16 Ocak 2015 Cuma Saat 12:58
Didar Baran Kadının ekonomiyle ilişkisi ve toplulukların, gurupların, birimlerin öz örgütlenmesi olan topluluklar ekonomisini biraz daha anlamak ve anlaşılır kılmak için Newal Arin’e sorularımızı yönelttik. Toplumsal ekonominin yaşamımızdaki boyutlarını ele aldık.
Toplumsal ekonomi hangi kültür üzerinden gelişmiştir?
Newal Arin Toplumun ilk ana hücresi olan klan toplumu, uygarlıksal tüm
gelişmelere kaynaklık ettiğini söyleyebiliriz. Neolitik öncesi süreç olan en
uzun süreç, ilkel komünal toplum içeren süreçlerdir. Bu akışkanlık zamanla iki
ayrı rotaya evirilerek toplumsal tüm gelişmelere kaynaklık etmiştir. Neolitik
kültürden doğan iki önemli kültür olan El Ubeyt ve Tel Halaf kültüründen
bahsetmek mümkündür Biri (Tel Halaf Kültürü)neolitik tarım köy kültürünü
temsil ederken diğeri ( El UBEYT)ise daha çok savaş, talan ve sömürüye dayalı
kent kültürünü temsil etmektedir.
Her şeyden önce toplumun yarı yerleşik hayata geçmesiyle
birlikte elde ettiği başarıları tespit etmek önemlidir. Toplumun bir
aradanlığı, tarım ve zanaata dayalı olarak gelişen ekonomi, toplumun her
anlamda şekillenmesine öncülük etmiştir.
Tarım köy kültürü tüm insanlığın kendisini üzerinden var
ettiği ve yaşamına nitelikli bir sıçrama yaptığı bir süreci ifade eder. Yani
insanlığın kalıcı ve özsel kök kültürünü ifade eder. İnsanların bilinçli olarak
geliştirdikleri üretim, yaşamdır da diyebiliriz.
Tarım, köy kültürü Mezopotamya da, özelde de Kürdistan’da
binlerce yılı kapsayan gelişmelerin toplumsal, ruhsal, bilinç yapılanmasının
temellerini atmıştır. Tüm bunları tarım köy toplumunda gerçekleştirmiştir.
–Kadın ekonomisi deyince ne anlamalıyız?
Gelişen bunca toplumsal aşamaların temelinde kadının rolü
çok belirleyicidir. Nasıl ki Sümer rahip devleti, devletli gelişen bu sistemin
maketi görevini gördü ise, klan toplumu da kadın eksenli komünal ekonomide,
demokratik komünal toplum temelini oluşturmuştur. Erkek ve devlet aklı, karşı devrim rolünü
neolitik devrime karşı her türlü oyun, hile spekülasyonlarla çok başarılı bir
şekilde oynadı. Tarihsel ve toplumsal gelişmeler hep iki çizgi halinde
olagelmiştir. Devrim ve karşı Devrim… Bu kısa örneklerden yola çıkarak
kadının klan toplumuyla başlayarak neolitik süreçlere kadar nasıl bir rol
oynadığı, ekonomiyi hangi ahlaki kurallar çerçevesinde geliştirdiği ve bunu
nasıl topluma mal ettiğini görebiliriz.
Ekonomi ile kadının birbirinden ayrılamaz bütünlük
oluşturması, ekonomiye gerçek anlamını vermesi gelişen emekle olmuştur. Ekonomi
salt bir üretim veya tüketim ilişkisi değildir. Yaşamla, toplumsallıkla
doğrudan ilişkilidir. Yaşamın ahlaki ve politik niteliği göz önüne alındığında,
özgürleşme ve örgütlenme ile doğrudan bağı görülebilir. Emeğiyle yaşama katılan
insan, toplumu ve kendisi için dengeli üretim içerisinde olan insan özgürlüğünü
bir nevi yaşamsal kılan insandır diyebiliriz.
Kadının toplumsal olabilme özelliği, kendini varlık düzeyine getirme ile
bağlantılıdır. Ahlak ve politika, kadınla anlam kazanır. Kadın toplumu,
ahlaki-politik toplumdur. Aynı zamanda ekonomik toplumdur. Gelişim süreçlerinin
her bir değişim ile sıçrama anlarında, ekonomiyi toplumla bütünleştirme
aşamalarıdır.
Doğada toplum ihtiyacını karşılayan ürünlerin kullanılması,
sadece ihtiyacını almasının ölçüsü, yeterlilik anlayışıdır. Doğayla tamamlanma
yanıdır. Dayanışmacı, kolektif ve bunun yanı sıra yeterlilik ekonomisi, ahlaki
ve politik örgütlenme eksenli kadın ekonomisidir. Doğadan ve diğer canlılardan
yeterli ölçüde ihtiyaç karşılama ahlakı, doğayı kendisinin ya da kendisini
doğanın parçası olarak görmenin ekolojik anlayışıdır.
Kelime anlamına da bakınca (ev yasası, evi geçindirme
yasası) ekonominin kadın eliyle geliştiğini görmek mümkündür. Yani tarım ve köy
toplumu etrafında gelişen toplumsallık Neolitik kültürle birlikte gittikçe önem
kazanan kadının emeği ve yaratıcılığı, burada somut bir ifadeye kavuşur. Tarım
ve hayvancılık bu dönemin en önemli faaliyetlerinden biridir. Bu devrimsel
çıkış kadının emeği ile ağırlıkta gelişmesi sonucu, Neolitik devrim bir kadın
devrimidir demek yerinde olur. Kadın burada ekonominin temelini komünal bir
yaşamın etrafında oluşturup, ekonomiyi toplumsallaştırıyor. Böylelikle hem
toplumsal kimlik önem kazanıyor, aynı zamanda ekonomik faaliyetlerde ortaya
çıkıyor. Bu anlamda kadın eliyle gelişen ekonomi kolektivizme dayalı
gelişmiştir. Toplumun hangi ihtiyaçlar üzerinde kurulması gerektiğine daha çok
kadın karar vermiştir ancak bunu çevresindeki insanlarla yapmıştır.
-Kadın ekonomisinin politikası nasıl olmalıdır? Politik
örgütleme modeli nasıl gelişecektir?
Günümüz kapitalist sistem kadını öyle bir konuma getirmiş
ki, adeta tutunacak bir dalı kalmamıştır. Her anlamda savunmasız bırakılarak
erkeğin insafına terk edilmiştir. Erkek aklı ile kadın için örülen yeni bir
dünya düzeni, kadın için ölümden beterdir. Kadının bu ölüm ağından
kurtulabilmesi için, doğasına ait yaşam alanını kendi eliyle örmesi şarttır.
Erkek aklını bir kenara bırakıp, toplumsal akıl, kadın zihniyetiyle yaşamı
örmek öncelikli yaklaşım olmalıdır. Bunun içinde her şeyden önce ekonomi
politikasını komünal yaşamın bütünselliği içerisinde geliştirmesi ve buna
dayalı olarak, toplumlar ekonomisine öncülük edebilmesi şarttır.
-Kadın ekonomisi aynı zamanda kadının bir öz savunma
eylemidir diyebilir miyiz?
Kadına dönük açık saldırılar maddi-manevi birçok boyuta
ulaşmıştır. Bu anlamda öz savunma bilinci, buna bağlı olarak yeni politikalar
ve yeni mekanizmalar şarttır. Bu eksende kendini örgütleyip ve buna denk
düşecek şekilde bütünlüklü bir zihniyet yapılanmasına gitmesi önemlidir. Toplumsal bütünlüğü yeniden oluşturmak ve
aynı zamanda, kapitalist modernitenin kadın üzerindeki kırım politikalarına son
vermek için, kadınların öz gücüne ve iradesiyle buluşması şarttır. Kapitalist
modernitenin bir kanser gibi toplumun tüm gözeneklerine sızmasını önleyebilmek
için, başta onu ayakta tutan kaynaklarını kurutmak ve buna bağlı olarak güçlü
örgütlenmelere gidilmesi şarttır. Demokratik kadın örgütleriyle ortak aynı
anlayışla buluşup toplumsal dayanışmayı geliştirmek en önemli panzehirdir.
