23 Şubat 2010 Salı Saat 11:55
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Kürtler, Irak genel seçimlerini büyük oyunların ve hilelerin
gölgesinde karşılıyor. Seçimlerden önce seçim yasasının Kürtler aleyhinde
değiştirilmesi ile başlayan hile süreci, bu dönemde komşu ülkelerin devreye
girmesi ile had safhaya ulaştı.
Yeni seçim yasasından önce 275 olan parlamenter sayısı
yapılan düzenleme ile 50 sandalye artırılarak 325’e çıkarıldı. Ama bu artıştan
Kürtler yararlandırılmadı, parlamenter sayısının artışı Arap illeriyle sınırlı
bırakıldı.
Artı daha önceki seçim yasasında seçimlere katılan listeler,
Irak genelinde aldıkları oy oranına göre sandalye kazanırlardı. Seçim yasası
üzerinde yapılan son değişiklik ile bunun da önüne geçildi. Artık listeler Irak
genelinde aldıkları oylara göre değil, şehir bazında aldıkları oylara göre parlamenter
çıkaracaklardır. Bu yeni düzenleme ile Hewler, Süleymaniye ve Duhok dışında
kalan illerde Kürtlerin nüfus olarak dağınık bulunması, iradelerini Bağdat
parlamentosuna yansıtması önünde büyük bir engeldir.
Yapılan seçim hileleri yetmezmiş gibi, şimdi de Türk
devletinin Türkmen Cephesi ve Yekgirtiye İslami ile İran’ın ise Şii listeler ve
Kürt Komelen İslami listesi vasıtasıyla seçimler üzerinde söz sahibi olmak
istemesi, tehlikenin büyüklüğünü göstermeye yetiyor. Seçimlerin yapılmasına iki
hafta gibi kısa bir süre kalırken, Türkiye ve İran’ın bu tür taktiklerle
seçimlere direkt ama gizli müdahil olmasına karşı herhangi bir duruşun
gösterilmemesi düşündürücüdür.
Buna bir de yıllarca Kürtleri kimyasal silahlarla
katliamlardan geçiren, her türlü baskıyı uygulayan Baas Partisi’nin yasaklı
üyelerine parlamenter seçilme yolunun açılması da eklenince, tehlikenin boyutu
daha da büyüyor.
Kürt yerel hükümeti bu oyunları görmüyor mu? Bu tür oyunları
boşa çıkarmak için herhangi bir girişimi yok mu? türünden sorular akla
gelebilir.
Aslında Federal Kürdistan’daki bütün güçler oynanan
oyunların farkındadır. Ama ne yazık ki, şimdiye kadar oynanan oyunları boşa
çıkarmaya dönük dirayetli bir duruş gösterebilmiş değildirler.
Seçim yasasına karşı ilk başlarda kısmi düzeyde muhalefet
yapmış olsalar da, sonrasında ABD’nin devreye girerek seçim ardından
hazırlanacak yeni Irak anayasasında Kürtlerin çıkarının korunacağı yönünde
sözlü vaatler vermesinden sonra, muhalefet yapmaktan vazgeçmeleri, Kürtleri
daraltmak isteyen çevrelerin cesaretini iyice artırdı.
Baas partisinin 517 eski üst düzey yöneticisine seçimlere
katılıp parlamenter olma yolunu açan girişimlere karşı cılız da olsa karşı
durmaları sonucu değiştirmedi. Irak soruşturma komisyonu zaten 517 Baasçıdan
160’ının başvurusunu kabul etmemişti. Geriye kalan 357’nin seçimlere katılması
önünde bir engel olmadığını kararlaştırsa da, ardından Şiilerden de yükselen
tepkiler nedeniyle daha orta bir yol bulundu ve 357 Baasçının belirleyeceği
kişilerin parlamentoya girmesi üzerinde anlaşmaya varıldı.
Ortaya çıkan bu
sonuçtan Kürt yerel hükümetinin herhangi bir başarısından söz edilemez.
Ulaşılan formül Sünni Araplarla, Şii Arapların anlaşmasından öte bir şey
değildir. Yerel Kürt hükümeti ise bu durumu kendi kazanımı olarak gösterme
dışında bir rol oynamadı. Burada yine ince bir hile var. Baas Partisi eski üst
düzey yöneticilerine parlamentoya girme yolu kapanmış olsa da, adayları
belirleme inisiyatifi kazanmış olmaları, yeterince ciddi bir tehlike değil
midir? Bu formülle Baas partisi zihniyet olarak parlamentoda temsiliyete
kavuşma önünde hiçbir engel kalmadı.
Federal Kürdistanlı siyasal güçler oynanan bu oyunları boşa
çıkarma temelinde siyaset yapacaklarına, maalesef birbirleriyle uğraşmaya devam
ediyorlar. 4 ayrı liste halinde seçimlere katılan Federal Kürdistanlı güçler,
‘ayrı oluşum, tek amaç’ şiarıyla seçimlere girmeleri gerekirken, içte
yaşadıkları çıkar çelişkileri onları iyice güçten düşürüyor. Her ne kadar KDP
ve YNK 11 değişik parti ile seçimlere Kürdistan listesi adıyla girmesi ulusal
bütünlük havası verse de, içteki durum o kadar berrak değil. KDP ve YNK’nin
büyük abi rolü edasıyla kendi listelerinde yer verdiği diğer 11 parti ile
yaptığı koalisyonun mantığı taviz ve çıkara dayanıyor. Bu da tutarlı bir siyasi
çizginin yaşamsallaşması önünde en büyük engeldir.
Goran listesinin görece liberal siyaset izlemesi, Komele
İslam listesinin biraz İran’ı andıran çizgisi ve Yekgirtiye İslami listesinin
AKP’nin Federal Kürdistan versiyonu olmasını da buna eklemek gerekir.
Mevcut durumda izlenen parçalı siyasetin yol açtığı karmaşa
içinde en tutarlı çizgiyi PÇDK izliyor. Siyasetini Kürtlerin Bağdat’ta irade
olması üzerinde inşa eden PÇDK, bu nedenle seçimlere katılmama kararı alıp,
tabanını demokrasiye duyarlı adaylara yönlendireceğini açıklaması ve hiçbir
çıkar ilişkisine girmemesi takdire değer bir girişimdir. PÇDK’nin bu yapıcı
politikası tıkanmış olan Federal Kürdistan siyasetine bir nebze de olsa soluk
aldırabilir.
Şahan Dicle
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org
– www.lekolin.net – www.lekolin.info