16 Ocak 2015 Cuma Saat 13:22
Katliam başta Kuzey Kürdistan ve Avrupa’da olmak üzere birçok yerde
protesto edildi. Fransa’nın başkentinde böyle bir olayın oluşu gerek Kürt
kamuoyunda gerekse dünya kamuoyunda büyük tepkilerin hedefi oldu. Kısa süren
araştırmalar sonucu Sakine Cansız’ın şoförlüğünü yapan Ömer Güney adlı kişi
tarafından katliamın gerçekleştiği öğrenilip, Ömer Güney yakalanıp Fransız mahkemelerince
verilen karar sonucu tutuklandı. Fransa’da bunlar yaşanırken Türkiye ve Kuzey
Kürdistan’da yapılan araştırmalar sonucu Ömer Güney’in Almanya’da belli bir
süre kaldığı, burada ülkücü derneklere gidip geldiği, Türkçülük ve Osmanlıcık
üzerine propaganda yapıp Almanya’da yaşayan Türkiyeli vatandaşları örgütleme
faaliyetinde bulunduğu bilgiler ortaya çıktı.
Gün geçtikçe, Facebook, Twetter gibi sosyal medya
hesaplarından bu katliamı gerçekleştireceğini gösteren kimi paylaşımlar
yapıldığı, Facebook hesabının “Arkadaşlar bölümünden ulaşılan birkaç kişinin
Ömer Güney’in Türkiye’ye gidip geldiği, birkaç kez Mit vb. çevrelerle ilişki
halinde olduğunu ağzından kaçırdığı bilgisini paylaştılar. Süreç böyle devam
ederken, Türkiye’de AKP Hükümeti ve MİT sürekli olayı kendilerinden
uzaklaştırmak için “İç çatışma , “Ruhsal sorunları olan birinin işlediği
cinayet gibi safsatalarla gündemi değiştirme çabasında bulundu. Fakat
araştırmaların biraz derinleşmesiyle birlikte, Ömer Güney’in defalarca
Türkiye’ye giriş-çıkış yaptığı, Ankara’da MİT’e bağlı kişilerle görüştüğü, bu
kişilerden mali destek alıp suikastı gerçekleştirmek için talimatları
doğrultusunda hareket etmek için tartışma yürüttüğü bilgilerine ulaşıldı. Bu
bilgilerden hareket edilerek görüşülen kişilerle yapılmış konuşmaların kaydı ve
tarihleri tek tek ortaya çıktı.
Bu tür somut bilgilerin ortaya çıkmasına rağmen sürekli AKP
Hükümeti ve MİT yalanlamaya ve üzerinden salmaya devam etti. 17-25 Aralık 2014
“yolsuzluk operasyonları adı altında derinleşmiş AKP-Gülen Cemaati arasındaki
çatışmanın artık pratik sahada karşılıklı ataklara geçilmesiyle başlayan
süreçten hemen sonra, Paris katliamının 1. Yıldönümünde işlenen katliamın
“paralel yapıya bağlı mit mensuplarınca organize edildiği itirafına gitmiştir.
Fakat bu itiraf AKP Hükümetini ve MİT’i aklayacak bir açıklama değildir. Bu
tarz katliamların MİT gibi bir yapının kemikleşmiş taktiklerinden olduğu herkes
tarafından bilinmektedir.
Bunlar olurken Fransa’da sessizliğini sürdürmekte ısrar
edip, olayı aydınlatacağı yerde hiçbir şey yapmayarak, MİT’in bu olayla
ilişkisini öğrendikten sonra sadece Türkiye’ye tavır alıp MİT ile olan
istihbarat paylaşımlarını minimize etme kararıyla sınırlı kalmıştır. Fransa’nın
Türkiye’de PKK ile TC devleti arasında çözüm ve barış üzerine yapılan müzakere
döneminde böyle bir katliama ev sahipliği yapması, bilgisi olsun veya olmasın
böyle bir olayın üzerine gitmemesi katliama Fransa’nın da ortak olduğu algısını
yaratmıştır.
MİT ve AKP Hükümeti bir yandan müzakere yürütmeye çalışırken
diğer yandan da böyle bir katliam işlemiş, bununla yetinmeyerek Rojava’da
gerçekleştiren devrimi yıkmak için yaratılmış DAİŞ, El-Nusra vb. çeteci
grupları destekleyerek kirli sabıkasına bir suç daha eklemiştir. Açık açık
sınırlarını açmış, binlerce kez çeteci gruplara savaşçı ve mühimmat akışını
sağlamıştır. Bununla sınırlı kalmayarak bu çeteci grupları destekleyen örgüt,
siyasi parti, dernek ve vakıflar üzerinden mali destek, örgütleme işini de
yönetmiştir. MİT’in sabıkası bu ve buna benzer birçok olayla dolup taşmıştır.
