06 Eylül 2017 Çarşamba Saat 19:53
Özelde kadın
tutsaklara yönelimler hat safhalarda. Erdoğan’ın yaptırımları nedeniyle Bakurê
Kurdistan ve Türkiye’de cezaevlerinde bulunan kadınlar aileleri ve
avukatlarıyla görüşemiyor ve kısıtlamalara maruz kalıyor. Hakaretler, sözlü
tacizler, darp edilme ve keyfi uygulamalarla karşı karşıya kalan kadınlar
cinsel istismarlara ve çıplak aranmaya mecbur bırakılarak, itibarsızlaştırılmak
isteniyor ve ölümle tehdit ediliyor.
Tüm temel hak ve özgürlükler yok
sayılarak kadının iradesine en uç boyutlarda saldırılıyor. Wan cezaevinde de
zorba uygulamalara karşı çıkan ve kabul etmeyen kadınlar, askerler tarafından
saçlarından sürüklenerek ölümle tehdit edildi. Bu olay tekrarlanmasın, sırf saçlarından
sürüklenmesinler diye kadınlar saçlarını kazıttı. Yine aile ve avukatlarıyla
görüşmelerine de cezaevi yönetimleri tarafından izin verilmiyor. Bu kadının
direk olarak hedef alınması anlamına geliyor. Dışarda toplum iradesine,
özgürlüğüne ve demokrasiye saldıran Erdoğan-AKP rejimi, içerde de kadının
iradesini hedefliyor.
Toplumun temelini kadın oluşturur,
tarihin ilk şekillenişi kadın etrafında olurken faşist bir iktidarla yönetilen
Türkiye’de, kadın darp ediliyor, taciz ediliyor, tecavüze uğruyor, vahşice
katlediliyor… Cezaevlerinde de yine aynı vahşet sürdürülüyor. Hasta olanların
tedavi edilmediği ve her açıdan kısıtlamaların koyulduğu cezaevleri yaşanamaz
hale getiriliyor. Bu uygulamalar 1980’li yılları ve o dönemde işlenen insanlık
dışı uygulamaları hatırlatıyor. Erdoğan-Bahçeli ortak faşizmi, Kenan Evren
döneminden daha faşist uygulamaları dayatıyor. Özelde Kürt kadınları hedef
alınıyor ve Erdoğan rejimi iradesizleştirme politikalarını cezaevlerinde en uç
boyutlarda hayata geçirmeyi planlıyor. Kadının ruh halinde derin yaralar
açılması planı çerçevesinde geliştirilen bu uygulamalarla tamamen kimliksiz
bırakılmak istenen kadınlar sesini duyurmaya çalışıyor ve günlerdir açlık
grevine girmiş bulunuyor. Dünyanın da bu faşizme sessiz kalmaması, bunu kabul
etmemesi gerekmektedir. Kadının maruz kaldığı şiddetin sessiz sedasız izlenmesi
ve görmezden gelinmesi bu suçlara ortak olmak anlamına gelir.
Yine gündemde olan tek tip kıyafetlerin,
kadına da zorla giydirilmesi hedefleniyor. Tek tip kıyafetin giydirilmesi
demek, faşizmin kabul edilmesi, kültürün, iradenin, kimliğin teslim edilmesi
demektir. AKP’nin özelde kadınlara yöneldiği bu dönemde kadının tekleştirilme
ve sindirilmek istenmesi, tecavüze, cinsel istismarlara uğraması ve baskılar
şüphesiz artarak devam edecektir. Fakat kadınlar direndikçe Erdoğan’ın hayal
ettiği teslimiyet hiçbir şekilde gerçekleşmeyecektir. Cezaevlerinde bulunan
kadınlar, AKP faşist rejiminin genişletilerek devam ettirdiği faşizmine, insani
olmayan fiziki ve psikolojik şiddetine, ağır işkencelerine, uygulamalarına,
kısıtlamalara, cinsel istismarlarına başkaldırmalı ve direnmelidir. Bu faşizme
en iyi cevap, içerde ve dışarda, her alanda kadınların hiçbir şekilde bu şiddet
ve uygulamaları kabul etmemesi ve direnmesi olacaktır. Kadınlar öncülüğünde bu
dayatmalara karşı birlik olunması, bunun önünün alınması ile hedeflenen
iradesizleştirme uygulaması boşa çıkarılacaktır. Kadının özgür yaşam hakkı
vardır, özgürlük bir kadının en meşru hakkıdır ve bir yaşam kanunudur. Bunun
bilinciyle dayatılan AKP eril faşizmi başarısız kılınacaktır.
Şevin
Baran
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
Şevin
Baran