar. Bu tabloya bakıldığında, kentte yoğun
bir kültürel birliktelik ve birikim olduğunu görmek mümkün.
Mersin’deki miting alanı, artık kullanılmayan Tevfik Sırrı
Gür Stadı’nın yanındaki boş alan. Seçim gezimiz sırasında MHP lideri Devlet
Bahçeli’nin mitingi gerçekleşti. Tıpkı Adana gibi büyükşehir belediyesini
elinde bulunduran MHP’nin bu mitingine katılanların sayısının 23 bin dolayında
olduğu konuşuldu. Bu katılımın Mersin için çok iyi durum olduğu yerel siyaseti
izleyenlerce ifade ediliyor.
Son yerel seçimlerde, Toroslar ve Büyükşehir Belediyesi’ni
MHP alırken, Akdeniz Belediyesi BDP’de, Yenişehir ile Mezitli Belediyesi ise
CHP’de kaldı. Bu tablo sonrasında iktidar partisi olan Ak Parti, 2015 genel
seçimlerinde tüm listesini yeniledi.
Daha önceki iki genel seçimde iki bakanı listelerine koyan
ancak verimli siyasi sonuçlar alamayan Ak Parti, bu kez ilk sıraya partinin
Mersin’deki kurucu il başkanı Mustafa Muhammed Gültak’ı koyarak Mersinlilere
“yerelleşme mesajı verdi. Listenin 2. sırasında ise Mersin’in sevilen
doktorlarından Yılmaz Tezcan yer buldu. 3. sırada gazeteci Muhsin Kızılkaya
var.
Mersin, CHP’de ön seçim yapılan kentler arasında yer aldı.
Ön seçimde eski tüfekler siyasete veda ederken, eski vekillerden Aytuğ Atıcı ön
seçimle listeye girmeyi başardı. CHP’nin siyasetteki ağır toplarından Fikri
Sağlar da ön seçimi kazanarak 2. sıradan aday oldu. CHP’nin listesi aynı
zamanda kentin etnik yapısının da mozaiği olarak görülüyor. Adaylar arasında
Türkmen ve Arap kökenli isimlerin bulunması listeye olan eleştirileri azaltmış
gibi. CHP’deki taşlar, rakiplerine göre daha yerine oturmuş görünüyor.
Kılıçdaroğlu’nun emekliye iki ikramiye vaadi Mersin’deki kitleleri etkilemiş.
HDP Fırat’la yarışta
HDP’in liste başı olan Dengir Mir Mehmet Fırat, parti tabanı
için önemli bir isim. Ak Parti’de yaptığı siyasetle tanınan Fırat’ın Adıyamanlı
olması ve Mersin’de yoğun Adıyamanlı nüfus olması Fırat ve HDP için avantaj.
Listesinde beş kadın aday olan HDP, aynı zamanda kadın oylarını da hedef
alıyor.
Kentteki Kürt oylarını hedef alan Ak Parti Muhsin Kızılkaya,
CHP Fikri Sağlar ve HDP de Dengir Mir Mehmet Fırat üzerinden destek bulmaya
çalışacak.
İlçelerdeki durum ise, Tarsus’ta MHP ve HDP’nin konumu “iyi
olarak değerlendirilirken, CHP ilçedeki etkinliğini, adayı Sağlar Tarsus’un
köylerini dolaşarak artırmaya çalışıyor. Tarsus-Silifke-Erdemli’de partiler
başabaş. Bölgede 1994’ten bu yana değişmeyen tek belediye başkanı olan MHP’li
Burhanettin Kocamaz faktörü dengeleri MHP lehine çevirebilir.
Seçim çalışmaları sırasında görüştüğümüz CHP’li Fikri
Sağlar, son durumu özetlerken CHP ile MHP arasında CHP lehine 1.5 puan, MHP ile
Ak Parti arasında ise MHP lehine 2-2.5 puan olduğunu savundu. Sağlar yaklaşık
yüzde 13 oranında ise HDP oylarının bulunduğunu vurguladı. CHP’nin seçim
çalışmalarına 2. parti olarak başladığını kaydeden Sağlar, genel başkan
Kılıçdaroğlu’nun ilçeleri ziyaret ettiği gezisinin ardından CHP tabanında
farklı konum yaşandığını ve 1. parti olduklarını iddia etti. HDP’nin ülke
barajını aşacağını düşündüğünü belirten Sağlar, “Biz 5. milletvekilini
zorluyoruz dedi.
MHP ivme kazandı
Mersin’den iki milletvekili olan MHP’de yılların siyasetçisi
Mehmet Şandır’ın olmaması dezavantaj gibi gözükse de büyükşehir belediyesinin
MHP’de olması handikapı avantaja çevirebilme olanağı sağlıyor. Erzurumlu Oktay
Öztürk’ün liste başı olması teşkilatta rahatsızlık yaratsa da Tarsuslu Baki Şimşek’in
2. sırada, yine Mersinli Mehmet Kara’nın 4. sırada olması bu tepkileri
azaltıyor. MHP lideri Bahçeli’nin yaklaşık 23 bin kişiyi toplayan mitinginin
son dönemdeki en kalabalık siyasi miting olduğu değerlendiriliyor. Bu mitingle
birlikte MHP kadrolarına hareket geldiği söylenebilir.
3 parti de birbirine yakın
Genel olarak bakıldığında, Hatay-Adana-Mersin hattında
yaptığımız çalışmalarda görüldü ki merkezdeki üç partinin konumu birbirlerine
çok yakın. 7 Haziran’a kadar yapılacak küçük hamleler partilere farklı ivme
kazandıracak. Ancak bu hamlelerin siyasi vaatlerden çok seçmenin cebine girecek
parayı hedefleyen ekonomik vaatler olması daha önem kazanıyor. Zira, Adana ve
Hatay’da da kiminle konuşsak asgari ücret ve gelir konusu hep ön planda oldu.
Sağlıkçılar,
muhasebeciler ve mali müşavirlerden HDP’ye destek – DİHA
Son dönemlerde toplumun birçok kesiminden destek gören
HDP’ye sağlıkçılar ile muhasebeciler ve mali müşavirlerden de destek geldi.
Destek açıklamalarının yapıldığı toplantılara katılan HDP Ankara Milletvekili
Adayı Sırrı Süreya Önder, Çözüm Süreci’ni izlemek için oluşturulacak kurul için
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Cemil Çiçek gibi isimleri önermesi sonrası, iktidar
partisinin bunun halka yansımaması için ambargo uygulandığını söyledi.
HDP’ye yönelik destek her geçen gün artıyor. Toplumun
değişik kesimlerinin destek verdiği HDP’ye yönelik bugün de sağlıkçılar ile
muhasebeciler ve mali müşavirlerden destek açıklamaları geldi. Ankara, Neva
Palas Otel’de biraraya gelen çok sayıda muhasebeci ve mali müşavir, HDP’ye
desteklerini açıklayıp, toplumun bütün kesimlerini de destek vermeye çağırdı.
Grup adına açıklama yapan Erkan Aslan, kaygı ve korkunun
hayatı çekilmez hale getirdiğini belirterek, bir avuç dışında herkesin yaşam
alanının daraltıldığını dile getirdi. İnsanların değişik gerekçelerle gözaltına
alındığı, dışlandığı, baskı altına alındığını ifade eden Aslan,
“Varlığımız, kimliğimiz, arzularımız, ihtiyaçlarımız tanınmıyor, hesaba
katılmıyor, görmezden geliniyor” dedi.
Türkiye tarihinin en büyük ekonomik, siyasi ve kültürel
yıkımı ile karşı karşıya kaldığının da altını çizen Aslan, AKP’nin bütün
talepler karşısında otoriter ve saldırgan bir tutum benimsediğini vurguladı.
AKP’nin yüzde 10 seçim barajını iktidar çoğunluğunun elde
tutulmasının garantisi olarak görüldüğünü dile getiren Aslan, “Bu
topraklarda yaşayan herkes bugün önemli bir karar sürecinin kapısındadır. Ya bu
baraj yıkılacak, yada tek parti diktatörlüğüne vize verilecek” uyarısında
bulundu. Aslan, toplumun vicdanı sayılan herkesin herkesimin HDP’ye destek
verdiğine işaret ederek, “7 Haziran’da HDP’ye oy vermek için HDP’li olmak
gerekmemektedir. Zira HDP’nin yüzde 10 barajını aşması, mevcut siyasal
iktidarın milletvekili sayısını başkanlık sistemini referanduma götürme
eşiğinden, hükümeti kur(ma)ma eşiğine düşecektir Bu da gidişattan hoşnut
olmayan herkesin hayrına olacaktır” ifadelerini kullandı.
Aslan, konuşmasının devamında, toplumun bir parçası olarak
muhasebeci ve mali müşavirler olarak tüm meslektaşlarını ve halkları HDP çatısı
altında birleşmeye ve destek vermeye çağırdı.
Önder’den teşekkür
Etkinliğe katılan ve desteklerinden dolayı muhasebeciler ile
mali müşavirlere teşekkür eden HDP Ankara Milletvekili Adayı Sırrı Süreya Önder
ise, dayanışmanın sadece tekil bir örnek olmadığını ve buna benzer desteklerin
son dönemlerde arttığını söyledi. Sorunun sadece “faşizan yüzde 10 seçim
barajı” olmadığını belirten Önder, “İnsanların beyinlerinde devlet
aygıtlarıyla yaratılan barajlar vardı ve bu dayanışma örnekleriyle biz bu
barajları yıktır. Bu yüzde 10 seçim barajını yıkmak kadar önemlidir” dedi.
“Devlet iktidar eliyle kendini mulga etmiştir”
diyen Önder, hoyratlık olarak tanımladığı uygulamalar elinden Türkiye’nin
perişan edildiğini söyledi.
Bakanlar nefret söyleminde bulunuyor
Hükümetin çözüm sürecine yaklaşımını da “Savaşın
faturasını canlarımızla, çocuklarımızın canları ile ödüyoruz” sözleriyle
eleştirip, bunun telafisi olmayacağını vurgulayan Önder, “Başkasının canı
üzerinden siyaset yapmanın insanlıkla ilişkisi olamaz” dedi. Dolmabahçe
mutabakatına da işaret eden ve hükümetin bu demokratik manifestoyu boşa
çıkardığını belirten Önder, “Bu manifestoyu açıkladığınızda yanınızda
oturan bakan, bu parti barajı geçerse süreç yürümez diyor. Böyle zevzek
temenniler hayatta karşılık bulamaz” ifadelerini kullandı.
Önder, devletin düşman icat etmeden devleti yönetme becerisi
gösteremediğini de söyleyerek, “Bu ülkenin bakanlarının hergün yaptığı
konuşmayı siz herhangi bir Avrupa ülkesinde 3 kişiye karşı bile yapsanız, sizi
nefret söyleminden gözaltına alırlar” dedi.
Önderden İzleme Kurulu ile ilgili önemli iddia
Çözüm Süreci ile ilgili olarak İzleme Kurulu için Abdullah
Gül, Bülent Arınç, Sadullah Ergin, Cemil Çiçek, Faruk Loğoğlu, Rıza Türmen gibi
isimleri bir TV kanalında önerdiğini hatırlatan Önder, bu önerisi sorması
iktidarın bütün kanalları arayarak ‘Bu öneriye yer vermeyin’ dediğini paylaştı.
Önder, bu durumu “Kendi cumhurbaşkanına, bakanına güvenmeyen bir iktidarla
karşıya karşıyayız” sözleriyle eleştirdi.
Önder, ayrıca HDP konusunda kafası karışık olan seçmenlere
de seslenerek, kendilerine verilecek her oy ile demokratik ısrarlarını daha da
güçlendireceklerini dile getirdi.
Sağlıkçılardan destek
Sağlık emekçileri de HDP’ye verdikleri desteği Mülkiyeliler
Birliği’nde yaptıkları basın açıklaması ile duyurdu.
Yine Sırrı Süreyya Önder’in katılımıyla gerçekleşen basın
açıklamasında, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir sağlık sistemini hayata
geçirme adına sağlık emekçileri, oylarını HDP’ye vereceklerini açıkladı.
Mülkiyeliler Birliği’nde gerçekleşen açıklamada konuşan HDK
Sağlık Koordinasyonu Sorumlusu Derya Etem, “Sağlıksızlık yaratan ve hayatı
yaşanmaz kılan tüm toplumsal sorunlara dur demek için HDP’yi
destekliyoruz” dedi. Etem, HDP’nin iktidarda olduğu yönetimde, her
yurttaşın eşit ve özgür olacağı, yaşadığı günün ve geleceğin toplumsal güvence
altında olduğu bir düzenin emekçilerle beraber inşa edileceğini belirtti. Etem,
sağlıklı bir yaşam için HDP’nin tek alternatif olduğunu söyledi.
Burada da konuşan Sırrı Süreyya Önder, şunları söyledi:
“Emeğin bu kadar istismar edildiği, neo-liberal
politikaların bu kadar tavan yaptığı başka bir dönem yaşamadık. Gelişmeler öyle
absürd bir hal aldı ki, sarı sendikalar, işçiye niye grev yapıyorsun diye sorar
hale geldi. Bu emek alanına dönük neo-liberal saldırıdır. Utanmazlığın zirve
yapığı bir dönemdeyiz. Bu anlamda sağlık emekçilerinin bizlerle gösterdiği
dayanışma genel anlamda hem işçi sınıfının, hem bütün emek alanlarının,
kendileri için siyaset yapabilme ve HDP’nin ortaya koyduğu perspektife hayatiyet
verme açısından çok kıymetlidir. Biz bütün emekçilere bu mücadelede birinci
elden sahiplenici ve yürütücü olma sözü veriyoruz. Bu bağlamda gösterdikleri
dayanışmaya partimiz açısından çok önemlidir. Yaşasın dayanışma.”
Son olarak sağlık emekçileri, HDP için başlattıkları imza
kampanyasının 29 Mayıs tarihinde son bulacağını söyledi.
Paralel üflüyor
bunlar oynuyor – Milliyet
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Karayılan çıkmış ‘Biz
tehdit etmiyoruz’ diyor. Sen onu benim külahıma anlat dedi.
Akdoğan, Şereflikoçhisar’daki Ak Parti bölge mitingindeki
konuşmasında, 7 Haziran’daki milletvekili genel seçiminin büyük bir mücadelenin
önemli bir kilometre taşı olduğunu söyledi. Akdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı, “Türkiye Ekonomik Yükseliş Projesi ne değinerek,
“2019’a kadar bizim bu dönemde yapacağımız şeyleri 2035’e kadar yapacaklarını
söylüyorlar. Bunlar palavra siyaseti yapıyor, üfürükçü bunlar, Paralel Yapı
üflüyor, bunlar oynuyor diye konuştu. HDP’yi eleştiren Akdoğan, şöyle devam etti:
‘HDP bir projedir’
“Bu dış tezgâhtır. Şimdi HDP’yi bir proje olarak ortaya
attılar, onu parti olarak seçime soktular, ‘Seni destekleyeceğiz, sen barajı
geçersen Ak Parti’yi durdururuz’ dediler. Onlar da hemen ilk gün ‘Tayyip
Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız’ dedi. Eskiden ‘Muhtar bile olamaz’ diyorlardı
şimdi ‘Başkan yaptırmayız’ diyorlar, bunlar aynı zihniyet.