AKP Hükümeti-MİT’in desteklediği çeteci gruplar başta Kobanê
olmak üzere Rojava Kürdistan’ının birçok yerinde devrimi boğmak için saldırı
üstüne saldırı düzenlemeye başlamıştır. Birçok alanda ağır darbeler alan çeteci
gruplar, bütün ağırlıklarını Kobanê üzerine verip, kantonlar arası iletişimi
keserek kuzeyde TC destekli saldırılarıyla Kürt kazanımlarını bitirme gayreti
içerisine girmiştir. Gerek Pirsûs üzerinden yürüttükleri saldırılarıyla gerekse
Kobanê’nin doğu, batı ve güney cephelerinden yapılan saldırılarıyla Kobanê’yi
insansızlaştırma, TC ve uluslararası karanlık devletler-güçler desteğinde
yaratılan çeteci gruplarla doldurmayı planlamışlardır. Kuzey ve Rojava
Kurdistan’ından yapılan katılımlar, Pirsûs başta olmak üzere Kuzey, Batı ve
Rojava Kürdistan’ının dört bir yanında gerçekleşen serhildanlar, Avrupa’da gerçekleştirilen serhildanlar başta
Avrupa Devletleri olmak üzere birçok ülkenin gerçekleştirilen saldırılara karşı
duyarsız kalmalarını teşhir etmiş, bir an önce yapılan saldırılara
oluşturulacak uluslararası koalisyon ile müdahale edilmesinin yolunu açmıştır.
Fransa kirli kimliğini temizlemek için, ABD ve koalisyonda yer alan diğer
devletler de DAİŞ, El-Nusra gibi çeteci gruplarla ilişkilerini örtbas etmek
için Kobanê ve çevresinde birkaç çeteci gruba hava operasyonları düzenlemiştir.
Bu koalisyona TC devleti DAİŞ ile olan derin işbirliğinden
kaynaklı korkusundan dolayı girmemiş, birçok kez Türk Cumhurbaşkanı, Türk
Başbakanı ve Bakanları tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştır. Avrupa
devletlerinin ve ABD’nin oluşturduğu koalisyonun sürekli “Müslüman
direnişçileri hedef aldığını ifade edip DAİŞ çete grubunun saldırılarını
meşrulaştıran bir tarz ile yaklaşım sergilemiştir. Bu ifadeleriyle koalisyon
bileşenleri tarafından sert eleştirilerle karşı karşıya kalan AKP Hükümeti MİT
üzerinden yaptığı DAİŞ’e yaptığı yardımları hızlandırmış, koalisyon
bileşenlerinin saldırılarını engellemek için kirli oyunlar içerisine girmiştir.
7 Ocak 2015’te Paris’te Charlie Hebdo adlı karikatür dergisine
silahlı kişiler tarafından saldırı düzenlenmiş, 2’si Fransa polisi olmak üzere
12 kişi öldürülmüştür. Derginin Hz.
Muhammed’in karikatürünü yaptığı için hedef alındığı belirtilmiştir. Ortaya
çıkan görüntüler siyah elbise giymiş iki kişi tarafından saldırının yapıldığını
gösteriyordu. Fakat yapılan araştırmalar ve saldırganların kullandığı aracın
şoförlüğünü yapan kişinin teslim olması sonucu verdiği ifadeyle saldırıyı
gerçekleştirenlerin Kuaşi kardeşler olduğu bilgisine ulaşıldı. Yoğun güvenlik önlemleri
alınan Fransa’da, istihbarat ekipleri araştırmaları sıklaştırdıkça yeni
bilgilere ulaştı. 9 Ocak günü saldırıyı gerçekleştirenler Paris’in bir
kasabasında bulunan matbaada sıkıştırıldılar. 90 bin Fransa polisinin
geçekleştirdiği operasyon sonucu saldırıyı gerçekleştirenler öldürüldü.
Kasabada bunlar gerçekleşirken, başka bir yerde Yahudiler için helal gıda satan
bir markete adı sonradan öğrenilen Amedy Kulibali tarafından saldırı
gerçekleşmiş, bir grup ile birlikte market sahibi rehin alınmıştır. Başka bir
yerde de bir petrole saldırı düzenlenmiştir. Fransa’da tam bir kırmızı alarm
durumu ortaya çıkmış, yapılan operasyonlar sonucu saldırganlar öldürülmüştür.
Saldırganların kimlik bilgileri araştırıldığında Kuaşi
kardeşlerin Yemen El-Kaide’sine bağlı
militanlar olduğu, Yemen El-Kaide’si tarafından eyleme gönderildiği bilgisine
ulaşılmıştır. Kuaşi kardeşler de öldürülmeden önce matbaada iken bir haber
kanalıyla bağlantı kurarak Yemen El-Kaide’sine bağlı olduklarını açıklamıştır.
