09 Mayıs 2015 Cumartesi Saat 01:49
Cizirê kantonunda 9 köy özgürleştirilirken, 33 çete
öldürüldü
ANF-YPG / YPJ güçleri Cizirê Kantonun’da çetelere yönelik
operasyon düzenledi. Operasyon sonucunda 9 köy ve 4 mezra özgürleştirilirken,
en az 33 çede üyesi de öldürüldü.
YPG / YPJ güçlerinden DAİŞ çetelerinin Cizirê Kantonu’nun
batı sınırındaki tehditti bertaraf etmek amacıyla dün gece bir operasyon
düzenlendi. Operasyon başarılı bir şekilde devam ederken, bu alanda 9 köy ve 4
mezra çetelerden temizlenerek özgürleştirildi.
Yazılı bir açıklama yapan YPG Basın Merkezi DAİŞ çetelerinin
Cizirê Kantonu’nun batı sınırlarındaki tehdidini bertaraf etmek amacıyla dün
gece bir operasyon düzenlendiğini belirtti.
“Serêkaniyê’nin 25 km güneyi ve Til Temir’in 30 km batısında
bulunan alanda düzenlenen operasyon başarılı bir şekilde devam etmektedir. Çete
gruplarının bu bölgedeki saldırılarını örgütledikleri bu alanda güçlerimiz 9
köyü ve 4 mezrayı çetelerden temizleyerek özgürleştirmiştir. Güçlerimizin dün
gece çetelerin elinde bulunan El Malha, Dîşo, Sirac, Hela, Bihema, Effun,
Qeşqa, Gişat ve Rezaza köyleri, Rezaza tepesi ve aynı bölgede yer alan 4
mezrayı ele geçirmiştir diyen YPG Basın Merkezi, bu operasyon sırasında YPG /
YPJ güçlerinin çetelere ait biri 12,5 milimetrelik doçka monteli araç olmak
üzere 2 aracı imha ettiğini de duyurdu. Yaşanan çatışmalarda 33 çete üyesinin
öldürüldüğünün tespit edildiğini de belirten YPG Basın Merkezi, “Güçlerimiz
çetelere ait 5 cenaze ele geçirmiştir dedi. Alandaki operasyonun hala devam
ettiği bilgisini de YPG Basın Merkezi paylaştı.
KOBANÊ DİRENİŞİ 234’ÜNCÜ GÜNÜNDE
Kobanê direnişinin 234’üncü gününde devam ettiğini de
belirten YPG Merkezi açıklamasında şunlara yer verdi: “Dün gece Kobanê’nin
doğusunda DAİŞ çeteleriyle güçlerimiz arasında bir çatışma yaşanmıştır. DAİŞ
çetelerinin saldırısı ardından başlayan çatışmalarda çetelere önemli darbeler
vurulmuştur. Çete saldırılarını püskürten güçlerimiz alanda saldırı düzenleyen
çetelere yönelik bir operasyon düzenlemiştir. Bu operasyon sonucunda güçlerimiz
çetelerin elinde bulunan aşağı ve yukarı Rêkasa, Kortik, Horik ile aşağı ve
yukarı Xirabê Zer köylerini çetelerden temizleyerek özgürleştirmiştir. Bu
operasyondaki ölü ve yaralı çete sayısı tespit edilememiştir.
Türk ordusu Yayladağı’nda 10 km’lik hendek kazıyor
ANF-Türk ordusu Hatay’ın Yayladağı ilçesinde, ‘kaçakçılığı
önleme’ adı altından Suriye sınırına 10 kilometrelik hendek kazmaya başlandı.
Türk ordusu Hatay’ın Yayladağı ilçesinde, ‘kaçakçılığı
önleme’ adı altından Suriye sınırına 10 kilometrelik hendek kazmaya başlandı.
Türkiye’nin Suriye’ye yönelik kara harekatı başlatacağına
ortaya atılan iddialar konuşulurken, Hatay’ın Yayladağı ilçesinde, kaçakçılığı
önleme adı altında Suriye sınırına 10 kilometrelik hendek kazılmaya başlandı. 4
metre derinliğinde ve 3 metre genişliğinde kazılan hendeğin yarıya yakının
tamamlandığı ve çalışmaların kısa sürede bitirilmesinin planlandığı öğrenildi.
Sınır hattındaki güvenlik önlemleri kapsamında, geçen yıl da
Reyhanlı ilçesi sınırında 3 kilometre uzunluğu ve 3 metre yüksekliğinde seyyar
beton duvar çekilmişti.
Mahabad’da olağanüstü hal ilan edildi
ANF- İran rejimi, Mahabad’da olağanüstü hal ilan ederken,
kentin çevresinin de askerler tarafından kuşatıldığı belirtiliyor.
Doğu Kürdistan’ın Mahabad kentinde Ferinaz Xoswanî isimli
Kürt kadınının İtalat elemanlarının tecavüzünden kurtulmak için çalıştığı
otelin 4’üncü kadından kendisini atarak yaşamını yitirmesi ardından protestolar
sürüyor. İran rejimi, Mahabad’da olağanüstü hal ilan ederken, kentin çevresinin
de askerler tarafından kuşatıldığı belirtiliyor.
Mahabad’da olayların büyümesi ile birlikte İran rejimine
bağlı özel güçler, kitleye saldırdı. Edinilen bilgilere göre 2 kişi yaşamını
yitirdi ve en az 27 kişi de yaralandı. Çok sayıda kişinin de gözaltına alındığı
öğrenildi.
İran rejimine bağlı özel güçlerin müdahalesinde ölü-yaralı
sayısı hakkında net bir bilgiye ulaşılmazken, Mahabad’da olağanüstü hal ilan
edildiği ve şehrin binlerce asker tarafından kuşatıldığı kaydedildi.
Aliya bölgesinde 8 köy ve 4 mezra özgürleştirildi
ANF-YPG güçlerinin Til Temir’in Aliya bölgesinde köylülerin
talebi üzerine DAIŞ çetelerine yönelik düzenlediği eylemde, 8 köy ile 4 mezra
özgürleştirildi.
YPG güçlerinin Til Temir’in Aliya bölgesinde köylülerin
talebi üzerine DAIŞ çetelerine yönelik düzenlediği eylemde, 8 köy ile 4 mezra
özgürleştirildi.
ANHA’nın verdiği habere göre, YPG/YPJ güçleri Til Temir’in
kuzey-batısında yer alan ve Serêkaniyê ile Til Temir arasında bulunan Aliya
bölgesindeki köylülerin talebi üzerine dün gece DAIŞ çetelerine yönelik bir
eylem düzenledi.
Saat 01.00’da başlayan eylemin ardından bölgede şiddetli
çatışmalar yaşanırken, bugün sabah saatlerine kadar devam eden çatışmaların
sonucunda Elmaha, Dişo, Siraç, Hela, Behama, Effan, Keşke ve Gişat köyleri,
Rezazê tepesi ve 4 mezra çetelerden temizlendi.
Çatışmalarda üzerinde 12.5’luk doçka bulunan bir araç ile
askeri bir araç da imha edildi. Çok sayıda çetenin öldürüldüğü çatışmalarda, 5
çete üyesinin cenazesi de YPG güçlerinin eline geçti.
Öte yandan uluslararası Koalisyon güçlerine bağlı savaş
uçakları da dün gece bölgedeki çete mevzilerine yönelik bombardıman
gerçekleştirdi.
Rejim Cisr El-Şixur’da El Nusra çeteleri ile çatışıyor
ANF-Suriye’nin İdlib kentine bağlı Cisr El-Şixur bölgesinde
Baas güçleriyle El-Nusra çetelerinin etkin olduğu muhalif gruplar arasında
çatışma çıktı
Suriye’nin İdlib kentine bağlı Cisr El-Şixur bölgesinde Baas
güçleriyle El-Nusra çetelerinin etkin olduğu muhalif gruplar arasında çatışma
çıktı.
Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, dün gece geç saatlerde
İdlib’e bağlı Cisr El-Şixur’un Firîka köyünde El-Nusra çeteleri ile Baas rejim
güçleri arasında şiddetli çatışmalar başladı. Bölgede çatışmalar halen devam
ederken savaş uçaklarının çatışmalara katıldığı ve bölgeyi yoğun bir şekilde
bombaladığı öğrenildi.
Idlib’in düşmesinden Türliye ve Suudi Arabistan’ı sorumlu
tutan ve Türkiye’nin Suriye’ye direkt saldırıda bulunduğunu söyleyen Baas
lideri Beşar Esad, dün idlib’e ordunun takviye güç göndereceğini duyurmuştu.
Konuya ilişkin Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de Cisr
El-Şixur’un Firîka köyü yakınlarındaki kontrol noktasında çatışma çıktığını,
çatışmalara Lübnan Hizbullah’ının yanı sıra Irak’tan gelen Şii güçlerin de
katılarak rejim güçlerine destek verdiğini iddia etti.
Gözlemevi, çatışmalarda her iki tarafın da ölü ve
yaralılarının olduğunu söylerken net bir sayı belirtmedi. Rejim güçlerinin de
savaş uçaklarıyla çatışma bölgesine yakın Meret Numan alanını bombaladı.
Ankara ve Riyad anlaştı: Suriyeli muhaliflere maddi ve
lojistik destek verilecek
İLKE-Türkiye ve Suudi Arabistan, Suriye Devlet Başkanı Beşar
Esad’a karşı savaşan muhalif gruplara maddi ve lojistik destek sağlamakta
anlaştı.
Press’in (AP) Türk yetkililere dayandırdığı haberine göre,
Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki anlaşma Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
Riyad ziyareti sırasında gündeme geldi.
AP, iki ülkenin ABD’nin İslamcı grupların güçleneceğine dair
endişelerini dikkate almayıp daha agresif bir politika izlemek konusunda
mutabık kaldığını yazdı.
Buna göre Suriyeli muhalif gruplara Riyad yönetimi maddi,
Ankara ise lojistik destek sağlayacak. Aynı zamanda, iki ülke ortak düşman
olarak gördüğü Beşar Esad’a muhalif gruplar arasındaki ilişkilerin
güçlendirilmesine de yardımcı olacak.
İdlib ve Cisr eş Şuğur’un el Kaide’nin Suriye’deki kolu el
Nusra Cephesi liderliğindeki ‘fetih ordusu’ tarafından ele geçirildiğini de
hatırlatan Türk yetkili, “Birlikte savaşmayı gerçekten öğrendiler yorumunu
yaptı.
Suudi Arabistan ile Türkiye arasında varılan anlaşmayı
doğrulayan Özgür Suriye Ordusu’nun hukuk danışmanı Usame Ebu Zeyid’se, bu
kararla isyancı grupların ilerleyişinin kolaylaşacağı görüşünde.
Washington endişeli
Ancak bu adım Esad’ın yerini Irak İslam Şam Devleti (IŞİD)
ya da el Nusra Cephesi gibi radikal İslamcı grupların almasını istemeyen ABD’yi
endişelendiriyor.
AP’ye bilgi veren bir Amerikalı yetkiliye göre, iki ülke
arasında varılan anlaşmayla el Nusra Cephesi’nin daha fazla bölgeyi kontrolüne
alma ihtimali Washington yönetimini endişelendiriyor.
Türk yetkililerse lojistik destek verilecek gruplar arasında
el Nusra Cephesi’nin olmadığını ifade etti.
Demirtaş’tan Suriye İle İlgili Bomba İddia!
AKTİF HABER-HDP, Eş Genel, Başkanı ,Selahattin Demirtaş,
Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan, Suriye, Türkiye, Suriye , haber,
haberlerHDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın Suriye’de savaş çıkarabilmek, Türkiye’yi Suriye ile savaşa sokmak
için elinden geleni yaptığını söyledi.
Demirtaş, “IŞİD barbarlarını çok destekledi. TIR’larla silah
gönderdi. Bununla yetinmiyor, inkar ediyor. Adana’da durdurulan TIR’lar IŞİD’e
giden silahlardı.
El Nusra’ya, El Kaide’ye giden silahlardı. Bunu bilmiyor mu
bütün dünya? Şimdi savcıları tutukluyor ama kusura bakmasınlar bütün dünya
bilir ki IŞİD’e en fazla silah Türkiye’den gitti.” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mazgirt ilçesinde
seçim bürosu ziyaretinin ardından Tunceli’ye geçti. Burada seçmenlere seslenen
Demirtaş, “Başta AKP olmak üzere Türkiye´de var olan tekçi zihniyetin
halkı baskısı altına aldığını biliyoruz. HDP bunun karşısında durabilir.
AKP ve diğerleri var olan sistemi devam ettirmekle beraber
yeni saldırıların peşindedir. İnançlar yüzyıllardır yasaklanmış.
Aleviler, Sünniler, Êzidîler birbirlerine düşürülmüştür.
Okullarda farklı inançlar ön plana koyarak sindirmeye çalışıyorlar. Bir kesim
tutuluyor diğer halklar ise düşman ediliyor. Bugün gelinen aşamada insanların
koşullarını özgür kılmak için elbette bunlara karşı çıkmamız gerekiyordu. Başta
Dersimliler olmak üzere yaşanılacak bir dünya için gücümüzü birleştirmek
zorundayız. dedi.
‘BAŞBAKANIN STAJI BİTECEK AMA KOLTUĞU OLMAYACAK’
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da yüklenen Demirtaş, “Dün
stajyer Başbakan Iğdır´daydı. Stajı bitecek ama koltuğu olmayacak. Onun işi
zor. Onun kadar durumu vahim olan yok. Allah ona yardım etsin. Patron emir
vermiş, çıkıp oy toplayacaksın demiş. Halkı aptal yerine koyuyorlar.
Çaldıklarının aldıklarının haddi hesabı yok. İçeride ve dışarıda çok günah
işlediler” diye konuştu.
‘ERDOĞAN, TÜRKİYE’Yİ SURİYE İLE SAVAŞA SOKMAK İÇİN ELİNDEN
GELENİ YAPIYOR’
Konuşmasında Cumhurbaşkanın Suriye’deki silahlı grupları
silahlandırarak insanlık suçu işlediğini belirten Demirtaş, Suriye’de ve
Rojavada bir çok insanın İŞİD vahşetine maruz kaldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de savaş
çıkarabilmek Türkiye’yi Suriye ile savaşa sokmak için elinden geleni yaptığını
ifade eden HDP Eşgenel Başkanı Demirtaş, “IŞİD barbarlarını çok destekledi.
TIR’larla silah gönderdi. Bununla yetinmiyor, inkar ediyor. Adana’da durdurulan
TIR’lar IŞİD’e giden silahlardı. El Nusra’ya, El Kaide’ye giden silahlardı.
Bunu bilmiyor mu bütün dünya? Şimdi savcıları tutukluyor ama kusura bakmasınlar
bütün dünya bilir ki IŞİD’e en fazla silah Türkiye’den gitti. Bunu bizatihi
onaylayan, bunun parasını bulan ve örtülü ödeneklerle, Katarla, Suudilerle
ortak hesaplarla birlikte topladıkları paralarla silah alan kişi Recep Tayyip
Erdoğan’dır. Bu nedenle biliyor ki AKP iktidardan düşerse uluslararası suçlar
ortaya çıkacak. Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası suçları ortaya çıkacak ve
yargılanması gündeme gelecek. Bu yüzden her türlü çılgınlığı yapıyor. IŞİD’e
gönderdiği, IŞİD’in barbarlık için katliam için kullandığı silahların nereden
gittiği açığa çıktığında durum değişecek. Bugünlerde ortalığı karıştırmak istemesinin
nedeni budur. diye konuştu.
Demirtaş, Tunceli merkezindeki konuşmasının ardından Pülümür
ilçesinde seçim bürosunu ziyaret edecek ardından Erzincan’da saat 16.00’da
düzenlenecek olan mitinge katılacak.
Gürsel Tekin: Hükümet Hala Beni Yalanlamadı
AKTİF HABER-Taraf’ın manşetine taşıdığı ‘Türkiye Suriye’ye
girecek’ iddiasını yineleyen CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, hükümetten gelen
‘iddianın kaynağını açıkla’ sözlerine tepki gösterdi.
Tekin gazetecilerin soruları üzerine İstanbul’da şu
açıklamayı yaptı:
“Sayın Enerji Bakanı benim kaynağımın kim olup olmadığını
sormuş, bu önemli bir şey değil. Bir hükümet yetkilisinden, bir bakandan şu
cümleleri duymak istiyoruz. (Asla ve asla Türkiye cumhuriyeti Ortadoğu
projesindeki bu kirli savaşın parçası olmayacak). Bu cümleyi söylerse, sayın bakana sadece
teşekkür etmek isterim. Benim kaynağımın önemi yok, uluslararası medya,
diplomatik gelişmelerle bakarsa, onlarca yüzlerce kaynağı kendisi de görür.
Bizim amacımız, yurtta barış cihanda barış ilkesini benimsemiş bir parti
olarak, kendimizi sorumlu hissederek iktidarı bu söylentiler konusunda bir
tavır koymaya davet etmek. Ama bu saate kadar bir tavır belirlenmiş değildir.
İDDİALAR DOĞRUDUR, KAYNAK ÖNEMLİ DEĞİL
‘Aynı zamanda sayın Beşir Atalay da bir açıklama yapmış.
Doğrusu bu açıklamalar sadece beni değil Tüm Türkiye’yi tatmin edecek
açıklamalar değildir. Sayın Davutoğlu’ndan çok net cümleler duymak istiyoruz.
(Hiç merak etmeyin, 77 milyon asla ve asla Ortadoğu coğrafyasında bu kirli
sürecin parçası olamayacak) desin Davutoğlu’na ve hükümet yetkililerine sadece
teşekkür ederim Benim dile getirdiğim iddialar, altını çiziyorum iddialar çok
doğru iddialardır. Bu iddialar çok tartışılan, uluslararası medyada çok yazılan
iddialardır. Biz sadece barış özlemi içinde
olan yurttaşlar olarak kamuoyu
ile paylaşmak istedik. Benim kaynağımın
önemi yok. Bugüne kadar Süleymanşah Türbesi, düşürülen uçağımız, Reyhanlı’da da
53 vatandaşımızın katledilmesiyle ilgili
söylemiş olduğumu cümleler çok
özenerek seçilmiş cümlelerdir. Ne yazık ki bütün bunlarda yanılmadık, burada
yanılmak istiyoruz. Bunu açıkça söylüyorum, CHP milletvekili olarak bu meselede
yanılmak istiyorum. Beni hükümet yanıltsın, yalanlasın
ABD Genelkurmay Başkanı’ndan güvenli bölge açıklaması
RADİKAL-ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey,
Senato Tahsisatlar Komitesi’ndeki oturumda, Suriye’de güvenli bölge için,
‘Askeri olarak pratikte uygulanabilir fakat bunu yapmak çok ciddi bir siyasi
karardır’ dedi.
ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, ABD Genelkurmay Başkanı
General Martin Dempsey ve Senatör Dick Durbin, ABD Savunma Bakanlığı’nın 2016
yılı bütçesiyle ilgili Senato Tahsisatlar Komitesi’ndeki oturumda kritik
mesajlar verdi.
Senatör Durbin insani, tıbbi yardım ve koruma için “Güvenli
bir bölge kurulması konusunu konuştuk derken, bakan Carter, “Kendi başımıza
yapacağımız herhangi bir şey ‘muharebe misyonu’ anlamına gelir dedi. ABD
Genelkurmay Başkanı Dempsey ise Suriye’de güvenli bölge oluşturulması konusuyla
ilgili “Askeri olarak pratikte uygulanabilir fakat bunu yapmak çok ciddi bir
siyasi karardır diye konuştu.
UZUN SÜREDİR KONUŞULUYOR
Suriye konusunun tartışıldığı bütçe oturumunda Dempsey bu
konuyu uzun süredir Türk mevkidaşlarıyla konuştuklarını belirtti ve olası bir
askeri operasyonun ek maliyet getireceğini söyledi.
Senator Dick Durbin, bölgedeki insani duruma dikkat çekerek,
“Birkaç gün önce meslektaşlarımla bir araya gelerek Suriye’de insani ve
tıbbi yardım ve koruma için güvenli bir bölge kurulması konusunu konuştuk. Bu
bölgenin güvenli hale getirilmesi konusunda hemfikir kaldık. Fakat söylemek
zorundayım ki bu klasik bir soykırım tanımı olmayabilir. Bölgede milyonlarca
insan yurtlarından edildi ve bu devam ediyor” dedi.
‘BÖLGEDE ÜÇÜNCÜ GÜÇ OLMAK İSTİYORUZ’
Savunma Bakanı Ashton Carter ise bölgede üçüncü güç olmak
için çaba sarf ettiklerini belirterek şunları ifade etti:
“Suriye’de birkaç yıldır süren bir insanlık dramı yaşanıyor.
Suriye’de birçok insan yurtlarından edildi ve ülkede yaşayanlar iki güç
arasında IŞİD ve Esad rejiminin arasında şiddete maruz kalıyorlar. Biliyorsunuz
bir de bölgede Suriye’deki insanlar barışçıl bir ortamda yaşamayı hak ettiği
için, bunlarla mücadele eden üçüncü güç olmaya çalışıyoruz. Buradaki soru biz
kendi kendimize buradaki güvenli bölgeyi oluşturabilir miyiz? Buradaki
tartıştığımız bu bölgeyi nasıl güvenli halde tutabileceğimiz. IŞİD, El Nusra
bir tarafta Esad rejimi bir taraftayken bölgedeki komşuların desteği kesin
değil ayrıca askeri anlamda destekleri net değil. Bu nedenle bizim kendi
başımıza yapacağımız herhangi bir şey ‘muharebe misyonu’ anlamına gelir.
Dolayısıyla bizim öncelikle böyle güvenli bir alan yaratmak ve sonrasında bunu
korumak için mücadele etmemiz gerekli.
‘ÇOK CİDDİ SİYASİ BİR KARAR’
Oturumda sorular üzerine söz alan Genelkurmay Başkanı Martin
Dempsey ise Türkiye ile temasların sürdüğünü belirterek, “IŞİD’le ve bölgedeki
rejimle mücadelede potansiyel varsayım bence bölgedeki partnerlerin katılımıyla
pratikte etkili olabilir. Şunu söyleyebilirim, ABD Merkez Kuvvetler
Komutanlığı, Avrupa Komutanlığı ve Türk mevkidaşlarımızla bir süredir bu tür
bir olasılığın planlamasını yapıyoruz. Buradaki soru bunu yapabilir miyiz?
