“Kürdistan Devrimi ateşten gömlek giymekten daha yakıcıdır” diyor, Önder Apo. Kürdistan’da gerçekten devrimin, ulusal olduğu kadar, sınıfsal, kültürel, sanatsal ve enternasyonal derinliği olan, yeni insan yaratmayı hedefleyen bir devrim niteliğindedir. PKK’de hiçbir şey klasik değildir ve iktidar olmayı hedeflemiyor. Doğal insan ve topluma ait bütün değerler PKK’de yaşam buluyor. Bu açıdan, zihniyet devrimi PKK’nin yeni insanı yaratmada en önemli hedefi olmuştur. Dikkat edilirse, PKK’de gelişen yeni İnsanın gelişimi mücadelesidir. Düşmana karşı askeri direniş, düşmanın, devletin, halk üzerinde yarattığı bütün korkuları kırmak, toplumu her bakımdan devletin etki alanının dışına çıkararak, devlet dışı doğal toplum yaşamının gelişimini sağlamaktır. Devletin toplumda en gizlendiği yer toplumun beyni ve hafızasıdır. Devlet her insanın beyninde küçük bir devlet yaratmıştır. Bu da, bencillik, İktidar olma hırsı, paraya ve mülke sevdalı olma, egemenlik kurma hayallerine sahip olma devletin, geleneksel devletçi sınıflı sistemde toplumun beyninde yarattığı büyük yaralar ve engellerdir.
Toplumsal düşünme bu şekilde engelleniyor, bireysellik ve bencillik, maddiyata ve iktidara tapan yapmacık insan tipi ortaya çıkıyor. PKK’de, Önder Apo’nun çabalarıyla, kendini iktidar ve para içinde kaybetmiş insanı, devrim ateşi içinde yakıp, arındırmak ve doğal insani durumuna getirmektir. Doğal insan kaybolduğu mekânda, PKK’yle yeniden yaşamsal hale geliyor. Bundan dolayı, devlete karşı askeri direnişten daha fazla, devletin binlerce yıldır insan hafızasında yarattığı toplum karşıtı iktidarcı zihniyete karşı mücadele etmemiz devleti yenilgiye uğratır. Devletin toplumda yarattığı etkilerden kurtulmadan devrim olmaz. İktidara, devlete, maddiyata paraya esir olmuş bir insan topluluğu yeni insan olamaz. İşte Önder Apo, bu tespitleri derince yaptı ve ancak devletin toplumda yarattığı bütün etkilerden kurtularak devrimin olabileceği tespitini yaptı. Gerisi, devrim adına sözde iktidarı alma ve bir egemenlik aracı olan devleti yaşamaktan ve devletin toplum üzerindeki egemenliğine devam etmekten başka hiçbir şey değildir.
Demek ki devrimi, devletin yarattığı çok yönlü kirletilmiş yaşamın dışına çıkarak, yeni bir zihniyet şekillenmesiyle gerçekleştirebiliriz. Kadın devrimidir toplum devriminin yarısını oluşturur. Bu açıdan, kadın devriminin olmadığı bir devrim olmaz ve egemenliğin bataklığında kalır. Bundan dolayı, Kurdistan’da kadın devrimi gerçekleşiyor ve dünyaya yayılıyor. Geçmiş yüzyıldaki devrimlerde kadın gerçekliği görülmedi, devletçi anlayışla hareket edildiği için devrimler devlet içinde kayboldu. PKK’de gerçekleşen devrimci kişilik bir lokma bir hırka misali gerçekleşen, iktidarı hedeflemeyen, paraya ve mülke eşyaya tapmayan, toplumsallık aşkıyla yaşayan, insan ve doğa sevgisini derinden yaşayan devrimci kişiliktir. İktidar olma, mülke sevdalı olma, topluma egemen olma hırsı devleti ve sınıfları doğurdu. Öyleyse, iktidarcı, mülke ve paraya sevdalı olma hırsından kurtulmamız ve yeni insan olmamız gerekiyor. Devrim, iktidar ve güç olmak değildir. Devrim, her bakımdan kendimizi geliştirmemiz ve yeni bir yaşam kurmamızdır. Devrimi devlette değil, devletin olmadığı doğal toplum yaşamının gelişimiyle kurabilir ve yaşayabiliriz.
Kemal SÖBE