İşgal edildiği 2018 yılından bu yana 6 yıl boyunca Efrin’de kaçırma, işkence, hırsızlık ve talan uygulamaları artarak devam ederken halkın çoğunluğunu yerinden eden ve 400 binden fazla çete ailelerini buraya yerleştiren işgalci TC’nin MİT perspektifi çerçevesinde ENKS eliyle ne tür kirli planlar kurduğunu dosyamızda mercek altına alacağız.
Efrin ve kırsalında İşgalci TC’nin güdümündeki çetelerin ve MİT’in işlediği insanlık suçları ve ihlaller ayyuka çıkarken, uluslararası alanda teşhir olması ve bölgedeki nüfuzunu tümden kaybetmesi üzerine MİT, Efrin merkezli yeni bir plan geliştirmeye başladı. Özellikle İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 29 Şubat’ta “Suriye: Türkiye’nin İşgal Ettiği Topraklarda İhlaller ve Cezasızlık” başlıklı raporu yayınlamasından sonra bu kirli plana daha da hız verildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, işgalci TC askerlerini ve ona bağlı çetelerin saldırılarından sorumlu tuttu ve işgalci TC’nin Suriye’nin kuzeyinde işgal ettiği topraklarda kendi askerleri ve desteklediği çeteler tarafından işlenen ağır ihlallerin ve savaş suçlarının sorumluluğunu taşıdığını söyledi.
Ayrıca raporda; “Türk yetkililer sadece ihlallere seyirci kalmakla beraber ihlallerden sorumlular ve işgalci TC’nin ‘güvenli bölge’ olarak adlandırdığı bölgede işlenen savaş suçlarına doğrudan karıştığı belirtildi.
İhlallerin asıl yükünü Kürt halkının çektiğine dikkat çekilen raporda; toplu kaçırmalar, keyfi tutuklama, yasa dışı gözaltı, cinsel şiddet ve işkence olaylarının da belgelendiği belirtildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü ihlallerin gerçekleştirilmesinde ve denetlenmesinde işgalci TC kuvvetlerinin ve MİT’in rol aldığını tespit etti. Aynı zamanda, yaygın yağma ve soygunun yanı sıra mülklere el konulması ve gasp da dahil olmak üzere barınma, arazi ve mülkiyet haklarına yönelik ihlalleri ve ihlalleri sınırlamaya veya mağdurlara tazminat sağlamaya yönelik hesap verebilirlik girişimlerinin başarısızlığını belgeledi.
Bölgedeki kaynaklarımızdan edindiğimiz bilgilere göre raporda bahsi geçen bu suçları örtbas etmek amacıyla işgalci TC devleti MİT koordinasyonu ve ENKS eliyle Efrin’de yeni bir planın startını verdi.
KİRLİ PLAN İKİ BÖLÜMDEN OLUŞUYOR
Efrin’e yönelik gerçekleştirilmesi hedeflenen plan iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde MİT’in Efrin bölgesindeki tüm sözde güvenlik birimlerine bir genelge yayınlatıp Efrin’de yaşayan Kürt ailelere göndereceği belirtildi. Genelgenin tüm bölgeye yayılmasında başta ENKS olmak üzere, sözde yerel konseyler, muhtarlar ve TC’ye bağlı çete grupları aktif rol oynamaktadır.
Edinilen bilgilere göre MİT’in yayınlattığı genelgede, önümüzdeki süreçte Şehba ve Halep kenti başta olmak üzere zorla yerinden edilen kişilerin ve Efrinli ailelerin Efrin’e dönüşü için geçiş kapılarının açılacağı belirtildi. Tam da bu noktada devreye giren ENKS, yerinden edilenleri Efrin’e geri dönmeye ikna etmek için çalışmalara başladı.
Bu bağlamda işgalci TC’nin oluşturduğu sözde yerel meclisler ve ENKS Efrin’deki aileleri dışardaki ailelerle iletişim kurmaya ikna etme yolları geliştirmek için Efrin’deki muhtarlarla toplantı yaptığı öğrenildi. Toplantıda alınan karar ve görüşlerin merkezi İstanbul’da bulunan Suriye koalisyonu başkanı Hadi El Bahra’ya teslim edildiği bilgisine ulaşıldı.
Planın ikinci bölümünde ise yerinden edilenlerin Efrin’e dönmeden önce mallarına el konulması yer alıyor. Bu bağlamda bölge kaynaklarımız, Şeran ilçesi sözde yerel meclisinin ilçedeki vatandaşlara gerçek kimliklerini gösteren belgeleri getirmeleri çağrısında bulunduğunu belirtti. Zeytin tarlaları, ev ve tarım arazilerine ait belgelerin meclise sunulmasının yanı sıra, mülk sahiplerinin mülkiyetinin doğrulanması için köyden iki şahit getirilerek, herkesin bu mülkler için 100 Türk lirası ödemeye mecbur olduğuna dikkat çekildi. Sahip olduğu her hektar tarım arazisini, mülkünün sahibi olduğunu kanıtlayan bir belgenin kendisine verilmesi için yerel meclise ödemek zorundadır.