“HDP’nin milletvekili listelerini Kandil’in ve örgütün
belirlediğini ileri süren Akdoğan, şunları söyledi:
‘Külahıma anlat’
“Bu yüzden HDP’ye oy vermek, ‘Demokrasiye güç katmak’
anlamına gelmiyor. Selahattin Demirtaş’ın yüzde 10’u geçince milleti sokağa
dökmeyeceğinin garantisi var mı? Ortada bir terör örgütü var, orada duruyor ve
milleti tehdit ediyor. Şimdi Karayılan çıkmış ‘Biz tehdit etmiyoruz’ diyor. Sen
onu benim külahıma anlat, Güneydoğu’da kapı kapı geziyorsunuz, insanlara haraç
mektupları gönderiyorsunuz, üstünde HPG damgası var. ‘Şu partiyi bırakın, bu
partiye geçin’ diye tehdit ediyorsunuz. Ondan sonra da neymiş ‘Ben güçlenirsem
demokrasi gelişir’. Öyle bir şey yok. Bu hastalıklı örgütün vesayeti altındaki
bu partinin güçlenmesi siyaset kurumunu şantaja açık hale getirir, siyaseti
terörize eder.
Trafolara kedi
sokmayacağız – Cumhuriyet
Karayalçın, İstanbul’da kurulacak olan 27 bin sandık için
üçer isim belirlediklerini belirterek ‘Her okulda avukat olacak. Islak imzalı
örnekler kendi sistemimize anında girilecek’ dedi.
[Haber görseli]CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın,
partisinin oy oranının yüzde 30’a geldiğini belirterek, AKP’de düşüş
yaşandığını, HDP’nin ise barajı geçtiğini söyledi. Sandık güvenliği için
çeşitli önlemler aldıklarını anlatan Karayalçın, “27 bin 861 sandık için üçer
isim belirledik. Ayrıca her sandıkta birer gözlemci, her okulda birer sorumlu,
avukat ve kat görevlileri olacak dedi.
CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın Cumhuriyet’in
sorularını yanıtladı.
– Milletvekilliği seçimlerine 2 haftalık bir süre kaldı.
CHP’nin İstanbul’da seçim çalışmaları ne noktada? Bu zamana kadar neler
yapıldı?
Biz İstanbul’un 936 mahallesi ve 65 meydanında hep varız.
Hemşehrilerimize evlerinde ve İstanbul’un sokaklarında ulaşmaya çalışıyoruz.
Ayrıca 5 haftadır milletvekillerimiz ve adaylarımızla yürüyüşler düzenliyor,
mitingler yapıyoruz. 40 bin kadınla 4 milyon konuta ulaşma projemiz var. Bu
zamana kadar 750 bin konut ziyareti yapıldı. 7 Haziran’a kadar bu sayının 2
milyona çıkmasını planlıyoruz. 4 milyon hedefine maalesef sitelere hiçbir
siyasi partinin girmesine izin verilmediği için ulaşamıyoruz. Ancak sokaklardaki
standlarla bu açığı kapatıyoruz.
– Sandık ve seçim güvenliği için ne tür çalışmalarınız var?
2011 seçimlerinde 1 milyon 200 bin seçmen üç bölgede oy
vermemiş. AKP ile CHP arasındaki fark da İstanbul’da bu kadar. Ben bu
seçmenlerin büyük çoğunluğunun CHP’li olduğunu düşünüyorum. Pikniğe gitmişler,
seçim güvenliği yok oy kullansam ne olacak gerekçesini seslendirmişler oy
kullanmamışlar. Biz bu dönem bin 834 okulda kurulacak olan 27 bin 861 sandık
için üçer isim belirledik. Ayrıca her sandıkta birer gözlemci, her okulda birer
sorumlu, avukat ve kat görevlileri olacak. Alınacak olan ıslak imzalı örnekler
de okul sorumlusu arkadaşlarımız tarafından kendi kurmuş olduğumuz sisteme
anında girilecek ve bir önceki seçim sonuçları ile karşılaştırılacak. Büyük oranda
oy kaybı var ise avukatlarımız anında sandıklara itiraz edecek. Ayrıca bazı
yerlerde Oy ve Ötesi gibi sivil gruplarla da görüşüyoruz. Ama diğer partiler de
oylarına sahip çıkacaktır. Bu seçimde trafolara kedileri sokmayacağız.
Musluklar vatandaşa akacak
Karayalçın, CHP’nin projelerine halkın itiraz etmediğini
belirterek “Hep nasıl yapacaksınız diye sordular. Ben de bundan çok memnunum.
Geçtiğimiz günlerde AKP 90 proje açıklamış ve bunlardan 40’ının kaynağı yok.
Seçmenlerin AKP’ye kaynağınız nerede diye sordukları yok çünkü artık
inanmıyorlar. Biz artık değirmenin başına geçiyoruz. Yandaşlara akan musluklar
kapatılacak, yurttaşlara akan musluklar açılacak dedi.
Tehcir olmayacak
Karayalçın kentsel dönüşümle ilgili ise şunları söyledi:
“İstanbul’un kentsel dönüşüm haritası ile deprem haritası yüzde 20 oranında
örtüşüyor. Yani yüzde 80’i rant odaklı. Bununla ilgili de deprem yönetim
birimini kuracağız ve teknik üniversitelerin önlemlerini uygulamaya koyacağız.
AKP kentsel dönüşümü emsal artışları ile finanse ediyor. Bizim dönemimizde
insanlar yaşadıkları yerde kalacaklar. Yani tehcir ve sürgün olmayacak .
Şanlıurfa Valisi, AKP
il başkanı gibi çalışıyor – Zaman
Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük’ün, AKP’nin oylarını
artırmak için yapılabileceklerin listesini resmi bir yazı ile İçişleri
Bakanlığı’na bildirdiği ortaya çıktı.
Yazıda, seçim öncesi yatırım yapılmasının önemine dikkat
çekiliyor. Tek parti dönemi uygulamalarını hatırlatan yazı, “Valiler AKP için
mi çalışıyor? sorularını akıllara getirdi. 7 Nisan 2015 tarihli evrakta Vali
Küçük, Tarım Bakanlığı’ndan Diyanet İşleri Başkanlığı’na kadar birçok kuruma
AKP’nin oylarını nasıl artıracağı konusunda tavsiyelerde bulunuyor. 6 maddede
sıralanan önerilerin ilkinde, DEDAŞ’a borçlarını ödeyemeyen çiftçilere bu yaz elektrik
verilmeyeceği hatırlatılıyor. Yaklaşık 10 milyon TL’lik borcun kapatılması
öneriliyor. İkinci maddede çiftçilere verilecek olan destek primlerinin
ödemelerinin erken yapılması durumunda çiftçi ve esnafın bu durumdan memnuniyet
duyacağı anlatılıyor. Sosyal Destek Programı (SODES) projelerinde de kararların
erkenden çıkartılarak projelerin seçimden önce başlatılması tavsiye ediliyor.
Güneydoğu’da bazı illere geçici köy korucusu kadrosunun açılmasının pozitif
algı oluşturacağı tespitine yer veriliyor. Kur’an kursu sayısının artırıldığı
belirtilirken, bölgede çalışmalar yapan büyük ölçekli müteahhitlere seçim
öncesi ödeme yapılmasının bölge esnafını memnun edeceği aktarılıyor. Öte
yandan, Vali Küçük’ün İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği bu yazıda yer alan önerilerin
bazılarının uygulamaya konulduğu belirtildi. Her yıl haziranda ödemesi yapılan
destek primlerinin bu hafta ödeneceği bildirildi.
YSK keyfi davranmaz –
Milliyet
Genel seçime katılacak siyasi partilerin TRT’de yayınlanacak
propaganda konuşmalarının yayın zamanı ve sırası, Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK)
çekilen kurayla belirlendi.