Elbette askeri olarak yapabiliriz. Fakat bunun ek maliyeti var ve başka
yerlerdeki kaynakların buna göre yeniden konuşlandırılması gerekir. Önümüzdeki
5 yıl içinde 250 milyar dolar daha kaybetmekle karşı karşıya olduğumuz bir
durumda, dünya için daha fazla şeyler yapmaktan bahsetmek mantıksal uyumsuzluk
yaratıyor. Söylemek istediğim, askeri olarak pratikte uygulanabilir fakat bunu
yapmak çok ciddi bir siyasi karardır dedi.
Atalay: Çok rahat iktidar oluyoruz
MİLLİYET-Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Beşir
Atalay, dün gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerini kahvaltıda konuk
etti.
Gündem elbette seçimlerdi. Muhalefetin “Ak Parti iktidarı
kaybediyor söyleminin aksine, HDP’nin barajı aşıp aşmamasına bağlı olmaksızın
çok rahat iktidar olacaklarını, referandum için gerekli 330 milletvekiline
sahip olup olamayacaklarının ise son hafta belli olacağını söyledi.
Geleceği için plan yapmadığını, sadece Ak Parti’ye mümkün
olduğunca katkı vermeyi düşündüğünü söyleyen Atalay’ın gündemin sıcak
başlıklarına ilişkin açıklamaları şöyle:
HDP AŞAĞI DOĞRU GİDİYOR: HDP oyları aşağı doğru gidiyor. Ak
Parti karşıtları, HDP’nin barajı geçmesine yönelik bir strateji izliyor.
Beyannameleri adeta, ‘Nasıl Türkiye partisi olmayız?’ beyannamesi. HDP’den
Türkiye partisi olmaz. Yanlış girdiler, telaş yaşıyorlar. Beyannamelerindeki
Türkiye’nin birliği, bütünlüğüyle, özgürlükleriyle ilgili bütün konulara
baktığınızda görüyorsunuz.
AÇIK ARTIRMA GİBİ:
Seçim vaatlerinde, ‘açık artırma’ gibi bir yarış yapılıyor. Muhalefet
partilerinin vaatleri, ‘rasyonel seçmen’ tarafından ‘seçim rüşveti’ olarak
görülüyor.
REFERANDUM SON HAFTA BELLİ OLUR: Oy oranlarında Ak Parti çok
rahat, tek başına iktidar olarak gözüküyor. Referanduma gitmeye yetecek sayı
demiyorum. Onu son haftaya bırakmak lazım. Son hafta sürprizlerimiz olacak. İlk
hafta, ‘Herkes konuşur Ak Parti yapar’ dedik. Sonra 13 yılda yapılanları
hatırlatacağız. Son hafta ise 2023 projelerini anlatacağız.
İKTİDAR OLACAĞIZ:
(CHP-MHP koalisyonu olabilir mi? sorusuna) Çok rahat bir hükümet görüyorum.
Yaklaşık 1 ay, son 3 hafta içinde daha sağlıklı değerlendirmeler
yapabilirsiniz. Kararsızların oy oranı düşüyor. Rahat bir iktidar olacağız.
Falanca barajı geçerse tartışmasından bağımsız.
PARALEL YAPI HDP’Yİ DESTEKLİYOR: Paralel yapılanma
yurtdışında herkesle işbirliği yapıyor. Ak Parti’siz bir Türkiye hayali
kuranların bu seçimdeki enstrümanı HDP. CHP ve MHP sadece oyunu 1-2 puan
artırmak için çalışıyor. Ama Ak Parti’ye daha fazla zarar verecek diye HDP’ye
destek veriliyor. Nerelerde veriliyor, onları da izliyoruz.
SÖZÜMÜZÜN ARKASINDAYIZ: Çözüm süreci konusunda, konumumuzda
hiçbir değişiklik yok. Süreci biz başlattık ve biz yürüteceğiz, sahibi biziz.
Milleti muhatap aldık ve sözümüzün arkasındayız.
HDP’YE BİZ GÜÇ AKTARDIK: Çözüm süreciyle ilgili HDP’nin çok
kesin dönüşü var. HDP’ye de Sırrı Süreyya Önder’e de çok önemli rol verdik. O
bile Ankara’da diyor ki, ‘Çözüm sürecinde masa dağıldı’. Bu büyük bir
sorumsuzluk. Süreci yönetenler de tahammüllü olacak. Sırrı Süreyya Önder gibi
ayaküstü mesajlar vermeyecekler. Şiddetten ayrılamayacaklarını gösteriyorlar,
ayrılamazlar. Biz niye muhatap aldık onları? Siyasetle çözmek için. İlk
yıllarını düşünün HDP’nin, parlamentoda ne kadar manasız konumdaydı. Varlığı
ile yokluğu arasında fark yoktu. Güneydoğu’da vatandaşlar, ‘HDP ne işe yarar?’
diye soruyordu. Onlara biz güç aktardık. Aslında demokrasiye güç aktardık, ama
onlar şimdi bunları yok sayıyor. Şiddete yakınlık, şiddetin gölgesinde siyaset
noktasında bu ruh bütünleşmesini ben en fazla da Sayın Demirtaş’ta görüyorum.
CUMHURBAŞKANI’NIN
SÖYLEMİ BAĞIMSIZ: (Cumhurbaşkanı’nın ‘masa yok’ sözleri) Cumhurbaşkanımızın
sözlerinden, ‘Geleceğe dönük masa dağılmıştır, artık şu olmayacak’ gibi bir
mana çıkarılmaması gerekir. Biz, çözüm sürecini yürütebilmek için tekrar yeni
diyalogları inşa ederiz. Cumhurbaşkanı’nın söylemini bağımsız görüyorum, bu işi
başlatan, çok emek veren bir insan. Görüşlerini ifade ediyor. Sözlerini de çok
fazla değerlendirmek istemiyorum.
CUMHURBAŞKANI TARZINI YÜRÜTÜYOR: (Cumhurbaşkanı’nın
konuşmaları) Cumhurbaşkanımız daha seçilmeden önce farklı olacağını, ülkenin
her meselesine dair konuşacağını, odasında oturmayacağını, meydanlarda
olacağını söyledi. Tarzını yürütüyor. Kendi programıdır, kendi takdiridir.
CHP İLE HDP DİNİ KULLANDI: (Cumhurbaşkanı’nın mitingde
elindeki Kuran-ı Kerim’i göstermesi konusunda) Diyanet, ilk kez Kürtçe bir
Kuran bastı. Cumhurbaşkanı bölgede bunu gösterdi. CHP ile HDP ilk defa dini
seçim kampanyasının içine kattılar. Biri din dersinin kaldırılmasını, diğeri
ise 8 yıllık kesintisiz eğitimi getirmeyi taahhüt etti, Diyanet’i kaldıracağını
söyledi. Din konusunu onlar gündeme getirdi. Biz getirmedik.
BİRLİKTE AÇACAKLAR: (Erdoğan ile Davutoğlu’nun ortak
etkinliğinin olup olmayacağının sorulması üzerine) 22 Mayıs’ta Ordu-Giresun
Havaalanı ile 26 Mayıs’ta da Hakkâri Havaalanı’nı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu birlikte açacaklar. 29 Mayıs’ta
İstanbul’daki Fetih kutlamaları da programda gözüküyor.
Bu arada Atalay, Ak Parti Genel Merkezi’nin altına hediye
marketi yaptırdıklarını da anlattı. Atalay, markette, büyük ilgi gören Ak Parti
amblemiyle, bay ve bayan aksesuarlarının satışının yapılacağını söyledi.
Akdoğan’dan Cemaat-HDP resti:Unutmayacağız!
İNTERNET HABER-Başbakan Yardımcısı Akdoğan: “Çözüm
Süreci’nin düşmanı olan Paralel Yapı ile HDP iş birliği içinde. Bu kara bir
lekedir ve unutulmayacak.”
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Çözüm Süreci’nin düşmanı
olan Paralel Yapı ile HDP’nin iş birliği içinde olduğunu belirterek, “Bu
kara bir lekedir ve unutulmayacak. Çözüm Süreci’ne karşı olan lobilerle, Çözüm
Süreci düşmanlarıyla, ulusalcı CHP ile HDP’nin flört etmesi ileride önlerine
çıkacak” dedi.
Akdoğan, Çayyolu’ndaki Anadolu Gençlik Kulübü’nün açılışında
yaptığı konuşmada, HDP ile CHP’nin Çözüm Süreci’ne destek olmadığını söyledi.
HDP, CHP’NİN TAŞERON ÖRGÜTÜ
“HDP, CHP’nin taşeron örgütü durumunda” diyen
Akdoğan, “Çözüm Süreci’nin düşmanı olan Paralel Yapı ile HDP işbirliği
içinde. Bu kara bir lekedir ve unutulmayacak. Çözüm Süreci’ne karşı olan
lobilerle, Çözüm Süreci düşmanlarıyla, ulusalcı CHP ile HDP’nin flört etmesi
ileride önlerine çıkacak. Bütün bunlara rağmen biz Türkiye’yi büyütmek
zorundayız. Güven ve istikrarı sürdürmek zorundayız” ifadesini kullandı.
“ŞER CEPHESİ”
Akdoğan, yan yana gelemeyecek partilerin, yerel ve
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir araya geldiğine dikkati çekerek, “Düne
kadar birbirine her şeyi söyleyenler, ‘şer cephesi’ diyorum ben, statüko bloku,
yapmadıklarını bırakmadılar. Her yola başvurdular ama AK Parti’nin bileğini
bükemediler. Çünkü millet, AK Parti’nin yanında. Şimdi küçük bir partiyi de
peşlerine taktılar. Dediler ki ‘Bu sefer başarırız’ ama başaramayacaklar. Bu
sıfır çarpan gibidir. İstedikleri kadar sayıyı arttırsınlar, sıfırla
çarptığında sonuç değişmiyor. Bir kere samimi olmak lazım, dürüst olmak lazım,
iyi niyetli olmak lazım” diye konuştu.
‘Ahiretini kurtar…’ – Cumhuriyet
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin
Erzincan mitinginde konuştu. Demirtaş açıklamalarında flaş bir iddiada bulundu.
Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplu açılış törenlerinde
gösterdiği Kürtçe Kur’an-ı Kerim mealinin henüz Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından basılmadığını ve Diyarbakır mitingine yetişmesi için tek nüsha
basılarak Erdoğan’a verildiğini iddia etti.
İşte Demirtaş’ın konuşmasından satır başları:
Bütün yükü işverenin üzerine yıkmayacağız. Vergi indirimi
sağlayacağız. Her eve en azından 2 çalışan en az 3600 lira gelir götürebilirsek
bu esnafın da işine yarayacak. Ekonominin üretim çarkının dönmesini
kolaylaştıracak. İşçiye emekçiye para vermek ücretini artırmak asla savurganlık
değildir, ekonomiye katkı sağlar. Sizde para yoksa alışveriş durur, alışveriş
duruşa üretim durur, üretim durursa siz yine işsiz kalırsınız. Dünyanın bütün
kirli çamaşırlarını, kirli bulaşıklarını ev kadınları yıkayacak ama onlara
işsiz denecek öyle mi. Bunu değiştirmemiz lazım.
“EMEKLİLER BİZİM BAŞIMIZIN TACIDIR”
Onların emeklilik hakkını devlet sağlayacak. Evinde emek
üreten kadının emeklilik hakkının olması lazım. Dünyanın en zor çalışmasını
yapan işsiz olur mu hiç. Emeklilerimize sahip çıkamazsak bu bizim utancımızdır.
Onlar başımızın tacıdır diyeceğiz. Emeklilere asgari 1800 lira maaşı da
iktidara geldiğimiz gün sağlayacağız. Herkes kendi anadilinde özgürce eğitim
alınabilmeli. Bu bir bölünme korkusu olmaktan çıkmalı. Bizler Allah bizi nasıl
yarattıysa öyle yaşayacağız.
“SAYIŞTAY RAPORLARI GELECEK”
Gençlerin cebinde genç yaşam kartı olmalı. 15-25 yaşa
arasında her ay 200 lira yüklenmeli. 200 lira HDP iktidarının katkısı olmalı.
Tüm bunların tamamının maliyeti 120 milyar TL. Sadece askeri harcamaları kıssak
sadece 60 milyar TL tasarruf ediyoruz. Zaten bunu 1 milyonunu bulduk Mercedes’i
geri aldık. Kaynak yarata yarata geliyoruz. Özellikle bugünlerde cumhurbaşkanı
olmasına rağmen paraları meydan meydan AKP’ye harcayandan bunu hesabını
soracağız. Sayıştay raporları gelecek. Cumhurbaşkanlığı harcamalarında kendi
bütçesi dışındaki harcamaların parasını ondan almak için gerekeni yapacağız.
Kendisi fakir olsa yanmam. Kendileri devletten zengin olmuşlar. Yine de devlete
çöreklenmişler gece gündüz devletin kaynaklarını harcıyorlar. İnanıyorsunuz
inanmıyorsunuz bilmiyorum. Ey AKP’liler yüce Allah sizden hesap soracak.
Kurtuluşunuz olmayacak. Bu dünyada da bunu hesabını sormak bize nasip olacak.
“SİLAHLAR KİMİN PARASIYLA ALINDI”
HDP’ni bu sağduyulu davranışı olmasaydı, iç barış
hassasiyeti olmasaydı, AKP’nin politikalarına kalsaydık birbirimize düşecektir.
Varsa yoksa AKP’li olmak önemlidir diyorlar. Partiler değişebilir ama bizim
kimliklerimiz inancımız dilimiz bizim seçtiğimiz bir şey değildir. Bunu bile
sorgulatıyor yuhalatıyor meydanlarda. Bugün Türkiye Suriye gibi bir
karışıklığın içinde değilse bu HDP ve HDP’nin olgun siyaseti sayesindedir.
Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye işbirliği ile Suriye’ye nasıl müdahale
edebiliriz planları yapılıyor. AKP taraf tutmuştur orada Sunnicilik yapmıştır.
Orada akan kanın sebebi olmuştur. Bunlar suçtur. Adana’da yakalanan TIR’lar
silahlar kimin parasıyla alındı. Kimden izinle alındı. Parlamentonun bilgisi
dışında yüzlerce TIR El kaide ve El Nusra’ya nasıl götürüldü. Lahey adalet
divanında uluslararası ceza mahkemesinde yargılanacaklar. Onların gönderdikleri
silahlarla IŞİD on binlerce kişiyi katletti.
Bunların hesabını vermek yerine elinde Kuran’la tıpkı Sıffın
savaşındaki Muaviye gibi elinde oy devşirmeye çalışıyor. Diyanetin bastığı
Kuran diyor ya, onu da Diyanet basmamış. Ensar Vakfının bastığı bir Kuran…
“DİYANET SADECE BİRER
TANE BASIP MİTİNG İÇİN ERDOĞAN’A GÖNDERDİ
Şu Diyarbakır’da Siirt’te Diyanet’in bastığı Kur’an-ı
Kerim’in Kürtçe meali dediği var ya. Onu da henüz Diyanet basmamış ha. Elinde
tuttuğu da Ensar Vakfı’nın bastığı, yani bir vakfın bastığı Kur’an-ı Kerim’dir.
Ne yapmışlar Diyanet İşleri Başkanlığı biliyor musunuz değerli kardeşlerim,
Kuran’ı Kerim’in Kürtçe mealini basma kararı almışlar ama henüz yetişmemiş. Bir
tane örnek sadece. Diyarbakır mitingine yetişsin diye alelacele getirip
Cumhurbaşkanı’nın eline vermişler. Böyle Diyanet işleri başkanlığı olur mu
yahu. Mitinge Kur’an-ı kerim yetiştirmek için alelacele tek bir nüsha basan
diyanet hepimizin inancına hepimizin siyasi anlayışına kimliğine saygılım
olabilir mi?
Diyanet İşleri Başkanı’na çağrıda bulunmuştum. Buradan
tekrarlayayım. Bak seni harcıyorlar senin yerinde olsam istifa ederdim. Onlar
seni yalnız bıraktılar sen de kendi ahiretini kurtar en azından. Bak
hırsızların, yolsuzluk yapanların yanında durma. Sen Hz. Peygamberin
yanındaysan o hırsızlık yapanların yanında durmadı. Din sömürüsü de bir yere
kadar. Onların ipliği de pazara çıktı.
Mutabık kalmışız arkadaş’ – Vatan
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, çözüm
sürecine ilişkin şunları söyledi: “Biz hükümetle İzleme Heyeti konusunda
mutabık kaldık. Bu halkı aldatmaya, milletin adalet duygusuyla, vicdanıyla
oynamaya gerek yok. Diyecekler ki ‘Mutabık kaldığımız İzleme Heyeti’ni şu gün
gönderiyoruz. Bu kadar basit. Hiç demagojiye gerek yok. Mutabık kalmışız
arkadaş. Kapalı kapılar arkasında da değil. Çıkmış sizin hükümet sözcüsü de
Cumhurbaşkanı’na ‘Haksızsın, biz söz verdik’ demiş.
Bunun gereğini yapsınlar. Daha çıkıp orada burada ‘Biz
sürece sahip çıkacağız, şöyle edeceğiz, o kan bizim kanımız, bu kan ötekinin
kanı’. Bunlara gerek yok. Gayet basit. Bir daha söylüyorum, ‘Söz verdiğimiz ve
mutabık kaldığımız İzleme Heyeti’ni şu gün, şu tarihte İmralı’ya gönderiyoruz’.
Bu kadar basit.
YSK’dan ikinci kez red kararı – Vatan
HDP, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘yansızlık’
ilkesine aykırı hareket ettiği iddiası ve gerekli önlemlerin alınması talebiyle
Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptığı ikinci başvurunun da reddedildiğini
bildirdi.
HDP’nin, daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
“seçim yasaklarını açıkça ihlal ettiği gerekçesiyle uyarılması istemiyle
yaptığı başvuru da YSK tarafından oy birliğiyle reddedilmişti. Parti,
başvurularının süreceğini bildirdi.
Kobanê’nin zafer güneşi HDP ile Türkiye’nin sabahına
doğacak’ – DİHA
HDP milletvekilleri adayları, birçok kentte seçim
çalışmalarını sürdürürken, Diyarbakır’da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen
Yüksekdağ, artık Türkiye’de yeni bir dönem başladığını belirterek,
“Kobanê’de doğan zafer güneşi, HDP ile Türkiye’nin sabahına
doğacaktır” dedi.
DİYARBAKIR
Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesine bağlı Mevlâna Halit
Mahallesi’nde HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Diyarbakır milletvekili
adayı Çağlar Demirel ve HDP ile DBP il ve ilçe yöneticilerinin katılımıyla
seçim bürosu açıldı. Binlerce yurttaşın katılımıyla yapılan açılış öncesi
çalınan müzikler eşliğinde halay çeken yurttaşların arasına giren Yüksekdağ,
halay çekti. Coşkulu ve renkli görüntülerin yaşandığı açılışta konuşan HDP
Diyarbakır İl Eşbaşkanı Ömer Önen, halkı selamlayarak, halkların ortak
mücadelesi ile zaferi elde edeceklerini söyledi.
Alkış ve zılgıtlarla sahneye çıkan HDP Eş Genel Başkanı
Figen Yüksekdağ ise bu zamana kadar yasaklanan yaşamın yeniden inşa etme
zamanının geldiğine vurgu yaptı. Yaklaşık 40 yıldır mücadele eden gençlerin ve
bu uğurda yaşamını yitiren gençlerin sayesinde bu günleri yaşayabildiklerine
işaret eden Yüksekdağ, “Biz nereden geldiğimizi asla unutmadık,
unutmayacağız. Şengal’de, Kobanê’de direnerek şehit düşen gençlere söz verdik.
Bu mücadelemizi zaferle taçlandıracağız” dedi. Hükümetin tüm baskılarına
rağmen Şengal’de, Kobanê’de zaferi elde eden halkın Türkiye’de de 7 Haziran’da
kazacağını söyleyen Yüksekdağ, “2 yıl önce Sayın Abdullah Öcalan barışın önünü
açmak için bu kentte bir manifesto açıkladı. Ama onlar bu insanlık
değerlerinden anlamadılar. Amed’de barışın sağlanmasını istemeyen güçler savaş
ortamı yaratmak istiyorlar” ifadesinde bulundu.
Konuşmaların ardından seçim bürosunun açılışını
gerçekleştiren yurttaşlar, Koma Agire Rojê’nin şarkıları eşliğinde halay çekti.
‘HDP kardeşliğin, özgürlüğün yolunda’
HDP Diyarbakır İl Örgütü, seçim dayanışması kapsamında HDP
Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Diyarbakır milletvekili adaylarının
katılımıyla Demirok Tesisleri’nde verilen yemekle, kentte bulunan sivil toplum
kuruluşu temsilcileri ve iş insanları ile bir araya geldi. Yemek öncesi konuşan
DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Ali Şimşek, gelen misafirleri selamladı. Şimşek’in
ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Bugün buradaki
birliğiniz yaratmak istediğimiz Türkiye’nin bir resmidir” dedi. Bütün
Türkiye’nin yeni yaşama “merhaba” demesinin yolunun birliktelikten
geçtiğini söyleyen Yüksekdağ, “AKP 13 yıllık iktidarı boyunca kendisinin
tek seçenek olduğunu tüm Türkiye’ye dayattı ve dayatmaya devam ediyor. Ancak
artık Türkiye halkının seçebileceği daha iyi bir siyasi zemin var artık. HDP
kardeşliğin, özgürlüğün ve adaletin yolundan geçerek barış dolu yarınlarda
kucaklaşmanın partisidir” diye konuştu.
‘Artık Türkiye’de bir dönem kapandı yeni bir dönem açıldı’
AKP hükümetinin halkları ret ettiğinin yanı sıra şiddet
uyguladığını söyleyen Yüksekdağ, “Bu şehrin halkı AKP’nin bu
politikalarını iyi bilir. Bu kentin insanını tekleştirme politikaları içerisinde
eritmeye çalıştılar. Ama bu kentin insanı tüm baskı politikalarına rağmen
barışçıl bir yaklaşımla ayakta durabildi” dedi. AKP’nin tekçi zihniyetin
son temsilcisi olduğunu söyleyen Yüksekdağ, “Artık Türkiye’de bir dönem
kapandı yeni bir dönem açıldı. Bu yeni dönemde kazanım hep bizden, halktan yana
olacaktır. Kobanê’de elde ettiğimiz o büyük başarı Mezopotamya’da yeni bir
günün başladığının belirtisidir. Kobanê’de doğan zafer güneşi, HDP ile
Türkiye’nin sabahına doğacaktır” ifadesinde bulundu.