Sözde yerel meclisle mülkiyet onayını tamamladıktan sonra, mülk sahibinin, çetelerin denetiminde mülkiyeti teyit etmek için bulunduğu köye gitmesi gerektiğini belirtti. Toprak sahibi, mülkiyeti teyit etmesi karşılığında tarım sezonunun yüzde 10’unu çetelere ödemekle yükümlü kılınıyor.
İlçedeki zorla yerinden edilen kişilerin mülklerine ilişkin olarak ise yerel meclise bağlı sözde Ekonomik Komite’nin bu mülklerin kontrolünü ele aldığını ve sahiplerinin yakınlarına yatırım ve tarım yapmaları için ruhsat verilmemektedir. Daha sonra bu mülklerin yüzde 50’si Suriye’nin diğer bölgelerinden gelen, özellikle de TC güdümlü çetelere ve ailelerine dağıtılırken geri kalanı ise sözde ekonomi komitesine dağıtılmaktadır.
Bu plana göre işgalci TC, bir yandan ENKS aracılığıyla zorla yerinden edilenleri Efrin’e dönmeye ikna etmeye çalışacak, diğer yandan da onların topraklarına el koyarak güdümündeki çetelere ve ailelerine dağıtmış olacak.
ENKS’nin bu plandaki rolü ve pozisyonuna ilişkin kaynaklarımız, ENKS’nin Efrin halkının geri dönüşünü desteklediğini, yani planın ilk kısmını desteklediğini ancak bunu gerçekleştiremediğini ifade etti.
Bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde çok sayıda ENKS üyesinin de katılımıyla İşgalci TC’nin Kürtlere düşman olmadığını göstermek için kamuoyu nezdinde TC güdümlü çetelerin imajını parlatmaya çalışması basına yansımıştı.
NEWROZ’U SİMGELEYEN HEYKELİ YIKAN ÇETELER NEWROZU MU KUTLAYACAK?
Edindiğimiz bilgilere göre bu yıl Efrin’de Newroz’u kutlamak için ENKS’nin çete gruplarınin denetiminde hazırlık yaptığı, kutlamaya katılmaları için Efrin’deki diğer heyetlere ve Birleşmiş Milletler kuruluşları üyelerine davet gönderildiği öğrenildi.
Buna karşın Efrin’i işgal ettikleri ilk gün Newroz’u simgeleyen Demirci Kawa heykelini yıkan işgalci TC ordusu ve güdümündeki çetelerin Newroz kutlamalarına izin verip vermeyeceği kesin değil.
Geçtiğimiz yıl Newroz arifesinde (20 Mart 2023) İşgalci TC’ye bağlı çetelerin Cindiresê ilçesinde aynı aileden 4 kişinin öldürüldüğü katliama rağmen Kürtler bu bayramı kaygılanmadan kutlayabilecek mi?
Şu anda Efrin’i işgal eden, ister işgalci TC ve güdümündeki çeteler olsun, ister ENKS ve uzantıları olsun, isimleri ne olursa olsun, Kürt olan her şeye düşmandırlar. Bu zihniyet çerçevesinde her türlü insanlık dışı saldırılar gün aşırı devam ediyor. Bu suçlar en son yayınlanan BM raporlarına da yansıdı.
BM: TÜRKİYE SURİYE’DE SAVAŞ SUÇU İŞLİYOR
Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu işgalci TC’nin Suriye’nin kuzey ve doğu bölgesine yönelik saldırılarını savaş suçu ve uluslararası insani hukukunun ihlali olduğunu açıkladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Soruşturma Komisyonu, 1 Temmuz ile 31 Aralık 2023 tarihleri arasını kapsayan Suriye raporunda işgalci TC’nin saldırılarına geniş yer verildi. TC’nin Ekim ayından itibaren Demokratik Suriye Güçleri’ne (QSD) karşı saldırılarını arttırdığına dikkati çekilen raporda, “Türk hava saldırıları, neredeyse bir milyon kişiyi haftalarca su ve elektriksiz bırakarak uluslararası insani hukuku ihlal etti. Siviller, Türk insansız hava araçları tarafından hedef alınarak öldürüldü. Bu tür saldırılar savaş suçu teşkil edebilir” denildi.
BM’nin hazırladığı raporda işgalci TC’nin güdümündeki çetelerin işlediği savaş suçlarına dikkat çekildi. Raporda, TC işgali altındaki bölgelerde çetelerin; yağma, İşkence, özgürlüklerin kısıtlanması, cinsel taciz, tecavüz, Kürtlerin alıkonması, fidye istenmesi, zorla yerinden etme, sivil halkın ev ve dükkanlarına el konması gibi suçların işlenmeye devam edildiği belirtildi.
Militan RÊHAT