27 Mayıs 2019 Pazartesi Saat 06:45
AKP-MHP faşist iktidarı, eril
zihniyetlerini sürdürmek için bir bütünüyle çöküşe geçtiği halde özel savaş
politikalrıyla TSK içerisindeki asker ölümlerini gizlemeye çalışmaktadır. Asıl
biten kendileri ve faşist zihniyetleriyken binbir kılıfa giydirdikleri manipüle
ve dezenforme haberlerle halkı gaflet çarşafına sarmalamak istemektedirler. Ancak
bilinmesi gereken asıl gerçeklik, gerilla karşısında askeri zafer kazanamayın
TSK’nın başaşağı giderek büyük bir yenilgi yaşamasıdır.
Son birkaç yıldır 2.500 bine aşkın
asker, özel harekatçı ve polis yaşanan çatışmalarda öldürüldü. Bu rakam Türkiye
toplumunun hem içinde bizzat unsuru olduğu hem de karşı karşıya kaldığı büyük
yalan organizasyonunu ve bu organizasyonun faşist karakterini gözler önüne
seriyor.
Bu rakam Türkiye gibi NATO’nun ikinci
büyük ordusuna sahip olduğunu söyleyen bir güç için muhakkak ki bir hezimet!
Ama bu rakam konjönktürel olarak daha ağır sonuçları içeriyor. Bir kere 2018-2019
yılı başta Erdoğan ve onun İçişlerinde sözcülüğüne soyunan Süleyman soylu için
daha derin anlamlar taşıyor. PKK’nin bitmek üzere olduğu, gerillanın kaçacak
delik aradığı, inlerinin her gün tonlarca ağırlıkta ağır bombardımanlarla imha
edildiği, örgüte katılımların durdurulduğu her gün renk renk listelerde
başlarına ödül konmuş örgüt yöneticilerinin imha edildiği ve bunun için tarihte
görülmemiş bir biçimde topyekün olarak tüm devlet imkanlarının kullanıldığı,
milyarlarca dolar ekonomik bütçelerin ayrıldığı bir süreçte iki bin kayıp! Bu
reel durum her şeyden önce savaşın yol açtığı sonuçların hiç de basına
yansıdığı gibi yürümediğini gösteriyor.
HPG Basın İrtibat Merkezi’nin
(HPG-BİM) açıklamalarıyla 2017 savaş bilançosunda, sadece Şemzinan alananında
yapılan eylemlerde 67 JÖH elemanı öldürüldüğü belirtilmişti. Toplamda
Temmuz-Aralık ayı arassında yapılan eylemlerde ise 1.532 bin üst rütbeli asker
öldürüldüğü açıklanmıştı.
Yılın başında iddialı konuşan AKP’nin içişleri bakanı Soylu,
‘Nisan ayına kadar kimse PKK’nin adını ağzına bile alamaycak’ demişti.
AKP’lilerin bu sözlerinin ardından Türk ordusunun işgal operasyonlarında
artışlar gözlendi. Savaş uçakları, tank, top ve binlerce askerin katıldığı
operasyonların bazıları günlerce, bazı operaysonlar da aylarca sürdü. Türk
ordusu kimi zaman da sınır ötesi operasyonlara girişmek istedi. Gerçekleşen her
işgal operasyonuna karşı gerilla da aktif eylemlerle cevap verdi. Türk ordusu
bırakalım gerillayı bitirmeyi, gerilla karşısında ağır darbe almaktan
kurtulamadı.
Tüm yıl boyunca gerçekleşen gerilla eylemlerinin
sonuçlarına baktığımızda AKP’lilerin söylediği sözlerin özel savaş propagandasından
öteye bir şey olmadığı anlaşıldı. Türk ordusu ne kadar teknik silah ve güç
kullansa da PKK gerillasında darbe yemekten kurtulamadılar.
2 bin gibi bir rakamı gizlemeye, hiçbir değeri
yokmuşçasına hasır altı hale getirmeye kudret bir yalan organizasyonu ve onun
ardında zor ve korku aygıtı olarak faşist bir devlet söz konusu. Ama bu
rakamlar PKK ile yürütülen savaşta geçtiğimiz yıllara göre önemli bir düzey
ifade ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Erdoğan’ın bizzat üzerinde durduğu özel
savaş basını ve örgütlenmiş büyük yalan teşkilatı bu sonucu doğurdu. AKP
savaşın sonuçlarının topluma ulaşmasını engelledi. Toplumu bu bakımıyla
aldattı. Tüm bunları yaparken Rojava’da yaşanan gelişmeleri öne çıkararak
içerde yaşadığı ağır darbeleri güncel itibariyle gizlemeyi başardı. Ancak yıl
sonuna gelince HPG’nin açıklamış olduğu bu bilanço gerçekleri tüm çıplaklığıyla
bir kez daha gözler önüne serdi. Bu anlamıyla HPG bilançoları yürütülen
psikolojik savaşı ve maskelenmiş yalanları deşifre etti. Ama daha şimdiden
akılları zorlayan, büyük bir hezimeti başarıya çevirme operasyonuna hayret
kalıyor insan.
Çağın en büyük faşisti ve yalancısı olarak
Erdoğan ve onun rejiminin inşa ettiği bu yalan operasyonu onur ve şerefine
vurulan ağır bir darbeyle alıklaştırdığı milyonları nasıl da içine alıyor,
kendi yalanının yalancı tanığı nasıl yapıyor?
Ölen askerlerin ailesinden başlayıp, ölen
askerin komşularına, yakın çevresine, bu cenazeleri inceleyen savcılığından
tut, bunun cenazesini yıkayan din adamına, gizli cenaze törenleri tertipleyen
belediyelerinden tut, ölüm işlemlerinin muhatabı olan tüm devlet kurumlarına, ordunun
bu ölüm tekmilini taşıyan tüm mekanizmalarından tut, mevzi arkadaşlarına,
milletvekilinden tut bakanına, “bu kayıplar nerede, görüntüleri yansıyan
ölen askerler nerede diye kavgaya tutuşmak yerine vatanseverlik gibi
yansıtılan sahte bir sinmişlikle köşesine çekilen muhalefete, bu bilgilere
gözünü ve aklını kapayan muhabirinden tut haber müdürüne ve basın patronlarına
kadar yüzbinlerin içinde olduğu büyük bir yalan operasyonu.
Aksi takdirde 2018 yılı içinde gerçekleşen
gerilla eylemlerinde ölen 2 bin üzerindeki özel harekatçı, asker ve polis, 2
bin gibi bir kayıp hangi ustalıkla gizlenebilir, hangi kılıfa sığdırılabilir?
Son zamanlarda Güney ve Bakur
Kürdistanında gerçekleşen eylemlerde öldürülenler üst düzey rütbeli askerler
olup, daha öncesinde kendilerine ve ailelerine çeşitli sözleşmeler imzalatılmış
kişilerdir. Burdan da anlaşılacağı üzere TC ordusu yok oluşun eşiğine
gelmiştir. Yakın tarihimizde de aralıksız her gün onlarca kayıp veren TC ordusu
psikolojik savaş yöntemleriyle ayakta kalmaya çalışmaktadır. Fakat bu da gerillanın
geliştirdiği yöntemler ve eylem tarzıyla büyük oranda boşa çıkartılmıştır. Bilinmelidir ki Türk devleti NATO’nun bütün
imkanlarını, teknik donanımını kullansa da, siyasal ve ekonomik olarak bütün
örgütlenmesini savaşa göre yapsa da, gerilla karşısında başarılı olamadı,
olamıyor ve olmayacak.
Militan
RÊHAT
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html