Biliyorum aslında hemen hemen herkesin gündeminde İsrail ve İran savaşı var. İçinde bir çok savaş tarzı ve taktiği mabında farklılıkları barındıran Üçüncü Dünya Savaşı genel olarak bir vekalet savaşı tarzında başladı ve devam etmekte. Bir çok kez vekiller deşifre olmuşsa da başlarda her devlet destek verdiği silahlı gurupları direk savunamıyordu. Yalnız son dönemde bu hassasiyetler ortadan kalktı ve artık vekiller satranç masasının başında görünür oldular.
Vekalet savaşlarına İŞİD ve El Nusra başta olmak üzere bir çok farklı silahlı guruba direk destek vererek katılan ülkelerden biri olan Türkiye kuruluş tarihinden buyana en çok bir mafya ve suç örgütüne dönüşen ülkelerden biri olmayı başarmış durumda.
Yeni nesil dar pantolon dar gömlek babet çoraplı. Kadın, uyuşturucu ve silah ticareti yapan mafya örgütlerinin başını çeken Süleyman Soylu boşuna Bahçeli‘nin elini öpmeye çalışmıyordu. Çünkü MHP bu suç örgütleri ve babet çoraplı mafyaların merkezi konumunda. Bir dönemin içişleri bakanı Mehmet Ağar’dan tutun Alaattin Çakıcı başta olmak üzere, sırasıyla Sedat Peker, Necati Arabacı gibi bir çok karanlık ve kirli mafya liderleri hep MHP‘ye yaslandılar. MHP sayesinde bir çok ülkede örgütlendiler. Tabi ki şuan AKP-MHP ortak hükümeti sayesinde de suç pazarının Nirvana’sını yaşamaktalar. Bu suç örgütlerini bile PKK’ye karşı kullanmaktan geri durmayan TC devleti yine her türlü destek sağladığı Müslüman Kardeşler kökenli silahlı gurupların hepsini hep Kürtleri soykırımdan geçirme amaçlı destekledi ve hala desteklemekte. Nerede en ufak bir PKK ye karşı muhaliflik zemini görse hemen bunu destekleyerek bir PKK karşıtlığına bir Kürt karşıtlığına dönüşmesi için elinden geleni ardına koymamakta.
Peki İran gibi dış ülkelerde silahlı guruplar üzerinden kendini var etmeye çalışan TC devleti bu yöntemle kendini hegemon bir güç haline getirebilecek mi? Adım adım kendisine yaklaşan savaş dalgasını bu aşırıcı mafya guruplarını destekleyerek PKK’yi durdurabilecek mi?
Bahçeli‘nin meclisteki DEM Parti vekilleri ile tokalaşması beyhude bir Kürtleri kendi taraflarına çekme çabası olmakla birlikte TC devletinin Kürt düşmanlığını unutturabilecek bir adım olmaktan çok uzak. TC devletinin mayasında var, her tehlike çanları çaldığında, ‘biz kardeşiz‘ klasik sözleri ile Kürtlere sarılma geleneği.
Hepimizin çok iyi bildiği bir gerçek var oysa. MHP açık bir Kürt düşmanı olmakta yani hiçbir zaman düşmanlıklarını gizleme ihtiyacı dahi duymadılar ve duymamaktalar. Hatırlarsanız, bu MHP‘ye uygulattırılan ilk selamlaşma senaryosu değil. Daha önce de çözüm süreci adı altında PKK’yi tasfiye etmek istediklerinde de Bahçeli HDP vekilleri ile el sıkışmıştı. Şimdi günlerdir Kürdistan ve Kürtler üzerinden yoğun biçimde tartışılan sözde ‘Barış‘ yaklaşımlarının asıl kaynağı şudur aslında. TC devleti hegemon güçlere gözdağı vermeye çalışıyor. Neden mi ? PKK Merkez Komite Üyesi Duran Kalkan‘ın açıklamalarına dönecek olursak. Ne diyordu Sayın Kalkan ‘’ PKK’yi tasfiye planı Türklere verildi ve hegemon güçler sınırsız destekledi’’. Sebebi ise Ortadoğu’nun yeniden dizaynı noktasında İran’a karşı başlatılan hamlede oluşacak boşlukları PKK doldurmasının önüne geçilmesi. Çünkü Kürtlerin var olan konjonktürden faydalanıp kendilerini özgürleştirmelerini istemiyorlar çünkü özgür ve iradeli Kürt işlerine yaramamakta.
Anlayacağınız TC Devleti hegomon güçlere beni yeni enerji hattı dışında tutarsanız bende PKK ile anlaşırım tehditlinde bulunmakta. Ve aynı zamanda Kürtler başka güçler ile onlara karşı anlaşmasın diye güya yeni bir oyalama dönemi başlatmaktalar. Yoksa gerçekten TC devletinin gerçek anlamda Kürtlere ilişkin barışçıl bir yaklaşımı var ise barışın çok açık biçimde sağlanmasının İmralı zindanının kapatılması ve Önder Apo’nun serbest bırakılmasıyla sağlanabileceğini çok iyi bilmekteler. İkincisi madem barış istiyorlar neden hala operasyonlarını sürdürmekteler diye sormak lazım. Yazıyı yazdığım dakikalarda Cerablus ve Gire Sipi ve Serekaniye’de Türklere bağlı her biri mafya formatında olan çete guruplarının bir birleri ile çatıştığı haberleri ajanslarda ve sosyal medya hesaplarında paylaşılıyor. Emin olun ki bu iç çatışmaların sebebi uyuşturucu ve silah trafiğinin paylaşılmaması ve kaçakçılık meseleleri. Çünkü TC devletinin bu silahlı gurupları desteklemesinin, beslemesinin temel sebebi Kürtlere karşı kullanması olmakla birlikte bir diğer sebebi de kadın, uyuşturucu, silah ve kaçakçılık meselesidir.
Serdar ALİ