Buna dayalı olarak kadın doğasına ait ahlaki politik
değerlerin oluşması, kadının parçalara bölünen bedeni ve kültürüyle buluşması
için, ekonomi politikasını ve öz savunma gücünü oluşturması ve yeni örgütlenme
formlarını geliştirmesi gerekiyor. Kadının kendi topluluklar ekonomisini
geliştirmesi en büyük savunmadır aynı zamanda. Çünkü kadın ekonomiden
uzaklaştırılarak savunmasız bırakılmıştır.
Tüm bu tespitlerden yola çıkarak, kadının nasıl bir politika
izlemesi gerektiğini ve buna dayalı olarak ekonomi politikalarını hangi
boyutlar üzerinde geliştirmesi gerektiğini tespit etmek önemlidir kapitalist
moderniteye karşı komple bir örgütlenme ve toplumsallaşmayla, bunun en önemli
ayağı olan üretime katılımla güçlü bir karşı duruş sağlanabilir.
-Demokratik ekolojik ekonominin olmadığı, kadının ekonominin
aktifi olmadığı bir sistemde, toplumsal eşitlik olur mu sizce?
Hiçbir şekilde mümkün değildir. Doğada her canlı bağımsız
olduğu kadar diğer türlerle de ilişkilidir. Nasıl ki doğadaki bir bitki doğanın
tüm güzelliğini tek başına ifade etmiyorsa, toplumda da salt bir olgu toplumun
bütünselliğini asla ifade etmez. Kadının olmadığı ekonomi, topluluklar
ekonomisi olmayacağı gibi, ekolojiye dayalı olmayan bir ekonomide ekominin
özünü ifade etmez. Olsa olsa doğaya tahakküm, tekelci kapitalist modernitenin
liberal ekonomisi olur. Egemen eril yapılanma tüm doğayı pozitivist bakış
açısıyla ele aldı. Tüm doğa ve insanlar arasına fark koymayla işe başladı. Özne
ve nesne zihniyeti, kadın ve erkek, canlı ve cansız vs ayrıştırarak kendini
meşrulaştırdı. Doğayı parçalayıp nesnelleştirdiği gibi, toplumda kadın ve
erkeği de ayrı cinsler ve yapılanmalar olarak sınıfsallaştırdı. Toplumsal
cinsiyetçiliği zihniyetle derinleştirdiği, daha sonra da maddi araçlarla kadını
tam köleleştirdi. Cinsiyetçiliğin ve toplumsal adaletsizliğin olduğu yerde eşit
insanlar olmak zordur.
Tüm bunların bilincinde örgütlenmek gerekiyor. Demokratik
ekolojik kadın özgürlükçü paradigmanın hayat bulması için eşitlikçi, özgürlükçü
bir toplum inşası için tek temel gerçeklik doğal toplumun ekonomi anlayışının
örgütlendirilmesidir. Kadının aktif olmadığı, üretime katılmadı bir toplum
militarist, savaş talan ve sömürüyü daha fazla yaşar, yaşatır. Toplumun yarısı
yaşamın karar süreçlerinden ve yaşamsal ihtiyaçlarından uzak tutuluyorsa o
toplum adaletli olamaz.
-Demokratik özerklik inşasında kadınlar ekonomide nasıl bir
rol oynamalıdır, kendi örgütlemelerinin önemi nasıl açığa çıkmaktadır?
Demokratik ulus veya demokratik toplum tam olarak
anlaşılmadığı sürece yaşama uyarlanamaz.
Tarihte çok önemli devrimler olmuş ve büyük mücadeleler verilmiştir.
Özellikle 18 yüz yılla birlikte gelişen kadın mücadeleleri görülmeye değerdir.
Fakat gelişen tüm devrimler kadını dışında bırakarak geliştirilmiş. Kadınlar
‘’birey ve yurttaş’’ sayılabilmek için giyotinlere gittiler. 1793 yılında
Olympe de Gouges giyotine mahkum
edildiğinde, kararı veren “Devrimci Mahkeme’nin
idam gerekçesi, Olympe de Gouges
“kendi cinsine yaraşmayacak şekilde politikayla ilgilendiği için ve ölümü diğer
kadınlara ibret olsun diye mahkum
edilmişti!… Bırakalım kadın olmayı, kadınlar ‘yurttaş’ bile sayılamayacak
durumdaydılar. Sosyalist enternasyonalist hareketlerin tümü devrimi
gerçekleştirirken, kadın sorununu devrim sonrasına erteleyerek, ’işçi köylü’
sloganıyla yola çıktılar. Büyük başarıların yanı sıra toplum sorunlarına
bütünlüklü yaklaşılmadığından kapitalist modernitenin ağından kurtulamadılar.
Nasıl ki ilk toplumsallaşma kadının emeği ve çabasıyla
geliştiyse, demokratik özerk sistemi de kadın eli ile gerçekleşebilir.
Demokratik, adil ve eşitlikçi bir toplum kadının doğrudan katılımı ile hayat
bulabilir. Doğrudan katılım üretimi en çok kapsıyor. Üretimde söz sahibi olan
kadın siyaset ve politikada da karar sahibi olabilir.
Anti toplumcu olan ulus devlet toplumu ameliyat masasına
yatırırken, toplumun en işlevli organından birini alarak toplumu
işlevsizleştirmiştir. Kadın doğal toplumda toplumunun bel kemiğiyken günümüz
modernist sistem tarafından en gereksiz işlevsiz konuma düşürülmüştür. Devletli
sistemlerin her türlü aşınma, istismar ve sömürüye dayalı politikalarının
bertaraf edilebilmesi için, tüm kadınların öz irade ve potansiyellerini açığa
çıkarıp, bu anlamda örgütlemeye gidebilmelidir. Kadın toplumun dayanışmacı,
ekolojik, yeşil ekonomisini örgütlemek zorundadır. Kadının kendini en güçlü
ifade edeceği, dinamiğini ortaya çıkaracağı boyuttur.
-Ekonomi de kadın girişim ve örgütlenmesi somut olarak nasıl
olabilir?
Bu gün toplumun yarısından fazlası işsiz, ekonomisiz
bırakılmıştır. Örgütsüz bırakılan insan ekonomisiz, ekonomisiz bırakılan
insanda örgütsüz bir topluma dönüşmüştür. Artık demokratik toplum mücadelemizle
yaşamın her alanını örgütlerken en önemli boyut olan ekonomi de
örgütlendirilmek durumundadır. Yaşamı örgütlemek, emekle geliştirmek anlamına
da gelir. Demokratik ulus örgütlenmesi kadınların kendilerini hiçbir sınıf,
cins, egemenlik dayatmasına takılmadan örgütlendiği bir sistemdir. Bu nedenle
kadınlar yeniden ekonomi de örgütleneceklerdir.
Örgütlenme biçimleri çoğaltıla bilinir. Ancak kooperatif ve
komun ve çok sayıda çalışma guruplarıyla metalaşmayı esas almayan, halkın
demokratik gelişimine katkı sunacak, çevreye zarar vermeyen dayanışmacı ekonomi
geliştirilebilir. Kürdistan’da ihtiyaca göre komünden, demokratik ulusa kadar çokça
örgütlenme birim, meclis ve komünlere gitmek gerekiyor. Kooperatifler bu
durumda çokça örgütlenme ihtiyacını karşılayabilir. Tarım, fabrika, ulaşım,
sağlık, eğitim, satış, üretim, tüketim, yapı, ticari, mali ve sinai vs daha çok
sıralayabileceğimiz kooperatiflerle ortak emek, üretim ortaya çıkarılır. Önemli
olan husus ihtiyaca göre, nitelikli ve ahlaki kooperatifler inşa etmektir.
Kapitalist modernizmin tekelci kar yapılarına karşı ve endistriyalist gelişime
karşı duruş, kendi mevcut halk ekonomisini geliştirmekle olur. Tüm kar ve
tekeller sonuçta halkın, toplumun sırtında gelişmektedir. Bunun bilincinde
olarak halkta kendi topluluklar ekonomisiyle tekelci kar anlayışına alternatif
toplulukların, dayanışmacı ekonomisi ortaya çıkarmalıdır.
İşsizlik sorununu ortadan kaldırmanın en önemli boyutu
yaşamın her alanında toplumun coşkuyla ve bilinçle kendini aynı zamanda ifade
edecek üretim alanları ortaya çıkarmaktır. Toplumumuzun genlerinde bulunan
komünal toplum anlayışını günümüz teknolojisiyle de bir araya getirip
özgürlükçü bir toplum geliştirile bilinir.
Didar Baran
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info