Seçim gününün yaklaşması ile faşist şef Erdoğan’ın seçimi kaybetme korkusu artıyor. Bu seçim tüm cepheler için kritik bir eşiktir. Herkes biliyor ki eğer faşist şef Erdoğan bu seçimi kazanırsa diktatörlüğünü garantileyip artık tüm ona muhalif kesimleri öyle ya da böyle tasfiye edecek. Aslında Cumhur İttifakına baktığımızda eğer faşist şef Erdoğan kazanırsa yaratacağı toplum profili açığa çıkmaktadır. Bu ittifaka baktığımızda bu ittifakta yer alan partilerin AKP ile zihniyet boyutunda çok farklı olmadıkları hepsinin de kendisi dışında ki hiçbir oluşuma yaşam imkanı sunmayan yapılar olduğu görülmektedir. Tüm bu partiler kendilerini yok etme üzerine var etmektedirler. Kimisi kadın haklarının ortadan kaldırılmasına ilişkin beyanlarda bulunmakta. Kimisi inanç olarak aynı görüşte olmayanı yok etme temelinde kendini var ediyor. Kimisi etnik ve kimlik olarak kendisinden olmayanı yok etme temelinde kendisini var etmektedir. AKP tüm bu yapıların zihniyet olarak biçimlenmiş halidir. Faşist şef Erdoğan tüm bu yapıları kendi etrafında toplayarak seçime gidiyor.
Peki Faşist şef Erdoğan bu seçimleri nasıl kazanacak? Ekonomik kriz almış başını gidiyor. Toplum ekonomik krizin tüm ağırlığı altında can çekişmekte. Bu krizi toparlayabileceği hiçbir formülü yok. Toplumsal sorunlar almış başını gidiyor. Toplum adeta tam bir cinnet hali içerisindedir. Ana akım medyayı takip ettiğiniz de mutlaka 3-4 cinayet haberi görürsünüz. Faşizm kutuplaşmanın zirvesindedir. Şimdi böyle bir ortamda Erdoğan seçimleri kazanmak istiyor. Peki Faşist şef Erdoğan bu seçimleri nasıl kazanacak. Ne TOGG’lar ne TCG’ler de Erdoğan’ı kurtaramadı. Halk ekmeğin fiyatına bakar. Numan Kurtulmuş Soğan ve TOGG’u kıyaslıyor. Halk geçim sıkıntısı yaşarken evine bir ekmeği zar zor götürürken TOGG gündeminde olabilir mi? Toplumdan bu kadar uzaklaşmanın hezimetini bu seçimlerde mutlaka yaşayacaklar. Peş peşe müjdeler veriyorlar. En son doğal gaz haberi vardı. Peki artık gerçekten halk bu palavraları yutar mı? Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. Vaziyet biraz budur. Milli ve yerlilik üzerinden milliyetçi duygulara derman olamıyor. Elinde yine Kürtler var. Kürtler her seçimin kozu. Kürtleri yok etme üzerinden faşist milliyetçi tabanı etrafında toplamak istiyor. Peki bu ne kadar sonuç alabilir. Seçimleri kurtarmaya yeter mi? Erdoğan kendisini ancak bir zafer ve kahramanlık hikayesinin kurtarabileceğini düşünüyor. Bunun için her an her şeyi yapabilecek bir ruh hali içerisindedir.
Süleymaniye Havaalanı yakınında SDG genel komutanı Mazlum Kobanê’ye silahlı dronlar ile suikast girişiminin birçok boyutlarını ele alabiliriz. Birincisi Bir Kürt öncüsünü tasfiye edip milliyetçi faşist güruhları etrafında toplamak. İkincisi Mazlum Kobanê’nin yanında ki Amerikalı askerler üzerinden de sözüm ona anti Amerikancı kitleleri yanına toplamak. Üçüncüsü KCK Eş başkanlığı üyesi Besê Hozat arkadaşın da bir röportajında belirttiği gibi faşist işgalci AKP-MHP iktidarı MİT üzerinden Suleymaniye havaalanını denetimine almak istiyor. Mazlum Kobanê saldırıdan sonra yaptığı açıklama ile daha önce de suikast girişimlerinde bulunulduğunu ancak sonuç alamadıklarını belirtmişti. Peki neden Süleymaniye? Neden ABD’li askerlerinin de olduğu bir araç ve neden şimdi? Neden Süleymaniye boyutunu Besê arkadaş 24 Nisan tarihli Medya Haber de yayınlanan röportajında etraflıca yorumladı. Tespitleri tamamen yerindedir. Neden Amerikalı askerlerin de olduğu araç meselesine gelince Michael Robin bir analizinde bu konuya değinmişti. Michael Robin’in tespiti şu yöndeydi; ‘’Erdoğan yönetimi Türkiye’nin ekonomisini çökertti. Yirmi yıllık medya kışkırtması da Türkiye’yi dünyanın en anti-Amerikan ülkesine dönüştürdü. Erdoğan, Türk propagandasının düzenli olarak terörist olarak nitelendirdiği Mazlum Abdi’yi hedef alarak ve Amerikalıları öldürerek, en temel Türk milliyetçi, ırkçı ve Amerikan karşıtı dürtülere hitap edebilir. Ve tam da bu hesap peşindeydi.’’
Yazısının devamı olarak; eğer ABD bu saldırılara sessiz kalırsa Erdoğan’ın haydutça saldırılarını artırmaya teşvik eder. Eğer seçim öncesi bir ceza da verilirse Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürüleceği görüşü. Erdoğan’ın bu saldırı emrini vermesinin sadece bir boyutu değil birçok boyutu vardı. Bu saldırı herhangi bir uyarı mesaj meselesi değildir. Olayı doğru okumak lazım. Direkt Mazlum Ebdi hedef alındı ıskaladıkları için kendi yandaş yazarları olmak üzere birçok gazeteci bu tür analiz ve tespitlerde bulundu. Eğer faşist AKP-MHP iktidarı böyle bir imkanı yakalasa mutlaka sonuca gitmeyi esas alırdı. Ancak istedikleri sonucu elde edemedikleri için çeşitli senaryolar çizildi. Bu saldırının yeri, zamanı ve hedefi özellikle hesaplanmıştı. Onun için saldırının sadece Bir Kürt öncüsüne suikast girişimi olarak okumamak lazım. Hem seçimler için bir zafer hikayesi hem de Süleymaniye’de denetim hem de Ortadoğu statükocularına da bir mesajdı.
Şüphesiz faşist şef Erdoğan seçimlere kısa bir zaman kala yeni saldırılar yeni operasyonları geliştirebilir. Çünkü bir kahramanlığa bir zafere ihtiyacı var ki propaganda aracı olarak kullansın. Toplu konut açılışları, sözüm ona yeni icatlar doğal gaz vs. doğal gaz propagandası belediye başkanlığı seçimlerinde ciddi bir etki yaratmamış ve ciddi bir oranda oy düşüklüğü yaşamıştı. Bu seçimler öncesi içeride ve dışarıda daha da saldırgan bir pozisyon sergileyebilir. Kimse faşist şef Erdoğan’ın seçim süreci boyunca neden sessiz kaldığını sorgulamamalı. O yeni sinsi planlar peşinde. Psikolojisi her an her şeyi yapabilecek durumda. Tam bir cinnet psikolojisinde. Kaybederse sonun başlangıcı olacak. Bunu çok iyi bildiği için elinde ki tüm kozları oynayacaktır. Kandil’e bir operasyon girişiminden tutalım Rojava’ya yeni bir işgal saldırısına kadar. Ya da yine bir Kürt Özgürlük hareketi öncüsünü hedefleyip seçim propagandası aracı olarak kullanabilir. İçeride yine siyasi operasyon dalgaları başlatabilir. Faşist Erdoğan’ın bu kadarı da olamaz yapamaz denilen her şeyi yapacak bir psikolojide olduğunu bilmek lazım ve bu temelde seçimlere odaklandığını da bilmemiz lazım.
Karker ASO