HDP’nin zafer kazanacağını iyi gören siyasi iktidarın büyük
bir telaş ve korkuyla HDP’nin üzerine geldiğini söyleyen Yüksekdağ, “AKP,
bizlere ‘silahın gölgesinde siyaset yapıyorlar’ diye itham ediyor. AKP hükümeti
13 yıllık iktidarını savaş ve çatışmalarla sürdürdü. Biz dönüp 13 yıllık geriye
baktığımızda savaş ve yıkımdan başka bir şey görmüyoruz” şeklinde konuştu.
Barış yanlısı halkların umudunu hiç bir zaman Erdoğan ve Davutoğlu’na emanet
etmediklerini söyleyen Yüksekdağ, “Bizim için Türkiye halkının barış
isteği milyonlarca seçimden ve sandıktan binlerce kez daha değerlidir”
dedi.
Seçimin güvenli ve huzurlu bir ortamda yürütülmesi için
yoğun çaba sarf ettiklerini söyleyen Yüksekdağ, konuşmasını şöyle bitirdi:
“Ama AKP’li yetkililer her çıktığı meydanda şiddete teşvik ediyor. Biz
seçim bürolarımıza saldıranların arkasında kim var iyi biliyoruz. Bunların
arkasında hükümet var. 13 yıldır ellerinde bulunan iktidarı tepe tepe
kullandılar. Her türlü şiddeti baskıyı sonuna kadar kullandılar. 13 yıldan daha
fazla bir iktidar yok AKP için ve başkanlık gibi bir şey yok Erdoğan için.
“
Berk seçmenleriyle buluştu
HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Edip Berk de, Çermik’te
ilçenin en ücra köylerini ziyaret ederek, seçmeniyle buluştu. Şeyhandede,
Bayat, Ceylan, Gozer, Saltepe ile Günaşan köylerini ziyaret eden Berk ve
beraberindekiler, köylüler tarafından coşkuyla karşıladı. Ziyaretler esnasında
köylülerin sorunlarını dinleyen Berk, yurttaşlardan destek istedi. Köy
ziyaretleri taziye ziyaretleri ile son buldu.
MALATYA
HDP Malatya milletvekili adayları Aydın Erdoğan, Betül
Kurnaz Kılınç, kentte esnaf ziyaretlerini sürdürürken, diğer HDP adayları
Necdet Bali, Latife Ulutaş ve Ahmet Akar’da merkez köylerde seçmenlerle
buluştu. HDP adaylarını ilgiyle karşılayan esnaf, HDP’in barajı geçerek,
mecliste yer almasını istediklerini dile getirdi. Şire Pazarı’nda kayısıcı
esnaflarını ziyaret eden Aydın Erdoğan ve Betül Kurnaz Kılınç, esnaftan destek
istedi. Son 3 seçimde AKP’ye oy verdiğini söyleyen Şire Pazarı esnaflarından
Cemal Duman, “Artık yeter” diyerek, 7 Haziran’da HDP oy vereceğini
dile getirdi. Duman, “AKP dini kullanarak siyaset yapıyor. Tayyip Erdoğan
Kuran’ı eline alarak oy istiyor. ‘AKP Müslüman partisidir’ diyor ama ben
biliyorum Müslümanlıkla alakaları yok” dedi.
Şire Pazarı’ndan sonra adaylar, semt ve mahalle pazarlarında
yurttaşları ziyaret etti.
ŞIRNAK
Özgür Kadın Kongresi (KJA) tarafından Şırnak’ın Silopi
ilçesi Cudi Mahallesi’nde HDP seçim bürosunun açılışı yapıldı. Düzenlenen
açılışa HDP Şırnak Milletvekili Adayı Aycan İrmez, Silopi ve Cizre belediyeleri
kadın eşbaşkanları, KJA aktivistleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri HDP ve DBP
kadın eşbaşkanları ve kadın yöneticilerinin yanı sıra yüzlerce kadın katıldı.
Seçim bürosunun açıldığı alanda toplanan kadınlar yöresel kıyafetleri ile
renkli görüntüler oluşturdu. Yapılan saygı duruşunun ardından konuşan HDP
Şırnak Milletvekili Adayı Aycan İrmez, “AKP hükümetinin kadınlara yönelik
yürüttükleri tek çalışma, kadınlara yönelik katliamlar olmuştur. Kadınlara
yönelik katliamların son bulması için HDP yani bizlerin meclise girmesi
gerekmektedir. Çünkü kadın, özgürlük, eşitlik ve demokrasidir” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından kadınlar tarafından zılgıtlar
eşliğinde seçim bürosunun açılışı yapıldı. Seçim bürosu açılışı yerel müzik
gruplarının söylediği ezgiler eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.
SİİRT
HDP Siirt milletvekilli adayları Hatice Seviptekin, İsmail
Aydın ve beraberlerinde HDK Eş Sözcüsü Sabahat Tuncel, HDP Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata, Siirt Belediye Eş Başkanı Belkiza Beştaş Epözdemir, DBP ve HDP
il yöneticileri ve KJA aktivisiti çok sayıda kadın ile birlikte Bahçelievler
Mahallesi esnafını ziyaret etti. Esnaf ziyareti süresince yurttaşlardan ve
esnaflardan büyük ilgi gören HDP adayları, yurttaşlarda 7 Haziran’da destek
isterken, yurttaş ve esnaf da 7 Haziran’da HDP’ye destek vereceklerini dile
getirdi.
Tuncel: İyi bir çıkış yapacağız
Akşam saatlerinde ise aralarında HDK Eş Sözcüsü Sabahat
Tuncel’inde aralarında bulunduğu heyet, Kurtalan ilçesine giderek esnafı
ziyaret etti. Yüzlerce yurttaş tarafından ilçe girişinde karşılanan HDP’liler,
daha sonra Beykent Caddesi üzerinde bulunan seçim bürosunu ziyaret etti.
HDP’liler daha sonra kent merkezinde bulunan esnafı ziyaret ederek,
yurttaşlardan oy istedi.
Beykent Caddesi üzerinde buluna seçim büro önünde toplanan
yurttaşlar, caddeyi trafiğe kapatarak, sık sık “Bizler HDP, Bizler
Meclise”, “Biji serok Apo”, “Şehit Namirin” sloganları
atarak, saygı duruşunda bulundu. Seçim bürosu önünde yurttaşlara seslenen HDP
Batman Milletvekilli Ayla Akat Ata, haktan ve hukuktan yana yurttaşların oy
kullanmasını istedi. HDK Eş Sözcüsü Sahabat Tuncel ise Kürt halkının büyük
bedeller verdiğini söyleyerek, şimdi yeni süreç ile iyi bir çıkış yapacaklarını
dile getirdi.
MARDİN
HDP Mardin Milletvekili Adayı Nurullah Görhan ile HDP il ve
ilçe başkanları, kentte bulunan sivil toplum örgütü temsilcileri ile görüştü.
Aralarında Mardin Turistik Otelciler Derneği, Mardin Eczacılar Odası, Mardin
Kültür Turizm ve Doğal Hayatı Yaşatma Derneği, Mardin Hayvan Severler Derneği,
Kadın Dernekleri ile Mardin Yardım Severler Derneği’ni ziyaret eden HDP heyeti,
sivil toplum örgütü temsilcilerinin tarafından sıcak karşılandı. Karşılamadan
duyduğu memnuniyeti dile getiren HDP Milletvekili Adayı Nurullah Görhan, tekçi
zihniyetin sürekli halkları ayrıştırdığını bu yüzden HDP’nin ise güneş gibi
herkese eşit doğduğunu ifade ederek, HDP’nin tüm Türkiye’de heyecan yarattığını
dile getirdi. Görhan, kucaklayıcı bir parti olduklarını ve bunun tüm toplum
tarafından kabul gördüğünü belirterek, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini
sağlayacak tek parti konumunda olduklarını dile getirdi.
STÖ temsilcileri de HDP heyetinin kendilerini ziyaret
etmesinden dolayı duydukları memnuniyeti dile getirerek, HDP’nin artık
Türkiye’nin partisi olduğunu belirtti.
‘Nusaybin’de 8 aylık hamile kadın tutuklandı’
Mardin’in Nusaybin ilçesinde ise, HDP seçim çalışmaları
kapsamında kadın seçim bürosu açtı. Açılışa, HDP Mardin Milletvekili Adayı
Gülser Yıldırım, Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Sara Kaya, HDP PM üyesi Xecê Şen,
Barış Anneleri Meclisi üyeleri, KJA aktivistleri, tekstilerde çalışan kadınlar
ve yüzlerce kadın katıldı. Demokrasi Park’ında bir araya gelen yüzlerce kadın,
seçim bürosu kadar erbaneli eşliğinde yürüyüş düzenledi. Yürüyüş öncesi parkta
davul ve zurna eşliğinde halay çeken kadınlar sık sık “Jin jiyan
azadî”, “Bijî Serok Apo” ve “Şehît namirin” sloganları
attı. Kadın seçim bürosu önünde son bulan yürüyüşün ardından saygı duruşunda
bulunuldu. Seçim bürosu önünde Mitanni Kültür Merkezi folklar ekibi tarafından
hazırlanan oyunlar sergilenmesinin ardından konuşan HDP Mardin Milletvekili
Gülser Yıldırım, Nusaybin’in direnişçi ruhuyla bütün kadınları selamladı.
Yıldırım, “Önderimiz Rêber Apo ‘Kadının özgürlüğü toplumun özgürlüğüdür’
dediği gibi bu şekilde kadınlar özgür olabilir. Bu nedenle kadının özgürlüğü ve
toplumun özgürlüğü için sonuna dek mücadele edeceğiz” dedi. İki gün önce
Nusaybin’de 8 aylık hamile olan Güneş Susan’ın tutuklamasına dikkat çeken
Yıldırım, “Kadın arkadaşımız hamile olmasına rağmen, kadın düşmanı olan
işgal zihniyet tarafından tutuklandı. Bu tutuklama ilk ve son da değildir. Bu
tekçi zihniyet iktidarda olduğu sürece kadına karşı katliam devam edecektir.
Arkadaşımız Güneş serbest bırakılana kadar mücadele edeceğiz. Bu tutuklama
zihniyeti bitirmek için kadınlar mücadele etmelidir ve 7 Haziran’da en iyi
şekilde kadın kırımına karşı çok iyi cevap verecektir” diye konuştu.
Yapılan konuşmalar ardından HDP Nusaybin kadın seçim bürosu
açılışı tekstillerde çalışan kadınlar tarafından yapıldı.
‘Öcalan’ın sayesinde 7 Haziran’da Ankara halkların olacak’
HDP Mardin Milletvekili Adayı Erol Dora, seçim çalışmaları
kapsamında Savur ilçesinde çalışmasını sürdürdü. HDP, DBP il ve ilçe
eşbaşkanları ile Savur Belediyesi eşbaşkanlarının da eşlik ettiği Dora, ilk
olarak Qoşê Mahallesi’nde seçmeni ile bir araya gelindi. Yurttaşların yoğun
ilgisiyle karşılaşan Dora, 7 Haziran’da iktidarı da barajla birlikte
yıkacaklarını söyledi. Seçim konvoyu buradan İşgören (Qewsan) Mahallesi’ne geçti.
Mahalle meydanında Dora ve HDP’lileri yurttaşlar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın
fotoğrafları ile karşıladı.
Yapılan saygı duruşunun ardından HDP Savur ilçe Eşbaşkanı
Selahattin Önder kısa bir konuşma yaptı. Ardından HDP heyeti, Şenocak (Şûtê)
Çınarönü (Cilîn) mahallelerinin ziyaretlerinin ardından Sürgücü (Ewîna)
Mahallesi’nde seçim bürosunun açılışını gerçekleştirdi. Sürgücü köyünde
yüzlerce yurttaş tarafından zılgıtlar ve sloganlar ile karşılanan HDP heyet,
halkı selamladı. Yapılan saygı duruşunun ardından konuşan Dora, “Sayın
Öcalan’ın sayesinde 7 Haziran’da Ankara halkların olacak. Kobanê ‘düştü
düşecek’ diyen dönemin Başbakanı Erdoğan’ın söylemi boşa çıktı. Şengal’de
Kobanê’de halklara yapılan katliamlar karşısında YPG, YPJ, gerillaları’nın kahramanca
çatışarak bedenlerini kurşunlara veren yoldaşlarımıza selam olsun. Onların
özgürlük direnişi halkımızın toprağını özgürleştirdi” diye konuştu. Dora,
7 Haziran’da Parlementoyu halkların meclisine çevireceklerini söyledi.
Konuşmanın ardından Barış Anneleri Meclisi üyeleri seçin
bürosunun kurdelesini kesti.
‘Birlik beraberlik içinde yenilgiyi yaratmalıyız’
HDP Mardin Milletvekili Adayı Enise Güneyli, seçim
çalışmaları kapsamında Dargeçit (Kerboran) ilçesini ziyaret etti. Güneyli ve
beraberindeki HDP heyeti, Sümer (Deywan), Kılavuz (Xelila) ve Bostanlı
(Werzikê) köylerini ziyaret ederek, destek istedi. Özgürlük Parkı’nda
yurttaşlarla bir araya gelen Güneyli, çok sayıda yurttaşın katılımı ile HDP
ilçe büro açılışını gerçekleştirdi. Saygı duruşunun ardından seçmenine seslenen
Güneyli, ”Nasıl ki Rojava ve Kobanê’de Kahramanca direniş gösterip düşmanı
yenilgiye uğratmışsa, bizde bu seçimler de birlik ve beraberlik içinde yine
düşmanı 7 Haziran’da barajları yıkıp düşmana yenilgi yaşatmalıyız ” dedi.
‘Basın emekçilerinin objektif haber yapma kaygıları var’
HDP’nin engelli adayı Nurullah Görhan, Mardin Gazeteci ve
Yazarlar Cemiyeti’ne ziyarette bulundu. Ziyarette konuşan Mardin Gazeteci ve
Yazarlar Cemiyeti Başkanı Kadir Üründü, 7 Haziran’da yapılacak seçimin büyük
bir öneminin olduğunu ifade ederek, seçimlerden çıkacak olan sonucun halkların
temsiliyeti noktasında demokrasinin güçlenmesi için önemli olduğunu söyledi.
Yaptıkları ziyarete ilişkin kısa bir değerlendirmede bulunan Görhan ise, basın
emekçilerinin ne kadar zor şartlarda haber yaptıklarına tanık olduğunu
söyleyerek, “Basının objektif ve sağlıklı yürüyebilmesi sizlerin sayesinde
Mardin’de gerçekleşti. Çünkü Mardin’de kısır bir haber sirkülasyonu vardı.
Zamanla bu yavaş yavaş bu sadeleşti. Tüm basın emekçilerinin objektif haber
yapma kaygılarının olduğunu biliyorum. Tüm basın emekçilerine başarı
dileklerinde bulunuyorum” dedi.
AĞRI
HDP Ağrı milletvekili adayları Bedran Öztürk ve Leyla Zana
seçim çalışması kapsamında Pantnos’ta bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Zana ve
Öztürk’ün ilk durağı, sanayi sitesi oldu. Sanayi sitesi esnafını ziyaret eden
adayları yoğun ilgi ile karşılayan esnaf, Patnos Belediyesi’nin AKP’ye geçmesi
ile yaşadıkları sorunları anlattı. Sanayi sitesinde mermer dükkanı olan bir
esnaf, adaylara PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın resmi olan mermer tabloyu hediye
etti. Zana, tabloyu alırken “Yeni yaşamın ve bizlerin kurtarıcısı
Öcalan’dır” diyerek esnaflara teşekkür etti.
Zana ve Öztürk’ün ziyaretin ikinci durağında ise İlçe Devlet
Hastanesi oldu. Başhekim ile görüşmenin ardından hasta, hasta yakınları ve
çalışanlar tarafından hastane bahçesinde karşılanan adaylar, seçmenlerini
selamladı. Kısa mitinge dönüşen hastane bahçesindeki buluşmada konuşan Bedran
Öztürk, Ağrı’da sağlık alanında ciddi sıkıntıların yaşandığını, zor şartlarında
çalıştıklarını belirterek, HDP ile sağlık alanında yaşanan sorunların tüm
sağlık emekçilerle birlikte aşılacağını söyledi.
Adayların son durağı ise Malazgirt Caddesi’ndeki esnaflar
oldu. Zana ve Öztürk’ü esnaflar yoğun ilgi ile karşıladı. Esnaflar, kentten
HDP’nin dört milletvekili çıkaracağını söyledi
HDP Ağrı milletvekili adayları Mehmet Emin İlhan ve Dirayet
Taşdemir ise köy ziyaretleri kapsamında Hamur ilçesine bağlı Ekincik, Kaniya
Heri, Avtinne, Gomşeviti, Quçka, Köşk, Xano köylerini ziyaret etti. Yurttaşlar
adayları köy girişinde bayraklar ve “Biji serok Apo” sloganı ile
karşılandı. Kadınların yoğun ilgi gösterdiği ziyaretlerde adaylar yurttaşların
sorunlarını dinledi. Köy ziyaretlerinde konuşan Mehmet Emin İlhan, yeni yaşamın
ilmek ilmek örülmeye başlandığını, HDP’nin ağacının halkın gücü ile
sulanacağını söyledi. Bir diğer aday Dirayet Dilan Taşdemir ise kadınların
özverili mücadelesine değinerek, HDP ile kadın mücadelesine yeni bir soluk
geleceğini söyledi.
BİTLİS
HDP Bitlis Milletvekili Adayı Zeynel Omay, seçim çalışmaları
kapsamında Ahlat (Xelat) ilçesine bağlı Yoğurtyemez, Akçaören, Yuvadamı,
Otluyazı, Develik, Gölgören, Kınalıkoç ve Kırıkkaya köyleri ve Ovakışla
(Pirxus) Beldesi’ni ziyaret etti. Omay ve beraberindekiler, Türkmenlerin
yaşadığı köy ziyaretlerinde halka toplantılar aldı. Köylerde coşkuyla
karşılanan Omay, tüm halkların mücadelesini yürüttüklerini dile getirerek,
HDP’nin yeni yaşam projesini anlatarak, destek istedi. Adaylar, köy ziyaretlerinin
ardından taziye ve düğünleri ziyaret etti.
VAN
HDP Van milletvekilleri adayları Tuğba Hezer ve Yurdusev
Özsökmenler’in katılımıyla Gürpınar ilçesinde kadın seçim irtibat bürosunun
açılışı yapıldı. Adaylara, HDP Van Eşbaşkanı Derya Havva, Edremit, Gürpınar ve
Başkale belediye eşbaşkanları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, HDP ve DBP ilçe
yöneticileri ve KJA aktivistleride eşlik etti. Saygı duruşu ile başlayan
etkinlikte açılış öncesi konuşan Hezer, kadınların toplumun yarısını
oluşturmasına rağmen toplumda yeterince görülmediğini kaydetti. Kadının kendi
rengiyle Meclis’e gideceğini ve kadını temsil edeceğini söyleyen Hezer,
Meclis’e gitmeleri durumunda Kadın Bakanlığı kuracaklarını söyledi.
Zılgıtlar eşliğinde büronun açılışını yapan adaylar, daha
sonra kadınlar ile birlikte müzik eşliğinde halay çekti.
Açılışın ardından Hezer ve beraberindekiler, ilçenin Kirêl
(Yolaşan) Mahallesi’nde yurttaşlar ile bir araya geldi. Mahalleliler tarafından
sıcak karşılanan Hezer, burada yurttaşlara kısa bir konuşma yaptı. Hezer,
“Mecliste bulunan kadın milletvekilleri zenginlerden oluşuyor. AKP’li
vekiller, yoksul halkın halinden anlamazlar” dedi.
Mahalleli çocuklar ise HDP’li heyetini “Bijî HDP”
sloganıyla mahalleden uğurladı.
‘Barajı yıkacağız’
HDP Van Milletvekili Adayı Yurdusev Özsökmenler’in
katılımıyla Tuşba ilçesi Abdurahmangazi Mahallesi’nde seçim irtibat bürosu
açıldı. Yüzü aşkın yurttaşın katıldığı açılışta kısa bir konuşma yapan
Özsökmenler, “AKP’nin her türlü provokasyonuna rağmen biz’ler bu barajı yıkıp,
meclise anne, çocuk, işçi, emekçi olarak gideceğiz” dedi. Konuşmanın
ardından büronun açılışı gerçekleştirildi.
İSTANBUL
HDP 2. bölge milletvekili adayları Filor Uluk, Sezai
Temelli, Meliha Varış ve Mehmet Saltoğlu, Fatih Aksaray’da halkla buluştu.
Aksaray Metro girişinde yapılan etkinliğe, HDP il ve ilçe yöneticileri de
katıldı. Davul, zurna ve kabak kemaniler eşliğinde çekilen halaylarla başlayan
etkinlikte konuşan adaylardan Meliha Varışlı, “Biz Kobanê’yi
özgürleştirdik baraj ne ki” diyerek, idam edilişlerinin yıl dönümü
nedeniyle Deniz ve arkadaşlarını andı.
Ardından konuşan Sezai Temelli ise HDP’ye yönelik
saldırılara değinerek, HDP’nin sokaklarda barışın mücadelesini yürüttüğünü
söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, “İbret-i alem olsun diye
iade edeceğim” sözünü eleştiren Temelli, “Bu halkın kapısında
milyonluk araç yok ki ibret olsun. Sen onu patronuna söyle. Patronuna ‘Ben
arabayı iade ettim sen de sarayı iade et’ de” diye konuştu.
URFA
HDP Urfa Milletvekili Adayı Rasim Çakmak Hilvan’da halkla
bir araya geldi. Hilvan Yem Fabrikası’nın ardından Milli Aşireti’ne bağlı
köyleri de ziyaret eden Çakmak, yurttaşlarla sohbet ederek sorunlarını dinledi.
“Bu parti herkesin partisi bu parti bir umut partisidir. Halkların
partisidir. Bizlerde bu halkın vekilleriyiz. Allah bizlere onurlu, barış ve
kardeşlik içinde yaşamayı HDP İle nasip edecek inşallah” şeklinde konuşan
Çakmak, akşam saatlerine kadar köylerdeki çalışmalarını sürdürdü.
Van’daki toplu istifa için AK Parti’den HDP’ye ağır suçlama!
– internethaber.com
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti
Başkale İlçe Başkanı’nın istifası için HDP’ye ağır suçlamalar yöneltti. Soylu
“Selahattin Demirtaş orada işi gerginleştirmeye getiriyor. Tabloyu başka
bir noktaya taşımaya çalışıyor ve bel altından bıçak saplarken yüzüyle bir
gülücük atmaya çalışıyor. Buna eski Türkiye’de ‘mafyavari yöntemler’
denir” dedi.
Soylu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de
siyasetin ne kadar çirkin bir boyuta geldiğinin, HDP’nin yaptığı tehditlerle
net bir şekilde görüldüğünü söyledi.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde demokrasiden uzak bir
anlayışla partilerine yönelik tehditlerin geldiğini ifade eden Soylu,
“Selahattin Demirtaş cici yüzünü batıda ağabeyleri ve evlatlığına girdiği
insanlar vasıtasıyla gösterirken, güneydoğu ve doğuda acımasızca bir tehdit
furyası sürmektedir. Bunu açık söylüyorum” ifadesini kullandı.
Soylu, birkaç gün önce AK Parti Van İl Başkanı ile
milletvekili adayının, Başkale ilçe ziyareti sırasında HDP, PKK ve KCK’lılar
tarafından ciddi bir şekilde saldırıya uğradığını dile getirerek, bu saldırıdan
sonra yapılan şikayetler üzerine 5 kişinin tutuklandığını anlattı.
“Korkudan bir dönem önce Başkale’yi terk eden ilçe
başkanının aynı zamanda HDP ile ilişkilerini değerlendiren ilçe
yöneticilerimiz, gençlik kollarımız ve kadın kollarımız istifa ettiler”
diyen Soylu, “Yani yaklaşık 37-38 arkadaşımızın istifası bize geldi.
Burada bu ilçe başkanı, tehdide pabuç bırakıyor, tehdide dayanamıyor. İlçe
başkanı üç gün boyunca il başkanımıza ‘ne olursunuz bu tutuklananları serbest
bırakın’ diye telefonlar açtı ve yalvardı. Tehdit o kadar büyük bir boyuta
geldi ki iş şirazesinden çıkmış durumda” şeklinde konuştu.
“İLÇE BAŞKANIMIZIN GÖREVİNE ZATEN SON VERMİŞTİK”
Soylu, insanların aileleri ve çocuklarıyla tehdit edildiğine
vurgu yaparak, şunları kaydetti:
“Diğer taraftan da bir şekilde onların mallarına,
mülklerine gözdağı vereceksiniz. Yine bugün sabah konuştuğum bir ilçe başkanına
para cezası kesmişler. Bu kadar ahlaksızlık, bu kadar fütursuzluk, bu kadar
anti demokratik tavır, bu kadar baskı ve yüzsüzlük… Selahattin Demirtaş orada işi
gerginleştirmeye getiriyor. Tabloyu başka bir noktaya taşımaya çalışıyor ve bel
altından bıçak saplarken yüzüyle bir gülücük atmaya çalışıyor. Buna eski
Türkiye’de ‘mafyavari yöntemler’ denir. Şu anda mafyavari bir yöntem ortaya
koymaya çalışıyorlar.”
Soylu, AK Parti Başkale İlçe Başkanı’nın görevine daha
önceden son verdiklerine dikkati çekerek, “Biz oradaki ilçe başkanımızın
görevini zaten sona erdirmiştik. Çünkü bundan bir hafta önce teşkilat başkan yardımcım Murat
Yıldırım’ı oraya gönderdim. Orada ve bölgede ziyaretlerde bulunarak oradaki
raporları aldık ve biz orada yeni bir ilçe başkanı arayışı içerisindeydik. Bu
tehditten o kadar korktu ki canını kurtarma pahasına böyle bir spekülatif bir
istifa ortaya koyarak bir değerlendirme yaptı” ifadelerini kullandı.
“BU ARKADAŞIMIZ ZATEN DÜŞMÜŞTÜ”
Tehditlerin her boyutta gerçekleştiğini anlatan Soylu,
tehdidin teşkilat, belediye meclisi, belediye başkanı ile seçim bürolarını
tuttukları oradaki masum vatandaşlara açık bir şekilde devam ettiğini ifade
etti.
“Bu arkadaşımız zaten düşmüştü” diyen Soylu, şöyle
devam etti:
“Oradaki malını ve mülkünü kurtarmak için bir şekilde
böyle bir yola tevessül ettirdiler. Can havliyle demokrasiye sahip çıkılıyor
orada. Bu ayıptır, ahlaksızlıktır. Orada şu anda tam anlamıyla bir vandalizm
baskı rejimi uygulanmaktadır. Arkadaşlarımız da kahramanca bir şekilde
mücadeleyi gerçekleştirmektedir. Hiç merak etmesinler Van Başkale teşkilatımız
istifa eden arkadaşlarımızın talebi zaten yeni bir ilçe başkanı getirilmesiydi.
Bugün yarın tez elden oradaki arkadaşlarımız görevini devam ettireceklerdir.
Zaten istifa eden arkadaşlarımız da istifasını yeni yönetim için ortaya
koymuşlardır.”
AK Parti Başkale İlçe Başkanı İsmet Mihirci ve bazı yönetim
kurulu üyeleri, HDP İlçe Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, ilçede
son günlerde yaşanan gelişmelerin ardından partilerinden istifa ettiklerini ve
HDP’ye katıldıklarını açıklamıştı.
AK PARTİ’DEN İSTİFA EDİP HDP’YE GEÇTİLER
3 Nisan Pazar günü seçim çalışması için esnafı ziyaret eden
AK Parti İl Başkanı Zahir Soğanda ve beraberindekilere saldırdığı iddiasıyla 5
kişi tutuklanmıştı. Tutuklananlar arasında DBP İlçe Başkanı Senar Yeşilırmak’ın
da bulunduğu 5 kişi, ‘Seçim güvenliğini tehdit etmek’, Siyasi partilerin
çalışmalarını engellemek’, ‘Halkı kin ve nefrete teşvik etmek’ suçlamalarıyla
tutuklandı.
“KENDİ RIZAM İLE…”
AK Parti’den istifa ederek HDP’ye geçen İlçe Başkanı İsmet Mühürcü
törende yaptığı konuşmada, “5 gün önce gelişen bazı gelişmeler hem beni,
hem de ailemi rahatsız etmiştir. Başlıca nedenlerini sıraladığımda ilkin ilçeye
gelen heyetin bir ailenin baş sağlığına ısrarla polis eşliğinde katılmak
istemesidir. Gelen heyette tüm ısrarlarıma rağmen çevik kuvvet polisi eşliğinde
esnafları dolaşmıştır. Bu esnaf ve halkın tepkisine yol açtı. Tepki gösteren
halka ‘Korkmayın sizi bu haraççılardan kurtaracağım’ biçiminde sözler sarf
etmiş, bu da gerginliği arttırmıştır. Esnafın ziyaretlerini kabul etmediği
görülmesine rağmen heyetimizin buna ısrarla devam etmesi sonucu halktan
tepkiler gelmiştir. Heyetin halka hakaret etmesi bizi de rahatsız etmiştir.
Olası bir kargaşanın çıkacağı ortamın oluşmaması için DBP ve HDP yöneticileri kendi
kitlesine müdahale etmiştir. Gelen bu yöneticilere de ‘Siz haraç topluyorsunuz’
demişlerdir.” diye konuştu.
“BENİ YOK SAYAN ZİHNİYETLE ARTIK ÇALIŞAMAYACAĞIM”
Tutuklamalardan büyük rahatsızlık duyduğunun altını çizen
Mühürcü, “Olay bu kadar büyük değildi ama büyütüldü. 5 insanın mahkum
edilmesi ve 4 gün boyunca ne bir milletvekili adayı ne de il başkanının bana
dönmemesi beni yok sayan bir zihniyetle artık çalışmayacağımı göstermiştir.
Şimdiye kadar yürüttüğüm bu görevden parti teşkilatımla istifa ettiğimi ve
artık ailelerimizle birlikte kendi halkımızın yanında yer alacağımızı basına
deklare ediyorum.” diye konuştu.
HDP: KENDİ EVLERİNE GELDİLER, HOŞGELDİNİZ DİYORUZ
HDP Van İl Eş Başkanı Dilekçi ise AK Partililerin partisine
katılımından duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve şunları söyledi: “Kendi
evlerine geldikleri için hoş geldiniz diyoruz. Burası tüm halkların evidir
burası mazlumların evidir. Burası huzurun, kardeşliğin, sevginin, mutluluğun
evidir. Biliyorsunuz uzun yıllardır Başkale halkı barıştan yana tutumunu
almıştır. Ancak birileri Başkale halkının bu iradesine bu barışsever duruşuna
tahammül edememesinden kaynaklı, 5 gün önce ilçemize özellikle polis eşliğinde
gelerek, başta taziye sahipleri acılı aileyi daha sonra esnaflarımıza zorla ziyaretlere
bulunup burada bir gerginliğe sebebiyet vermişlerdir. İşte AKP’nin yaratmak
istediği gerginlik politikasına en güzel cevap budur. Bu bir örnektir. Başta
Kürdistan’daki AKP yönetimine söylüyorum siz de bu değerli kardeşlerimiz gibi,
bu değerli abilerimiz gibi böyle bir karar alın. AKP’nin provokasyonlarına
karşı halkımızın yanında halkımızın saflarında yer alın.”
Konuşmaların ardından Veysi Dilekçi istifa eden AK Parti
İlçe Başkanı İsmet Mühürcü’ye HDP rozeti taktı. Toplanan kitle daha sonra HDP
seçim bürosunu ziyaret etti.
İŞTE O İSİMLER
AK Parti Başkale İlçe Başkanı İsmet Mühürcü, yönetim kurulu
üyeleri Abdulmutalip Demir, Aydın Gülmez, Burhan Aydın, Emine Akdağ, Erdal
Yenigün, Remzi Diker, Ferhat Aydın, Hüsnü Demir, Mehmet Toprak, Mehmet Mühürcü,
Şeyma Kaya, Tahir Mihirci, Seyfettin Demir, Ömer Kaya, Ferhat Çevik, Haydar
Mihirci, Saddam Koç, Rıdvan Gülten, Mehmet Toprak ve Gençlik Kolları Başkanı
Vedat Mihirci, görevlerinden istifa ederek Halkların Demokratik Partisi’ne
(HDP) geçti.
YSK’ya yaptığı ikinci ‘Erdoğan’ başvurusu da reddedilen HDP
AYM’ye gidiyor – Diken
Halkların Demokratik Partisi (HDP), seçim yasalarını açıkça
ihlal ettiği gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uyarılması talebiyle
Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yaptığı ikinci başvurunun da reddedilmesinin
ardından konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanıyor.
YSK ilk başvuruyu aynı gün oy birliğiyle reddetmişti
HDP, Erdoğan’ın tarafsızlık yeminine aykırı biçimde uzun
süredir açılış töreni adı altında mitingler düzenlediği, parti yöneticisi gibi
davrandığı, muhalefet partilerine ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a
hakaretler savurduğu, aynı zamanda dini duyguları istismar edecek biçimde dini
semboller kullandığı gerekçesiyle 5 Mayıs’ta YSK’ya başvuruda bulunmuştu.
YSK, anayasaya göre cumhurbaşkanlarının sorumsuzluğunun esas
olduğu ve kurulun görevinin de seçime katılan siyasi parti temsilcileri ve
adaylarının yaptıkları konuşmaları kapsadığı gerekçeleriyle HDP’nin başvurusunu
aynı gün oy birliğiyle reddetmişti.
HDP Anayasa Mahkemesi’ne taşıyor
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ali Ürküt’ün, Erdoğan’ın 5
Mayıs’ta Tekirdağ’da ‘toplu açılış’ adı altında yaptığı mitingle ilgili dün
YSK’ya yaptığı ikinci başvurunun da aynı gerekçeyle reddedildiği öğrenildi.
Ret kararı üzerine HDP’den yapılan açıklamada, YSK’nın resmi
kararı partiye tebliğ etmesinin ardından konunun Anayasa Mahkemesi’ne
taşınacağı kaydedildi.
Valilikten okullara skandal talimat: Öğretmenleri Erdoğan’ın
mitingine gönderin!
Sabır taştı, HDP YSK’ya gitti: Erdoğan parti yöneticisi gibi
davranıyor, uyarın
YSK, HDP’nin yaptığı ‘Erdoğan’ı uyarın’ başvurusunu reddetti
Partilerin konuşma sıralarının kurası çekilecek – AA
Türkiye’de 7 Haziran’da yapılacak genel seçime katılan
siyasi partilerin radyo ve televizyonda yapacakları propaganda konuşmaları ve
görüntülü propagandaları düzenleyen Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı Resmi
Gazete’de yayımlandı.
Radyo ve televizyondan yapılacak propaganda konuşması ve
görüntülü propagandaların gün ve yayın saatlerine ilişkin usul ve esasların
belirlenmesi için YSK tarafından oluşturulan komisyonun çalışmaların
sonuçlarına ilişkin 798 nolu karara göre, siyasi partiler radyo ve
televizyonlarda yapacakları propaganda konuşmalarına 31 Mayıs’ta başlayacak.
Seçime katılacak tüm siyasi partiler 10’ar dakikalık iki
konuşma haklarından birini 31 Mayıs Pazar, diğerini ise 6 Haziran Cumartesi
günü saat 18.00’e kadar kullanmak zorundalar.
Seçime katılacak partilerden anamuhalefet partisi CHP 10’ar
dakikalık 4 konuşma, TBMM’de grubu bulunan MHP ile HDP 10’ar dakikalık 3
konuşma yapma hakkına sahip olacak. İktidardaki AK Parti’nin ise 10’ar
dakikalık 3 konuşmaya ilaveten 20 dakikalık 1 konuşma daha yapma hakkı
bulunuyor.
Seçime katılan diğer 16 parti ise 10’ar dakikalık 2 propaganda
konuşması yapabilecek.
Görüntülü propagandaya ilişkin düzenlemeler
Televizyondan yapılacak propagandalarda AK Parti, CHP, MHP,
HDP görüntülü propaganda hakkına sahip olurken, seçime katılan diğer 16 siyasi
parti sadece 31 Mayıs ile 6 Haziran’da iki propaganda konuşması yapabilecek.
AK Parti, CHP, MHP ve HDP, görüntülü propaganda haklarını
kullanmak istedikleri gün ve saatleri en geç 22 Mayıs Cuma günü saat 17.00’ye
kadar YSK Başkanlığına bildirecek. Söz konusu partilerin görüntülü propaganda
yapmak için bildirdikleri saatlerin çakışması halinde yayın sırası ad çekme
usulüyle saptanacak.
Görüntülü propagandaların günde iki dakikadan az olamayacak
ve bir gün içinde toplam süresi 10 dakikayı geçemeyecek. Ayrıca görüntülü
propagandalar partilerin propaganda sürelerinin yarısını aşamayacak.
-Radyo ve televizyonda konuşma hakkına sahip partilere
ilişkin düzenleme-
YSK kararında radyo ve televizyonda konuşma hakkını
kullanabilecek partiler şu şekilde sıralanıyor:
“AK Parti, Anadolu Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi,
CHP, Demokrat Parti, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Hak ve Adalet
Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Kurtuluş Partisi, HDP, Komünist
Parti, Liberal Demokrat Parti, Merkez Parti, Millet Partisi, MHP, Saadet
Partisi, Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi, Vatan Partisi ve Yurt
Partisi.”
Radyo ve televizyonda konuşma yapmak için başvuran
partilerin yayın zaman ve sıraları 23 Mayıs Cumartesi günü saat 11.00’de YSK’da
ad çekme usulüyle belirlenecek.
Yurt dışında oy verme başladı – AA
Yurt dışında yaşayan 2 milyon 800 binin üzerinde Türk
seçmen, milletvekili genel seçimi için 8 Mayıs’ta oy kullanmaya başladı. İlk oy
ise Avustralya’da kullanıldı.
Yüksek Seçim Kurulu’nca (YSK), 7 Haziran’da yapılacak
milletvekili genel seçimi için 54 ülkedeki 112 temsilcilikte sandık kuruldu.
YSK’nın aldığı karar uyarınca yurt dışında oy verme işlemi 8 Mayıs’ta başladı,
31 Mayıs’ta sona erecek.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlar, Cumhurbaşkanlığı seçiminin
aksine bu seçimde yaşadıkları ülke için belirlenen tarihlerde randevu almadan
oy kullanabiliyor. Türk nüfusu 500’ün altında olan yerlerde ise sandık
kurulmadı. Bu nedenle yurt dışındaki 2 milyon 866 bin 940 kayıtlı seçmenden 2
milyon 848 bin 652’si oy kullanabiliyor. 89 temsilcilikte kayıtlı 18.288 kişi
bulundukları ülkelerde oy kullanamayacak.
İLK OY AVUSTRALYA’DA KULLANILDI
Genel seçimler için yapılan oy verme işlemleri, Kanbera
Büyükelçiliği, Melburn ve Sidney başkonsolosluklarına konulan sandıklarda
başladı.
İlk oyu Melbourne Başkonsolosluğu’nda kurulan 1 numaralı
sandıkta Melahat Özkan kullandı. Sabah erken saatlerde konsolosluğa gelen
Melahat Özkan, çok mutlu olduğunu belirterek, “Memleketimize, devletimize
hayırlı, uğurlu olsun inşallah seçimler. İlk defa Avustralya’da oy kullanıyoruz,
heyecanlıyım dedi.
Özkan, “Her vatandaş gibi her şeyin en güzelini vatanımız,
milletimiz için istiyoruz. İnşallah bundan sonra da en güzel günler vatanımızın
olur dedi.
Yurt dışındaki seçmenin oy kullanacağı ülkelerden Almanya’da
13, ABD’de 7, Fransa’da 6, Rusya, Çin ve Yunanistan’da 4, Avustralya,
Avusturya, Azerbaycan, Bulgaristan, İsviçre, İran, Kazakistan’da 3
temsilcilikte oy verilebilecek.
Yurt dışındaki ülkelerde oy kullanma süreleri ise şöyle:
“Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa,
İsviçre ve KKTC’de 8-31 Mayıs’ta 24 gün, ABD’de 16-31 Mayıs’ta 16 gün,
Norveç’te 22-31 Mayıs’ta 10 gün, Romanya’da 28-31 Mayıs’ta 4 gün, Bulgaristan,
Hollanda, İtalya, Kanada, Suudi Arabistan ve Türkmenistan’da 29-31 Mayıs’ta 3
gün, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bosna Hersek, Cezayir,
İsrail, Kazakistan, Kırgızistan, Makedonya, Rusya, Yunanistan’da 30-31 Mayıs’ta
2 gün Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Çek Cumhuriyeti, Çin, Finlandiya, Güney
Afrika, Gürcistan, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, Japonya, Katar, Kosova,
Kuveyt, Lübnan, Macaristan, Mısır, Özbekistan, Polonya, Sudan, Tayland,
Ukrayna, Umman, Ürdün, Yeni Zelanda’da 31 Mayıs’ta 1 gün.
GÜMRÜK KAPILARINDA OY KULLANILACAK
Yurt dışındaki seçmenler 8 Mayıs -7 Haziran arasında 33
gümrük kapısında da oy verebilecek.
Seçim için Sarp, Kapıkule, Pazarkule, İpsala, Hamzabeyli,
Dilucu, Dereköy karayolu gümrük kapılarında, Şakirpaşa, Esenboğa, Antalya,
Eskişehir, Elazığ, Gaziantep, Hatay, İstanbul Atatürk, İstanbul Sabiha Gökçen,
Adnan Menderes, Erkilet, Konya Askeri Havaalanı, Dalaman, Bodrum-Milas, Samsun,
Trabzon, Zonguldak havalimanı gümrük kapılarında ve Kuşadası, Ayvalık, Çeşme,
Derince, Mersin, Taşucu, Marmaris, Bodrum, Samsun liman gümrük kapılarında
sandık kuruldu.
GÜNEY AFRİKA’YA DA SANDIK KURULDU
Yurt dışında en fazla Türk seçmen Almanya’da yaşarken, en az
seçmen Tayland’da bulunuyor. Buna göre, Almanya’da 1 milyon 404 bin 987 kişi,
Tayland’da ise sadece 620 kişi sandık başına gidecek. İran’da Urumiye
Başkonsolosluğu’nda ise sadece 36 seçmen oy verecek.
ABD’de 90.747, Fransa’da 311.796, Birleşik Krallık’ta
84.559, Çin’de 1.852, Suudi Arabistan’da 28.202, Yunanistan’da 10.487,
İtalya’da 13.591, İran’da 1044 Türk bulundukları ülkede oy kullanacak.
Ayrıca seçim için Manama (Bahreyn), Guangzhou (Çin),
Pretorya (Güney Afrika), Deventer (Hollanda), Novorossiysk (Rusya), Muskat
(Umman) gibi noktalarda da sandık kuruldu.
OYLAR TÜRKİYE’DE SAYILACAK
Yurt dışındaki sandık kurulları kaç kişinin oy kullandığını
belirleyecek ve oy zarflarını oy torbalarına koyarak mühürledikten sonra
saklama kuruluna teslim edecek.
Güvenli odalarda saklanan oylar, oy verme işleminin
tamamlanmasının ardından belirli bölgelerde toplanarak, uçaklarla Türkiye’ye
transfer edilecek.
Oylar, Türkiye’den giden ve siyasi parti temsilcilerinin de
bulunduğu ayrı bir heyet tarafından alınacak.
Yurt dışında kullanılan oylar, 7 Haziran’da Türkiye’ye
ulaşmış olacak ve Türkiye’de oy verme işleminin tamamlanmasının ardından yurt
dışından gelen oylar yurtiçindeki oylarla birlikte açılıp sayılacak.
Erdoğan Gül’ün Erivan’ı ziyaret etmesini tasvip etmedi – İHA
Cumhurbaşkanlığı Sofrası’na konuk olan Derin Tarih Dergisi
Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, “Önceki dönemlerde yapılmış olan
bazı yumuşak politikaların işte ne bileyim Sayın Abdullah Gül’ün gidip
Erivan’da maç seyretmesi gibi olayların sayın Cumhurbaşkanımızın tasvip ettiği
tavırlar olmadığı noktasında bir konuşma geçti, böyle bir izlenim edindik”
dedi.
Cumhurbaşkanlığı
Sofrası’na konuk olan Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa
Armağan, “Önceki dönemlerde yapılmış olan bazı yumuşak politikaların işte
ne bileyim Sayın Abdullah Gül’ün gidip Erivan’da maç seyretmesi gibi olayların
sayın Cumhurbaşkanımızın tasvip ettiği tavırlar olmadığı noktasında bir konuşma
geçti, böyle bir izlenim edindik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında
gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Sofrası sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan
tarihçilerle birlikte Birinci Dünya Savaşı ve 1915 olaylarını masaya yatırdı.
Sofranın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Derin
Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, Türkiye’de tarih alanında
bir açıklık olduğunu ve bu açıklığın giderilmesi noktasında önemli çalışmaların
yapılacağını söyledi.