Kura çekimi sırasında Yurt Partisi Ankara Milletvekili adayı
Halit Dervişoğlu, YSK’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği
kararları eleştirdi. YSK Başkanı Sadi Güven, “Konuyla ilgili gerekli
açıklamalar yapılmaktadır. YSK, hiçbir iş ve işleme ilişkin keyfi
davranmamaktadır dedi.
Sıralamalar belirlendi
Kurada, 31 Mayıs’taki konuşma sıralaması şöyle belirlendi:
“Millet Partisi, Komünist Parti, Vatan Partisi, Merkez Parti, Bağımsız Türkiye
Partisi, Liberal Demokrat Parti, CHP, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi,
Yurt Partisi, Anadolu Partisi, Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi,
Saadet Partisi, MHP, Halkın Kurtuluş Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Ak
Parti, HDP, Hak ve Adalet Partisi ile Demokrat Parti.
6 Haziran’daki sıralama ise şöyle:
“Demokrat Parti, Millet Partisi, Hak ve Adalet Partisi,
Halkın Kurtuluş Partisi, Doğru Yol Partisi, MHP, Merkez Parti, Demokratik Sol
Parti, Anadolu Partisi, CHP, Saadet Partisi, AK Parti, Bağımsız Türkiye
Partisi, HDP, Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi, Liberal Demokrat
Parti, Komünist Parti, Hak ve Özgürlükler Partisi, Vatan Partisi ve Yurt
Partisi.
Fuat Avni’den medyayı
sarsacak iddia: ‘Erdoğan Hürriyet’e el koyacak!’ – Taraf
Hükümet karşıtı paylaşımlarıyla bilinen ve operasyonları
önceden haber veren Twitter kullanıcısı Fuat Avni, yeni iddialarda bulundu.
Mısır’ın devrik lideri Muhammed Mursi’ye verilen idam
cezasının ardından attığı başlıkla hükümetin hedefi haline gelen Hürriyet’e el
konulacağını iddia eden Fuat Avni, 1 milyona yakın takipçisi bulunan Twitter
hesabına şunları yazdı:
1. ***** anketlere kafayı takmış durumda. İstediği sonuçları
göremeyince acısını araştırma ve PR şirketlerinden çıkarıyor.
2. 15 Mayıs tarihli anketler sonrası bunalımda. AKP’nin
oyunu POLLMARK % 36.8, ANAR % 39,2, DENGE % 40,9 olarak rapor etti.
3. Hasan Basri Yıldız (DENGE) %38 bulduğu oyu *****’in
korkusuyla ANAR’ın sonucunu öğrenip % 2 arttırıyor.
4. Anket şirketleri arasındaki rekabet mide bulandırıcı.
Herbiri *****’e bir diğerini şikayet ediyor.
5. İbrahim Uslu, Hasan Basri Yıldız’ı, o da Ertan Aydın’ı
kötülüyor. Tek dertleri *****’e yaranmak.
6. İbrahim Uslu, Hasan Basri Yıldız’ın anket yapmadığını,
açıkladığı sonuçları kendisine sorarak belirlediğini söyleyip duruyor.
7. ***** de Hasan Basri’nin anket sonuçlarının gerçeği
yansıtmadığı görüşünde. ‘Bu adam sahtekar’ diyor.
8. Partinin anket ve PR firmalarının yetkilileriyle yeni bir
toplantı yapıldı.
9. *****, kampanyanın başarılı yürümediğini söyleyerek
toplantıdakilere ağzına geleni söyledi.
10. Şirketler başarısızlığın faturasını Davutoğlu’na
kestiler. ‘Karizması yok, konuşmaları etkisiz, insanları heyecanlandıramıyor’
diyorlar.
11. ‘Davutoğlu’yla bu iş olmaz’ diyenler bile oldu. ‘Sizi
mumla arıyoruz efendim’ diyerek yalakalık yaptılar.
12. Toplantıda Erol Olçak’tan şikayetçi oldular. ‘Olçak
milletvekili adayı yapılmadığı için küskün, yeterince çalışmıyor’ dediler.
13. Toplantıdan, paralel konusunun istenen ilgiyi görmediği
yeni bir düşman bulunması kararı çıktı.
14. Hürriyet’in internet sitesinin ‘Yüzde 52 ile seçilen
Cumhurbaşkanına idam’ haberiyle aranan düşman bulundu.
15. Varank, “Aydın Doğan ne yapmaya çalışıyor’ şeklinde bir
tweet attınca hedef tespiti yapılmış oldu.
16. Hürriyet’in mektubu *****’i oldukça keyiflendirdi.
‘Doğan’ı nasıl bitirdiğimi hepiniz de görmüş oldunuz’ dedi.
17. Doğan Grubu’nun savunmaya çekilmesi ve duruşu *****’i
iyiden iyiye cesaretlendirmiş durumda.
18. Seçim istedikleri gibi sonuçlanırsa Doğan medyasına el
koyacaklar. Avaneler, “Artık önümüzde engel yok’ diyorlar.
HDP bombacısının
ıslak sırları – Milliyet
Özel düzenekli bombayı nemli kalması için saksıya
yerleştirdi. Bombalar, cep telefonu alarmıyla patladı. Suriye’ye kaçan Savaş
Y.’nin eşi, çocuğu ve kardeşinin de bu ülkede olduğu tespit edildi. Polis şimdi
bombacıya yardım edenleri arıyor
HDP’nin Adana ve Mersin il başkanlıklarında yaşanan bombalı
saldırı olaylarının faili olduğu gerekçesiyle aranan eylemci Savaş Y.’nin,
ailesinin de Suriye’de yaşadığı yönünde tespitler yapıldığı öğrenildi. Olay
yerinde yapılan incelemeler sonrasında her iki bombanın da cep telefonunun saat
alarmı sistemine uyumlu olarak hazırlandığı ve saatli bomba olarak kurgulandığı
belirlendi. Bombaların, kurumaya duyarlı olması ve sürekli ıslak olması
gerektiği için eylemcinin düzenekleri çiçek saksısına yerleştirdiği kaydedildi.
7 Haziran seçimleri öncesinde HDP’nin iki önemli kentteki il başkanlıklarına
yapılan bombalı saldırılar sonrası eylemi gerçekleştirdiği açıklanan zanlı
Savaş Y. ile ilgili yeni bilgiler ortaya çıktı. Milliyet’in aldığı bilgilere
göre, aslen Vanlı olan Adana’da doğup büyüyen Savaş Y.’nin bölgeyi iyi bildiği
değerlendirmeleri yapılıyor. Saldırıların ardından her iki kentte yapılan kamera
incelemeleri sonrasında zanlının eylemlerden kısa süre önce Adana’ya geldiği
anlaşıldı.
Islak-kuru sistem
Olay yerinde bomba uzmanlarınca yapılan araştırmalar ele
geçirilen delillerin incelenmesinden her iki kentteki bomba düzeneklerinin aynı
olduğu anlaşıldı. Bomba düzeneklerinin hazırlandığı ve saksı içine
yerleştirildiği ancak cep telefonuna ait zaman ayar sisteminin kullanılarak
özel saatli bomba imal edildiği saptandı. Her iki bomba düzeneğinin eylemci
Savaş Y. tarafından hazırlanma olasılığı da kuvvetlendi. DHKP-C’den tutuklanıp
serbest bırakılmasının ardından Suriye’ye gittiği değerlendirilen Savaş Y.’nin,
hazırladığı bomba düzeneğinin nemli ortama duyarlı olduğu, düzeneğin kuruması
halinde patlama özelliğinin bulunduğu, bu nedenle zanlının beraberinde taşıdığı
düzeneğin sürekli nemli kalmasını sağlamak amacıyla çiçek saksısına
yerleştirdiği değerlendirmesi yapıldı. Bu nedenle güvenlik birimlerinde
eylemcinin standart dışı, el yapımı bir bomba düzeneği hazırlayarak gerçekte
profesyonel olduğu görüşü oluştu.
