29 Haziran 2019 Cumartesi Saat 08:02
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
Neçirvan Barzani’nin, Güney Kürdistan Bölgesel Yönetim
Başkanı seçildiği gün olan 26 Mayıs’ı 27 Mayıs’a bağlayan gece Soykırımcı TC
devletinin işgal güçleri Xakurke alnında yeni bir işgal saldırısı daha
başlatmıştı. Tabii bu bir tesadüf değildi. Tamamen AKP-MHP faşizminin desteği
ile KDP üzerinde tekel kurmuş olan Neçirvan Barzani, Sefin Dizai vb. lerinin
daha önce yapmış oldukları anlaşmanın bir sonucu idi. Bahsi geçen bu işgal
harekatının 26 Mayıs gecesi gerçekleşmesi ise bir zamanlamadan başka bir şey
değildi.
TC devletinin 1992’de Güney Kürdistan’a yönelik olarak
başlattığı saldırı da böyle bir özellik taşımıştı. O zamanda Güney Kürdistan-i
işbirlikçilerle anlaşan TC devleti, onları da yanına alarak, PKK’ye yönelik bir
saldırı başlatmıştı.
Elbette, TC ve Güney Kürdistan-i işbirlikçi güçler, aralarında
bir şeylerin karşılığı olarak anlaşmışlardı. Bu karşılık da, o zaman Güney
Kürdistan’da açılan “Kürdistan Parlamentosunun TC tarafından kabul edileceği
yönünde verilen taahhüttü. Ancak TC’nin vermiş olduğu bu taahhütün de bir
karşılığı vardı. O da, gecikmeden birkaç yıl sonra pratikte kendini göstermişti.
TC devleti Güney Kürdistan-i işbirlikçilerle anlaşmıştı.
Fakat onlardan önce Irak-Saddam rejimi ile Güney Kürdistan toprakları üzerinde
işgal karakolları-garnizonları kurma temelinde bir anlaşma imzalamıştı. Güney
Kürdistan-i güçlerin yapması gereken de kendilerine verilen taahhütün karşılığı
olarak bunun gereklerini yerine getirmek, yani onaylamak olacaktı. Öyle de yaptılar.
Bu şekilde 1994’lerden itibaren Güney Kürdistan’da TC devleti işgalci bir güç
olarak kendini konumlandırmaya başladı. Begova’da, Batufa’da, Bamerni’de,
Şeladizi’de askeri işgal üsleri kurdu. Daha sonra da bunlara yeni işgal
karakollarını ekledi.
2017 yılının sonlarına doğru da TC, Güney Kürdistan’daki
işgal karakollarını hem derinliğine hem de uzunluğuna daha geniş bir alana
yaydı. Zap’ın Çukurca’ya uzanan hatlarından, Avaşin’e, Barzan’dan, Xakurke’ye kadar geniş bir alanda
başlattığı işgal harekatı da böyle bir gerçekliği ifade etti.
TC devletinin Güney Kürdistan’da yaygın bir hale getirdiği
işgal saldırılarının, Rojava Kürdistan’ını işgal saldırısı ile de doğrudan bir
bağı vardı. Aslında Güney ve Rojava Kürdistan’larına yönelik yapılan ve
uygulamaya konan bu işgal saldırıları birbirlerinin devamı ve bir parçasıydılar.
O nedenledir ki, TC devleti önce 2017 yılının sonlarına doğru Güney Kürdistan
ile Kuzey Kürdistan arasında olan sınırların Güney alanında kalan hat üzerinde
tamamen kendi kontrolü altında bir bölge oluşturma hedefine ulaşmak,(daha
doğrusu önceden tuttuğu alanlar arasında kalan boşluğu doldurmak) için harekete
geçti. Ardından da 2018 yılının başlarında Rojava Kürdistan’ında Efrin’den
başlayarak bir işgal saldırısı başlattı.
Dikkat edilirse TC devleti Efrin’e saldırı başlatırken,
Xakurke’ye yönelik saldırılarını durdurmadı. Aksine bu saldırıları birlikte
yürüttü. Xakurke-Lelikan işgalini tam da böyle bir süreç içerisinde eş zamanlı
olarak gerçekleştirdi. TC devleti, Efrin ve Lelikan işgalinden sonra da, Güney
ve Rojava Kürdistanlarına yönelik uygulamaya koyduğu bu ortak planında ısrar
etti. Onun içindir ki, sürekli olarak “Fırat’ın doğusu adı altında Rojava’nın
tamamını, Haftanin- Zap-Avaşin-Xakurke saldırılarılarıyla Güney Kürdistan’a
yönelik işgal saldırılarını canlı tuttu. 26 Mayıs gecesi yeni bir aşama kat
ettirmek için tırmandırdığı Xakurke saldırısı ile de uygulamaya koyduğu bu
plana yeni bir aşama kaydettirmek istemektedir.
