26 Kasım 2016 Cumartesi Saat 09:06
Genel başkanlık koltuğuna tartışmalı bir biçimde oturan CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sonraki dönemde bunu giderecek bir
uygulamanın sahibi olamadı. Her daim bu durumun sancılarını çekti. Parti içi
çelişkiler-gruplar, dengeler enerjisinin önemli kısmını yuttu. Tüm uğraşlarına
rağmen köklü bir çözüm yaratamadı. Çünkü bu süreç boyunca uğraşlarını ve
duruşunu ilkelere göre değil, hep dengelere göre ayarladı. Ülkenin hayati
sorunları söz konusu olunca ilkesel bir duruş yerine, hep dengelere göre tutum
takındı, uygulamalara gitti. “Ulusalcılar ne der, şu grup-bu grup nasıl
karşılar kaygısı her daim Kılıçdaroğlu’nun elini-kolunu bağladı, iradi olarak
onu zaafa uğrattı. Etkili, ülke gündemini belirleyen, topluma yön veren
karizmatik bir lider haline gelmesini önledi.
CHP genel başkanlığında güçlü özgürlük söylemi ve
demokratikleşme vaadi ile kendini çevresine kabul ettiren bir lider profili
gelişmeyince, basit yöntemlerin devreye konulması kaçınılmaz oldu. Böylelikle
grupları, odakları dikkate alarak politika belirleme, sorgulayan-eleştiren
güçlü tipolojilerin yetkili organlara gelmesini engelleme temel uygulama halini
aldı. Bundan dolayı Kılıçdaroğlu liderliğinde bir farklılık yaratamadı. Klasik
CHP’liliği sürdürdü. Liderliğini demokratik bir parti işleyişi ve ülkeyi demokratikleştirecek
programa dayandırmadı. Gruplara taviz verme, onları kızdırmama ve çevresinde
güçlü çalışma arkadaşları bırakmama üzerine kurdu.
15 Temmuz sonrası uygulanan faşizan politikalara karşı güçlü
bir duruş sergilememesi ve sürekli yalpalaması bu durumun kaçınılmaz sonucu
oldu. Kılıçdaroğlu partide otoritesini oturtabilmek için son MYK listesini
ağırlıklı olarak basiretsiz insanlardan oluşturdu. Ülke sorunları ve gündemiyle
alakası olmayan, ihtiyaçlara cevap olacak yetenekten yoksun insanları salt
kendisine sorun çıkarmayacak diye yönetime aldı. Yönetime aldığı bu kişiler
ülke sorunlarına karşı, kişisel kaygıları aşamadılar. Hal böyle olunca MYK
doğru düzgün bir karar çıkaramaz hale geldi. Her kurumu ile çözülmekte olan
devlet ve 15 Temmuz’dan sonra son derece zayıflamış AKP hükümetine rağmen CHP
toplumu tatmin edecek, içte ve dışta umut yaratacak bir muhalefet
geliştiremedi. Ülke sorunlarını ve çözüm önerilerini gündemleştiremedi.
Faşizmin azgınlaşan saldırılarına karşı seyirci durumuna düştü. Çünkü
Kılıçdaroğlu yönetimde sorun çıkaranlardan kurtulayım derken iş yapacak insan
bırakmamıştır.
Tekin Bingöl’ün Kardeşi Melih Gökçek’in En Büyük
Ortaklarından!
Yönetime aldıklarından birçoğu bir şey söylersem-yaparsam
zarar görürüm korkusu-kaygısı yaşamaktadır. Kimileri ise açık ve aleni bir
tarzda çıkar peşindedir. Örneğin Örgütlemeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin
Bingöl’ün kardeşi Melih Gökçek ile en büyük ortak yatırım ve ortak işlerin
altına imza atanların başında geliyor. Bu ülkenin ve AKP’nin rezillik sembolü
haline gelen Melih Gökçek ile iş yapan, ondan ihale alan, onun akıllara
durgunluk veren bin-bir fırıldaklığına suç ortaklığı yapan kişi örgütlenmeden
sorumlu genel başkan yardımcısının kardeşi olursa, CHP’de kim nasıl ve hangi
güçle muhalefetin gelişmesini bekleyebilir?
CHP’nin bilhassa ‘eski kadroları’ AKP’nin ülkeyi sürüklediği
felaketin farkındadır. Ancak bir kısmı ifade edilen nedenlerle, bir kısmı da
“terörle mücadele görüntüsüne karşı durmamak adı altında ses çıkarmamaktadır.
Buna rağmen herkesin ortaklaştığı nokta Kılıçdaroğlu’nun pasif kaldığıdır.
