HABER MERKEZİ-Bu bölgenin insan yaratımı maddi ve manevi değerlerin açığa çıkmasında ve hem toplumculuğu hem de toplum dışılığı üretmesinde oynamış olduğu rol kadar coğrafi durumunun yanı sıra doğal zenginlikleri açısından da stratejik bir yeri olduğu bilinmektedir. Bu coğrafya Kafkasya’dan Hint Okyanusuna, Akdeniz kıyılarından Avrupa ve Afrika’nın olduğu kadar Asya’nın da derinliklerine uzanan yol hattında bulunmaktadır. Süveyş kanalının 1869 yılında açılması ve iki denizi birbirine bağlaması (Kızıldeniz-Akdeniz) Orta Doğu ticaret hacmini canlandırmakla kalmamış, bölgenin hali hazırda var olan önemini daha da artırmıştır. Ayrıca bölgede bulunan petrol-doğalgaz gibi rezervler bölgeyi cazibe merkezi haline getirmiş ve bu rezervlerin önemi neticesinde dünya ülkelerinin politikaları bu bölgede yoğunlaşmıştır. Günümüzde ilerleyen teknoloji ile enerjiye bağımlılığın artması; petrol-doğalgaz gibi rezervleri zengin olan ülkelerin önemini artırmıştır. Enerjinin bu kadar önemli olduğu bir zamanda BP verilerine göre ispatlanmış petrol rezervlerinin %60’nın Orta Doğu’da olması bu bölgeyi vazgeçilmez bir alan haline getirmiştir. Yani dünyaya açılmak isteyen tüm güçlerin zorunlu uğrak merkezi olmaktadır. Zengin kaynakları ve Dünya’nın derinliklerine inen yol haritalarının merkezinde bulunan bu bölge, tarihte olduğu gibi bugünde emperyalist emellerin üzerinde oyunlar oynadığı alan olmuştur. Paylaşım savaşlarının en çok can yaktığı-can aldığı bu bölge sömürgeci Dünyevi güçlerden olduğu kadar, gerici bölgesel güçlerden de nasibini almıştır-almaktadır.
ABD’nin bölgeye olan ilgisinin yanı sıra Suriye İç Savaşı’nın startından bu güne bölgede konumunu güçlendiren Rusya ve Çin’in dayattığı stratejiler, bölgeyi dahada karmaşıklaştırmaktadır. İran, Mısır, İsrail, Suudi Arabistan ve Türk Devleti gibi gerici ülkelerinde üzerine birtakım hesaplar yaptığı bu bölge, beşiği olduğu insanlığa yine bir umut kapısı olmaktadır. Zira bölgede etkin olan bu güçlerin tümü 2 temel proje’nin alt kollarında birleşiyorken her iki proje de halkların daha fazla sömürülmesi, daha fazla talan ve daha fazla acıyı getirmeye gebedir. Ancak umut kapısı dediğimiz 3. Bir yol vardır. Güçlenmesi açısından zemini en uygun olan bölgedeki halktan desteğini alan bir güç tarafından bu yolun inşa ediliyor olması, umut olmaktadır. Önder Apo’nun öncüsü olduğu fedai gerilla hareketi PKK, Rusya-Çin-İran-ABD-İsrail’in bölgede etkin kılmak istediği projelere karşı en güçlü alternatif olan Demokratik Konfederalizm’i inşa ediyor.
Petrol ve Doğalgazda Ortadoğu’nun Yeri ve Önemi
Dünyada tüketilen birincil enerji kaynakları arasında petrol % 32,6 ile birinci sıradadır. Petrolü % 30 ile kömür ve % 23,7 ile doğalgaz takip etmektedir. Nükleer Enerji, Yenilenebilir Enerji ve Hidroelektrik oranları ise çok düşük seviyelerdedir.