Rojava ve Güney Kürdistan’da tam da bunlar yaşanırken 26
Mayıs günü Güney Kürdistan Bölgesel Başkanı olan Neçirvan Barzani ilk
ziyaretini önce 22 Haziran’da Bağdat’a, ardından da Ankara’ya gerçekleştirdi.
Elbette bu ziyaretlerde önceden planlanmıştı. Bir tesadüf olmasa gerekir ki, tam
da böylesi bir süreçte Neçirvan Barzani Bağdat’a gidip orada Berhem Salih’le ve
diğer Iraklı devlet yetkilileri ile görüşürken, aralarında Ticaret Bakanının da
olduğu TC devlet yetkilileri de Bağdat’taydılar.
Yine bir tesadüf olmasa gerek, İstanbul’da 23 Haziran günü
Belediye Başkanlığı Seçiminin gerçekleştiği gün Neçirvan Barzani bu seferde,
R.T. Erdoğan’ın sözleriyle “özel bir konuk olarak Ankara’da TC devlet
görevlileriyle görüşmek üzere hazır bulunmaktaydı. Böylece Neçirvan Barzani, Güney Kürdistan Bölgesel Yönetiminin yeni
başkanı olarak ilk icraatını bu şekilde, önce Bağdat ve ardından da Ankara’ya
yaptığı “ziyaret ile gerçekleştirmiş
oldu.
İngiltere kraliçesinin, tacı giydikten sonra ilk ziyaretini
sömürgelerine yapmasının bir gelenek olduğu bilinmektedir. Bu “ziyaretlerle
kraliçe, oraların da kraliçesi olduğunu göstermektedir. Her halde Neçirvan
Barzani’inn kendini İngiltere kraliçesi yerine koyacak bir hali yoktur. Olsa
olsa, o koltuğa oturmasını sağladıkları için, onlara olan diyet borcunu ödemek
istemiş olabilir.
Neçirvan Barzani’nin Bağdat ve Ankara ziyaretlerinin böyle
de bir amacı olabilir. Fakat sorun bu değildir. Bunlardan daha önemli olarak
bu görüşmeler esnasında yapılan kirli pazarlıklar sonucunda yaşananlar ve
aralarında yapmış oldukları anlaşmalardır. Bunun bir sonucu olarak da Güney
Kürdistan topraklarının işbirlikçiler tarafından, işgalci TC devletine teslim
edilmesidir.
1982 yılında Ankara-Bağdat görüşmeleri ile varılan mutabakat
sonucunda TC devletinin Güney Kürdistan topraklarına yerleşmesinin yolları
açılmıştı. Ardından TC devleti bir yandan bu anlaşmaya dayanarak, diğer yandan
da işbirlikçi güçlerin onayını ve desteğini alarak adım adım Güney Kürdistan’a
yerleşmişti.
Şimdide öyle anlaşılıyor ki, Neçirvan Barzani’nin önce
Bağdat, ardından da Ankara’ya yaptığı “ziyaretlerle vardıkları mutabakatta,
TC’nin Güney Kürdistan’daki varlığı daha kalıcı bir hale getirilmek istenilmiştir.
Eğer böyle olmasaydı İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerini kaybeden AKP-MHP
faşizmine Güney Kürdistan’ın Zap diye adlandırılan bölgesinin etrafında yer
alan ve Kuzey Kürdistan’la birleştiren altı askeri üs noktası “hediye olarak
sunulmazdı. Yine bu şekilde Kürdistan toprakları soykırımcı- sömürgeci TC
devletine teslim edilmez ve Hewler etrafında bulunan TC’nin işgal güçlerinin bekçisi
haline gelinmezdi.
Tüm bunlarda göstermektedir ki, 26 Mayıs 2019 günü Neçirvan
Barzani’nin Güney Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı olmasının gecesi yaşanan
Xakurke işgal saldırısı bir tesadüf değildi. Aksine 23 Haziran 2019 tarihinde
çok açık bir şekilde Zap bölgesi çevresinde yer alan altı askeri bölgenin TC
işgal güçlerine teslim edilmesinde görüldüğü gibi, önceden yapılan bir
planlamanın hayata geçirilmesiydi.
Cumali DOĞAN
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html