Sofradaki konuların detaylarını açıklayan Armağan,
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada en önemli husus olarak Ermeni soykırımı
iddialarını dile getirdi. Gerekse Putin’in açıklamalarından duyduğu üzüntüyü
dile getirdi.
“OSMANLI ERMENİLERİ DE BİZİM İÇİN AYNI DEĞERDEDİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Nisan’da yaptığı açıklamada
kullandığı ‘Osmanlı Ermeni’ tabirini sofrada da kullandığını kaydeden Armağan,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Osmanlı Ermenileri, Osmanlı’nın Müslümanları, Kürtleri,
Türkleri neyse Osmanlı Ermenileri de bizim için aynı değerdedir. Dolayısıyla
onlara yapılan zulüm haksızlık nasıl bir Türklere yapılmış olduğunda bizi
üzüyorsa onlara yapılan da bizi aynı şekilde üzecektir şeklinde bir vurguda
bulunması çok önemli bir tavır değişikliğiydi. Burada bizim kendisine yönelik
yaklaşımlarımızda Türkiye’nin tavrını devam ettirmesi ve dışarıda mümkün olduğu
kadar bu lobi faaliyetleriyle tavrını anlatması ama içeride de toplumun
bilinçlendirilmesi noktasında her türlü çabanın gösterilmesi gerek akademik
düzeyde gerekse de popüler düzeyde. Bu hadisenin doğruluğu üzerinden topluma
anlatılması vurgulandı. Şu husus çok ısrarla altı çizilen bir nokta oldu
Türkiye inkar eden, kaçan, arkasını dönen, çark eden bir yaklaşımı bırakmalı.
Ön alıcı, aktif ve kendisi politika belirleyen bir tavır içerisine girmeli.
“GÜL’ÜN ERİVAN ZİYARETİNİ TASVİP ETMEDİ
Armağan, Türkiye’deki Ermenilerin, Ermenistan vatandaşı olan
Ermenilerin Türk vatandaşlığına geçirilmesi konusunda bir tekliflerinin
olduğunu aktardı.
Gazetecilerin
sorularını da cevaplandıran Armağan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de
yaşayan Ermenileri vatandaşlığa alınmasına konusunda ne gibi düşünceleri olduğu
yönündeki bir soruya ise, “Bizim için bir sakıncası olmaz’ dedi. ‘40 bin kişi Türk vatandaşlığına geçer. Bu
adımı atarız ama bunun karşılığında da Ermenistan’ın bir adım atmasını
bekleriz’ dedi. Yani mesela Ermenistan’dan Türkiye’ye göçmüş olan Van
bölgesinde birçok Türk var, Müslüman var mesela bunlarında aynı şekilde Ermeni
vatandaşlığına tekrar alınması mümkün olacak mı? ‘Bizde bunu isteriz yani bir
şey yapılacaksa dış politikada bir şey verirken bir şeyde almamız lazım. Hep
veren taraf, hep taviz veren taraf, müsait davranan taraf biz olursak o zaman
bu işi halledemeyiz dedi. Avrupa’da hiçbir başkentte cami eksikliği yok. Bir
tek Selanik’te Yunanistan’ın başkentinde cami yok. Mesela bu konuda iki tane
camimiz bu camilerden bir tanesini hiç değilse açın bizde ruhban okulunu
açalım. Bu konuda bizim çekineceğimiz bir şey yok açalım. Sizde hiç değilse orada
bir Türkiye’den giden turistlerin hiç değilse namaz kılacağı yer yapın. Yani
dolayısıyla bir şey verirken bir şeyi de alabilmemiz lazım. Aksi halde veren
taraf olursak büyük devlet olma özelliğimizi kaybederiz daha sonra başka
şeylerde sürekli bizden tek taraflı istenmeye başlar’ diye konuştu. Dolayısıyla
bu noktada daha önceki dönemlerde yapılmış olan bazı yumuşak politikaların işte
ne bileyim sayın Abdullah Gül’ün gidip Erivan’da maç seyretmesi gibi olayların
sayın Cumhurbaşkanımızın tasvip ettiği tavırlar olmadığı noktasında bir konuşma
geçti. Böyle bir izlenim edindik. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Dolayısıyla orada
yumuşak davranmaktan ziyade net olalım. Biz Ermeni düşmanı değiliz, biz
Ermenileri her zaman kucak açmış devletiz. Dolayısıyla bugün bu meselenin
çözülmesinde de bir adım atılması gerekiyorsa atalım ama bunun karşılığında da
bu adım attığımız devletin bize de aynı şekilde adımla cevap vermesi sayesinde
biz yine bir karşı adım atarak bu süreci olumlu noktaya taşıyabiliriz’ dedi
diye konuştu.
Kahramanmaraş valiliğinden tüm partilere açık meydan için
HDP’ye ambargo – T24
Kahramanmaraş valiliği, kentte diğer tüm partilerin seçim
mitingi yapabildiği Müftülük Meydanı’nda HDP’ye izin vermeyip adres olarak Gar
Meydanı’nı gösterdi.
Alana güvenlik ve kamu hizmeti gerekçesiyle izin vermeyen
valiliğe tepki gösteren HDP İl Eş Başkanı Hayriye Durular, Müftülük Meydanı’nın
tüm partilerin rahatlıkla kullanıldığı bir alan olduğunu hatırlattı.
Durular, “Maalesef biz her zaman özellikle şunun vurgusunu
yapıyoruz. Siyasal zeminde, gerçekten Türkiye siyasal hayatına artık yerimizi
bulmak istiyoruz. Fırsat verilirse biz kendimizi siyasal zeminde ifade etmek
istiyoruz, halklarla buluşmak istiyoruz. Maalesef yine her zamanki gibi sistem
bir şekilde karşımızda durdu diye konuştu.
‘Göstermelik gerekçeler ve bahaneler’
4 Haziran’da yapmayı planladıkları mitingi Gar Meydanı’nda
yapacaklarını belirten Durular, “Gereksiz gerekçelerle, altını çiziyorum,
göstermelik bahanelerle, kamu hizmeti gerekçesiyle, güvenlik gerekçesiyle Gar
Meydanı bize valilik tarafından uygun görüldü. Biz her şeye rağmen siyasal
zeminde Gar Meydanı’nda mitingimizi yapacağız. Halkların Demokratik Partisi
olarak artık her yerde, her alanda tüm ezilenlerle birlikteyiz dedi.
HDP İl Eş Başkanı Erhan Yapıcı ise seçimlerde
Kahramanmaraş’ta 75 bin oy almayı hedeflediklerini söyledi.
Suruç’ta AK Partili 5 aşiret HDP’ye geçti – Vatan
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde önceki seçimlerde AK Parti
saflarında yer alan Erdoğan, Kılıçaslan, Kalkan, Şahin ve Boydan aşiretlerinin
binlerce seçmeni, düzenledikleri yürüyüşle HDP’ye geçti.
Suruç’ta daha önceki seçimlerde AK Parti saflarında yer alan
Erdoğan, Kılıçaslan, Kalkan, Şahin ve Boydan aileleri, AK Parti’den ayrılarak
HDP’ye katıldı. Aydın Mahallesi Karayolu Caddesi üzerinde bir araya gelen
ailelerden binlerce kişi, HDP milletvekili adayı İbrahim Ayhan, DBP Urfa İl
Eşbaşkanı İsmail Kaplan, DBP Suruç İlçe Eşbaşkanları Mehmet Koşti ile Rojda
Binici, Suruç HDP İlçe Eşbaşkanı Suphi Koçyiğit ile Sara Şahin, Suruç Belediye
Eşbaşkanı Zuhal Ekmez, Suruç ikna komisyonu üyeleri öncülüğünde yürüyüşe geçti.
HDP bayrakları ile Cumhuriyet Meydanı’ndaki HDP seçim
bürosuna kadar yürüyen grup, burada zılgıt, alkış ve sloganlar ile karşılandı.
Seçim bürosunda kitleye hitap eden HDP Urfa İl Eşbaşkanı İsmail Kaplan, 7
Haziran’ın AK Parti iktidarının sonu olacağını ileri sürdü. Ardından söz alan
HDP Şanlıurfa milletvekili adayı İbrahim Ayhan, “Kendi evinize hoş geldiniz.
Burası hepimizin evidir. Öncesi veya sonrası yoktur. Burada bulunan herkes söz
sahibidir. Ailelerin bize gelmesi güç katmıştır. dedi
Kürtçe Kuran meali 10 bin adet basıldı’ – Habertürk
Diyanet işleri Başkanlığı, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş’ın Kürtçe Kuran-ı Kerim mealinin tek nüsha basıldığı ve mealin bir
yayınevine ait olduğu yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Demirtaş’ın iddiası üzerine Diyanet, mealin dağıtımının yapıldığı depoyu basın
mensuplarına açtı. Diyanet işleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr.
Yüksel Salman, Kürtçe mealin ücretsiz dağıtılmak üzere nisanda 10 bin adet
basıldığını, 7 bin baskının Doğu ve Güneydoğu Anadolu illeriyle büyükşehirlere
gönderildiğini bildirdi.
‘HDP barajı aşsa da iktidarız’ – Cumhuriyet
AKP Sözcüsü Atalay: ‘HDP barajı aşsa da aşmasa da hükümeti
tek başımıza kuracağız’
Seçim için sona doğru yaklaşıldıkça anketlerdeki partilerin
oy oranları da şekillenmeye başladı. AKP, ilk kez bu seçimde yüzde 39’lara
kadar gerileyen oy oranlarını gördü. Partinin gerçekçi oy oranını yüzde 43- 45
bandında hesaplayan AKP kurmayları, HDP’nin de yüzde 8.9’la baraja takılacağı
görüşünde. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, “HDP
barajı aşsa da aşmasa da tek başına iktidarı sürdüreceklerini söyledi. AKP,
seçime 1 ay kala ankette durumunu ölçmek ve son düzlükte yeni ataklar
geliştirmek amacıyla anketlere hız verdi.
AKP kurmayları partinin 7 Haziran’daki gerçekçi oy oranını
yüzde 43 – 45 bandı olarak hesaplıyor ancak AKP’liler yüzde 43’ün, HDP’nin
barajı aşması halinde riskli bir oran olacağından hareketle yüzde 45’i
yakalamayı hedefliyor. AKP’ye göre seçimde sona doğru gidildikçe kararsız oylar
azalacak bu nedenle partiden bu aşamada gitmiş görünen oyların yeniden geri
geleceği de öngörülüyor. AKP’ye göre HDP barajı aşamayacak. AKP’de HDP’nin oy
oranı yüzde 8.9 rakamı ifade ediliyor.
Beşir Atalay, gazete ve televizyonların Ankara
temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelerek kampyanya ve seçim süreciyle
ilgili değerlendirmelerde bulundu. Atalay seçimden çıkacak sonuç ve HDP’nin
durumuna ilişkin olarak da “Her şey iyi gidiyor. Görülüyor ki rahat bir iktidar
olacağız tek başına. Falanca barajı geçerse geçmezse tartışmasından bağımsız.
İster geçsin, ister geçmesin değerlendirmesini yaptı.
Çözüm sürecine yönelik HDP’nin yaklaşımını da eleştiren
Atalay, “Çözüm süreci ile ilgili HDP’nin çok kesin dönüşü var. HDP’ye de Sırrı
Süreyya Bey’e de çok da önemli rol verdik. O bile Ankara’da diyor ki ‘Çözüm
sürecinde masa dağıldı’. Bu büyük bir sorumsuzluk… Onlar yine şiddetten
ayrılamayacaklarını hem beyannameleriyle hem de seçim ortamıyla gösteriyor. Bu
işe çok emek vermiş, gönül vermiş, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir konuda
HDP’nin tutarsızlığını görüyorum. Biz niye muhatap aldık onları. Şiddetle sorun
çözme yerine, siyasetle çözmek için. İlk yıllarını düşünün HDP’nin,
parlamentoda ne kadar manasız konumdaydı. Güneydoğu’da vatandaşlar, ‘HDP ne işe
yarar’ diye soruyordu. Onlara biz güç aktardık ifadelerini kullandı.
Görüşüm belli baraj sıfır – Vatan
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, kişisel görüşünün seçim
barajının sıfır olması olduğunu söyledi. Zeybekci şöyle dedi: “Bunu AK Parti’li
olarak söylemiyorum. HDP’nin barajı aşmasına, buna milletin menfaati demiyorum.
Aşmayacak görünüyor. Bu böyle olduğunda Türkiye gelecek nesillere Türkiye
yeniden siyaseti, devleti, özgürlükleri dizayn etmeli. Türkiye farklı bir
noktaya gelir, eğer bu fırsatı değerlendirirse, her türlü fırsatı yakalar.
Benim baraj konusundaki görüşüm belli, sıfır baraj. Ancak Yüzde 9 oy almış
partinin dışarıda kalmasını kim sempatik, doğru karşılayabilir.
Ecdattan rahatsız olan köksüzler var’ – Milliyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rumelihisarı’ndaki
mescit restorasyonuna tepki gösteren başta tiyatro sanatçısı Defne Halman olmak
üzere sanatçılara sert çıktı. Erdoğan, dün Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı (TİKA) tarafından altı ülkede yapımı tamamlanan eserleri açtı.
Erdoğan toplantıda, şunları söyledi:
CİBİLİYETSİZLER: Bazı köşe yazarlarını görüyoruz, ‘ecdat’
dediğiniz zaman beyler rahatsız oluyor. Niye? Çünkü bunlar köksüz, çünkü
bunların cibiliyeti bozuk. İstanbul’da, Fatih Sultan Mehmet’in yadigarı
Rumelihisarı var. Ecdadımız bu hisarın bünyesinde orada görev yapanlara hizmet
için güzel bir mescit inşa etmiş. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken, bu
mescidi yapmak istedim ve yargıyla boğuşarak maalesef bunu inşa edemedim.
KİMİ KOVUYORSUNUZ: Bir ödül töreninde, sanatçı olduğu
iddiasındaki birileri çıkıyor, ‘biz buraya mescit yaptırmayız, buna izin
vermeyiz’ diyor. Siz kimin bağından, kimi kovuyorsunuz? Orası zaten ibadet
mekanı, kimi kovuyorsunuz? Orası zaten bir süredir amacına aykırı kullanılıyor,
şimdi aslına rücu ettiriliyor.
MİLLETİMİZ OYUNA GELMEZ: İtalya koalisyonlardan çok çektiği
için koalisyonu yasakladı. Tek parti iktidarını zorunlu kılan bir yasa
çıkarttı. Bunların millete sözü ne? Eski Türkiye koalisyonu. Dünya istikrarı
arıyor, bunlar istikrarı ve güven iklimini bozmanın peşinde koşuyor.
Milletimiz, bu oyuna gelmez. Milletimiz, eski Türkiye’nin tekerrürüne izin
vermez.
Tarhan Erdem: Hiçbir siyasetçi Kur’an’ı siyasete alet etmedi
– Zaman
KONDA Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Siirt mitingine elinde Kur’an-ı Kerim ile
çıkmasının sebebinin AKP’nin düşen oyları olduğunu söyledi.
Erdoğan’ın dinî sembolleri daha fazla kullanmaya başladığını
belirten Erdem, “AK Parti yine birinci parti olacak ama yüzde 49’lar gitti
yüzde 41-42 mertebesine indi. Daha da inebilir. Erdoğan buna karşı hırsla, ‘Siz
öyle mi yapıyorsunuz, o zaman ben artık bunlardan faydalanmak istiyorum, dini
unsurlardan faydalanmak istiyorum’ diyor. yorumunda bulundu. BBC Türkçe’den
Rengin Arslan’a konuşan Erdem, daha önce miting meydanlarına Kur’an-ı Kerim ile
çıkan bir lider hatırlamadığını belirterek, “Bunu Erbakan bile yapmadı. Şeklen
bir gösteri hatırlayamıyorum. diye konuştu. Halkın Erdoğan’ın sertliğinden
hoşnut olmadığını vurgulayan Erdem, “Bundan evvelki seçimlerde de 2011’de hatta
2007’de de kutuplaştırmaya başladı. Bunu yapmasının sebebi kendi seçmenini
başka bir düşünceye sapmadan kendi yanında tutmak istemesiydi. Gördü ki eski
sertlikten halk hoşnut değil. Bunun için dine sarıldı. Artık tamamen dini
kullanmaya başladı. değerlendirmesini yaptı.
HDP’li Hüda Kaya: Elde Kur’an ‘la ŞOV yapıyorlar
HDP İstanbul milletvekili adayı Hüda Kaya da, Erdoğan’ın
HDP’nin oy kitlesinin çoğunluğunun dindar muhafazakar olmasından dolayı bu yola
başvurduğunu söyledi. Kaya, “Erdoğan, HDP’yi dinsizlikle itham etmeye çalışıyor
ama dini inancı en safiyane şekilde kalmış halk Kürt halkıdır. Elinde Kur’an
ile Kürt halkı karşısına bir şov ile çıkıyor. Bu kişilerin safiyane dindarlık
hissiyatını istismar etmek üzerine, bir şov yapmak üzerine bir gündem
yürütüyor. Elde Kur’an ile şov yaparak siyaset yapılmaz. Hz. Ali’nin sözü
vardır: Devletin dini adalettir. Bugünkü devlete bakalım adaletli midir değil
midir? dedi.
Uluslararası çevrelerin talimatı – Vatan
Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim kampanyaları kapsamında
Bingöl’de miting yaptı. Davutoğlu özetle şunları söyledi:
ÜÇLÜ EŞBAŞKANLIK: Birileri bir tuzak içinde. CHP tekrar
Diyanet ve İmam Hatip’le uğraşıyor. CHP, HDP’nin barajı aşması bizim için çok
önemli diyor. CHP ve HDP koalisyonunu görüyor musunuz? HDP Türkiyeleşecekti ama
CHP’lileşti. O diyor ki Diyaneti kapatacağız. Niçin kapatmak istiyorlar, bu
milleti dininden koparmak istiyorlar. Diyanet’ten rahatsız olan uluslararası
güçlerin talimatı bu. İki eş başkan yetmiyor. Paralenin sözcüsü kapalı kapılar
arkasında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüştü. Üçlü eş başkanlık
getirsinler, Paralel, CHP ve HDP olsun. Ak Parti’nin getirdiği yükselişi
durdurmak istiyorlar.
SOYKIRIM YOKTUR BRE GAFİL: HDP Eş Başkanı (Demirtaş)
Amerika’ya gittiğinde, Ermeni soykırımı iddiaları çerçevesinde Ermeni
diasporasıyla bütün bu bölgeyi Ermenistan olarak gösteren bir haritanın önünde
poz verdi poz. Sizin dedeleriniz, Kürt, Zaza ve Türk, bu bölgede soykırım yaptı
diyenler var, siz buna razı mısınız? Tarihimizde soykırım yoktur bre gafil
diyecek misiniz? Orada Ermeni diasporasını memnun etti, buradan da Yahudilere
mesaj olsun diye, ‘Kudüs Yahudilerin kutsal mekanıdır’ dedi. Kudüs bizim
milletimizin kutsal mekanıdır.
YUHALAYABİLİRSİNİZ: 6-7 Ekim olaylarını biliyorsunuz.
Ortalığı kan gölüne çeviren vandallar etrafı yaktılar, yıktılar. Çocukları
4’üncü kattan atan, katleden o katillere her şeyi diyebilirsiniz.
Asgari ücrete göz dikiyorlar – Milliyet
CHP lideri, işsizliğin Türkiye’nin en büyük sorunlarından
olduğunu belirterek, “İktidar 6 milyon 200 bin işsize iş bulmuyor, yabancılara
iş bulmak için kanun tasarısını Meclis’e getiriyor dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, emeklilere iki aylık
ikramiye vaadini tekrarlayarak, “Kaynağı nerede diye soranlara siz diyeceksiniz
ki, ‘Yeter ya, ben sana oy vermeyeceğim.’ O parayı bulacağım, emekliye
vereceğim, bütün hortumları keseceğim dedi.
Kılıçdaroğlu dün Tokat Cumhuriyet Meydanı’ndaki mitingde
özetle şunları söyledi:
SİZDE VİCDAN VAR MI: Asgari ücret 949 TL. 5 kişilik bir aile
900 TL’siyle ancak simit ve çayla geçinebilir. Ankara’da koltuklarında oturan o
insanlara soruyorum, sizde vicdan var mı? 49 TL ile bu asgari ücretli ne
yapsın? Altı üstü vereceğimiz bin 500 TL, ona bile göz dikiyorlar.
ONLAR YABANCIYA İŞ BULUYOR: Tokat, Türkiye’de en fazla göç
veren ikinci il. Herkes baba toprağını terk ediyor, büyük kentlerin varoşlarına
gidiyor, iş bulabilir miyim diye. İktidar 6 milyon 200 bin işsize iş bulmuyor,
yabancılara iş bulmak için kanun tasarısını meclise getiriyor. Tokatlılar bunu
unutmasın, senin çocuğun işsiz, onlar yurtdışındakilere iş buluyor. Tokat’ta
TEKEL fabrikası vardı. Kapatıldı. Şeker fabrikalarını özelleştirmek istiyorlar.
CHP iktidarında hiçbir şeker fabrikası özelleştirilmeyecek. Bursa’daki Cargill
için şeker endüstrimizi mahvettik.
BÜTÜN HORTUMLARI KESECEĞİM: Aylık bin TL’nin altında gelir
elde eden 8 milyon emeklimiz var, dedik ki Ramazan ve Kurban Bayramı’nda
emeklilere birer maaş ikramiye vereceğiz. Koro halinde bağırdılar, vay efendim
kaynağı nereden bulacaksın. İki aylık ikramiye verirken kaynağı nerede diye
soranlara siz diyeceksiniz ki, ‘Yeter ya, 1 maaş ikramiyeme itiraz ediyorsun,
ben sana oy vermeyeceğim’. Sanki emekliye dünyanın parasını veriyoruz, altı
üstü bir emekli maaşı, bırakın da bari bayramlarda rahat etsin. O parayı
bulacağım, emekliye vereceğim, bütün hortumları keseceğim.
KAPATILAN BELDE BELEDİYELERİNİ AÇACAĞIZ: Tokat belde
belediyelerinin en fazla kapatıldığı ikinci il. Bütün beldelerde referandum
yapacağız, beldenin açılmasını istiyorlarsa, o beldeleri açacağız, kendi
belediye başkanlarını kendileri seçecek.
ALIN TERİM SİZE HELAL OLSUN: Türkiye’nin geldiği duruma
bakın, tablonun değişmesi lazım. Bu ülkede yoksulluğu tarihe gömebiliriz, bunu
bir tek parti yapar, o partinin adı CHP’dir. Ben de size söz verdim, sizin için
çalışacağım, alın teri dökeceğim, alın terim size helal olsun.
Koalisyon söylemiyle zihin bulandırıyorlar – Milliyet
Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanı yüzde 52 oy aldığını ve
devletin imkânlarını kullanabileceğini söylüyor. Yüzde 48’i ne yapacak acaba?
Yüzde 48 bu ülkenin evladı değil mi? diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ilk seçim gezisinin
ardından Ankara’ya dönüş yolunda gazetecilerle yaptığı özel sohbetinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “dinozora benzetti. Dava açabileceği
anımsatıldığında, “Erdoğan açsın karşılığını veren Bahçeli, dindarlığın
kindarlığa dönüştüğünü ve Erdoğan’ın yozlaşmış muhafazakarlığı savunduğunu öne
sürdü. Bahçeli, Ak Parti’nin yorulduğunu ve arabalar gibi amortismanının
bittiğini kaydetti.
Bahçeli, özetle şu mesajları verdi:
DİNDARLIK KİNDARLIK OLDU: Cumhurbaşkanı’nın Kuran’ı öne
çıkarak siyasi üslup kullanması mütedeyyin Müslümanlarca yadırganmıştır.
Dindarlık kindarlığa, mağdurluk mağrurluğa dönüşmüştür. Kindarlıkla mağrurluğun
yan yana geldiği yerde tükeniş başlamıştır.
YÜZDE 52 OLUR YÜZDE 35: Cumhurbaşkanı yüzde 52 oy aldığını
ve devletin imkanlarını kullanabileceğini söylüyor. Yüzde 48’i ne yapacak
acaba? Yüzde 48 bu ülkenin evladı değil mi? O oyların da nasıl verildiği belli.
Sandıklarda sayımların nasıl yapıldığı belli. Burada vatandaşın sevgiye dayalı
temel bir tercihi yok.
KOALİSYON BULANDIRMA SÖYLENTİSİ: Koalisyon, Türkiye’nin
siyasetini yozlaştırma açısından, seçim öncesinde zihinleri bulandırmak
açısından ortaya konmuş söylemlerdir. Zaten fiili bir koalisyon var. Erdoğan
artı AKP, dolayısıyla parantez içinde Serok Ahmet ve artı PKK dolayısıyla
İmralı canisi.
DEMİRELVARİ YANIT: (Ak parti çözüm süreci defterini kapadık
dedikten sonra koalisyon kurar mısınız? sorusu üzerine) Seçimi niye
yaptırmıyorsunuz o zaman. Bana niye soruyorsunuz? Bakalım hele sandık gelsin
hele. Demirelvari bir cümle söyleyeyim, bir sandık gelsin hele…
400 VEKİL OLURSA: (MHP 400 vekil alırsa siz ilk olarak ne
yaparsınız?) 17-25’i harekete geçirir Yüce Divan binasını temizletir, hâkimlere
yeni elbiseler giydirir, Erdoğan’ı beklemelerini isterim. Yüce Divan’a
gönderirim.
BAŞTA DİNOZOR VAR: (Gökçek’in Ankara’nın etrafına dinozor
heykelleri dikmesine ilişkin soru üzerine) Ankara’nın her tarafına dinozor
diksen ne olur dikmesen ne olur. Türkiye Cumhuriyeti’nin başında bir dinozor
var.
OLİMPİYAT HALKASI GİBİLER: (HDP barajı aşsa da aşmasada
çözüm süreci kazançlı mı çıkar?) Çözüm süreci kazanıyor gibi bir şeyi söylemek
erken olur. Ancak karşılıklı birer adımlaşmadır. Zaten AKP içinde olup HDP’ye
sempati duyanlar şimdi HDP’den aday oldular. AKP’ye sempati duyanlar HDP
içinde, şimdi AKP’den aday oldular. Zaten olimpiyat halkası gibi birbirlerinin
içine girmişler.
AKP’NİN AMORTİSMANI BİTTİ: 12 yılda AKP de yoruldu.
Arabaların amortisman payı olur. 12 yılda amortisman payını tükettiler.
On The Road şarkısını dinlettirdi
Bahçeli, mola yerinde yeni kullanmaya başladığı cep
telefonunun özellikle müzik bölümünü sıklıkla kullandığını belirterek, müzik
albümlerini gösterdi. Şarkıları gösterirken Louis Armstrong’un, “On The Road
şarkısını dinlettiren Bahçeli, o sırada “Şarkı adı nedeniyle yoldayız, uygun
esprisi yaptı.
Çözüm süreci devam edecek – Vatan
ABD’nin Adana Konsolosu John Espinoza, Türkiye’de herkesin
barış istediğini belirterek çözüm sürecinin devam edeceğini söyledi. Adana’daki
3 yıllık görev süresinin 22 Temmuz’da sona ereceğini hatırlatan Espinoza,
“Birçok hükümet görevlisi ve gazeteciyle ilişkilerimiz var ve bütün görüşmeler
diplomatik iş kapsamında oluyor. Casusluk bağlamında söylenenler ve yazılanlar
tamamen asılsızdır. Büyükelçimiz John Bass bunu zaten açıkladı. 7 Haziran’da
yapılacak seçimlerde bence her şey olabilir. Biz çözüm sürecini çok
destekliyoruz. Herkes için süreçte çok umut var. Bu bölgede herkes barış
istiyor. Şimdi belki yavaş devam ediyor ama bence devam edecek dedi.
HDP karşıtı yayınlar RTÜK gündeminde – DİHA
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun HDP kontenjanı üyesi
Ersin Öngel, AKP Milletvekili Mehmet Metiner ve Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek’in HDP ve Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik hakaret
ve suçlamalarda bulunduğu programlar dolayısıyla AKP’ye yakın TGRT ve A Haber
Kanalları hakkında RTÜK Başkanlığı’na başvuruda bulundu.
Yaklaşan seçimlerle birlikte özellikle AKP medyasında HDP
karşıtı yayınlar artıyor. YSK’nin yayınladığı seçim döneminde uyulması gereken
yayın ilkelerine rağmen AKP’ye yakın televizyon kanallarında bu kurallar
çiğnenerek, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve HDP sürekli hedef alınıyor.
HDP karşıtı kampanyanın yürütücülerinden biri Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek. Belediye başkanlığı görevini bir kenara
bırakarak kanal kanal gezen Gökçek, Demirtaş ve HDP’yi hedef aldı. Geçtiğimiz
günlerde TGRT haber kanalına çıkan Gökçek, nerede çekildiği belli olmayan video
ve fotoğraflar paylaşarak, HDP’nin 6-7 Ekim sürecinde kuran kursu ve kuran
yaktığını, HDP’nin din karşıtı olduğunu ve halkı seçimlerde oy vermesi için
tehdit ettiğini iddia etti. Gökçek Demirtaş’a yönelik de “Deliktaş”
ifadesini kullanarak hakaret ederken, seçmenlere çağrı yaparak “Bu
seçimlerde katılım çok yüksek olmalı ki HDP baraj altında kalmalı” dedi.
Demirtaş ve HDP’ye yönelik hakaret kampanyasının bir diğer
yürütücüsü de AKP Milletvekili, İstanbul Milletvekili Adayı Mehmet Metiner.
Metiner A Haber kanalında katıldığı iki ayrı programda “HDP din karşıtı
bir partidir”, “Ateist Eş Başkana sesleniyorum”, “Demirtaş
Kürtlerin utanç kaynağıdır”, “HDP bana oy vermezseniz öldürürüm diye
tehdit ediyor”, “CHP faşist bir zihniyete sahiptir. Aynı faşist
kafanın farklı tezahürü HDP’dir” ifadelerini kullanarak hakaret etti.
TGRT kanalındaki bir başka programda ise Analiz.Com Genel
Yayın Yönetmeni Fatih Tezcan da, “Demirtaş, 6-7 Ekimdeki cinayetlerin
azmettiricisidir. Cinayetten yargılanmalıdır. HDP Fetullah Gülen’le gizli
kapaklı işler çeviriyor” sözleriyle hakaret ve suçlamalarda bulundu.
AKP’nin yayın organı niteliğindeki A Haber Televizyonu ise
Van’daki bir afişle ilgili olarak HDP’yi hedef aldı. A Haber’in önceki günkü
ana haber bülteninde Kürtçe ‘Biz kadınız. Kimsenin emaneti değiliz’ yazılı
pankartla Hadis-i Şerif’e hakaret edildiği ileri sürüldü. Haberde, “HDP
Kabe’den sonra şimdi de Hadis-i Şerif’e hakaret etti” ifadesi kullanıldı.
Pankartın Hadis’i Şerifle hiç bir ilgisi bulunmamasına
rağmen konuyu çarpıtan A Haber, HDP’ye karşı karalama kampanyası yürüttü.
Karşıt yayınlar için RTÜK’e başvuru
HDP karşıtı artan yayınlar RTÜK gündeminde götürüldü.
RTÜK’ün HDP kontenjanı üyesi Ersin Öngel, Gökçek, Metiner ve Tezcan’ın hakaret
ve suçlama içerikli sözleri nedeniyle A Haber Kanalı ve TGRT hakkında, RTÜK
Başkanlığı’na 3 ayrı başvuru yaptı. Öngel, başvurusunda söz konusu yayınların
suçlayıcı, hakaret içerikli olması ve toplumda nefret duygularının gelişmesine
yol açacak boyut taşıması nedeniyle hem YSK’nin tarafsızlık, doğruluk ve
gerçeklik ilkelerine, hem de RTÜK Kanununa aykırılık teşkil ettiğini belirterek,
müeyyide uygulanmasını talep etti. Öngel, HDP karşıtı yayınların seçim dönemi
ihlali kapsamında üst kurul gündemine getirilerek YSK’ye gönderilmesini istedi.
Başvuruların RTÜK’ün önümüzdeki hafta yapacağı üst kurul
toplantısında gündeme gelmesi bekleniyor.
SANDIKTA KEDİ TESTİ – Taraf
AKP, sandık görevlilerini “hükümetle uyumlu çalışıp
çalışamayacaklarını tespit etmek için teste tabi tuttu. Testten geçemeyenler
hakkında ‘paralel’ ya da ‘PKK’lı’ diye rapor hazırlandı.
Genel seçime bir ay kala AKP’nin Doğu ve Güneydoğu
illerindeki sandık görevlileri hakkında yaptırdığı test başkenti karıştırdı.
Güvenlik biriminin de desteği ile yapılan testte, seçim kurulu üyeleri, seçim
başkanları, sandık başkanları ve sandık görevlilerinin “hükümet ile uyumlu
çalışıp çalışmayacağı araştırıldı. Bu testten geçemeyen sandık görevlilerinin,
“paralel veya “PKK lı olduğuna yönelik raporlar hazırlandı. Söz konusu
kişilerin seçimlere kısa bir süre kala değiştirilmesi planlanıyor. Bu plan,
Ankara’daki “kedi tartışmalarının alevlenmesine yol açtı.
“AKP’YE BAĞLILIK KONTROLÜ
7 Haziran seçimlerine
kısa bir süre kala, Ankara’da sandık görevlileriyle ilgili ilginç bir iddia
dolaşmaya başladı. Taraf’ın güvenilir kaynaklardan edindiği bilgiye göre,
oyları büyük ölçüde eriyen AKP, bir güvenlik biriminin desteği ile sandık
başkanları, seçim kurulu başkanları, sandık görevlileri gibi 7 Haziran’da görev
alacak tüm kamu görevlilerini “güvenlik kontrolünden geçirdi. Kontrol, sandık
görevlilerinin “paralel veya “PKK lı olma riski nedeniyle gerçekleştirildi.
Ancak, test sırasında, seçimde görev alacak olan kamu görevlilerinin bir
anlamda, “AKP’ye bağlı olup olmadığı araştırıldı. Bu araştırma da, AKP ile
güvenlik birimi arasında, “hükümet ile uyum testi olarak nitelendirildi. Test
sonucunda, seçimde görevli hakimler, öğretmen ile kamu görevlileri hakkında,
“hükümet ile uyumlu çalışabilir veya “hükümet ile uyumlu çalışamaz
değerlendirmesi yapıldı. Testin ardından, güvenlik gerekçesiyle bazı
görevlilerinin değiştirilmesi konusunda plan yapıldı.
DEĞİŞTİRME PLANI YAPILIYOR
Değiştirilmesi öngörülen sandık görevlileri ile seçim kurulu
başkanlarının büyük kısmı Doğu ve Güneydoğu’daki görevliler-den oluşuyor.
Değiştirme işlemi de, güvenlik gerekçesiyle yapılacak. Yani bazı kamu
görevlilerinin PKK’ya destek verdiği bazı kamu görevlilerinin de paralel olduğu
iddiasıyla değiştirme işlemi yapılacak. Ancak bu planın kamuoyunda büyük tepki
çekmesinden endişe ediliyor. Konuyla ilgi olarak da YSK ve HSYK ile
görüşmelerin yapıldığı öne sürüldü. Bu çerçevede seçim kurulu başkanlarını
kapsayan bir kararnamenin seçimden önce çıkarılabileceği belirtildi.
HEDEFTE HDP VAR
HDP’nin yüzde 10’luk seçim barajını aşması halinde tek
başına iktidar olması riske giren AKP, seçim propagandasını büyük ölçüde HDP
üzerine kurdu. Bu çerçevede, dindar Kürt seçmenin oylarını hedefleyen,
söylemlere ağırlık verildi. Bu söylemlerin etkisi de araştırıldı. Yapılan
araştırmada, HDP “dinsizdir söylemlerinin oy tercihleri üzerinde çok fazla
etki yapmadığı görüldü. Muhafazakar Kürtlerin, “Türkiye’de kaç milyon Kürt var,
ortaya çıkacak denilerek, HDP’ye oy verilmesi konusunda ikna edildiği
öğrenildi.
Güvenlik uzmanı Sedat Laçiner: Seçim öncesi PKK’ya yönelik
bir operasyon olabilir – Zaman
“Hükümet, Suriye’ye girecek. iddiasını değerlendiren
uluslararası güvenlik ve Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Sedat Laçiner, bölgede bir
hareketlilik yaşandığını doğruladı. Laçiner, “Seçim öncesi PKK’ya yönelik
birtakım hazırlıklar yapılıyor olabilir. Şu an hükümet olan AK Parti’ye dönük
bir destek olabilir diye düşünülüyor. Ama bu işlerin yönetimi kolay değildir.
Savaştan medet umulursa bunun çok ciddi sonuçları olabilir. dedi.
Aktifhaber.com’a konuşan Laçiner, PKK’yla çatışma ya da
başka bir ülkeye savaş durumu olursa bunun seçim öncesi AKP’ye yarayabileceğini
ifade etti. Laçiner, şunları kaydetti: “Bölgede hareketlilik var. Bu
hareketlilik örgüte karşı deniliyor, seçim öncesi güvenlik önlemleri deniliyor.
Bazı askerî araçların oraya taşındığına dair. Ama büyük bir savaş yapacak kadar
bir hareket benim görebildiğim kadarıyla yok. Muhtemelen seçim öncesinde PKK’ya
yönelik olarak birtakım hazırlıklar yapılıyor olabilir. Sınırda da çalışmalar
var geçişleri önlemek için. Ama büyük çaplı, savaş tarzında bir duyum almadım.
İki gelişme birisi PKK’yla çatışma, eğer yeniden böyle birtakım çatışmalar
olursa bunun seçimlere mutlaka etkisi olur. İkincisi bir savaş durumu, milli
bir durum, bir başka devletle yaşanacak, hele hele silahlı bir boyuta taşınacak
bir gelişme illa ki seçimleri etkiler. Düz mantıkla düşünürseniz milli
hassasiyetlerdeki artış, silahlı çatışmalar vs. bunlar genelde istikrara oy
verilmesine sebep olur. O da şu an hükümet olan AK Parti’ye dönük bir destek
olabilir diye düşünülüyor. Savaştan medet umulursa bunun çok ciddi sonuçları
olabilir.
Üç partinin milletvekili adayları 90’larla yüzleşecek –
Diken.com
‘Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’ 90’larda devletin Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’da yaptığı baskı ve katliamların milletvekili adaylarıyla
konuşulacağı bir kampanya başlatıyor. Twitter üzerinden #90larlaYÜZLEŞMEKiçin
hashtagiyle AKP, CHP ve HDP’li milletvekillerine soruların yöneltilebileceği
kampanyada ilk gün yarın.
AKP, CHP ve HDP’li adaylara soru sorulabilecek
Yarın 12:00-14:00 arasında AKP’den Yılmaz Ensaroğlu, CHP’den
Sezgin Tanrıkulu ve HDP’den Mithat Sancar’a sorulacak sorularla başlayacak
kampanya, 29 Mayıs’a kadar devam edecek.
Yeni dönemde milletvekili olacak adayların geçmişle yüzleşme
iradesini sorgulayan Hafıza Merkezi, kampanyayı düzenleme sebeplerini şöyle
açıklıyor: “Yeni Anayasa ve çözüm süreci önümüzdeki genel seçimler sonrasında
Türkiye’nin en önemli gündem maddeleri olacak. Bu iki gündemin akıbeti ise
büyük ölçüde Kürt meselesinin seyrine bağlı. Seçimler ertesinde bu seyrin
kalıcı barış ve demokratikleşme yönüne evirilip evirilmeyeceğini bize siyasetin
geçmişle yüzleşme iradesi gösterecek. İşte bu yüzden geleceğin siyasi iradesini
oluşturacak olan vekil adaylarına soruyoruz: #90larlaYÜZLEŞMEKiçin ne
yapacaksınız?
Üç siyasi partiden 30 milletvekiline ulaşmayı hedefleyen
kampanyada, 29 Haziran’a kadar pazartesi, çarşamba ve cuma günleri 12:00 -14:00
saatleri arasında milletvekili adaylarına soru sorulabilecek.
Hafıza Merkezi’nin gözünden 90’lar
Hafıza Merkezi, kendi gözünden 90’lı yılları şöyle
anlatıyor:
“1980’lerin başından itibaren Kürt meselesine devlet
aygıtından gelen cevap esasen güvenlik eksenli oldu ve temelde iki yapısal
dönüşümü barındırmaktaydı. Bunlardan birincisi olağanüstü hal uygulamaları
iken, ikincisi yeni ‘düşman’ anlayışına uygun askeri, siyasi ve idari dönüşüm
oldu. 1990’lı yılların politik atmosferini büyük ölçüde devlet aygıtı içindeki
bu yapılanmalar ve yaygın, ağır ve sistematik hak ihlalleri ile işlenen
insanlığa karşı suçlar belirledi.
Bu dönemde Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Van, Bingöl, Elazığ,
Mardin, Bitlis, Batman ve Şırnak illeri 23 yıl Olağanüstü Hal rejimi ile
yönetildi, OHAL valilikleri çok geniş yetkilerle donatıldı, kurumun statü ve
pratikleri tamamen hukukun dışına taşındı. Buna paralel askeri, siyasi ve idari
dönüşüm çerçevesinde “koruculuk sistemi devreye sokuldu, TSK ‘düşük yoğunluklu
savaş’ konseptine uygun biçimde yeniden yapılandırıldı ve Özel Harp Dairesi
1993 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı adını aldı. Bu tarihten itibaren
dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ekibi
tarafından ‘Alan Hâkimiyeti ve PKK Örgütünü Bölgede Barındırmama’ konsepti
yürürlüğe konuldu. Köylerin ve diğer yerleşim birimlerinin zorla boşaltılması,
‘faili meçhul’ cinayetler ve sivil infazlar ile zorla kaybetmelerin gözle
görünür bir biçimde artması yeni strateji sonrasında oldu. Bu strateji,
özellikle Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller’in Başbakan,
sırasıyla Doğan Güreş ve İsmail Hakkı Karadayı’nın Genelkurmay Başkanı olduğu
93-95 yılları arasında sivillere yönelik sistematik, çeşitli ve bütünlük
oluşturan insan hakkı ihlali pratikleriyle birlikte uygulamaya kondu.
Bu yıllarda devletin Kürt illerinde silahlı kuvvetler
içindeki kontrgerilla yapılanmaları aracılığıyla gerçekleştirdiği şiddet
repertuarının önemli bileşenlerinden biri de zorla kaybetmeler oldu. Hafıza Merkezi olarak zorla kaybetmeler
üzerine insan hakları kuruluşlarının elindeki hepsi doğrulanmamış bilgilerin
tamamını birleştirdiğimizde, Türkiye’de 1980 ila 2004 yılları arasında zorla
kaybedilmiş olan 1353 kişilik bir listeye ulaşıyoruz. Saha ve adli
dokümantasyon çalışmaları sonucu Ocak 2015 itibariyle Hafıza Merkezi olarak bu
listeden ancak 380 kişinin kaybedildiği bilgisini doğrulamış bulunmaktayız.
LGBTİ sözleşmesine 29 milletvekili adayından imza – Milliyet
Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim
Çalışmaları Derneği’nin (SPoD), 7 Haziran seçimleri öncesi milletvekili
adaylarının imzasına açtığı LGBTİ Hakları Sözleşmesi’ne bugüne kadar 29 isim
imza attı.
Kampanya kapsamında Ankara’da gerçekleştirilen ziyaretler
sırasında, HDP Ankara adayı Zelal Deniz Demir, CHP Ankara adayı aylin nazlıaka
ve CHP İzmir 2. bölge adayı Selin Sayek Böke, CHP İstanbul 2. Bölge adayı
Selina Doğan da sözleşmeyi imzaladı. Ayrıca HDP Malatya adaylarından Aydın
Erdoğan, Latife Ulutaş, Betül Kurnaz Kılınç, Ahmet Akar, Perihan Yücekaya ve
Necdet Bali de sözleşmeyi imzalayan isimler arasında yer aldı. Edirne LGBTİ
Çalışma Grubu ise HDP Edirne adayları Hülya Yer, Hasan Şimşek ve Sedat Zımba
ile bir araya gelerek sözleşmeyi imzalattı. HDP İzmir adaylarından Pınar
Aydınlar, Semra Uzunok, Pınar Türk ve Ülkü Yalçınkaya ile HDP Mersin
Milletvekili adayları Çilem Öz ve Mahmut Karabulut da sözleşmeyi imzaladı.
Daha çok kadın ölür – Cumhuriyet
Son cinayetlerle birlikte 2015’in ilk 5 ayında kadın katli
102’ye ulaşırken siyasi partilerin bildirgelerindeki vaatler yetersiz kaldı.
2015’in ilk 5 ayında 102 kadın katledildi. Kadına şiddetin
bir an olsun gündemden düşmediği Türkiye’de seçimler yaklaşırken partilerin
seçim bildirgelerinde kadına şiddetin önüne geçmek amacıyla alınacak önlemlerde
en dikkat çekici parti HDP oldu. HDP’yi sırasıyla CHP ve MHP izlerken AKP’nin
bildirgesinde konuyla ilgili alınacak somut önlemlere ilişkin 2 cümle yazıldı.
İndirime son
HDP bildirgesinde kadın ve kadına şiddete ilişkin, şiddet
gerçekleşmeden tehdit ve fiziksel şiddete yeltenme aşamasında bir suç
sayılacağını ve ağır şekilde cezalandırılacağını kaydetti. “Şiddet cezalarında
indirim ve ayrımcılık ortadan kalkacak denen bildiride, şiddeti ortadan
kaldıracak tüm önemlerin alınacağı belirtildi. Bildirgede kadın konusunda şu
sözler verildi: “Ücretsiz kreşler açılacak. Kadın Bakanlığı kurulucak,
sığınmaevlerinin sayısı artırılacak, kadın eksenli yeni anayasa hazırlanacak, 8
Mart resmi tatil olacak. Eşi vefat etmiş veya boşanmış kadınlara ücret desteği
verilecek. Kadın işçilerin çalışma ve barınma koşulları iyileştirilecek.
Mevsimlik gezici işçilere bulundukları yerlerde iş olanağı yaratılacak.
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe yapılacak.
Sıfır tolerans
kadına yönelik şiddete karşı “sıfır tolerans anlayışıyla
hareket edileceği belirtilerek şiddet mağduru kadınlara tam destek verileceği
belirtildi. Şiddetin bir diğer türü erken evliliğin önüne geçilmesi için
önemler alınacğını kaydedildiği bildiride, “Kadın erkek eşitliği için gereken
yasal düzenlemeler yapılacak. HSYK seçimlerinde kadınların temsilini artırmak
için cinsiyet kotası getirilecek. İstihdam artırılacak, gündüz bakımevleri ve
evde bakım hizmetleri ücretsiz olacak. Kadınların işgücünden kopmaması için
ebeveyn izni yaygınlaştırılacak. Kadın- Erkek Eşitliği Genel Müdürlüğü
kurulacak. Mahalli düzeyde kadın komisyonları kurulacak. Bunlara belediye
meclisi toplantılarına katılma hakkı tanınacak. Destek dağıtımında kadın
kuruluşlara öncelik verilecek, Kent Konseyleri Kadın Meclisleri
yaygınlaştırılacak gibi vaatler yer aldı.
Adli Destek
MHP kadınlara ilişkin vaatlerine, ayrı bir bölüm ayırmadan,
başka başlıklar altında yer verdi. Şiddete, tacize ve istismara uğrayan
kadınlara hak arayışında adli destek sağlanacağının belirtildiği bildiride
“İstihdam esaslı teşvik uygulanacak. Mesleki eğitim programları yapıyacak,
kendi işini kuranlara girişimcilik eğitimi verilecek. Eğitim düzeyleri
yükseltilecek, saygınlıkları artırılacak. Negatif ayrımcılığa son verilecek
ifadeleri kullanıldı.
Merkezler
AKP ise seçim bildirgesinde bugüne kadar kadınlar için neler
yaptıklarına uzunca değindi. “Neler yapacağız başlığı altında “Başlattığımız
çalışmalara kararlılıkla devam edeceğiz denilerek erken evliliklerin
önlenmesi, istihdamın artırılması, tarım ve evde çalışanların sosyal güvenceden
yararlanmasının sağlanması, girişimciliğin geliştirilmesi, kaliteli ve hesaplı
kreş vaatleri verildi. İktidar partisi kadınlarla ilgili en büyük sorun kadına
şiddet konusunda da şu ifadeleri kullandı: “Genel olarak şiddete, özel olarak
da kadınlara ve çocuklara yönelik şiddete karşı her türlü yasal koruma
sağlanması, yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacağız. Ayrıca
kadın ve çocukların şiddete uğradıklarında başvurabilecekleri, bilgi, destek
alabilecekleri merkezleri daha işlevsel ve erişilebilir hale getireceğiz.
“MİT gözaltısı generallere kadar uzanacak” – Vatan
Adana ve Hatay’da durdurulan MİT TIR’larıyla ilgili
gözaltına alınan sonrada tutuklanan bir albay, gözaltıların generallere kadar
sıçrayacağını söyledi.
Adana ve Hatay’da MİT TIR’larının durdurularak aranması
soruşturmasında haklarında yakalama kararı çıkartılan 4 savcı ve 1 albay
gözaltına alındıktan sonra bugün Tarsus Adliyesi’ne sevk edildi. Eski Adana
Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay’ın avukatı, asker kişilerin emir komuta
zinciri dışında hiçbir emri yerine getirme durumunda olmadığını belirterek,
“Bu olay artık Jandarma İl Komutanı’na geldikten sonra kuvvet
komutanlarına, generallere kadar sıçrayacak” iddiasında bulundu.
Adana eski Jandarma İl Komutanı Kurmay Albay Özkan Çokay’ın
avukatı Hasan Tok, adliye önünde yaptığı açıklamada asker kişilerin emir komuta
zinciri dışında hiçbir emri yerine getirme durumunda olmadığını, ancak kuvvet
komutanları ve Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi dışında keyfi olarak hareket
edildiği şeklinde bir kamuoyu oluşturulduğunu öne sürdü.
Genelkurmay Başkanını Necdet Özel’in bu konuya hassasiyetle
takip etmesini istediklerini belirten Tok, “Çünkü bu olay artık Jandarma
İl Komutanı’na geldikten sonra kuvvet komutanlarına, generallere kadar
sıçrayacak. Yani bu konunun arkasında iyi niyetli olarak bir soruşturmanın
yürütüldüğünü düşünmüyoruz. Kötü niyet var. Bu kötü niyetin sonuçlarını yakında
göreceğiz hep birlikte” diye konuştu.
TUTUKLANDILAR
1 Ocak 2014’te Hatay, 19 Ocak 2014’te de Adana’da ‘Mühimmat
ve silah’ taşıdıkları iddiasıyla durdurulan TIR’larla ilgili yürütülen
soruşturma kapsamında önceki gün haklarında verilen tutuklama istemiyle
yakalama kararının ardından gözaltına alınan dönemin Adana Cumhuriyet
Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz
Takçı ve Özcan Şişman ile Adana eski İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay,
çıkarıldıkları Tarsus 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklandı.
‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye
teşebbüs’ suçundan tutuklanan 4 savcı ve 1 subay, cezaevine gönderildi.
“SİYASİLERİN ELİNDE MALZEME YOK”
TIR olayının ‘bir dizi filmine döndüğünü, Adana ve
İstanbul’dan sonra da Tarsus’ta üçüncü bölümün çekildiğini’ savunan avukat
Hasan Tok, şunları söyledi:
“Adana’da 1.5 yıldır devam eden dava, her nasılsa
İstanbul’a gitti, tutuklamalar gerçekleşti. Şimdi adli görevlerini yapan, adli
kolluk olarak faaliyeti yapan Jandarma İl Komutanı bugün burada hazır
bulunduruluyor, yakalama kararı çıkarılmış durumda. Niçin bugün? Seçime yaklaşık
1 ay var. Siyasilerin elinde malzeme yok. Yani meydanlara çıkacak, ‘Orada biz
mağdur olduk, biz hukuksuzluklarla karşılaştık’ diyebilmesi için bir ay süreyle
bizim bu olayımızı kendi siyasi konularına payanda yapacaklar. Benim müvekkilim
kimseye payanda ve malzeme olmak istemiyor. Şimdi biz konuşmuyoruz.”
TIR, LAHEY’E GİDECEK
Yargılamanın basına açık ve şeffaf bir şekilde yapılmasını
isteyen avukat Hasan Tok, şöyle devam etti:
“Siyasilerin değil kardeşim, devletimizin dediği her
yere gideriz. Devletimizin çağırdığı her yerde de hesap veririz.Türkiye ‘nin
terör örgütlerine silah sağlama suçundan dolayı uluslararası mahkemelerde,
Lahey’de yargılanacağını buradan haykırıyorum. İster bunu dikkate alsın aklı
başında olan devlet büyüklerimiz, isterse desin ki ‘Burada bir avukat çıktı,
ahkam kesti, konuştu bir şeyler söyledi.’ Bunları büyüklerimizin taktirine,
özellikle Genelkurmay Başkanımızın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetim
kadrosunun taktirlerine bırakıyorum. Komutanımız suçsuz da demiyoruz bakın. Arkadaşlar
yargılama yapılsın, adil bir yargılama yapılsın, herkese açık şeffaf bir
yargılama yapılsın, suçlansın, neyle suçlanıyorsa yüzüne söylensin.”
NEYLE SUÇLANDIĞI SÖYLENMEDİ
Avukat Hasan Tok, son olarak müvekkilinin neyle
suçlandığının kendilerine söylenmediğini öne sürüp adil bir yargılama
istediklerini belirterek şunları söyledi:
“Şimdi biz bağırıyoruz, diyorlar ki ‘Paralel, maralel.’
Kardeşim ben tamam paralelciyim diyelim, terör örgütü mensubu üyesiyim diyelim.
Ama benim de Abdullah Öcalan gibi bir fanus, ne bileyim özel bir mahkemede
güzel bir şekilde kamuya açık bir şekilde yargılanma hakkım yok mu? Daha dün
Ergenekon ve Balyoz’da Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları mağdur oldu. Bugün de
yine Türk Silahlı Kuvvetleri mağdur oluyor. Arkadaşlar, jandarma
lağvediliyor.PKK ‘yla savaşacak, mücadele edecek hiçbir kurum kalmadı
Türkiye’de. Türkiye, hızla bu güvenlik teşkilatımızın siyasiler eliyle yok
edilmesi sebebiyle hızlı bir bölünmeye gidiyor.”
SAVCIYA NE DEDİ?
Avukat Hasan Tok, müvekkili ile savcı arasında geçen
knuşmayı anlatırken de “İl Jandarma Komutanı savcıya dedi ki ‘Sayın savcım
bana bir tane delil söyleyin. Sizin bir şey yapmanıza gerek yok. Ben zaten
kendime gereğini yapacağım. Ben, ülkeme, milletime ihanet ettiysem zaten gereğini
yapacağım.’ Bu kadar şerefli insanlar bunlar. bunları tutup da böyle basit
şeylerle itham etmek ayıptır” dedi.
BARODAN ‘YAKALAMA’ TEPKİSİ
Adana ve Hatay’daki MİT’e ait TIR’ların durdurulması
talimatını veren dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık’ın dün
Antalya’daki evinde gözaltına alınması, Antalya Barosu tarafından tepkiyle
kanrşılandı. Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı, “Hakimlerin, savcıların ve
avukatların tutuklandığı bir ülkede, hiçbir yurttaş yasaların sağladığı
güvenceden yararlanamaz. Bu nedenle hiçbirimiz güvencede olduğumuzu
söyleyemeyiz dedi.
Uygulamanın hukuka aykırı olduğunu savunan Bacanlı, “2802
sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun yakalama ve sorgu usulü başlıklı 88’inci
maddesine göre Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevine giren suçüstü halleri dışında
suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz. Üzerleri ve konutları
aranamaz, sorguya çekilemez. Ancak durum Adalet Bakanlığı’na bildirilir.
Savcılara yaşatılanlar açıkca yasaya aykırıdır. Bir memlekette hakkında
soruşturma yaptığınız başsavcının kaçacağı gibi gerekçe ortaya koyarsanız,
Türkiye’deki tüm yargılamaları tutuklu yapmamız lazım. Ayarını bozduğunuz
kantar gün gelir seni de tartar. ‘Adalet mülkün temelidir diyoruz’, temeli yok
ediyoruz diye konuştu.
BAĞRIYANIK’IN EŞİNDEN AÇIKLAMA: ŞUCU BUCU DEĞİL HUKUKÇUYUZ
Süleyman Bağrıyanık’ın eşi Süreyya Bağrıyanık ise bugün
sosyal paylaşım sitesi twitter’dan açıklamada bulundu. Eşi için, yürüttüğü
farklı soruşturmalar nedeniyle ‘şucu’, ‘bucu’ gibi tabirlerin kullanıldığını
aktaran Bağrıyanık şunları kaydetti:
Eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ve
Savcı Özcan Şişman da adliyeye getirildi
“Eşim görev yaptığımız Kars’ta ve Elazığ’da yürütülen
davalar sonucunda ‘şucu’, Adana’da yürütülen davalar sonucunda ‘bucu’ diye
yaftalanmıştı. Son olarak Gezi olayları sırasında kamuoyuyla hiçbir şekilde
paylaşılmamış olan baskılara boyun eğmeyip, onlarca kişinin tutuklanmasına
katkı sağlamadığı için ‘şucu’, MİT TIR’ları olaylarında yürütmenin baskılarına boyun
eğmeyip hukuku uyguladığı için ‘bucu’ diye yaftalanmıştı. Biz hiç bir zaman ne
‘şucu’ ne ‘bucu’ olduk. Fakat illa bir yerlere yaftalamaya çalışacak olanlar
için belirteyim Türkiye Cumhuriyeti Savcısı olmaktan onur duyan, Hukuk
Örgütüne, Hukuk Cemaatine, Hukuk Grubuna, Hukuk Tarikatına bağlı olup sadece
hukukun üstünlüğünü savunan sıradan bir memur. Yıllardır icra etmeye çalıştığı
hukuk kurallarını hiçe sayıp, ‘yürütme ile uyumlu’ çalışarak, İstanbul ya da
Ankara Başsavcısı olacağına, bu muameleye maruz kalmayı göze alarak hukukun
üstünlüğüne katkı sağlamaya çalıştığı için ailecek başımız dik, içimiz ferah.
Son olarak eşim halkın vergileriyle maaş alan görevini icra etmeye çalışan
sıradan biri. Kimse bu olanlardan dolayı önemli bir kişiymiş gibi ifadeler
kullanmasın lütfen. Hukuku uygulamak için para alan biri. Bunu yapmak zaten
onun görevi.
Ergenekon’a da sil baştan yolu! – Vatan
Balyoz’daki yeniden yargılamanın ardından Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı Ergenekon davasında verilen mahkumiyet kararlarının
bozulmasını talep etti. Savcılığın talebi kabul edilirse, Ergenekon davası da
yeni baştan görülecek…
Türkiye tarihinin en büyük davalarından olan Ergenekon’da
çarpıcı bir gelişme yaşandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, davanın esastan
bozulmasını talep etti. Başsavcılık, tebliğnameyi temyiz incelemesi yapılmak
üzere Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi’ne gönderdi. Daire, temyiz incelemesinin
ardından Ergenekon kararlarının bozulup bozulmayacağına karar verecek.
Kapatılan Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4 yıl 10 ayda karar
verdiği, 254 sanığın ceza aldığı 7 yıl süren tarihi Ergenekon davasının
gerekçeli kararı, 2014 yılından beri Yargıtay’ın gelen evrak kısmında
tutuluyordu.
Tüm sanıklar serbest
Ümraniye’de 13 Haziran 2007’de bir gece konduda 27 el
bombasının bulunmasıyla başlayan Ergenekon davasında 13. Ağır Ceza Mahkemesi
kararını 5 Ağustos 2013’te açıklamıştı. Ancak hem yargılamanın uzun sürmesi hem
de gerekçeli kararın uzun süre açıklanmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi 10
Mart 2014’te sanıkların uzun tutukluluk nedeniyle mağdur olduklarını belirterek
tahliye edilmeleri gerektiğine dair karar verdi. Soruşturmadan kısa bir süre
sonra ise mahkeme 3 Nisan 2014’te 16.798 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı.
Kararın temyiz edilmesi için sanık avukatları da Yargıtay’a başvururken
kapatılan 13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı Yargıtay’a göndermek için harekete
geçti. Kararın tebliğ işlemlerinin ardından kamyonete konulan dosyalar
Yargıtay’a gönderildi.
19 sanığa müebbet
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Gazeteci Tuncay
Özkan, 1. Ordu eski Komutanı Hasan Iğsız, Ege Ordu eski Komutanı Hurşit Tolon,
İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, Emekli tuğgeneral Veli Küçük ve Danıştay
tetikçisi Avukat Alparslan Arslan gibi sanıklara müebbet hapis cezası veren
mahkeme, CHP’li vekillerden Haberal’a 12 yıl 6 ay, Balbay’a 20 yıl, Sinan
Aygün’e de 13 yıl 6 ay hapis cezası vermişti.
Avcı’nın kararını bozan daire
Balyoz cezasını onayan Yargıtay 9. Ceza’nın yerine kurulan
yeni terör Dairesi olan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, eski Emniyet Müdürü Hanefi
Avcı’nın “Devrimci Karargah Örgütü davasında daha önce onanan mahkûmiyet
kararlarını bozmuştu. Avcı bu karar sonrası İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde
yeniden yargılanacak.
7 yılda 18 dalga
7 yıl süren davada, tam 18 dalga operasyon yapıldı, 23 ayrı
iddianame birleştirildi. Toplam sanık sayısı 275’i buldu.
Tehlikeli işyerinde uzman 6.6 yerine 16.6 saat kalacak –
Habertürk
2013’te iş güvenliği uzmanı çalıştırmanın zorunlu olduğu
saatler azaltılmıştı. Geçen hafta hükümetin yayınladığı yönetmelikle saatler
2012’deki düzenlemenin de 4 kata varan oranda üzerine çıkarıldı. 50 çalışanı
olan az tehlikeli işyeri bile ayda 5 saat yerine 8.3 saat uzman bulundurmak
zorunda. Aynı süre tehlikeli işyerinde 6.6 saatten 16.6 saate çıkarıldı
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nda geçen ay yapılan kapsamlı
değişikliğin ardından iş güvenliği uzmanı çalıştırma yükümlülükleri de yeniden
düzenlendi. İşçi başına iş güvenliği uzmanı çalıştırma saatleri artırılırken,
büyük işyerlerinde tam gün istihdam edilmesi zorunlu işçi sayıları da 4 kata
varan oranlarda artırıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Güvenliği
Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelikte
değişiklik yaptı. 29 Aralık 2012 tarihinde yayımlanan yönetmelikte 11 Ekim 2013
tarihinde değişiklik yapılmış ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma saatleri
azaltılmıştı. Yeni değişiklikle, yönetmeliğin ilk halinden de fazla yükümlülük
getirildi.
Bilindiği gibi, belli büyüklüğü aşan işyerleri tam gün iş
güvenliği uzmanı istihdam ederken, diğer işyerlerinde tam gün yerine bu amaçla
kurulmuş şirketlerden hizmet satın alınabiliyor. Hangi işyerinde işçi başına en
az ne kadar iş güvenliği hizmeti alınacağı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından düzenleniyor.Yapılan değişiklik uyarınca, 10 kişiden fazla
çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde işçi başına ayda en
az 6 dakika olan iş güvenliği uzmanı çalıştırma zorunluluğu 10 dakikaya
çıkarıldı. Bu süre, 10’dan fazla çalışanı olan tehlikeli işyerlerinde 8
dakikadan 20 dakikaya, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise işçi başına
ayda 12 dakikadan 40 dakikaya yükseltildi.
Bu durumda, 50 işçi çalıştıran az tehlikeli bir işyerinde
daha önce ayda 300 dakika (5 saat) iş güvenliği uzmanı çalıştırmak yeterli iken
şimdi 500 dakika (8.3 saat) hizmet alınması gerekecek. Bu süre, 50 işçi
çalıştıran tehlikeli işyerlerinde 400 dakikadan (6.6 saat) bin dakikaya (16.6
saat), çok tehlikeli işyerlerinde ise 600 dakikadan (10 saat) 2 bin dakikaya
(33 saat) çıkarıldı.
BÜYÜK İŞYERİNDE TAM GÜN ZORUNLULUĞU 4 KATA KADAR ARTTI
Daha önce, az tehlikeli sınıfta yer alan 2 bin ve daha fazla
çalışanı olan işyerleri için tam gün çalışacak en az 1 iş güvenliği uzmanı
istihdam etme zorunluluğu vardı. Şimdi bu sayı bin işçiye düşürüldü.
Dolayısıyla, 2 bin işçisi olan az tehlikeli bir işyeri artık 1 yerine 2 iş
güvenliği uzmanı çalıştıracak.
Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde daha önce bin 500
işçi için en az 1 iş güvenliği uzmanını tam gün istihdam zorunluluğu varken,
işçi sayısı 500’e indirildi. Şimdi aynı işveren 1 yerine 3 uzman istihdam etmek
zorunda olacak.
Çok tehlikeli işyerlerinde daha önce bin işçi başına 1
uzmanı tam gün istihdam etmek gerekirken, şimdi işçi sayısı 250’ye indirildi.
Böylece aynı işveren 1 uzman yerine 4 uzman çalıştırmakla yükümlü hale geldi.
Çalışan sayısı 10’dan düşük az tehlikeli işyerlerinde işçi
başına yılda en az 60 dakika iş güvenliği hizmeti satın alma yükümlülüğü ise
değiştirilmedi.
UYGULAMA 2016’DA
Yönetmelikte, iş güvenliği uzmanı çalıştırma yükümlülüğüne
ilişkin değişiklikler için işverenlere 8 ay süre tanındı. Yeni yükümlülükler, 1
Ocak 2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.
A VE B SINIFI UZMAN YÜKÜMLÜLÜK 2 YIL ÖTELENDİ
2013’teki düzenlemede çok tehlikeli işlerde A sınıfı uzman
için tanınan geçiş süresi 2016’da, B sınıfı içinse 2015 sonunda bitiyordu. Söz
konusu süreler yeni yasayla sırasıyla 2018 ve 2017 yılı sonuna kadar uzatıldı.
ÇALIŞMA YASAĞI
İş güvenliği uzmanları eğer bir işverene bağlı olarak tam
gün çalışıyorsa, bu işyeri dışında başka bir işverene bağlı olarak fazla
çalışma yapamayacaklar.
YETKİ İPTALİNE MAHKEMELER KARAR VERECEK
Çalışanın ölümü veya sakat kalması sonucunu doğuran iş
kazalarında sorumluluğu bulunan iş güvenliği uzmanlarının yetki belgesi 6 ay
süreyle askıya alınıyordu. Yapılan değişiklikle, yetki belgesinin iptal
edilebilmesi için, iş güvenliği uzmanının söz konusu kazada ihmali bulunduğunun
yargı kararıyla kesinleşmesi koşulu aranacak. Yetkisi iptal edilen uzmanlar
İSG-KATİP sistemi üzerinden ilan edilecek. Bu kişilerin tüm sözleşmeleri, başka
bir işleme gerek kalmaksızın doğrudan iptal olacak.