Trenle Mersin’e gitti
Bombacının her iki kentteki kamera kayıtlarını inceleyen
polis, zanlının önce Adana’daki il başkanlığına gittiği burada ilk çiçek
saksısını bıraktıktan sonra trenle Mersin’e geçtiği anlaşıldı. Zanlının,
kendisinin yanı sıra eşi, çocuğu ve kardeşinin de Suriye’de olduğu yönünde
istihbaratlara ulaşıldığı öğrenildi. Ayrıca, Savaş Y.’nin olayın hemen ardından
yasa dışı biçimde ülkeyi terk edip Suriye’ye geçtiği bilgisine ulaşıldı.
Güvenlik birimlerinin bu tespitlere rağmen zanlının ve ailesinin Suriye’nin
hangi bölgesinde olduğu yönünde kesin bir bilgi elde
edilemedi.
Polis, ‘badi’ peşinde
Soruşturma kapsamında polis, zanlıya Adana’da kaldığı süre
içinde yardım eden kişi ya da kişilerin peşine düştü. Bir emniyet yetkilisi,
“eylemci kenti zaten iyi biliyor. Burada yaşamış. Ancak, yine de ‘badi’si
(askerde birbirlerinden sorumlu olunan en yakın arkadaş) olduğunu düşünüyoruz.
Adana ve Mersin’deki ekipler bunu ortaya çıkarmaya çalışıyor dedi.
Milliyet’e bilgi veren üst düzey bir emniyet yetkilisi,
olayın standart bir IŞİD eylemi olmadığına dikkati çekti. Aynı yetkili,
“bombanın imali ve kullanımına bakıldığında profesyonel bir bombacı ile karşı
karşıyayız. Daha önce DHKP-C içinde yeralmış ve tutuklanmış bir kişinin daha
sonra Suriye’ye giderek IŞİD kadroları içinde yer alması fazlasıyla dikkat
çekici. Yine de bu işin arkasında bir üst akıl aramak gerekiyor
değerlendirmesinde bulundu.
Bakanlıktan açıklama
İçişleri Bakanlığı dün saldırganın IŞİD ile bağlantısı
iddialarına yanıt verdi. Açıklamada, zanlının 21 Haziran 2007’de İstanbul’da
DHKP/C terör örgütüne bağlı Devrimci Halk Güçleri (DHG) içindeki
faaliyetlerinden gözaltına alındığı, 22 Haziran 2007’de serbest bırakıldığı
belirtildi. Yine Ankara’da DHKP-C yapılanması Halklar ve Özgürlükler
Cephesi’nin (HÖC) 23. Dönem milletvekili seçimlerini protesto gösterisine
zanlının Adana’dan gelerek katıldığı 16 Temmuz 2007’de tutuklandığı, 18 gün
sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı belirtildi. Sahsın
herhangi bir pasaport ve yurtdışı giriş çıkış kaydı ile MERNİS sisteminde
adresi bulunmadığı kaydedilerek, “Kişinin bağlantıları ve kamuoyunda gündeme
getirilen iddialar dahil yapılan saldırı tüm yönleri ile özenle
incelenmektedir denildi
Alevilerin evleri
yine işaretlendi – Cumhuriyet
Amasya’da bir sitede kapılarına kırmızı çarpı işareti konan
Aleviler tedirgin: Evde kalamıyoruz. Yetkililer devreye girsin.
Amasya’nın Esentepe Mahallesi’ndeki TOKİ konutlarının B
bloğunda 22 Mayıs’ta Alevi yurttaşların oturduğu 1, 4 ve 8. kattaki dairelerin
kapısına kırmızı boyayla çarpı işaretleri konuldu. Sabah evlerinden çıktıkları
sırada işaretleri gören yurttaşlar büyük tedirginlik yaşadı. Yurttaşların haber
vermesi üzerine polis incelemede bulundu.
Evde kalamıyorum
Eşini kaybettikten sonra iki çocuğuyla birlikte yaşadığı
dairenin kapısının işaretlendiğini gören Güllü Bozkurt, yakınlarının yanına
sığındı. Korkudan günlerdir evine gidemediğini belirten Bozkurt, “Kapılarımız
işaretlendi, korkuyoruz. Ben üç gündür akrabalarımda kalıyorum.
Daha önce de oldu
Bunu kimin yaptığını bulmalarını istiyoruz. Üç evin kapısı
işaretlenmiş, üçü de Alevi. Yetkililer olaya önem versin, bu sefer de ‘çoluk
çocuk işi’ demesinler. Çocuklar koskoca sitede kimin Alevi olup olmadığını
nereden bilecekler? diye konuştu.
Bozkurt’un akrabası olan CHP Adıyaman İl Genel Meclis Üyesi
Mahmut Nedim de Adıyaman’da daha önce 3 kez Alevilerin evlerinin
işaretlendiğine dikkat çekerek, “Bir blokta üç Alevi vatandaş oturuyor, sadece
üç Alevi vatandaşın kapılarına çarpı atılarak işaretlenmiş.
Bizzat gittim kendim inceledim, emniyete haber verdim,
polisler gelip inceledi. Daha önce de üç sefer işaretleme olayı yaşandı,
‘çocuklar yapmıştır ’diye geçiştirdiler. Bir türlü failler bulunamadı. Çocuklar
bir bloktaki Alevilerin kim olduğunu nereden bilecek? Bunun tekrarlanmaması
için faillerin mutlaka bulunması gerekiyor diye konuştu.
Kamp Armen müjdesi! –
Vatan
Yıkım kararı protestolara neden olan Ermeni yetimhanesi Kamp
Armen kurtuldu. Arazi sahibi, “Başbakanımızın rica ve talimatı bana iletildi
diyerek tapuyu vakfa iade edeceğini açıkladı.
Aralarında, suikasta kurban giden Agos Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni Hrant Dink, eşi Rakel Dink’in bulunduğu yaklaşık 1.500 çocuğun
yetiştiği Tuzla Çocuk Kampı’na (Kamp Armen) 17 gün önce yıkım için iş makineleri
girmişti. Yıkım kamuoyunda çok tepki çekerken vatandaşlar ve sivil toplum
örgütleri kampa giderek yıkım nöbetine başlamıştı. Kampın yıkılmaması için
Başbakan Ahmet Davutoğlu duruma el koymuş ve gerekli girişimler başlatılmıştı.
Dün müjdeli haber geldi. Tuzla Çocuk Kampı’nın tapusunun Gedikpaşa Ermeni
Protestan Kilisesi Vakfı’na verileceği açıklandı.
‘Barışa katkı için’
Kamp Armen’in bulunduğu arazinin sahibi Fatih Ulusoy, dün
yaptığı açıklamayla araziyi Gedikpaşa Ermeni Proteston Kilisesi Vakfı’na
bağışlayacağını duyurdu ve şöyle dedi: “Konunun çözülmesi yönünde Başbakanımız
Ahmet Davutoğlu’nun rica ve talimatı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Tuzla Belediye
Başkanı Şadi Yazıcı tarafından şahsıma intikal ettirilmiştir. 2006’da konu
arazinin tapu kaydında yetimhane ile ilgili herhangi bir şerh veya bilgi
olmaması sebebi ile satın almamda herhangi bir tereddüt hasıl olmamıştır. 1915
yılı ile ilgili çeşitli spekülasyonlarla toplumumuzun hassasiyetlerinin tahrik
edilmeye çalışıldığı günümüzde Ermeni vatandaşlarımızın düşünce ve
hassasiyetlerine, ülkemizin sosyal barışına ve birliğine katkı sağlamak amacı
ve temennimle konu araziyi Gedikpaşa Ermeni Proteston Kilisesi Vakfı’na
bağışlayacağımı kamuoyumuza saygıyla duyururum.
İlk sahibine iade edilmişti
Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı’nın 1962 yılında
yetim çocuklar için Sait Durmaz’dan satın aldığı arazi, 1936 Beyannamesi
gerekçe gösterilerek 1979’da ilk sahibine iade edilmiş ve kampa el koyma
süreci, 1987’de Yargıtay’ın onayıyla tamamlanmıştı. Kampın iadesi için vakıf
yönetimi hukuki yolları denedi ancak sonuç alamadı. 2011’de azınlık
vakıflarının el konan mülklerinin iadesi başlayınca, Armen için de Vakıflar
Genel Müdürlüğü’ne (VGM) başvuru yapıldı. Ancak VGM, satışın hukuki olarak
iptal edilmiş olmasını gerekçe göstererek, dosyayı ‘el konmuş mülk’ olarak
değerlendirmedi ve bu sebeple kampın iadesi ya da tazminat ödenmesi söz konusu
olmadı.
Başbakan el koymuştu
Kamp Armen meselesine, AK Parti milletvekili adayı Markar
Esayan’ın bilgilendirmesi üzerine Başbakan Davutoğlu el koymuştu.Başbakan
Davutoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, İBB Başkanı Kadir Topbaş,
Ak Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ve Markar Esayan’ın katıldığı bir
toplantı yapılmış, arazinin vakfa devredilmesi kararı alınmıştı. Ancak arazinin
kamulaştırılması formülüne azınlık vakıfları ‘emsal olacağı’ gerekçesiyle karşı
çıkınca formül arayışına girilmişti. Ve aranan formül, arazi sahibinin tapuyu
devretmesiyle bulunmuş oldu.
Adını verdi, hocasını
bulamadı – Cumhuriyet
AKP’nin seçim reklamında kullandığı Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde tek profesör dekan. Bazı anabilim
dallarında hoca dahi bulunmuyor.
Hükümetin, “Onlar konuşur Ak Parti yapar propagandalarından
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni öven seçim
reklamında, fakültenin kalitesi, Rizelinin Rize’de okuyabildiği anlatılıyor.
Ancak fakültenin anabilim dallarının birçoğunda bölüm başkanlığını yardımcı
doçentler yaparken, bazı anabilim dallarında hoca dahi bulunmuyor. Fakültenin
tek profesörünün ise dekan olması dikkat çekiyor. Seçim için yere göğe
sığdırılamayan fakültede toplam 8 anabilim dalı bulunuyor. Bunlardan Ağız, Diş
ve Çene Radyolojisi ile Ortodonti anabilim dallarında hiç hoca bulunmuyor.
Fakültenin tek doçenti Ağız, Diş ve Çene Hastalıkları Cerrahisi’nin anabilim
dalı başkanı. Doçent, bir yardımcı doçent ve 3 araştırma görevlisi ile birlikte
idare ediyor. Fakültenin tek profesörü ve aynı zamanda da dekanı Protetik Diş
Tedavisi anabilim dalının da başkanlığını yapıyor. Geri kalan anabilim
dallarının başkanlarının tümünün unvanının ise yardımcı doçent olması dikkat
çekiyor.
Göreve başlıyor –
Hürriyet
GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in 8 Mayıs 2015
günü, soru işaretleri yaratan bir dilekçe verip izne çıkması Ankara’da heyecan
yaratmıştı. Kısa sürede Gazi Üniversitesi’nde ameliyat olduğu ortaya çıksa da
kulislerde, Necdet Paşa’nın MİT TIR’ları soruşturmasında bazı askeri personele
haksızlık edildiğine dair görüşleri nedeniyle hükümetle ters düştüğü ve emekli
olacağı, 1 Ağustos YAŞ toplantısına kadar dönmeyeceği konuşuldu. Hatta
dilekçesinde “Yerime KKK Orgeneral Hulisi Akar bakacak ifadesine yer vererek
hükümetin başka bir ismi istediği, Necdet Paşa’nın da kendisinden sonra Hulusi
Paşa’yı işaret ettiği yorumları da yapıldı.
Aradan geçen 15 gün içinde Orgeneral Özel, 19 Mayıs
törenleri gibi protokol gereği katılması gereken törenlere de katılmadı. Hatta
dün “Seçkin Gözlemci Günü yapılan Denizkurdu 2015’te de Özel yoktu.
Yetkililer, Özel’in tedavisinin başarılı ilerlediğini, ancak tam iyileşene
kadar fiziki koşulların kendisine uygun bir şekilde olması gerektiğini ifade
ettiler. Peki Özel ne zaman işbaşı yapacak?
Askeri kaynakların söylediğine göre yarından itibaren
karargaha gelecek. Ancak kabuller ve kıta ziyaretleri olmadan düşük profilli
çalışacak. Kendisi için makam koltuğunda özel değişiklikler yapıldığı da gelen
bilgiler arasında.
Ölüm listeleri
hazırlıyorlar – Y. Şafak
Tehdit mektuplarına tepki gösteren AK Parti Mardin adayı
Orhan Miroğlu, “Ölüm listelerini getirip önümüze koyuyorlar. Köylerde mecburen
10-15 silahlı insanla geziyorum dedi.
AK Parti Mardin Milletvekili adayı Orhan Miroğlu, köylerde
baskı ve tehditin olduğunu da kaydeden Miroğu, “Ölüm listelerini getirip
önümüze koyuyorlar. Özellikle AK Parti’ye oy verme ihtimali olan veya verme
eğilimi olan kişilere yönelik ciddi bir tehdit var. Bunu bilinçli yapıyorlar.
Mektuplar yazıyorlar, gece gelip köyleri toplayıp anlatıyorlar. ‘HDP barajı
aşamazsa iç savaş çıkar, ona göre ayağınızı denk alın’ diyorlar. Bunu ilçelerde
de köylerde de yapıyorlar ifadesini kullandı.
SAVAŞ MODU SİYASET
Miroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada savaş modu
siyaseti yapıyoruz. Köylere belli ilçelere gittiğimiz zaman rolle ve hissiyatla
gidiyoruz. Çünkü neyle karşılaşacağımız gerçekten bilmiyoruz. Kendimiz
koruyarak, silahlı olarak gidiyoruz. Yanımda 10-15 silahlı insanla geziyorum bu
devletin aldığı tedbirlerin dışında olan bir şey. Kalemim dışımda elime hiç
mantar tabancası bile almış insan değilim. Ama şimdi gelmişim kendi ilimde
seçim çalışması yapıyorum ve silahsız gezemiyorum. Bu bölgede ortaya çıkacak
sonuç, AK Parti’nin alacağı oy bakımından asla demokratik bir sonuç değil. Bu savaş
modunda siyasetin HDP’ye sağladığı oy, nereden bakarsanız bakın her ilde yüzde
20-25 oranındadır. Bu kesin.
Direniş bir zafer
daha getirdi: Mako işçilerinin talepleri de kabul edildi – Cumhuriyet
Tofaş fabrikasında ücret artışı talebiyle üretimi durduran
işçilerin zaferinin ardından, pazartesi gününden beri direnişte olan Mako
fabrikasında da yönetim işçilerin talebini kabul etti.
sendika.org’da yer alan habere göre, otomotiv sektörüne
metal parçalar üreten Mako fabrikasının yönetimi işçilerle yaptığı görüşmede,
Tofaş fabrikasında yönetimle işçiler arasındaki anlaşmanın aynen geçerli
olduğunu belirtti. Bunun üzerine Mako işçileri direnişi sonlandırma kararı
aldı.
İşçiler direndi, kazandı… TOFAŞ’ta anlaşma sağlandı
Mako işçilerinin talepleri neydi?
Mako işçileri işten atılmama garantisi verilmesini, toplu
sözleşme sürecinde haklarını savunmadığını düşündükleri Türk Metal Sen’in
temsilcilik tabelasının sökülmesini ve bunun yerine temsilcilik odasında
işçilerin şu an sözcülüğünü yapan temsilcilerin oturmasını istemişti.
İşçiler, Renault’daki gibi ücretlerin Bosch sözleşmesi baz
alınarak artırılmasını isterken, son talep ise varılan anlaşmanın işçilerin
temsilcileriyle birlikte protokol altına alınması olmuştu.
Yeşil Hat’ta doksan
dakikalık çözüm turu – Milliyet
Müzakerelerin tekrar başlamasıyla filizlenen çözüm
umutlarına Kıbrıslı iki lider dün 90 dakikalık gezintiyle omuz verdi. Akıncı ve
Anastasiadis kuzeyde kahve güneyde zivaniya içti. Ledras’ta zeytin dallarıyla
yüründü
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı
Nikos Anastasaiadis, Yeşil Hat’ın ayırdığı Lefkoşa’da iki kesimde 45’er dakika
Çarşıyı gezdi, kahve ve Kıbrıs’a özgü zivaniya içkisi içti. Ada’da heyecan
yaratan buluşmada ilk önce Anastasiadis, Lokmacı sınır kapısından yürüyerek
KKTC’ye geçti. Akıncı, Anastasiadis’i kapıda karşıladı ve birlikte Arasta
çarşısında yürüyüşe geçildi.
‘Barış Şimdi’ sloganları
Liderlerin yürüyüşü sırasında, hem Türkçe hem de Yunanca
‘barış hemen şimdi’ sloganları atıldı. Yürüyüş sırasında Akıncı’ya kırmızı
Anastasiadis’e de beyaz karanfil verildi. İki lider, bazı esnaf ile sohbet
etti. Lefkoşa’daki Büyük Han’a geçen liderler burada 45 dakika sohbet etti,
Türk kahvesi içti. Liderlere müzakereciler Özdil Nami ve Andreas Mavroyannis de
eşlik etti. Anastasiadis, daha önce 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile buluşmak
için KKTC’ye geçmişti. Ancak Rum liderin, çarşı gezisi Ada’da bir ilki
oluşturdu.
Milliyet’in öğrendiğine göre, Akıncı ve Anastasiadis, sohbet
sırasında “Halkın pozitif enerjisinden mutlaka yararlanmalıyız. Barışı
bulmalıyız. Toplumlardaki beklentiyi boşa çıkarmayalım dedi.
İkramiye çıkmadı
Büyük Han’da sadece kahve içen liderlere, Cumhurbaşkanlığı
Sözcüsü Barış Burcu’nun lokantasından getirilen özel ekmek kadayıfları da ikram
edildi.
Nikos Anastasiadis, 48 yaşına giren Kıbrıslı Türk müzakereci
Özdil Nami’ye bir jest yaptı ve doğum gününü kutladı. Rum lider, Nami’ye barışı
simgeleyen yaprak motifli bir tabak şeklinde plaket hediye etti.
Liderler burada yaptıkları sohbetin ardından yürüyerek Güney
Kıbrıs’taki Ledras caddesine geçti. Ledras cadddesinde ellerinde zeytin dalları
tutan liderler, Phaneromeni Kilisesi’nin bulunduğu bölgede bir kafeye oturdu.
Liderlere bir piyangocu kazı kazan verdi. Kıbrıs haritası şeklindeki kazı
kazanı kazıyan liderlere, ikramiye çıkmadı.
Bir şişe zivaniya bitti
Liderler burada Kıbrıs’a özgü zivaniya içti. İki liderin bir
şişe zivaniyayı bitirdiği görüldü. Akıncı ve Anastasiadis sonra tekrar birlikte
Lokmacı sınır kapısına yürüdü. Akıncı’yı uğurlayan Anastasiadis ‘Kıbrıs
sorununa en erken zamanda çözüm bulmak için çalışacaklarını’ belirterek, ‘iki
toplumun geçmişinde çatışmalar görülebildiğini ancak her iki toplumun geleceği
için çözümün olması gerektiğini’ kaydetti.
Karşılıklı ziyaretleri ‘tarihi olarak’ nitelendiren Akıncı
da, “Bir daha hayal kırıklığı yaşamak istemiyoruz dedi. ‘Yeme içmede Türk ve
Rumların iyi olduğunu ancak müzakere ve iş yapmaya gelince yeme içmedeki başarı
kadar başarılı olunmadığını’ belirten KKTC lideri, ‘bunu tersine çevirmek
gerektiğini’ söyledi.
BİR ANADAN DOĞDUK BİZ
Elindeki saz ile Türkçe ve Yunanca şarkı söyleyen Kıbrıslı
Türk aşık Emir Gül, liderlere “Çözüm için acele edin dedi. Emir Gül, liderlere
şöyle seslendi
Bir tek yürek olmuşuz
Ermenisi, Marunisi
Türk’ü Rum’u hep eşit
Bir anadan doğduk ya biz
Düşman değil kardeşiz
Vatanı sevmek ve mutlu
Olmak için varsınız
Sen de ben de kardeşiz
Çok büyük dertler çektik
Çözüm yoksa, durum felaket
Türkiye’ye silah satışına onay – Milliyet
ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’ye potansiyel olarak 310
milyon dolar değerinde silah ve savunma sistemi satılmasını onayladı.
Savunma Güvenliği İşbirliği Ajansı’nın Kongre’ye gönderdiği
bilgi notuna göre Türkiye’nin MK 15 Phalanx silah sistemi yenilenecek. Henüz
teklif aşamasındaki anlaşma kapsamında Türkiye’ye 4 adet MK 15 Phalanx CIWS
Block 1B sistemi satılacak. Halen Türkiye’nin elindeki 17 adet MK 15 Phalanx
Block 0 sistemi de yenilenecek. Ayrıca 21 adet uzaktan kumanda istasyonu, 21
adet yerel kumanda istasyonu, yedek parçalar, destek ve test ekipmanları
satılacak. Savunma Güvenliği İşbirliği Ajansı, satışın tamamlanması halinde
Türk donanmasının kendini savunma kapasitesinin artacağını not etti. Basın
açıklamasında satışın bölgedeki askeri dengeyi değiştirmeyeceği de özellikle
belirtildi. Satış pazarlıklar tamamlandıktan sonra kesinleşecek.
ABD Kongresi’nden
Türkiye için ifade özgürlüğü tasarısı – Hürriyet
Amerikan Kongresi’ne, Türkiye’deki ifade özgürlüğüne saygı
gösterilmesini isteyen bir tasarı sunuldu. Tasarıya iki günde 29 milletvekili
destek açıkladı.
TÜRKİYE’de başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yönetim
yetkililerinin basın ve ifade özgürlüğünü hedef alan açıklamalarından sonra ABD
Kongresi’ne Türkiye’de ifade özgürlüğü ve insan haklarına saygı gösterilmesini
isteyen bir yasa tasarı sunuldu.
Perşembe günü hazırlanan tasarıya destek açıklayan
milletvekillerinin sayısı iki günde 29’a ulaştı.
Aralarında Cumhuriyetçi Partili Dana Rohrabacher ve Demokrat
Partili Eliot Engel gibi isimlerin de olduğu milletvekilleri tarafından
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin dikkatine sunulan tasarı,
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, düşünce kuruluşu SETA’nın
Washington’da düzenlediği konferansta yaptığı, Türkiye’deki basın özgürlüğü
problemlerinin Türk basının “şantaj ve karalama larından kaynaklandığını iddia
ettiği konuşmasından bir gün sonraya denk geldi.
Washington’daki Ulusal Basın Kulübü’nde gerçekleştirilen
toplantıda bir dinleyicinin Türkiye’deki basın özgürlüğü problemlerini
hatırlatıp “Erdoğan demokratik bir ülkenin lideri olmaktan çok bir diktatöre
benziyor demesi üzerine dinleyiciye cevap veren Kalın, “Maalesef bazı medya
kuruluşları Cumhurbaşkanına karşı çok eleştirel.
