Dört parça Kürdistan’da, egemen devletlerle içine girdikleri kirli ilişkilerle, konumları gereği siyasette işbirlikçi bir tabaka oluşmuştur. Ait oldukları Ulusa ihanet ederek kendi bireysel, ailesel çıkarlarını önceleyen bu kesimler yeri geldiğinde tarihin en kritik süreçlerinde ihanette sınır tanımayacak kadar pervasızlaşıyor. Sınıf karakterleri gereği düşmanla iş birliği yapanlar, kendi ulusal çıkarlarına ihanet etmeyi adeta bir görev olarak beller.
Kürt işbirlikçiliğin uzun bir tarihi ve toplumsal geçmişi vardır. Toplumsal mücadele tarihinin bütün süreçlerinde ortaya çıkmıştır. Med-Pers iktidar mücadelesi sürecinde Kürt aristokrat kesimin öncülerinden Harpagos’un Med Kralı Astyages’a (MÖ 585-550 krallık dönemi) büyük ihanetinden tutalım yakın tarihimizde yaşanan Kürt isyanlarına kadar Kürdün kaderinde ihanet hep var olmuştur.
128 yıl sürmüş Med hakimiyeti Harpagos’un ihaneti sonucu nasıl Perslere geçtiyse günümüzün Harpagosları da aynı yolun yolcusudurlar. Tarihten ders çıkarmayanların yol açtığı felaketler düşmandan daha fazla tahripkâr olmaktadır ve bedelini bütün halk ödemektedir. Günümüzde bu işbirlikçi-ihanetçi çizginin temsilciliğini ne yazık ki Güneyde iktidarı elinde bulunduran Barzaniler yapmaktadır.
Barzanilerle özdeşleşen KDP, örgütsel yapı olarak temsil ettiği ilkel milliyetçi işbirlikçi siyasal çizgisinin Kürdistan’da üstlendiği misyon ulusal ihanettir. Dört parça Kürdistan’daki uzantıları da ihanet çizgisinin yürütücüleri olmuştur. Kuzey’deki Kürt mücadelesinin öncülerinden Sait Kırmızıtoprak ve Sait Elçi’nin katledilmesinden PKK düşmanlığına kadar düşmanın başarısında pay sahibidirler. Doğu Kürdistan’daki mücadelenin tasfiyesi ve Rojava’da ENKS ve Roj Peşmerge yapılanmaları da ha keza KDP ihanet çizgisin temsilcileri haline geldiler. Hele hele Şengal fermanına yol açmaları, savunmasız Êzidi halkını DAİŞ çetelerinin insafına terk etmeleri KDP tarihinin en büyük ihanetidir. Êzidi halkına uygulanan jenosidin mimarı KDP’dir uygulayıcısı da DAİŞ olmuştur. İhanetten ve işbirlikçilikten nemalanan ve medet uman bu güruh tarihin bu en kritik sürecinde yeniden sahnededir.
Kürt halkı belli kazanımlar elde etmişken ve bu kazanımları düşmana karşı korumak için ölüm kalım mücadelesi verirken, işbirlikçi Kürt ihanetçilerinin düşman saflarında yer almaları asla af edilemez. KDP’nin yaptığı da tam olarak budur. Türk devletiyle bir olup dağdaki gerillanın üzerine yürümekte, imha etme saldırılarına destek vermekte ve hatta bizzat saldırılara katılmaktadır. Barzani hanedanlığı Kürt halkına karşı açıkça suç işlemektedir.
Türk devleti bu yaz aylarında yapmayı düşündüğü kapsamlı askeri operasyonunu medya savunma alanlarında başlatmıştır. Çok sayıda askeri gücü, araç-gereç mühimmatıyla birlikte Güney Kürdistan’a sevk etmiş durumdadır. Türk askerleri Kürt yerleşim bölgelerinde devriye gezmekte ve kontrol noktaları oluşturmaktadır. Bütün bunları KDP ile ortak, hatta KDP’nin öncülüğünde yapmaktadır. KDP, ihanette sınır tanımaz, dizginlenemez bir rol üstlenmiştir.
Zayıf durumda olan Irak federe yönetimi üzerinde baskı kuran Türkiye-KDP ortaklığı Irak yönetimini de bu işe katarak PKK’ye karşı cepheyi daha da genişletmiştir. PKK’yi tasfiye etmeyle meydanın kendilerine kalacağını sanacak kadar sığ ve siyasi geriliğe sahiptirler.
KDP ve özellikle de Barzani ailesi, Türk devletinin işgal ettiği alanlardan kolay kolay çıkmayacağını bilmelerine rağmen Güney Kürdistan’ın işgal edilmesinde Türk devletine her türlü yardımı yapmaları akıl karı değildir. Aslında bunun mantıki bir izahı da yoktur. Çünkü ihanetçi güruh kendi geleceğini düşmanın varlığına bağlamıştır. KDP, güneyin egemen gücü olarak despotik bir yönetim sistemi kurarak ayakta kalmaya çalışıyor.
Güney Kürdistan halkı yaşadığı bunca kitlesel kıyıma rağmen elde ettiği statünün KDP eliyle yok edilmesine seyirci kalması da ayrı bir tartışma konusudur. Bilinmelidir ki Güney’deki mevcut özerklik durumunu asla hazmedemeyen Türk devleti, gerçekleştirdiği işgal operasyonlarıyla fiilen bu statüye son vermek istiyor. Bunu açıktan da dillendiriyorlar zaten. ‘Güney’deki duruma benzer bir oluşuma Rojava’da asla izin vermeyiz. Güneyde ki durum bir hataydı’ diyen Erdoğan bu hatayı düzeltmek için işbirlikçi Barzani Ailesini kullanıyor. Çıkarları gereği Barzani Ailesi de kendisini kullandırtıyor.
Barzanilerin soy kütüğü, ihanet şeceresi bir makaleye sığmayacak kadar geçmiş mazisi vardır. Ulusal birliğin önündeki en ciddi engeldir. Sadece PKK’ye karşı da değil güneydeki halkın çıkarlarına da karşıdır. Güney halkını korkutarak iktidarını pekiştirmektedir. Güneyi düşman işgaline açmak, dağı taşı bombalatmak, güvenlik gerekçesiyle köyleri boşaltmak, halk içinde ajan faaliyet geliştirerek Türk devletine istihbarat toplamak, Güneyde, Medya savunma alanlarında, Maxmur’da Şengal’de yapılan saldırılara zemin sunmak da dahil birçok konuda sergiledikleri ihanetin marifetlerini saymakla bitmez.
Gün gelecek ve devran dönecektir. Güney halkı üzerindeki korku bulutları dağılacak ve kendilerine yapılan ihanetin bedelini KDP’den soracaklardır. Çok çalkalanan ayrandan artık yağ çıkmayacağına göre KDP ve Barzani ailesinden de Kürtlüğe ve ulusal çıkarlara dair bir beklentiden bir şey çıkmayacaktır. Kürt halkı bu ihanetçi güruha karşı tutum alması bir yurtseverlik görevidir.
Rauf KARAKOÇAN