30 Temmuz 2018 Pazartesi Saat 07:29
Dünya da yaşanan savaş, açlık ve
farklı nedenlerden dolayı zorunlu göçler gelişmektedir. Kadın cinayetleri,
tahrik indirimleri, çocuk yaşta evliliği meşrulaştırmaya yönelik resmi
ağızların söylemleri, neredeyse ekonomik olumsuzlukları çalışan kadın sayısına
bağlayıp “kadınları iş dünyasında erkeklerin yerini kapmakla suçlayan anlayış,
kılık-kıyafet üzerinden tacizin-tecavüzün “hak edildiğini artık açık açık
söylemekten çekinmeyen çarpık zihniyet ve daha onlarca olumsuzluk ortaya
çıkmıştır. Ortaya çıkan bu anlayış
doğrultusunda bir de göçmen kadınların yaşamda karşılaştıkları sorunlar daha
vahim bir hal almaktadır. Suriye başta olmak üzere göç akınlarının olduğu
ülkelerde politikaları belirleyenlerin vekalet savaşına dahil olurken göçmen
akını olabileceğini de hesap edip toplumu ve gerekli alt yapıyı hazırlaması
gerekirdi. Ancak vekâlet savaşında koz olarak görülen göçmenlerin sayısı
kontrolden çıkıp da göçmen akınlarına dönüşünce bu akınların yarattığı etkiler
gün geçtikçe daha derinleşmekte ve içinden çıkılamaz bir hal almaktadır. En
önemlisi ise göçmen kadınların yaşadıkları sorunları görmeyen ve kadınları bir
meta olarak gören eril bir sistemle karşı karşıya oluşumuzdur. Göçmenlikte
kadınların diğer mültecilere nazaran daha ağır koşullarla karşı karşıya kalmaları
öncelikle onun cinsiyeti ile ilgilidir. Kadın mülteciler özel bir durum yaşar
ve kadın olmaları sebebiyle pek çok cinsel, sosyal ve psikolojik sorunla
karşılaşır. Bu sorunların başlıcaları cinsel ayrımcılık, cinsel taciz, önyargı
sebepli zulüm, geleneklerin zarar verici uygulamaları, cinsel şiddet ve aile
içi şiddettir. Göçmen kadınlar, kaçıştan önce rejim güçleri tarafından taciz
edilme, cinsel işkenceye uğrama, toplu tecavüz ve hamile bırakılma, silahlı
taraflar tarafından kaçırılma ve rehin tutulma, insan ticaretinin nesnesi olma
sığınma ülkesinde iken rejim güçleri tarafından cinsel saldırıya uğrama, kız
çocuklara cinsel tacizde bulunulması, aile içi şiddete maruz kalma, cinsel
ilişkiye zorlanma, yasal statü beklerken cinsel tacizle karşılaşma sorunlarıyla
karşı karşıya kalmaktadır. Karşılaştığı sorunlarla tek başına mücadele etmesi
gereken kadın, ulusal ve uluslararası örgütlerce de yalnızlaştırılmaktadır.
Bugüne değin göçmen kadın sorunlarına odaklanan, sorunları daha oluşmadan
engellemeyi hedefleyen ciddi bir topluluk veya toplantıdan söz etmek de mümkün
görünmemektedir. Kadınlara yönelik şiddetin had safhada olması ve devletlerin
çoğunun bu konuda duyarsız kalması, gerekli politikayı üretmekten aciz kalması,
savaş ve şiddet olayları dünyadaki kadın mülteci sayısının fazla olmasının
önemli bir nedenidir. Verilene Verilere baktığımızda ise göçmen kadın
sayısının erkeklerden fazla olduğunu görmekteyiz. Uluslararası göçmenlerin 2017
yılı itibariyle yüzde 48,4’ünün kadın olduğu, kadın göçmenlerin Afrika ve Asya
dışında tüm bölgelerde erkeklerden fazla olduğu belirtildi.
Rakamlarla Kadın Mültecilerin Durumu
Mültecilerin genel olarak mülteci
olmaktan kaynaklı yaşadığı sorunların yanı sıra mülteci kadınlar göç ettikleri
ülkelerde daha özel sorunlar da yaşıyor.
Türkiye Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016
yılında yaptığı ‘Mültecilerin Sağlık Durumu’ araştırması verilerine göre
– Suriyeli kadın mültecilerin yüzde 18,4’ü hiç eğitim almamış. Bu oran da
Suriyeli kadın mültecilerin yaklaşık beşte birine karşılık geliyor. Kadınların
yüzde 16,1’i ilkokulu terk etmiş ve kadınların sadece yüzde 33’ü ilkokuldan
mezun olmuş.
– Suriyeli mülteci kadınların yüzde 8,4’ü hiç evlenmemiş, binde 7’si boşanmış
ve yüzde 9’u eşlerini savaşta kaybetmiş.
– Suriyeli mülteci kadınların yüzde 84,4 evde çalışıyor. Yüzde 4,9’u işçi
olarak çalışıyor, yüzde 3,5’i ise işsiz. Çalışmaya katılan 300 kadının yüzde
81,3’ünün ilk evlilik yaşı 25 yaş ve altı. Kadınların yüzde 42,7’si 5 ve üzeri
çocuğa sahip. Kadınların yüzde 11,3’ü ise istemli düşük yapmış.
– Türkiye’de barınan Suriyeli kadınların, 2016 yılı sonuna kadar 184 bin 390
kez doğum yaptığı kaydediliyor.
Göç Yolunda Kadınlar Neler Yaşıyor?
Mülteciler için ülkelerinde zorlu
koşullardan kurtulup yaşama yeniden tutunabilmek çoğu zaman uzun ve zorlu bir
yolculuk gerektiriyor. Bu zorluklar kadın ve kız çocukları için özel durumlar
barındırıyor. Göç etmek zorunda kalan kadınlar geçiş yollarında, gittikleri
ülkelerde ve kaldıkları yerlerde bin bir sorunla karşı karşıya kalmaktadır.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği, göç sürecinde yaşanan bazı sorunları şöyle sıralıyor:
– Mülteci kız çocukları ve kadınlar ülkelerinden kaçışları,
öncesi ve esnasında, sığınma ülkesinde fiziksel ve cinsel saldırı ve istismara,
– Eşlerinin istismarı ve terk etmesine,
– Silahlı çatışmaya ve zorla askere alınmaya,
– Cinsel sömürü ve fuhşa,
– Toplu tecavüz ve hamile bırakılmaya,
– Sınırdan geçişler sırasında çeteler ya da sınır görevlileri tarafından cinsel
saldırıya,
– Geri dönüşlerinden sonra fiziksel ve cinsel saldırı ve istismara,
– İnsan tacirleri, köle ticareti yapanlar tarafından yakalanma
tehlikesine,
– Geri dönüşlerde bir çeşit ceza olarak cinsel tacize,
– Yasal statüyü düzene sokmak için cinsel zorbalığa,
– Kişi olarak tanınmamaya,
– Karar alma süreçlerinin dışında bırakılmaya
– Kaynaklara erişiminin engellenmesi gibi durumlara sıklıkla maruz kalabiliyor.
Bütün bunlara maruz kalan
kadınlar toplumlar ve ülkeler tarafından görülmemekle birlikte kadın
kimliğinden kaynaklı ikinci ve üçüncü kez düşürülmeye çalıştırılmaktadır.
Kapitalist sistemin kadınları düşürme politikaları büyük bir hızla ilerlemekte
ve derinleşmektedir. Ülkelere baktığımızda göçmen kadınların sistemin eliyle
nasıl bir yaşama sürüklendiğine baktığımızda daha anlaşılır olacaktır.
Türkiye’de Göçmen Kadınlar Genelevlere gönderiliyor
Türkiye’de göçmen kadınlar
sistemli bir şekilde düşürülerek yaşadıkları kamplarda taciz, tecavüz, para
karşılığı evlendirme, kadın ticareti, yaşadıkları yerlere yakın olan genelevlere
gönderilmekte. Suriye’de yaşanan savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan göçmen
kadınlar yaşadıkları sorunlar karşısında çaresiz bırakılarak fuhuşa
sürüklenmektedir. AFAD’a bağlı sığınmacı kampında kalan, Suriye’deki savaştan
Türkiye’ye sığınan gerçek ismi Necma olan Türkiye’de ismini değiştirip Yıldız
yapan 28 yaşındaki genç bir kadının anlattığına baktığımızda sistemin eliyle
nasıl düşürüldüğü daha anlaşılır olacaktır. Necma 28 yaşında 8 yaşında bir
erkek çocuk annesi. Necma, çocuğunu iki
yıldır göremediğini, çünkü onun savaşmak için Suriye’de kalan kocasının yanında
olduğunu söylüyor. Suriye’ye bombalar düştüğünden beri Türkiye’de tutunmaya
çalışıyor. Suriye, Şam’daki normal yaşamından Gaziantep’teki pavyona uzanan
hikâyesini sanki kendisi yaşamamış gibi anlatmaya çalışıyor: “Savaş çıkınca
buraya kaçtım. Kampta da kaldım sokakta da kaldım diyor. Necma, Kendisine
Gaziantep’in “görece pahalı bir yeri olan İbrahimli ’mahallesinde ev
tutulduğunu anlatıyor. Daha sonra Gaziantep’te bir pavyonda çalışmaya
başladığını söylüyor. Burada özellikle borçlandırıldığını ve borçlarını ödeyene
kadar çalışmak zorunda olduğunu her defasında dile getiriyor. Necma binlerce
göçmen kadının özellikle bu yola düşürüldüğünü özellikle altını çiziyor.
Türkiye’de İmam nikâhı kılıfıyla kadın satılıyor
AFAD’ın son verilerine göre
Türkiye’deki 22 geçici barınma merkezinde, yaklaşık 220 binin üzerinde
sığınmacı yaşıyor. Bu insanların 107 bini kadınlardan oluşurken, 18 yaş üstü
kadın sığınmacı sayısının 50 bini aştığı kaydediliyor. AFAD bu verileri
kalmakla yetiniyor. Çünkü AFAD kamplarda yaşanan sorunları görmemezlikten
gelmekte ve kadınları farklı farklı sorunlara itmektedir. AFAD’a bağlı Gaziantep’teki Karkamış çadır
kentin de 8 bin sığınmacı yaşamaktadır. Burada İmam nikâhı adı altında kadın
satışı yapılmaktadır. Karkamış kampında “dayı başı olarak da
adlandırılabilecek 31 muhtar bulunuyor. Bu muhtarlar kadınlara iş bulup
gönderiyor. Buradaki Kamp muhtarı şunları anlatıyor, “Kamptan Suriyeli bir
kadın almak isteyenler oluyor. Önce tanışmak lazım… İdareden kâğıt alıp içeriye
girebiliyorlar. Böylece kadına bakıyor, tanışıyorlar. Sonrasında isterlerse
onunla evleniyorlar diyor. İşin özüne bakıldığında ise bu kadınlar nikâh adı
altında satıldığı anlaşılmaktadır. Muhtar, “Evlilik yaşı 15- 50 arasıdır. 5 bin
TL karşılığında kadının kökünü alırsın. Daha da aşağı olur tabii. Pazarlığa
açıktır. Babası para istemez. ‘Kızım kendini kurtardı’ diye düşünür. Bu para,
aracılar arasında pay edilen bahşiş, rüşvettir. Kadına yüzük, bilezik gibi ziynet
eşyaları takılır diyor.
Türkiye’deki Yaşları 15 olan göçmen kadınlar pazarlanıyor
Türkiye’de 15 yaşındaki göçmen
kadınları bile pazarlıyorlar. Bu yapılırken bile kadınların rızası var!
Garibanları torpillerle, jestlerle kandırıyorlar. Para ve malla gözlerini
boyuyorlar. Kamptan götürülen kadınların kimisi üç beş ay sonra geri
bırakılıyor. Kendilerine verilen paralar ve takılar da geri alınıyor. Kimse
buna ses çıkaramıyor. Özellikle kadınların pazarlanması devletin eliyle
sistemli bir şekilde yürütülmektedir. Türkiye’de olduğu gibi Avrupa ülkelerinde
göçmen kamplarında kalan kadınların yaşadıkları sorunlar aynıdır. Avrupa
ülkelerinde göçmen kadınların sorunlarına ilişkin herhangi bir çalışma olmadığı
ortadır.
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,” ”
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
0
21
:” ”
:””
” “,” ”
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html