Kişiliği, özel hayatı… Ben dünyanın hiçbir yerinde böyle
bir şey görmedim diye cevap vermişti. Kalın’ın konuşmasından bir gün sonra
kaleme alınan 279 sayılı tasarıda ise Temsilciler Meclisi’nin “Türkiye’deki
ifade özgürlüğü ve insan haklarına saygı gösterilmesini istediği belirtilerek
şu üç çağrı sıralandı:
1) Temsilciler
Meclisi, Türkiye Hükümeti’ne online ya da sosyal medyada olanlar dahil, ifade
özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaları derhal kaldırma çağrısı yapar.
2) Temsilciler
Meclisi, Türkiye Hükümeti’nden Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT’e
olan taahhütlerine uygun biçimde evrensel insan haklarına tam anlamıyla saygı
göstermesini ister.
3) Temsilciler
Meclisi, ABD’nin Türkiye halkıyla olan uzun süreli ortaklığı ve dostluğunu bir
kez daha vurgular.
KALIN KONUŞMADAN AYRILDI
SETA’daki konuşmasının ardından Amerikan Kongresi’nde de
görüşmeler yapan Kalın, temaslarıyla ilgili gazetecilere bilgi vermedi.
Dolayısıyla Kalın’ın SETA’da basın özgürlüğünü hedef alan sözlerinin ardından
Amerikan Kongresi’ne böyle bir tasarı sunulmasıyla ilgili yorumunun ne olduğu
da öğrenilemedi. Diplomatik kaynaklar, Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç’ın
da bir kısmına eşlik ettiği Kalın’ın görüşmelerinin “özel olduğunu
belirttiler. Kalın’ın Kongre yetkilileri dışında Washington’da Başkan
Yardımcısı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Colin Kahl ve Amerikan Dışişleri
Bakanlığı’nın üç numarası Wendy Sherman ile bir araya geldiği öğrenildi.
Obama’nın Ortadoğu’dan sorumlu Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert Mally’in ise
Kalın’la görüşmediği aktarıldı.
ABD güçlerinin
Irak’tan çekileceği iddiası – Hürriyet
Iraklı milletvekili Muvaffak er-Rabii, ABD’nin, Ramadi’deki
El-Habbaniyye hava üssünün terör örgütü IŞİD’in eline geçmesi durumunda
Irak’tan kısmen çekilmeyi planladığını iddia etti.
Milletvekili ve eski Ulusal Güvenlik Müsteşarı Rabii yaptığı
yazılı açıklamada, “Washington’un, Habbaniyye üssünün IŞİD’in kontrolüne
geçmesi durumunda, tüm Irak topraklarından kısmen çekilme planı hazırlamaları
için Amerikalı danışmanlara talimat verdiğini” öne sürdü.
Rabii açıklamasında, “Ramadi ve Enbar kırmızı çizgidir
ve biz orada olduğumuz sürece düşmez diyen ABD Devlet Başkanı Barack Obama’nın,
Ramadi’nin IŞİD’in eline geçmesine engel olamayan ABD’li danışmanlara artık
güvenmediğini” ifade etti.
IŞİD dün, Ramadi’nin 30 kilometre doğusundaki Habbaniyye
Askeri Üssü yakınlarındaki El-Halidiyye bölgesine saldırı düzenlemişti.
ABD, IŞİD’in ülkenin kuzey ve batısında bazı bölgeleri ele
geçirmesinin ardından Irak’a yaklaşık 3 bin asker göndermişti. ABD güçleri,
Irak kuvvetlerini eğitmek ve danışmanlık görevi yapıyor.
FT: Tekleyen büyüme hikayesi
Türkiye – Hürriyet
Financial Times, yavaşlayan büyüme ve artan işsizliğin
Türkiye’nin bugüne kadarki ekonomik başarısını sağlayan modelin sorgulanmasına
yol açtığını belirtiyor ve “Bir dönemin ekonomik başarısı, ülke liderinin
gücü elinde toplamasına yol açtı” diyor.
Financial Times gazetesi, yaklaşan seçim ve ekonomideki
sorunlar çerçevesinde Türkiye’nin ekonomik geleceğini değerlendiren bir yazıya
yer verdi.
Daniel Dombey imzalı yazı özetle şöyle:
“Türkiye’nin son on yıl içindeki güçlü büyümesi birçok
gelişmekte olan ülkeden ayrışıyordu. Ancak Türkiye’nin büyük ölçüde iç talep ve
aktif inşaat sektörüne dayalı ekonomik modeli artan baskı altında.
Büyüme, 2010 ve 2011’deki yüzde 9’dan, 2014 yılında keskin
biçimde yüzde 3’ün altına düştü.
Ülke çapında, tüketici güveni beş yılın en düşük seviyesine
düşerken, işsizlik yüzde 11 ile son beş yılın en yüksek düzeyine çıktı. Gayri
safi yurtiçi hasıla birkaç yıldır kişi başına 10 bin dolar civarında sıkışmış
halde.
Türk lirası dolar karşısında Mayıs 2013’dan bu yana yaklaşık
yüzde 40 değer kaybetti. Bu zeminde, hükümet içinde son yıllarda büyümeyi
yaratan modelin geleceği hakkında bir tartışma başladı.”
Atılım arayışı
“Bazı uzmanlar bir yandan ekonomik ve hukuki reformlar
yapılırken, diğer yandan katma değeri daha yüksek ürünler üretmeye yönelik
temel bir değişim ihtiyacı olduğunu savunuyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirenler yatırımın,
rekabet gücündeki yetersizlikler nedeniyle aksadığını iddia ediyor.
Birçok uluslararası bankacı, Türkiye ekonomisinin kısa
vadede başarılı olması için hala yeterince küresel likidite olduğunu söylüyor.
Ama Erdoğan’ın daha düşük faiz oranları için yürüttüğü
kampanya petrol fiyatlarındaki düşüşün faydalarını gölgede bıraktı. Lira, dolar
karşısında keskin biçimde düştü.
Türk ihracatçısı yeni pazarlar bulmadaki esnekliğiyle
ünlüdür. Ancak iç ekonomi yavaşlarken, büyük ve kalıcı ihracat artışları elde
etmek de zorlaşıyor.
Talebi, Avrupa’daki ekonomik sorunlar ve Orta Doğu ile Kuzey
Afrika’daki kaos da olumsuz etkiledi.
Bu tür eğilimler ülkenin mevcut ekonomik durumunun
sürdürülebilir olmadığı konusunda bir fikir birliği yarattı ama çözüm konusunda
bir mutabakat yok.”
Başkanlık sistemi ve gelecek
“Türkiye’nin siyasi ve büyük ölçüde ekonomik geleceği,
Erdoğan’ın mahkemeler veya Meclis’ten pek muhalefet gelmeyecek bir başkanlık
sistemini hayata geçirip geçirememesine bağlı.
Dış dünyadaki değişikliklere rağmen, Cumhurbaşkanı’nın kolay
paranın siyaset ve ekonomik getirilerine bel bağlamasından kaygı duyuluyor.
Türkiye nin ikilemi bu: Bir dönemin ekonomik başarısı,
liderinin gücü elinde toplamasına yardımcı oldu.
Şimdi muarızları, daha fazla güç konsolidasyonunun
Türkiye’nin geleceğine zarar vereceği uyarısında bulunuyor.
Aynı zamanda, yabancı fonlar her zamankinden daha seçici.
Türkiye iç ve dış şoklara hassas kalmaya devam ediyor ve büyüme tarihi
ortalamalara göre vasat.
Ekonomik zaferlerle dolu yılların anıları hala tazeyken,
daha az hoşgörülü bir dünyaya uyum sağlamak zor olacak.”
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”