Amedy Kulibali ile ilgili de sosyal medyada DAİŞ propagandistleri tarafından
yapılan paylaşımlardan yola çıkılarak, DAİŞ saflarında çekilmiş fotoğraflara
ulaşılmış, bir süre DAİŞ saflarında Rojava Kürdistan’ında savaş yürüttüğü
ortaya çıkmıştır. Olaylarla ilgisi olduğu düşünülen ve bu ekip ile bağlantısı
olan Kulibali’nin imam nikahlı eşinin de kısa bir süre önce Türkiye’ye gittiği,
İstanbul’da uçaktan inip bir süre kaldıktan sonra Gaziantep’e, oradan da
Şanlıurfa üzerinden Kobanê’ye geçip DAİŞ saflarına geçtiği bilgisi medyada çıkmıştır.
Bilgiyi paylaşan AKP Hükümeti ve MİT Fransa’nın kendileriyle istihbarat
çalışması yapmadığı, bundan dolayı böyle saldırılara maruz kaldığını,
Kulibali’nin imam nikahlı eşinin Kobanê’ye geçişine kadar takip edildiğini ve
istihbarat çalışması olmadığından dolayı Fransa’yı bilgilendirmediklerini
söylemiştir.
10 Ocak’ta Paris’te katliama karşı yapılacak yürüyüş için
birçok ülkenin başkanı, başbakanı ve cumhurbaşkanı destek için Fransa’ya
yürüyüşe katılmak için gitmişlerdir. Bu başbakanlardan biri de AKP Genel
Başkanı ve Türk Başbakanı Ahmet Davutoğlu’dur.
Paris’te yürüyüş öncesi Fransa Cumhurbaşkanı Hollande
tarafından katliamın lanetleneceği yürüyüşe destek amaçlı gelen bütün devlet
liderlerinin eli sıkılmış, geldikleri için tebrik edilmiş, aralarında
başsağlığı vb. dileklerde bulunmak için diyaloglar gelişmiştir. Fakat sıra
Davutoğlu’na geldiğinde Hollande sadece elini sıkıp tavırlı bir şekilde
yanından uzaklaşmıştır. Bu tavrın akabinde Türk yetkilileri tek tek farklı
televizyon kanallarında programlara katılıp Fransa’da gerçekleştirilen
saldırıyı meşru bir çizgiye çekme çabasına girmişlerdir. Aynı tür saldırıların
kendi ülkelerinde de olduğunu ve olmaya devam edebileceği şeklinde mesajlar
vermişlerdir. İki ayağı bir pabuca girmişçesine heyecanlı-dengesiz
açıklamalarda bulunmuşlardır. MİT’in de sürekli konuyla ilgili açıklama yapması
olayla bağlantılı olabileceği ihtimalini doğurmuştur.
Konunun üzerine gidildiğinde, Amedy Kulibali’nin Türkiye’de
bir süre kaldığı, daha sonra Türkiye üzerinden Fransa’ya geçtiği, Fransa’da
MİT’e bağlı kişilerle görüştüğü bilgisine ulaşılmıştır. Fransız istihbaratı
olayı daha da derinlikli araştırmak için bu bilgileri basına yansıtmamıştır.
Fakat Fransız istihbaratında faaliyet yürüten bir kişi tarafından Fransa’da
yayın yapan bir gazeteye bu bilgi sızdırılmıştır. MİT’in planlaması ve
desteklemesiyle Ömer Güney üzerinden gerçekleştiren Sakine Cansız, Fidan Doğan
ve Leyla Şaylemez’in katledilmesi olayının aynısını Charlie Hebdo dergisine
Kuaşi kardeşler üzerinden yaptırması hiç de şaşkınlık yaratacak bir durum
olmamıştır.
Bu haberin duyulmasıyla birlikte AKP Hükümetine yakın
kişiler ve T.C Devleti yetkilileri birçok programa katılarak Paris Katliamı ile
Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırının birbiriyle alakası olmayacağını,
ikisinin de farklı çevrelerce yapılan bir saldırı olduğunu, Türkiye’nin böyle
olayların içine çekilerek adının kirletilmek istendiğini söylemişlerdir.
Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin istihbarat çevreleri de
yaptıkları araştırmalarda, MİT’in bu saldırıyı Türk Başbakanı Davutoğlu’nun
talimatıyla gerçekleştirdiği bilgisine ulaşmıştır. Planın sebebinin ise
1.Fransa’nın Paris Katliamını MİT’in talimatıyla Ömer
Güney’in işlediğini net bir şekilde ortaya çıkaracak bilgileri ve belgeleri
paylaşacağı
2.Rojava, Şengal ve Güney Kürdistan’da saldırılarda bulunan
DAİŞ çetelerine karşı hava saldırısı düzenleyen uluslararası koalisyonda öncü
rol oynadığı
3.Paris Katliamı sonrasında Fransız istihbaratının MİT ile
istihbarat alışverişini minimize etmesi
4. Güney Kürdistan’ın şehirleri olan Şengal, Kerkük ve
Musul’a DAİŞ çetelerinin saldırılarına HPG, YPG, YPJ, YJA-Star ve YBŞ’nin
karşılık verip saldırıları geri püskürttüğü için, Fransa ve Almanya kamuoyunda
PKK’nin terör listesinden çıkarılmasını gündemlerine almaları
olduğu bilgilerine ulaşmışlardır.
Rüstem Amed
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”