Kamp Armen’de yıkıma mola – Hürriyet
Öldürülen gazeteci Hrant ve eşi Rakel Dink’in yanı sıra 1500
çocuğun yetiştiği Tuzla Ermeni Yetimhanesi’nin yıkımı tepkiler üzerine bir-iki
ay durduruldu. Mülk sahibi Fatih Ulusoy, “Ermeni vakıfları zengindir. Paramı
verin, satayım dedi.
ERMENİ cemaati için manevi anlamı olan Tuzla Ermeni
Yetimhanesi’ne (Kamp Armen) önceki gün ilk kepçe vuruldu. Yurtta büyüyenler
için birçok hatırası olan yetimhanenin yıkım haberi sosyal medyada yankılandı.
Ermeni cemaati üyeleriyle birlikte bazı CHP ve HDP’liler ile aktivistler soluğu
Tuzla’da aldı. “Kamp Armen yıkılmasın kampanyası bir anda yürüyüşe dönüştü.
YIKIMA KARŞI KAMP
Bazı gençler yıkım araçlarının geri gelme ihtimalini göze
alarak yetimhaneye kamp kurdu. Ermeni cemaati de mülk sahibi ve hükümetle
temasa geçti. Temasın ayrıntılarını başından beri süreci takip eden HDP’nin
Ermeni adayı Garo Paylan anlattı:
YETİM ÇOCUKLAR YAPTI
“Burası tapuda Mehmet Ali Aydınlar’ın (eski Futbol
Federasyonu Başkanı) kardeşi Erhan Aydınlar’a ait görünüyor. Kayınbiraderi
Fatih Ulusoy kendisine ait olduğunu söylüyor. Fatih Bey’e ‘Burası Ermeni yetim
çocukların inşa ettiği bir mekân, bizim için bir hafıza merkezi. Devlet
kararıyla gasp edilmiş bir yer, bu vicdansızlığa ortak olmayın’ dedik. ‘Yıkımı
durduracağız, her türlü öneriye açığız’ dedi. Ulusoy, ‘Bana paramı verin iade
edeyim’ noktasında.
‘ARINÇ’A MESAJ GİTTİ’
“Biz kamulaştırma önerdiğimizi söyledik. ‘Sonuçta devlet
kararıyla gasp edilmiş, tekrar devlet kararıyla iade edilebilir’ dedik. ‘Ermeni
vakıfları zengindir alsınlar’ dedi. Biz burayı zaten paramızla satın aldık ve
bu mal 1983’te Yargıtay kararıyla elimizden alındı. Başbakan, Bülent Arınç ve
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne direk mesaj gönderdik. Burada 1500 çocuğun hafızası
var.
Ulusoy: ‘Takas kabul ederim’
MÜLK sahibi Fatih
Ulusoy ise Hürriyet’e şunları söyledi: “Orası 2006’dan beri mezbelelik duruyor.
Erhan Aydınlar’a satmıştım, sonra geri aldım. Tapu tescili yapılmadı henüz.
Piknik için cemaat rica etmişti, biz de izin vermiştik. İnsanlar oraya girip
çıkıyor, gittikçe çökmeye başladı. Başkaları da girmeye çalışıyor, bir de
ahlaksızca insanlar geliyor gece-mece. Yerine ne yapılacağı ile ilgili projemiz
yok şu anda.
‘1-2 AY BEKLERİM’
“2006’dan beri ‘Satarım’ diyorum. Sonra bir daha kimse
aramıyor. Ne zaman yıkıma kalktık birden herkes ayağa kalktı. Ermeni cemaatinin
ciddi anlamda Türkiye’de mal varlığı var. Devlet kamulaştırmak istiyorsa da
kamulaştırır. ‘Yıkmayın, bir ay kadar bekler misiniz’ dediler. Bu kadar zaman
beklemişim acil bir şeyim yok, bir-iki ay daha beklerim. Ben daha önce takas
yapalım da dedim. Onların aramasını bekleyeceğim. Düşünmüyorlarsa yoluma devam
edeceğim.
Mahabad’da Kürtler Tara Oteli’ni ateşe verdi –
Yüksekovahaber.com
Rojhılat Kürdistanı’nın Mahabad kentinde Tara Oteli’nde
çalışan Ferinaz Xosrowanî adlı Kürt kadının İran İstihbarat Teşkilatı İtlaat
elemanlarının tecavüzünden kurtulmak için 4. kattan atlayarak intihar etmesi
sonrası Mahabad halkı olayın yaşandığı oteli ateşe verdi.
Bu gün akşam saatlerinde Tara Oteli önünde bir araya gelen
halk, otel önünde bir süre protesto gösterisi düzenledi. Protestoya gerçek
mermi ve gaz bombaları ile saldıran İran polisinin 10 kişiyi yaralaması
ardından halk, oteli ateşe verdi. Halk, Ferinaz Xosrowanî’nin intiharına sebep
olanların bulunarak adalet önüne çıkarılmasını isterken, polisin halka
saldırısı sonucu çatışma çıktı. İlk gelen bilgilere göre yaralı sayısının 10 olduğu
dile getirilirken, sayının artmasından endişe ediliyor.
Halkın, Xosrowanî’ye dönük tecavüz girişiminden sorumlu
tuttuğu Tebrizli Otel müdürü Seyid Murteza Haşimi’nin de halkın protestolarının
başlaması ardından gözaltına alınarak polis tarafından korunduğu belirtildi.
Protesto gösterileri meydana gelinceye kadar suskun kalan
İran makamları, otelin yakılması ardından açıklama yapmaya başladı. İran
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin resmi ofisinden yapılan açıklamada, olayın
acilen aydınlatılması istendi.
OHAL İLAN EDİLDİ
Mahabad kentinde Ferinaz Xosrowanî adlı Kürt kadının İran
İstihbarat Teşkilatı İtlaat elemanlarının tecavüzünden kurtulmak için 4. kattan
atlayarak intihar etmesi sonrası halkın düzenlediği protesto gösterisini rejim
güçlerinin saldırısıyla başlayan olaylar davam ediyor. Olayların büyümesi ile
birlikte İran rejimine bağlı özel güçler, göstericilere saldırdı.
Doğu Kürdistan’dan alınan bilgilere göre, rejim güçlerinin
halka saldırısı sonucu 2 yurttaşın yaşamını yitirmiş olabileceği iddia
ediliyor. Ayrıca söz konusu saldırılarda 27 kişinin yaralandığı ve onlarca
yurttaşın da gözaltına alındığı belirtiliyor. İran rejimine bağlı özel güçlerin
müdahalesinde ölü-yaralı sayısı hakkında net bir bilgiye ulaşılmazken,
Mahabad’da olağanüstü hal ilan edildiği ve şehrin binlerce asker tarafından
kuşatıldığı kaydedildi.
Dışişleri: Suudilerle politikamız örtüşüyor – Milliyet
Türkiye ile Suudi Arabistan’ın, Suriye’de Beşar Esad
yönetiminin devrilmesi konusunda ABD’nin tereddütlü durumu nedeniyle
muhaliflere yardım etme konusunda yeni bir ortaklık geliştirme anlaşmasına
vardığı iddialarına Ankara’da resmi çevrelerden “Türkiye ile Suudi Arabistan’ın
Suriye politikasının örtüştüğü, ancak El Nusra’nın terörist bir örgüt olarak
değerlendirildiği yanıtı verildi.
Associated Press ajansının dünkü haberinde yer alan
iddialara göre, Türkiye ile Suudi arabistan Esad’ın devrilmesi için muhalif
gruplara yardım etme konusunda yeni bir ortaklık kurmaya yöneldi.
İsmi verilmeyen bir Türk yetkiliye dayandırılan iddiaya
göre, ABD’nin kararsızlığı nedeniyle iki ülke Kuzey Suriye’deki mücadele
konusunda yeni bir stratejik ortaklık kurmaya yöneldi. İddialara göre, İdlib’te
yeni bir ortak komuta merkezi kurulması sağlandı. Buna göre, ABD’nin Radikal
çizgide değerlenderdiği El Nusra ve Ahrar el-Şam gibi İslamcı kimilği öne çıkan
örgütler, Esad’ın güçlerini aşındırdı.
ÖSO açıklaması
Türkiye’nin IŞİD’in aksine El Nusra’yı tehdit olarak
görmediği ve bu nedenle engellemediği idida edildi. Bu durumun da Esad sonrası
Suriye’de radikal İslamcıların etkin olacağı ihtimali nedeniyle ABD yönetiminde
endişe yarattığı üzerinde duruldu.
Özgür Suriye Ordusu sözcülerinden Usame Abu Zeyd, Türkiye ve
Suudi Arabistan arasında yeni bir koordinasyon olduğunu ve bu koordinasyonun
isyancıların ilerlemesini kolaylaştırdığını doğrularken, henüz yeni silah
sevkiyatı elde etmediklerini söyledi. Zeyd, isyancıların Esad hükümeti
tesislerinden elde edilen silahları kullandığını belirtti.
Dışişleri yetkilileri ise iddialar için şu değerlendirmede
bulundu: “Türkiye’nin Suriye politikası bellidir. Bu politika Suudi
Arabistan’ın polikası ile örtüşüyor ve işbirliği içindeyiz. Bunun yanı sıra
İngiltere, ABD ve diğer müttefiklerle de işbirliği içindeyiz. El Nusra bizim
için terörist bir örgüttür. Eğit-donat faaliyetleri ise devam ediyor.
Esad’a karşı Türk-Suudi ittifakı – Cumhuriyet
Türkiye ile Suudi Arabistan’ın Esad’a karşı radikal İslamcı
grupları destekleme ve işbirliği konusunda anlaşmaya vardığı haberi, ABD’yi
kaygıLandırdı. Obama yönetimi, Beşşar Esad’ın yerine Nusra’nın gelmesini
istemiyor.
Türkiye ile Suudi Arabistan’ın Suriye’de Beşşar Esad
yönetimini devirmek için ittifak kurduğunu dün Türkiye’den ismi açıklanmayan
yetkililer Associated Press (AP) ajansına doğruladı. İki ülkenin ABD’nin
aşırılıkçı gruplara yardım etmeyle ilgili endişelerini bir kenara attıklarına
vurgu yapan AP, Obama yönetiminin yeni ittifaktan endişe duyduğunu, zira
radikal İslamcı grupların Nusra liderliğinde birleşip Esad’ı devirmesini
istemediğini belirtti.
ABD: Nusra gelmesin
Biri demokrasi, diğer muhafazakar krallık olan Türkiye ile
Suudi Arabistan’ın ortak düşmanları Esad’la nasıl baş etme konusunda yıllardır
birbirine ters düştüğünü söyleyen AP, konuştuğu Türk yetkililerin, Amerikan
kararsızlığı addettikleri meseleden ortak hayalkırıklığına uğrayan iki ülkenin
stratejik bir ittifakta buluştuğu, bu ittifakın silahlı grupların son günlerde
Suriye’nin kuzeyinde elde ettikleri kazanımların itici gücü olduğu ve Esad karşıtı
silahlı grupların yeni koalisyonunun güçlenmesine yardım ettiği görüşünü
aktardı. AP şöyle devam etti: “Bu, Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi dahil
isyancı grupların Esad’ı devirmek üzere birleşmesimi istemeyen ABD’yi endişeye
sevk ediyor. Obama yönetimi, tam IŞİD’i çökertmeye odaklandığı sırada, isyancı
ittifakının yeniden canlanmasının Esad’ın yerine potansiyel olarak daha
tehlikeli bir radikal İslamcı rejimi getireceğinden endişe duyuyor.
Özgür Suriye Ordusu’nun hukuki danışmanı Usame Ebu Zeyd,
Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki koordinasyona Katar’ın da dahil olduğuna
dikkat çekti. Türk-Suud anlaşması, Nusra liderliğindeki cihatçı silahlı
grupların oluşturduğu Fetih Ordusu’nun ele geçirdiği İdlib’de yeni bir ortak
komuta merkezi kurmasını sağladı. Washington’ın Kaide ile bağlantısından ötürü
aşırılıkçı gördüğü Ahrar eş Şam’ın da dahil olduğu bu koalisyon, Esad cephesini
geriletti, İdlib’ten sonra Cisr eş Şuğur ve bir askeri üssü aldı. Bir Türk
yetkili “Birlikte savaşmayı gerçekten öğrendiler dedi. Türk yetkililer,
Ankara’nın koalisyonun bazı üyelerine lojistik ve istihbarat desteği
sağladığını ama “terör örgütü kabul ettiği Nusra ile iletişim içinde
olmadığını, IŞİD’den farklı olarak Nusra’yı güvenlik tehdidi görmediğini
anlattı.
Türk yetkililer, Obama’nın Suriye’ye ilgisini kaybedip İran
ile yakınlaşmaya odaklandığını, Suriye ve Irak’ta IŞİD’i geriletmeye
yoğunlaşırken İran’ın kilit müttefiki Esad’ın iktidarını bitirmeye yönelik
tutarlı bir stratejsinin olmadığını anlattı. Bir Türk yetkili, CIA’in Esad
karşıtı gruplara desteği durdurmasından yakındı. AP ise Ankara ile Riyad’ın
“Esad’ı Nusra gibi gruplardan daha büyük tehlike gördüğü çıkarımını yaptı.
Oklahoma Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi
Direktörü Joshua Landis “Suudiler keselerini açtı ve Amerikalılar onlara ‘bunu
yapma’ diyemez. Salman’ın İran’a karşı çabaları, Kral Abdullah’tan farklı
olarak Müslüman Kardeşler’den öncelikli gördüğü aşikâr dedi.
‘Türkiye için tehlikeli oyun’
Bunun özellikle Türkiye için tehlikeli bir oyun olduğunu
söyleyen Landis, “Ortadoğu’da her güç İslamcıların gücünü kendi çıkarları için
kullanmayı denedi. Ama her seferinde ters tepti dedi.
Bu arada ABD “ılımlı addettiği Suriyeli militanlar için
eğit-donat programına Ürdün’de başladı. ABD’li yetkilier, programın yakında
Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’da da uygulanacağını belirtti. 500 milyon
dolar bütçeli program 1 yılda 5 bin militanı eğitip silahlandırmaya yönelik.
Ankara’nın eğitdonatın önceliğinin Esad’la savaş olmasında ısrar etmesi,
“öncelik IŞİD diyen Washington ile pürüze yol açıyor.
Britanya’da bir kuşağın en önemli seçimi – Milliyet
Muhafazakârlar ve İşçi Partisi’nin burun buruna girdiği
seçimlerin anahtarını İskoç milliyetçisi SNP tutuyor. Hiçbir parti için tek
başına iktidar gözükmüyor. Sandık çıkış anketlerine göre Muhafazakârlar 316,
İşçi Partisi 239 sandalyeyle temsil edilecek
Britanya dün yakın tarihinin en bilinmezlerle dolu seçimi
için sandık başına gitti. Sandık çıkış anketlerine göre, Muhafazakârlar 316,
İşçi Partisi 239 sandalye alacak. Liberal Demokratlarla koalisyon kurarak
2010’da iktidara gelen Muhafazakâr Parti’yle muhalefetteki İşçi Partisi son
anketler yüzde 31-35 bandında başa baş gidiyordu. Eylül ayındaki bağımsızlık
referandumundan hüsranla çıkmasına rağmen seçimde üçüncü sırayı alması beklenen
İskoç milliyetçisi SNP, olası bir koalisyonun anahtarını elinde tutuyor.
Brüksel ve göçmen karşıtı UKIP’in yükselişi de Britanya’nın Avrupa Birliği
üyeliğinin devamı için referandum düzenlenmesini gündeme getirebilir. UKIP’in
seçmenlerini çalması karşılığında Başbakan David Cameron, referandum düzenleme
vaadi vermişti.
İki partili sisteme son
İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan oluşan
Britanya’da bu genel seçim yerleşik iki partili sistemin yıkılması açısından
büyük önem taşıyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan 2010’a kadar iktidarın merkez
soldaki İşçi Partisi ya da Muhafazakarlar arasında el değiştirdiği ülkede ilk
kez koalisyon önceden bu derecede kabullenilmiş durumda. Hiçbir anket ya da
siyaset uzmanı seçimini sonucunu öngöremiyor. Dar bölge seçim sistemiyle
belirlenen 650 sandalyeli Britanya meclisinde SNP ve UKIP gibi bir zamanlar
sistemin dışında, ‘marjinal’ kabul edilen partiler bugün koalisyonu
belirleyecek siyasi aktörlere dönüşebiliyor.
Kararsızların oranı kimi anketlerde yüzde 40’a kadar
çıkıyor. Muhafazakarlar ve İşçi Partisi’nin eskiden toplam oy oranı yüzde 90’ı
geçerken bugün merkezdeki iki ana parti seçmenlerin gözünde eski cazibesini
kaybetmiş durumda.
Kıbrıslı adaylar
Seçimlerde, Türkiye ve Kıbrıs kökenli dört milletvekili
adayı yarışıyor. Başkent Londra’nın Edmonton bölgesinden Kıbrıslı Türk Gönül,
Daniels Muhafazakar Parti’nden Birmingham şehri Ladywood bölgesinden Isabel
Sigmac, Muhafazakâr Parti’nden Londra’nın Tottenham bölgesinden Türkiye
kökenli Turhan Özen, Liberal Demokratlar’dan ve Londra’nın Old Bexley ve Sidcup
bölgesinden Kıbrıslı Türk İbrahim Mehmet İşçi, Partisi’nden milletvekili adayı.
10 sandalyeyle kaçırdı
Sandık çıkış anketlerine göre, Muhafazakârlar 316, İşçi
Partisi 239 sandalye alacak. Buna göre, Muhafazakârlar tek başına iktidar olma
şansını 10 sandalye ile kaçırıyor. Anketlere göre Liberal Demokratlar 10, SNP
58, UKIP ve Yeşiller de ikişer sandalye elde edecek.
En yaşlı seçmen Diyarbakırlı nine
Britanya vatandaşlığını geçtiğimiz günlerde alan
Diyarbakırlı 102 yaşındaki Ayşe İçöz, ülkenin “ilk defa oy kullanan en yaşlı
seçmeni olarak tarihe geçti. 10 yıl önce oğlunun yanına giden İçöz,
İngiltere’deki Cambridge şehrinde yaşıyor. Oğlu Rıza İçöz, annesinin oy
kullanabildiği için çok heyecanlı olduğunu ve Britanya vatandaşı olmaktan gurur
duyduğunu belirterek, kime oy verdiğini bilmediğini söyledi.
Şişmanlayan Türkiye’yi ‘fırtına’ bekliyor – Hürriyet
Dünyanın sayılı genetik bilimcilerinden Prof. Dr. Hotamışlıgil,
Türkiye’de nüfusun 3’te 1’inin şişman, 3’te 1’inin klinik şişman, yüzde 3’ünün
aşırı şişman olduğunu hatırlatarak ekledi: “Türkiye, 15-20 yılda kronik
hastalıklar fırtınasına kapılacak!
SABRİ Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı’nın dün düzenlediği
‘Beslenme ve sağlıklı yaşam Zirvesi’ne katılan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil,
sorularımızı yanıtladı. Türkiye’de nüfusun 3’te 1’inin şişman, 3’te 1’inin
klinik olarak şişman, yüzde 3’ünün ise aşırı şişman olduğunu belirten Prof. Dr.
Hotamışlıgil,ürkütücü tabloyu şöyle değerlendirdi:
BUNA ‘3-3-3’ SORUNU DİYORUM
“Ben bu soruna ‘3-3-3’ diyorum. Türkiye’nin şişmanlık
sorunuyla kronik hastalıklar fırtınasından kurtulması söz konusu değil.
Önümüzdeki 15-20 yılda çok büyük sıkıntılar yaratacağı kesin. Kalp
hastalıkları, diyabet, solunum sistemiyle ilgili sorunlar da artacak. Şimdiye
kadar sağlık sistemimize çok yük getirmemesinin nedeni, nüfusun çok genç
olmasıydı. Nüfusumuz yaşlandıkça kronik hastalıklardaki muazzam artışın, sağlık
sistemine de çok büyük bir külfet getireceği kesin.
PATLAMANIN YAŞANDIĞI
KUŞAKTAYIZ
Son yıllarda bilhassa kentlere göçle yaşam tarzı
değişikliklerinin de etkisinin büyük olduğunu belirten Prof. Dr. Hotamışlıgil,
şunları söyledi:
“Klasik geleneksel yeme-içme âdetlerimiz hatta bazen
yemeklerimiz bile yavaş yavaş kayboluyor. Beni çok üzen tohum, lezzet
zenginliğimizin de tehlike altına girmiş olması. Sadece yemek tarzı değil,
yemeğin muhteviyatı da çok büyük değişikliğe uğradı. Fiziksel aktivite de iyice
azaldı. Bu değişikliklikler nerede oluyorsa çok büyük sağlık sorunları da
beraberinde geliyor. Türkiye’den Japonya’ya kadar uzanan kuşakta şu anda
diyabet ve kalp hastalığı patlaması yaşanıyor. Risk çok yüksek.
DİYABET VE KALP AŞISI UMUDU
Laboratuvarlarında diyabet ve kalp hastalıklarından aşıyla
korunmayla ilgili araştırmaları sürdürdüklerini anlatan Prof. Dr. Hotamışlıgil,
sözlerini şöyle tamamladı: “Üzerinde çalıştığımız aşı, şişmanlıkla ilgili bir
proteini bloke edecek bir başka protein olacak. Şu anda bu program çok iyi
gidiyor. Elimizde aday bir molekül var. 2016’da bir grup insanla ilk güvenlik
çalışması yapılacak. Hayalimiz hem diyabet hem de kalp hastalıklarını aynı anda
geriletecek bir aşı geliştirmek.
Yağ hücreleri hazine sandığı
YAĞ hücrelerinin bilim insanları için büyük bir hazine
sandığı olduğunu belirten Prof. Dr. Hotamışlıgil, şunları anlattı: “Yağ hücresi
basit bir deri hücresinden farkı yokken muazzam bir dönüşüme uğruyor. Hacim
olarak çok büyüyor ve vücuttaki en büyük hücrelerden birine dönüşebiliyor. İçi de
yağla dolu olduğu için bütün işlerini yapacağı, makinelerini yerleştirebileceği
yeri bile yok. Buna rağmen çok aktif. En büyük enerji deposu ve ihtiyaç halinde
en fazla enerjiyi vücuda sağlayan hücre. Dolasıyla yaşamın sürdürülebilmesi
için çok gerekli bir fonksiyonu var. Bütün organlarla çok zengin bir iletişim
ağı var. Böylece iştahı, şeker üretimini kontrol edebiliyor, solunum
ritimlerini etkileyebiyor… Aslında vücutaki en büyük endokrin organ, yağ
dokusu.
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”