Yenikapı mitingi ve Saray buluşmasındaki manzaradan her CHP’li mutlaka
rahatsızdır. Kılıçdaroğlu ve çevresindekilerin politika üretememesi ve
basiretsizlikleri bu duruma yol açmıştır. Fakat bu tepkilerin örgütlü bir çıkışa
dönüşmesini engelleyen ise delegelerin durumudur.
CHP, Tabanın Vizyon Sahibi Olarak Benimsediği Böke’yi
Gözden Düşürmeye Çalışıyor
CHP delegesinin %60’a yakınının Alevi olduğu bilinmektedir.
Geçmişte inançlarından dolayı Baykal’ın zulmünü gören bu delegeler mevcut
durumun değişmesine pek sıcak bakmıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine
olan yaklaşımı da bu konuda çıkışı engelleyen temel faktördür. Buna rağmen
CHP’deki bazı gruplar Selin Sayek Böke’yi desteklemektedirler. Duruşu, verdiği
mesajlar ve muhalefet tarzı olarak yeni bir vizyonun temsilcisi olarak
görmektedirler. Fakat Selin Sayek Böke’nin ailesinin inançlarına yönelik farklı ve manipüle edici bilgiler maalesef CHP yönetimi tarafından sık sık
kamuoyuna sızdırılmaktadır. Böylece Böke’nin önünde olası herhangi bir gelişmenin açığa çıkması
engellenmektedir.
Beşiktaş Belediye Başkanı Hazinedar Hakkında İhraç Raporu
Yakında!
CHP’deki diğer önemli bir sıkıntıda Beşiktaş Belediyesinde
yaşananlardır. Hakkında yoğun iddialar üzerine CHP, Beşiktaş Belediye Başkanı
Murat Hazinedar için araştırma kararı almak zorunda kaldı. Konuyla ilgili İlhan
Cihaner ve Aykut Erdoğdu’yu görevlendirdi. Yapılan araştırma bir rapor haline
getirildi. Bu rapor henüz açıklanmış değil. Fakat yansıdığı kadarıyla
hazırlanan raporda Hazinedar ağır bir şekilde eleştiriliyor ve partiden ihracı
talep ediliyor. Hazinedar ise kendisini eleştiren ve raporun yazımına katkıda
bulunan belediye meclis üyelerini çete olmakla itham ediyor. Bu konuda Melih Gökçek’ten
geri kalmayan yöntemlere başvurduğu belirtiliyor. Çevresindekilerin göreceği
şekilde “Baykal’ın kasetinden Kılıçdaroğlu’nun haberi vardı başlıklı yazının
yer aldığı bilgisayarını açık tutuyor. Yanına gelip-giden birçok kişinin bunu
görmesini sağlıyor. Böylece bu kişiler üzerinde Kılıçdaroğlu’na mesaj veriyor.
O yüzden Kılıçdaroğlu, Hazinedara dokunamıyor, yâda en azında çevresine böyle
bir algı oluşuyor.
CHP içinde özellikle muhalif tutumlarından kaynaklı ulusalcıların
sayısı son 2 yönetimde epey düşürüldü ve nicel olarak sayıca fazla olmadığı
biliniyor. Fakat örgütlü olmaları, ulusal değerler vb argümanları iyi
kullanmaları onların etkinliğini artırmaktadır. “Cumhuriyet değerleri ve vatanın-
milletin bekası söylemini çok etkili kullanıyorlar. Bu yolla parti içindeki
demokratları baskı altına alıp-susturabiliyorlar. Kılıçdaroğlu’nun yalpalayan
tarzı da onların her türden değişimin önünü kapatan, statüko savunucu
tutumlarına zemin sunmaktadır.
Hali-hazırda CHP, Cemaat yapılanmanın tasfiye sürecinde Erdoğan-AKP’ye
verdiği desteği sürdürmektedir. Çünkü bu yapılanmanın tasfiyesinin ulusalcı
kesimi güçlendireceğine inanmaktadır. Cemaat ve dini kesimlerle uğraşmasının
uzun vadede AKP’yi muhafazakârlar nezdinde tecrit edeceğini, zayıflatacağını
hesaplamaktadır. Cemaatle mücadelede AKP’yi desteklemenin esas nedeni budur.
Ayrıca AKP’ye göz kırparak, saldırıların kendi tabanına yönelmesini, bu keskin
mücadelede tabanın zarar görmesini önlemek de istemektedir.
CHP cenahında en çok merak edilen konu en başında yeşil ışık
yaktıkları Erdoğan’ın ‘Tek adam rejimi’ne karşı duruşlarının ne kadar sağlam
olacağıdır.
Dilgeş Yerlikaya
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
HE
:” ”
:””
” “,” ”