Ruslar son zamanlarda Rojava üzerindeki siyasi ve özellikle askeri planlarını kapsamlı ve sinsi bir incelikte yürütmektedir. Bu planlamaları satranç tahtası üzerindeki taşların hamleleriyle aynı ahenginde yapmakta, Suriye’nin bir ucunu diğer ucundan bağımsız görmeyerek uzun vadeli hegomonik güç tohumlarını serpmek istemektedir. Bunu tamda, en güçlü rakibinin (ABD) şu aralar kendisine başkan seçmek için yarattığı boşluktan faydalanarak yapmaktadır
Bu planları tabiki de söylemlerinde bağımsız fakat askeri, ekonomik, diplomatik alanlarda yalnızlık psikolojisinin yarattığı çaresizliği yaşayan Türkiye ile yürütmektedir. Bilindiği üzere aşağı yukarı 20 gündür işgalci Türk Devleti, ona bağlı DAİŞ artığı çetelerle Aynisa üzerindeki saldırılarını yoğunlaştırdı. Kent merkezine ve sivillerin bulunduğu yerlere hedef gözetmeksizin yoğun bombardıman yaparak halk ve QSD güçleri üzerinde bir yıldırma, alanları boşaltma planları yürütmektedir. Hatta M-4 uluslararası yolun 200 metre yakınına bile bir gözlem noktası kurma hazırlığını bile yaptı. Peki bu saldırı planlarını, 2019 Serekaniye-GriSpi savaşı sonrası bu alanlarda garantör rolü oynayarak çeşitli görüşmeler yaptığı Ruslardan bağımsız bir şekilde yapmış olabilir mi? Hayır tabikide bu alanlarda yürütülen tüm politikalar yine Rusların garantör planlamaları dahilinde gelişmektedir.
Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda şaşkınlıkla karşılanan İdlib bölgesindeki 3 gözlem noktasını boşaltan Türklerin, eşzamanlı Aynisa saldırılarını başlatmasıyla Rusların, satranç tahtasında Çapraz ilerleyen Fil hamlesini herkes görmüş oldu. Burada ki Fil hamlesi pekala Özerk Yönetime yapılmış bir Şah isteme hamlesiydi. Ruslar, İdlib’te Rejimin işine gelecek şekilde Türk gözlem noktalarını çektirerek, Türklere azılı düşmanları olan Kürtlere saldırı imkanı tanırken, Özerk Yönetimine de Türk saldırganlığını göstererek oyun dışı etmek istemekteydi.
Özellikle son dönemlerde yaşanılan Aynisa saldırıları ve üzerinde yürütülen siyaset İdlib siyasetinden bağımsız görmemek gerekiyor. Bunu yaşanılan askeri hamlelerin zamanlamasını takip edilerek de kolayca çözmek mümkündür. İdlib’te M-5 karayolunun yakınında ki 3 gözlem noktasının boşaltılmasının hemen ardından Aynisa’da kurulan 2 gözlem noktası ve M-4 kara yolunun hemen yakınında bir gözlem noktası daha kurulma hazırlığı yapıldı. Yapılan anlaşmada Ruslar bu yapılanları görmezden gelerek sessiz kalacaktı. Planladığı üzere saldırılar yoğunlaştığında da Özerk Yönetim yaşanan saldırılar karşısında Ruslardan yardım isteyecek, Ruslarda üçüncü bir taraf olarak devreye girip kendince tavizler koparacaktı. Son iki günde yaşanan direnişler bu planları deşifre etti. Rusların uzun vadede düşündüğü ve Türklerle yaptıkları ucu İdlib’e uzanan satranç tahtasını da paramparça etmiş oldu.
Yaşanan direniş karşısında alelacele olaylara müdahil olmak zorunda kalan Ruslar, Türklerin kurduğu gözlem noktalarının karşısına 3 tane gözlem noktası kurma hazırlıklarına başladı. Ruslar tabiki de kazançlı çıkan taraf oldu. İstediğini almış durumda. Sadece QSD savaşçıların direnişi karşısında planları daha da öncesinde olmuş oldu.
Bu 2 günde yaşanan saldırılar o kadar yoğun ve sürekliydi ki QSD savcılarında bu saldırıları püskürtme ve karşılığı da bir o kadar anlamlı ve stratejikti. İşgalci Türkler ve onların ayak takımı çetelerin uzun vadeli Ruslarla yaptıkları hesap ve planlarına bir darbe indirildi. Özerk Yönetimin gördüğü Şah hamlesini, direnen kahraman savaşçılar boşa çıkardı. Çünkü hesaplarında QSD’nin böylesi bir direnişi yoktu. Bütün planlar saldırı ve baskılar sonrası siyasi bir teslimiyet beklentisiydi. Özerk Yönetimin Rojava’da kalıcı, gerçek ve kabul gören bir güç olduğunu hala anlamamışlardı. İşgalci Türk Askerleri ve çeteleri her saldırılarının ardında arazilerde onlarca cenazesini bırakarak kaçmak zorunda kaldı.
Sosyal medya ve Ajanslara da düşen görüntülerde de görüldüğü üzere, Şah isteyen Fil artık satranç masasının dışında kalmıştı. Devrim sürecinin başlangıcından bu zamana kadar yaşadığı her savaşta, savaşçılığının yanında insani değerlerini de savaş meydanında koruyan ve yaşatan bir güçtür artık QSD.
Dürbünlerin ve namluların altında kendisini yok etmek isteyen düşmanının cenazelerini güvenli bir şekilde almalarını izleyen her cesur ve kahraman savaşçının yüreğinde yanan özgür bir Kürdistan hayali vardır.
Ali KASIM
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi