02 Kasım 2019 Cumartesi Saat 06:29
Kapitalist sistemin
büyük devleri son 100 yıldır bedeli ağır savaşlar verdiler. Bu bedeli tabi ki halklar verdiler,
vermeye devam ediyorlar. Ortadoğu sahası son yüz yıldır, büyük kapitalist güçlerin
çeşitli hesaplar yaptığı ve 30 yıldır çeşitli argumanlarla ve planlarla savaş alanı haline
getirildiği bir alan olmaktadır. Yüzlerce binler yıl sınırların olmadığı ve halkların beraber
yaşadıkları bu alanda son yüzyılda halklar arasına sınırlar hatta Kürtler arasına bile sınırlar,
telden sınırlar konmuş, halklar bir birinden aynı milletten akrabaları bile birbirinden ayırdılar.
Tabi halklar için bu
sınırların bir önemi hiçbir zaman olmadı olmayacaktır. Her ne kadar son yüzyılda
milliyetçilik ve kapitalizm bir ur gibi Ortadoğu’ya girdiysede, yukarıda adı geçen bazı sınırlar
koyduysa da ve halklar bunun etkisini biraz yaşadıysa da, son 40 yılda gelişen ve bölgede
sarsılmaz bir direniş geliştiren Kürt Özgürlük Hareketi, kapitalizmin çizdiği bildik sınırları
ve sömürüye dayalı sistemini sorgulamış ve bu sistemin bölgedeki yerel işbirlikçi
uzantılarını etkisizleştirmiş, halkların birlikteliğini ve kardeşliğini esas
alan projeler geliştirmiştir.
Tarihte diktatörlüklerin ve halklar üzerinde sömürüye dayalı devlet sistemlerinin yıkıldığı
ve halkların da hep kazandıkları görülmüştür.
Halklar savaşlardan
zarar görürler, savaşların kurbanları olurlar hatta bazı devletlerde görüldüğü gibi bazı
argumanların etkisinde kalarak, savaşa istemeyerek ortakta olabilirler. Ama bu hatalardan
dersler çıkararak doğru yola girerler. Çünkü halklar egemen güçlerin etkilerinde
kalmadıkları sürece, başka halklara düşmanlık yapmazlar, tarih buna örnektir. Halklar her
zaman kardeşliği esas alırlar ve bi birlerinden bir şey esirgemezler. Kürt Özgürlük Hareketi
Kürtlerin ve diğer halkların eşitliğine dayalı demokratik ulus projesiyle emperyalist güçlerin ve
yerel işbirlikçiliğin son yüzyıllık sınırlarını ve hesaplarını bölgede etkisizleştirmiş,
işlevsiz kılmıştır. Bilindiği gibi son yıllarda Arap baharı olarak bilinen
isyanlar bir saman alevi gibi
yandı ve bir işe yaramadan söndü. Bu isyanın son durağı Suriye olarak bilinse de, Arap toplumu
için pek yeni bir siyasi gelişime yol açmamış, sadece onyıllarca yıl iktidarda duran bazı
diktatörleri birey olarak düşürmüştür.
Ama Rojava direnişi,
kökleri onyıllara dayanan ve birçok değişimi hedefleyen köklü bir direniştir. Kadın
devrimi, halkların kardeşliğine dayalı demokratik ulus paradigması, komünal
yaşamın esas alan birçok değişimi hedeflemektedir. Özgürlük Hareketi hem
Kürtlerin hemde bütün Ortadoğu halklarının kurtuluş gücü olmuştur ve Kürtler
dışında diğer halklar da bu gerçekliği görüyorlar ve sahip çıkıyorlar. Araplar,
Ortadoğu’da, Arap toplumu içinde halkların kurtuluşunu esas alan ve hem
emperyalizme hemde yerel işbirlikçiliğe darbe vuracak bir devrimci hareketin
olmadığını varsa da çok cılız ve zayıf olduğunu bildiklerinden dolayı, kurtuluş
gücü olarak Özgürlük Hareketi’ni görmekteler. ABD ve Rusya, Rojava merkezli
olarak bir sağa bir sola dönseler de, günlük ve anlık politik manevralarla bir
Türkiye’yle bir Kürtler’le hareket ediyorlarmış gibi bir görünüm sağlasalar da bu
güçlerin esas amaçları, bölgede kendi etkinliklerini kurmak ve kendi
egemeliklerine dayalı bir sistem geliştirmektir.
ABD ve Rusya, görüldüğü
gibi, Türkiye’ye, Rojava’ya saldırması için yeşil ışık yaktılar. Diğer taraftan
da Kürtlerden tarafmış gibi görünüyorlar. Emperyalist amaçlarla Rojava’da at
koşturmak istedikleri her hallerinden belli oluyor. Kürtlerin bir ulusal ve
ideolojik güç olarak bölgede nasıl geliştiklerini ve bölgenin en büyük
demokratik gücü olduklarını ve olacaklarını biliyorlar. Ama hem Kürtlerle hem de
başta Türkiye olmak üzere, bölge devletleriyle, emperyalist hegomonya gereği
beraber hareket etmek istiyorlar. Kürtler kendi aralarında ulusal birliği daha
çok geliştirirlerse ve diğer halklarlada el ele verirlerse, demokratik ulus
paradigmasını hayata geçirmede başarı kesindir diyebiliriz. Uluslararası alanda
halklar, aydınlar, birçok çevre ve ilerici güçler, Kürtlere destek veriyor.
Tarihte örgütlü hiçbir halkın kaybettiği görülmemiştir. Ama en güçlü askeri güç
ve tekniğe sahip diktatörlerin ve devletlerin kaybettiği çok görülmüştür. Çünkü
haksız olanlar kaybetmeye mahkumdur. Kürtler haklı oldukları ve halkların
kardeşliği ve yeni bir yaşam için direndiklerinden dolayı büyük kazanacaklar. Tarih buna
şahit olacaktır…
Kemal SÖBE
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html