Grafik 1: Tüketilen Birincil Enerji Kaynaklarının Dağılımı / %
(2015 Yılı Verileridir)
2013 yılında toplam birincil enerji tüketiminin % 42,3’ü elektrik üretiminde kullanılmıştır. Elektrik üretimi için tüm birincil enerji kaynakları kullanılmaktadır. Kömür ve doğalgaz tüketiminin büyük kısmı, elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Petrolün tüketiminin ise % 52,8’i ulaştırma sektöründe aittir
Kömürün tüketiminin birincil enerji tüketimindeki oranının bu kadar yüksek olmasının sebebi Çin ve Asya Pasifik’in kullanımıdır. Dünyada tüketilen kömürün üçte ikisi Asya Pasifik grubuna aittir. Dünya kömür tüketimin yarısını ise tek başına Çin yapmaktadır (BP, 2015).
Kömürün kullanım alanları ve verimliliği açısından petrole rakip olması mümkün değildir. Doğalgaz da şimdilik petrole rakip olamamaktadır, çünkü doğalgazın % 95’i boru hatlarıyla taşınırken, sadece % 5’lik bir kısmı sıvılaştırılmış doğalgaz olarak tankerlerle taşınabilmektedir. Coğrafi koşullar ve boru hatlarının maliyeti doğalgazın kıtalararası yayılımını olumsuz etkilemektedir. Dünyada en fazla doğalgaz rezervine sahip ülke olan Rusya dahi doğalgaz ticaretinin büyük kısmını, coğrafi olarak kendisine yakın, eski Sovyet ülkeleri ve Avrupa coğrafyasına gerçekleştirmektedir (Altay ve Nugay, 2013 s. 15). Ama yine de petrolün gelecekte en önemli alternatifinin doğalgaz olduğunu da ifade etmek gerekir.
Tüketilen enerji kaynaklarının içinde en büyük paya sahip olan petrolün, dünyadaki ispatlanmış rezervinin % 51,8’i Ortadoğu’dadır. Ortadoğu’yu % 19,4 ile Güney&Orta Amerika, % 13,7 ile Kuzey Amerika, % 9,1 ile Avrupa&Avrasya, % 3,5 ile Afrika ve % 2,5 ile Asya Pasifik izlemektedir.
Bölgelere göre petrol tüketimine baktığımızda, en fazla petrol tüketen bölge % 33,9 ile Çin, Japonya, Hindistan, Güney Kore gibi dünyaya mal ve hizmet üreten ülkeleri barındıran Asya Pasifik’tir. Bu bölgeyi sırasıyla % 24,3 ile Kuzey Amerika, % 20,4 ile Avrupa & Avrasya takip etmektedir.
Grafik 2: Petrol Rezerv ve Tüketiminin Bölgelere Göre Dağılımı / %
Tablodan Petrol rezervinin olduğu bölgeler ile tüketiminin olduğu bölgelerin farklı olduğu rahatlıkla görülebilmektedir. Yani petrole ihtiyacı olanların petrolü yoktur. Bu da Ortadoğu’yu stratejik bir konuma getiriyor. Sonuçta bir denge kurulduğu görülmektedir. Buna göre Ortadoğu Asya Pasifik grubunun açığını kapatırken, Güney Amerika da Kuzey Amerika’nın açığını kapatmaktadır. Avrupa’nın açığını ise Avrasya ve Ortadoğu birlikte kapatmaktadır.
Bu noktada Ortadoğu, dünyanın en kaliteli petrolünü üretmesi açısından özel bir yere sahiptir. Ayrıca arama ve çıkarma maliyetleri açısından da Grafik 3’te görüleceği üzere en ucuza üretilen petrol Ortadoğu petrolüdür.
Petrolün yanı sıra Orta Doğu’da bulunan Doğal Gaz rezervlerinin de önemi büyük olmaktadır. Dünya’daki petrol rezervlerinin kalan ömrüne ilişkin yapılan araştırmalarda da Orta Doğu’daki rezervlerin diğer bölgelere oranlar daha uzun ömürlü oluşuda ayrıca dikkat çeken bir durumdur.
Buna göre; Petrol ve Doğal Gaz Rezervlerinin Bölgelere Göre Kalan Ömrü (Yıl)
Yarın: Orta Doğuda Etkin Güçler: Orta Doğu’da ABD
Militan RÊHAT-Firat ALİ
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi