• Latest
  • All
  • Haberler
  • Editörden
  • Araştırmalar
  • Makaleler
  • Politik Analiz
  • Dizi Yazı

Avrupa Ülkelerinde Sığınmacı Politikaları

15 Mart 2020

Demokratik Toplum Sosyalizmi ve Öz Savunma

1 Temmuz 2025

Zilan’ın Fedailiği: Özgürlük Aşkının Manifestosu

30 Haziran 2025

Önder Apo’nun Manifestosu Ve Yaşanan Gelişmelere Etkisi

30 Haziran 2025

MİT ve HTŞ, Uyuşturucu Kaçakçılığında Baas Rejiminin İzinden Gidiyor!- HABER ANALİZ

28 Haziran 2025

Küresel ve Bölgesel Hegemonik Rekabetin Bir Yansıması

27 Haziran 2025

Emperyalist Savaşlar Ve Devrim İmkânları

26 Haziran 2025

Efrin’de El Emşat Çeteleri Yeniden Aktifleşiyor- ÖZEL HABER

25 Haziran 2025

‘Niyeti İyi Olan Bir Devlet, Kongre Sonrası İkinci Gün Komisyon Kurardı’

25 Haziran 2025

‘Doğu Kürdistan’da Alternatifi Olan Tek Güç PJAK’tır’

24 Haziran 2025

Şam’daki Kiliseye Yapılan Saldırı HTŞ Üyeleri Tarafından Yapıldı-ÖZEL HABER

23 Haziran 2025

Demokratik Ulusta Demokratik Komün Yaşamı

23 Haziran 2025

Yeni Ortadoğu’nun Kalıcı Kaos Düzeni ve Stratejinin Temel Ayakları

21 Haziran 2025
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
  • Yorum İlkesi
  • Anasayfa
No Result
View All Result
Home Bölümler Makaleler

Avrupa Ülkelerinde Sığınmacı Politikaları

Lekolin by Lekolin
15 Mart 2020
in Makaleler
Reading Time: 5 mins read
A A

28 Temmuz 2018 Cumartesi Saat 09:57

Göç konusu yol açtığı etkilerden dolayı, dünyanın en önemli konularından biri olmaktadır.

Göç konusu yol açtığı etkilerden
dolayı, dünyanın en önemli konularından biri olmaktadır. Göç konusu, nedenleri
ve sonuçları itibariyle çok boyutlu olarak değerlendirilmesi gereken bir sosyal
sorundur. Neden ve sonuçları yanında etkilediği toplumlar açısından da
tartışılması gereklidir. Göç sadece göç edenleri değil, göç edilen yerde
bulunan yerleşik toplumları da etkilemektedir. Aslında pek de gündemde olmayan,
fakat diğerleri kadar önemli olan, kaynak ülkenin toplumlarının da göç
sürecinden etkilendiği söz konusudur.  Modern
zamanların mültecileri, elbette dönemin sorunlarından bağımsız ele alınamaz.
Ulus devletlerin tektipleştirici siyasetleri ve modern diktatörlükler, bir
taraftan göçleri sürekli kılarken diğer taraftan kitleselleştiriyor. Son
dönemde yaşanan ve AB’yi fazlaca rahatsız eden göçlerin benzerleri Asya’da,
Afrika’da sürekli yaşanıyordu. Ekonomik ve stratejik çıkarları gereği eski
sömürgelerin ve zayıf ulus devletlerin desteklenen yönetimlerinin sebep olduğu
siyasal ve toplumsal durumlar, yeni göç olgusunu doğuran etkenler arasında. Küresel
kapitalizmin yeryüzünün kaynaklarını belli bir azınlığın kullanımına sunduğu
tüketim toplumu, adaletsiz paylaşımı kalıcı ve yaygın hale getiriyor.
Zengin-fakir ayrımı kadim zamanlardan beri hep olmuştur fakat yeni olan,
yoksunluk duygusunun küreselleşmesidir. Evinde musluğundan akan suyu bile
olmayan insanlar, popüler kültürün ayartması ile yeni hayatların hayalini
kuruyor. Bu durumu zihinsel hegemonyası için kullanan Batı, kitleler kapısına
dayandığında ikiyüzlü tavır alıyor.

Batı Göçmenler için Ölüm
Kapıları Açtı

Genel itibarıyla Batının
politikaları göçmenlere kapıları açmak değil göçmenler üzerinde rant sağlama
girişimidir. Bir yandan göçmenlere kapılarını açacağını söyleyen Avrupa
ülkeleri bir yandan da göçmen yasasının hiçbir maddesini uygulamamakta tam
tersine göçmenleri ölüme sürüklemektedir. Özellikle Akdeniz ve Libya
açıklarındaki ölümlere baktığımızda resmen bir ölüm yolu oluşturulduğunu
görmekteyiz. Sadece batı ülkeleri değil Başta Türkiye olmak üzere bir çok
Ortadoğu ülkeleri de göçmenler üzerinden rant politikaları yürütülmektedir. Türkiye’de
225 bin 557’si geçici barınma merkezlerinde, 3 milyon 341 bin 573’ü de 81 ilde göçmenler
yaşamakta. Kilis’te kayıtlı 130 bin 57 mülteci var ve bu sayı şehir nüfusunun
yüzde 95’ine ulaştı. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün
hazırladığı rapora göre, geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin yoğun
olduğu ilk 10 il arasında İstanbul, Bursa, İzmir, Konya, Adana, Mersin, Hatay,
Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa olduğu belirtilmektedir. Türk devletinin göçmen
yasası yaşamsallaştırmaya yönelik bir yasa olmaktan çok uzakta çünkü Türk
devleti başta Suriye’den gelen göçmenlere asimile politikaları uygulamaktadır. İlk
olarak göçmenlere kimlik verilmesi, kendi eğitim kurumlarında anadilleri
dışında başka bir dille okullarda okutularak asimile edilmekte.

Göçmenlik
Sistemli Yürütülen Bir Politikadır

AKP/MHP iktidarı kendi çıkarları
doğrultusunda gelen göçmenlere kimlik vererek seçimlerde oy oranını yükseltmeye
yönelik politika uyguladı. Göçmenlerin hangi şartlarda yaşadığı hiçbir ülke
tarafından önemsenmemektedir. Göçmenlerin bu kadar hayatını kaybetmesi ve göç
ettiği ülkelerden Avrupa ülkelerine göç etmek istemelerinin en somut örneğidir.
Kapitalist ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda yarattıkları göçmenlik
politikası gün geçtikçe daha bir vahim almaktadır. Sadece verilere baktığımızda
insan hayatlarının önemsenmediğini görmekteyiz. Aylan bebek ve binlerce Aylan
bebekler Kapitalist ve şövenist ülkelerinin çıkarlarının kurbanı oldu. Verileri
tam anlamıyla bütün gerçekleri yansıtmasa da verilen veriler doğrultusunda baktığımızda
korkunç bir tablo ortaya çıkıyor. 2016 yılında Akdeniz ve Ege Denizi üzerinden
canlarını tehlikeye atarak Avrupa’ya geçen göçmenlerin 4000 kadarı hayatlarını kaybetmiştir.
Üstelik Avrupalı resmi görevliler mağdur durumda olan bu insanlara destek
vermedikleri gibi, onları ölüme terk edecek yaklaşımlar sergilemişlerdir. Bu
tür yaklaşımlar, bir başka yönüyle bakıldığında Avrupa’nın geldiği hatalı
durumu gözler önüne sermektedir. Halen Macaristan ve Polonya’da iktidarda
bulunan göçmen karşıtı olan partilerin söylem ve politikaları, diğer ülkelerde
ılımlı olan politikacıları da göçmen karşıtı politikaları benimsemeye mecbur
bırakmaktadır.

71 Milyon Göçmen Bulunmaktadır

Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliğini (BMMYK) 2017 yılı verilerine göre, dünya genelinde 71
milyondan fazla mülteci bulunuyor. Avrupa Birliği üyesi 16 ülkenin liderleri sığınmacı
krizine çözüm için yaklaşık 10 saatlik görüşmenin ardından göç krizinin
yönetimi konusunda anlaşmaya vardı. Buna göre gönüllü AB ülkeleri, gelen
göçmenler için ülkelerinde merkezler açacak ve bu merkezler üye ülkelerce
gönüllü olarak kurulacak. Mültecilerin büyük bir kısmı Avrupa’ya geçmek istese
de, son yıllarda Avrupa ülkeleri sınırlarının kontrolünü daha da
sertleştirerek, göçmen akımını yavaşlatmayı hedefliyor.

Avrupa’da en fazla sığınmacı
kabul eden ülkeler

Almanya 2015’te başlattığı
mülteci politikasıyla 1 milyon 410 binden fazla sığınmacıyı kabul ederek, AB
ülkeleri arasında en fazla mülteci barındıran ülke. Almanya’yı 402 bin
mülteciyle Fransa, İtalya (355 bin), İsveç (328 bin) , Avusturya (173 bin) ve
Yunanistan (83 bin) takip ediyor. Türkiye’de Suriye’deki iç savaştan kaçan 3,5
milyon sığınmacıya ev sahipliği yaparak dünyada en çok mülteci kabul eden ülke
konumunda. Türkiye’de Suriyelerin yanı sıra Irak, Afganistan, İran, Somali ve
diğer ülkelerden gelen yaklaşık 290 bin göçmen bulunuyor.

Göçmen Kabul etmeyen Ülkeler

Göçmen kabul etmeyen ülkelerin
başında Macaristan, Polonya,  Avusturya,
Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Bu ülkeler göçmenlere
yardım ettikleri halde ülkelerine mülteci kabul etmeyen ülkelerdir. Bu
ülkelerin mülteci kabul etmemesinin nedenlerin başında Siyasi karışıklıkların
çıkmasından duyulan endişe, yaratacağı sosyal karışıklık ve ekonomik
nedenlerden kaynaklı mülteci kabul etmemektedirler.

2016’da Hayatını Kaybeden
sığınmacıların sayısı 5 Bin

Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Uluslararası Göç Örgütü
(IOM) tarafından açıklamada, Akdeniz’i teknelerle geçmek isterken 5 bin kişinin
hayatını kaybettiği belirtildi. 

2017 de Hayatlarını Kaybeden
Sığınmacıların 4 Bin

Birleşmiş Milletler (BM) verdiği
bilgilere göre Bu yıl dünya genelinde 4 bin 2 sığınmacı hayatını kaybetti. Üst
üste dört yıldır hayatını kaybeden sığınmacıların sayısı 4 binin üzerinde
olduğu açıklandı. BM’nin verilerine göre 2017’ de Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya
ulaşmaya çalışırken 2 bin 556 sığınmacı hayatını kaybetti. BM, ABD-Meksika sınırında
da ise 263 göçmen hayatını kaybetti. IOM verilerine göre, 2017 Ege Denizi’ni
geçerek Yunanistan’a ulaşmaya çalışırken 45 sığınmacı hayatını kaybetti. Göç
etmek zorunda kalan kişilerin çok azı Avrupa’ya ulaşabiliyor. Aşağıdaki
rakamlar sadece tespit edilebilen kişilerin sayısını göstermektedir.

0

21

TR
KO

:” ”

:””

” “,” ”

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

0

21

TR

:” ”

:””

” “,” ”

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

Tags: araştırmaekonomigockurdiKurdishkurdistanLekolinpolitikaTurkishTürkiye
Share202Tweet127
Previous Post

DAİŞ uyuyan hücrelerini uyandıracak, DAİŞ kadar MİT unsurları da tehlikeli

Next Post

AKP Çözüm Değil Oyun Peşinde

Lekolin

Lekolin

Next Post

AKP Çözüm Değil Oyun Peşinde

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
  • Yorum İlkesi
  • Anasayfa
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2025 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi