23 Kasım 2016 Çarşamba Saat 12:28
v:* behavior:url(#default#VML)
o:* behavior:url(#default#VML)
w:* behavior:url(#default#VML)
.shape behavior:url(#default#VML)
Kürtler ve Kürdistan
halkları tarihleri boyunca her zaman komşuları tarafından sömürülüp esir
alınmak istenmiştir. Kürtlerin en temel haklarını yasaklayıp hiçselleştirmek
istemişlerdir. Kürtlere reva görülen tek şey sömürü ve katliam olmuştur.
Kürtlerin parsel parsel toprağını kendi aralarında bölüştüler. Kürtlerin
kültürünü yasaklayıp yağmaladılar. Var olan bir halkı topyekûn yok sayıp
sömürmeye çalıştılar. Tarih boyunca buna dayalı politikalar yürütüldü. Ama
kültür, dil vb değerler sanıldığı gibi yasaklamakla bitirilemez. Halk farkında
olmadan da bu olguları yaşatabilir. Ulusal ve kültürel değerler öyle kolay
kolay bitirilemez. Kürtler tarihte defalarca en kötü uygulamalara maruz
kalmalarına rağmen kültürlerini, dillerini ve ulusal değerlerini canlı tutmayı
başardılar. Bununla birlikte Kürtçe çok
zengin bir dil olduğu için Türkçe, Arapça ve Farsçayı da kendi etkisi altına
almayı başardı. Şimdi Türkçe, Arapça ve Farsça da olan birçok kelimeye
baktığımızda kökeninin Kürtçe olduğunu görmekteyiz. Bunu Kürtler veya Türkler
bilinçli bir şekilde yapmamışlar. Bunun olmasının nedeni Kürtçenin zenginliği
ve kapsayıcılığıdır. Aslında Kürtçenin kullanışlılığı diğer dilleri etkisi
altına almaya yetiyor. Hem fiziki hem de bilinç olarak bitirilmek istenen
Kürtlere katliam ve asimilasyon politikaları yoğun bir şekilde uygulandı.
Kürtler bu uygulama ve politikalardan çok çekmiştir.
Eski asimilasyon-sömürü politikaları günümüz
hükümetlerine ilham veriyor!
Günümüzde bu modası
geçmiş bazı uygulama ve politikalar eskisi gibi uygulanmamaktadır. Sömürgeciler
bu uygulamaları modernleştirip tekrar sunmaktadır. Eskiden kılıç, tank ve
tüfekle yaptığını şimdi bir televizyon ekranından, sosyal medyada daha rahat ve
kayıp vermeden yapılabilmektedir. Kürdistan’ı parçalayıp bölen, böğrüne dikenli
teller çeken, halkını yok sayıp ötekileştiren sistem, Kürtlere en küçük bir
demokratik ve legal alanda siyaset yapabilme imkanı bırakmamıştır. Kuşkusuz her
yeni hükümetin seçim vaadinde olduğu tek propaganda malzemesi eski hükümetlerin
yaptığı yanlışları ve insan hakları ihlallerini tekrarlamayacağızdır. Ama bu da
bir gerçektir ki eski hükümetler yeni hükümetler için daima ilham kaynağı
olmuştur! Halkı sindirme politikalarını eski hükümetler başta acemice dener,
yeni hükümetler ise bunu daha profesyonelce eskiden şevk alırcasına uygularlar.
Direnen halkları yaftalama son bulmuyor! Eskiden
‘asi’ bugün ‘terörist’
Orta Doğu coğrafyasında
var olan kaos ortamında bir taraftan zalim, diktatör, despot kişilikler ön
plana çıkmaktadır, bunlara karşı da direnen, devrimci, demokrat, örgütlü halk
kitleleri vardır. Diktatörler Orta Doğu topraklarını kendilerine çıkar kazanma
mekanı gibi görmektedir. Bunun için çalmakta, kırmakta, yakmaktadır. Bunlara
karşı direnen kitleleri ise daha çok terörist, illegal, hukuk dışı, yasalara
aykırı gibi deyimlerle etiketlendirmektedirler. Böylece kendine karşı
direnenleri pasifize ve etkisizleştirmeye çalışırlar. Direnen halk ise
özgürlüğü için nice şah, sultan, diktatörleri devirmiştir. Orta Doğu’da
diktatörlük Erdoğan ve daha niceleri şahsında somutlaşmıştır. Buna karşı da
direnen, devrimci ve demokratik halk gerçekliğini de Kürt Halk Önderi Abdullah
Öcalan’ın önderlik ettiği Özgürlük Hareketi-PKK yapmaktadır.
Hitler’den Erdoğan’a miras: ‘Tek-Tek-Tek
zihniyeti
Diktatörlük makamının
günümüzdeki savunucu olan Erdoğan tarihteki bütün diktatörlerden ilham alarak, örnek
alıp geliştirerek uygulamaktadır. Erdoğan’a bakıldığında insan Hitler’i,
Mussolini, Lucius Cornelius Sulla’yı, Franco’yu ve daha nice diktatörü
görmektedir. Zaten Erdoğan’ın “Tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek
vatan sözü Hitler’in “Ein Volk, ein Reich, ein Führer yani “Tek halk, tek
imparatorluk, tek führer deyiminin günümüze uyarlamasıdır. Ayrıca Hitler’de
tıpkı Erdoğan gibi seçim zamanında halka kömür ve makarna dağıtmış. Erdoğan
tarihteki tüm diktatörlerin günümüz dünyasındaki savunucusudur. Bununla
birlikte Kürt Özgürlük Hareketi PKK’ye bakıldığında da insan ilk devrimci
akımları görmektedir Spartaküs’ü, Zerdüşt’ü, Che’yi, Hallacı Mansur’u, Mani’yi,
Rozaları, Clara Zetkinleri, Ho’yu görmekteyiz. Her birinden bir şeyler almış,
kendinde somutlaştırmış ve şuan bunu pratikte uygulamaktadır. Spartaküs’ün
ezilen yoksul halkı korumak için Vezüv dağına sığınması günümüzde PKK’nin
dağlarda bir yaşam kurmasıyla aynı şeydir. Zerdüşt, Mani, Hallacı Mansur gibi filozofların
ahlak ve erdem üzerine olan felsefelerinin günümüzde Kürt Özgürlük Hareketi içinde
kendini en bariz bir şekilde yaşatmaktadır. Clara Zetkinlerin, Rozaların kadın
özgürlüğü için yürüttükleri mücadele şimdi kadın ordulaşması, partileşmesi ve ortak
kadın örgütü çatı-kadın yaşamının her alanının sistematik örgütlendirilmesi
yapılanmasıyla kendini somutlaştırmıştır. Che, Ho’nun direniş-mücadele taktik
ve yöntemleri günümüzde PKK içinde yaşatılmaktadır. Yani diyebiliriz ki Erdoğan
tarihteki diktatörlük makamının temsilcisidir ve tarihteki tüm geçmiş
diktatörlerin mirası (Korku imparatorluğu yaratma çabası, Hitler örneğindeki
gibi kadınların kaç çocuk yapacaklarına ve hatta doğum şekillerine varana kadar
kendisinin fetva vermesi gibi örnekler çoğaltılabilir) üzerinden kendisini
yaşamaktadır. PKK’de tarihteki devrimci, demokrat, kadın özgürlüğü ve ahlak
öncülerinin temsilcisidir.
Tarihten bu yana karşıt
güçler bir savaşım içerisinde olmuşlardır. Egemen ve diktatör güçler çıkarları
için her şeyi yok etmek ister. Buna karşı da devrimci güçler bir var olma ve
onurunu koruma mücadelesini yürütür. Diktatörlüğün savunucu olan Erdoğan ile
ahlaki değerlerin savunucusu olan PKK bu temelde bir savaş içerisinde. Güncelde ise bu savaşım başka boyutlarda
yaşanmaktadır. Diktatör Erdoğan, devletin bütün olanaklarını ve geçmişte
yaşanan deneyimleri kullanarak Kürt özgürlük Hareketine saldırmaktadır. Kürt
Özgürlük Hareketi de devrimci halk savaşını yeni boyutlara taşımış ve topyekûn
inkar ve imha konseptine karşı topyekûn direnişle cevap vermiştir. Sur, Cizre,
Nusaybin, Şırnak, Yüksekova’da ve daha nice yerlerde destanlar yazılmış ve
devlet mekanizması felç edilmiştir.
Devrimci Halk Savaşında
bozguna uğrayan devlet katliamlar yaptı ve kentleri yakıp yıktı. Hiçte adilce
savaşmayan devlet güçleri savaşta insanlık suçlarına başvurdu. Binlerce yıllık
tarihe sahip olan kentleri yakıp yıkıp TOKİ’ye havale etti. AKP ve Erdoğan
Kürtleri tüm legal siyaset alanından uzaklaştırıp, hapishaneleri devrimci
yurtsever Kürtlerle doldurmuştur. Türkiye zindanları gerçeği geçmişte kara bir
lekeye sahiptir. Zindanları Nazilerin “Auschwitz Yahudi toplanma kamplarını
aratmayan Türk devleti yeni zindanlar inşa etmekte, zindanın var olan sayısı doluluk
oranının kat be kat üzerinde. Zindanda işkence ve hak ihlalleri sıradan bir
olay haline gelmiş. Günümüz Türkiye’sinde hem içerisi zindan, hem de dışarısı
zindana dönüştürülmüştür. Dışarı ve içerisi arasında fazla bir fark
kalmamıştır. Dışarıda OHAL ve yasaklamalar hayatı yaşanılmaz duruma getirirken
artık bu ülkede özgür yaşamın ve demokratik legal alanın kapıları sonuna kadar
kapatılmıştır.
Bunu kader saymak, buna
boyun eğmek, buyruklarına eyvallah etmekle var olan durumu değiştiremeyiz. Buna
karşı güçlü direniş devrimci halk savaşını yükseltmek insan olmanın en haklı
görev ve sorumluluğudur. Bu Kürtlerin bazı haklar elde etmesinden ziyade
insanlık onurunu koruma savaşımıdır. Nasıl ki Hitler’in hedefi sadece Yahudi
halkı değilse Erdoğan’ın tek hedefi sadece Kürt halkı ve mücadelesi değildir.
Diktatörler varlığından nefret duydukları tüm kesimleri hedeflerler.
Saltanatlar ve
diktatörler nasıl gittiyse bu diktatörlükte baki değil ve kendinden önceki
diktatörler gibi tarihin çöp tenekesine gidecektir. Baki kalan halkın
iradesidir. Onun içinde Kürtler ve devrimci-demokrat kesimler direnmeli ve
direnişle yaşamalılar. Direnmek yaşamaktır. Bu topraklarda direnmek yaşamak,
yaşamakta direnmek olmalıdır.
Gabar Roj
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org –
www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html
0
21
HE
:” ”
:””
” “,” ”
Eski asimilasyon-sömürü politikaları günümüz
hükümetlerine ilham veriyor!Direnen halkları yaftalama son bulmuyor! Eskiden
‘asi’ bugün ‘terörist’Hitler’den Erdoğan’a miras: ‘Tek-Tek-Tek
zihniyetiGabar RojKürdistan Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com – www.lekolin.org –
www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html