• Latest
  • All
  • Haberler
  • Editörden
  • Araştırmalar
  • Makaleler
  • Politik Analiz
  • Dizi Yazı

Kürdün Cesaret Kazandığı Gün 15 Ağustos Atılımı

15 Ağustos 2024

Demokratik Toplum Sosyalizmi ve Öz Savunma

1 Temmuz 2025

Zilan’ın Fedailiği: Özgürlük Aşkının Manifestosu

30 Haziran 2025

Önder Apo’nun Manifestosu Ve Yaşanan Gelişmelere Etkisi

30 Haziran 2025

MİT ve HTŞ, Uyuşturucu Kaçakçılığında Baas Rejiminin İzinden Gidiyor!- HABER ANALİZ

28 Haziran 2025

Küresel ve Bölgesel Hegemonik Rekabetin Bir Yansıması

27 Haziran 2025

Emperyalist Savaşlar Ve Devrim İmkânları

26 Haziran 2025

Efrin’de El Emşat Çeteleri Yeniden Aktifleşiyor- ÖZEL HABER

25 Haziran 2025

‘Niyeti İyi Olan Bir Devlet, Kongre Sonrası İkinci Gün Komisyon Kurardı’

25 Haziran 2025

‘Doğu Kürdistan’da Alternatifi Olan Tek Güç PJAK’tır’

24 Haziran 2025

Şam’daki Kiliseye Yapılan Saldırı HTŞ Üyeleri Tarafından Yapıldı-ÖZEL HABER

23 Haziran 2025

Demokratik Ulusta Demokratik Komün Yaşamı

23 Haziran 2025

Yeni Ortadoğu’nun Kalıcı Kaos Düzeni ve Stratejinin Temel Ayakları

21 Haziran 2025
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
  • Yorum İlkesi
  • Anasayfa
No Result
View All Result
Home Bölümler Makaleler

Kürdün Cesaret Kazandığı Gün 15 Ağustos Atılımı

Bazı aklı eksikler, Kürtlerin derdi nedir, Kürtler ne istiyorlar? diyorlar. Kürtler, Kürtçe şarkı söylediler ve Kürtçe konuştular diye tutuklanıyorlarsa, öldürülüyorlarsa, ulus olarak soykırım altında yaşıyorlarsa, Kürtlerin sorunu ve derdi ne olabilir acaba?

Lekolin by Lekolin
15 Ağustos 2024
in Makaleler
Reading Time: 5 mins read
A A

Kürt halkı, kendi içinde ulusal birliği ve bütünlüğü sağlamada hep sorun yaşadıysa da, dışarıya karşı hep barışçıl bir duruşa sahip oldu ve konukseverliğinde taviz vermeden günümüze kadar gelmiştir. Ancak devletli ve sınıflı sistemlerde geçerli olan iktidar ve egemenlik olduğu için, Kürdistan ve çevresinde konukseverliğin ve kardeşliğin iktidar ve devlet gerçekliği içinde pek bir anlamı olmadığını hatta iktidar ve egemenlikçi güçlerin bu insani özellikleri kötüye kullandıklarını gördük, yaşadık ve bunun acısını derinliğine yaşıyoruz. Özellikle ulus devletler çağında, toplumsal ve insani değerlerin hiçbir işe yaramadığını gördük. Bazı aklı eksikler, Kürtlerin derdi nedir, Kürtler ne istiyorlar? diyorlar. Kürtler, Kürtçe şarkı söylediler ve Kürtçe konuştular diye tutuklanıyorlarsa, öldürülüyorlarsa, saldırıya uğruyorlarsa, bir ulus olarak kabul edilmiyorlarsa, ulus olarak inkâr ediliyorsa, ulus olarak soykırım altında yaşıyorlarsa, her an tarihten silinme tehlikesi altında yaşıyorlarsa Kürtlerin sorunu ve derdi ne olabilir acaba? Bu soruya cevap vermemek ya kara cehaletle ya da insanlıktan çıkmış olmakla açıklanır. Kürtlerin sorununu hala bilmemek ya kara cehalettir ya da insanlıktan çıkmış olmaktır. Başka türlü nasıl açıklanır Kürtlerin içinde yaşadığı cehennem hayatı? Kürtler bir ulus değildir demek için, ya kara cahil ya da insanlıktan çıkmış olmak gerekir. Kürtlerin ulusal ve kültürel, kimliksel varlığını yok etmek için, yapılan saldırılar ancak namert bir düşmanın saldırı tarzı olabilir. Hiçbir uluslararası kurala uymamak, bütün uluslararası yasa ve kuralları ihlal etmek namertlik değil de nedir?

Hala, Kürtler bir ulus değildir diyenler var. Kürtler, kırk yıldır mücadele ettikleri halde, dünya Kürt adlı bir ulusun yaşadığını bildiği halde hala Kürtler bir ulus değildir demek ve Kürtçe şarkı söylediler ve Kürtçe konuştular diye tutuklanıyorlarsa, öldürülüyorlarsa o ülkede insanlık iflas etmiştir. Kürtlere yapılan bunca kötülüğe rağmen, Kürtler terörist ve suçlu olarak görülüyorlar. Kürtler, kimsenin dilini yasaklamadılar, bir toplumun ulusal varlığını yok saymadılar, kimseyi Kürtleştirmediler, kimsenin toprağını işgal etmediler, kimsenin toprağını ve ülkesini bölmediler. Tam tersi toprağı dört parçaya bölünenler, ulusal varlığı tehlike altında olanlar Kürtlerdir. Sadece insan haklarına dayalı, tarafsız bir mahkeme olsun, kesinlikle Kürtlere hak verilir, Türkiye, Irak, İran ve Suriye ulus devletleri suçlu olarak görülürler. Bir ulusun toprağın işgal etmek ve ulus devlet kurmak ve o ulusun ulusal varlığını yok saymak, dilini ve kültürünü yok saymak insani suçtur ve ceza gerektiren bir durumdur. Ancak gelin görün ki, dünya emperyalist güçlerin dünyası olduğu için, Kürtler de çok önemli jeopolitik konumu olan bir bölgede yaşadıkları ve kendi içlerinde ulusal istikrar sağlayamadıkları için, güçlü emperyalist ulus devletler ve onların kuklası olan bölge ulus devletler için yok edilmesi gereken bir ulus olarak görüldüler. Emperyalist güçler için bir kart, bölge ulus devletler için de, soykırıma uğratılması ve yok edilmesi gereken bir ulus olarak görüldüler. Buna rağmen, Kürtler kardeşlikten taviz vermiyorlarsa, demokratik ulusun inşası için mücadele ediyorlarsa bu, Kürtlerin insani özelliklerini yaşattıkları ve doğal toplumsal yapılarını korudukları içindir.

Kürtler, hep sözle sorunları çözdüler ve şiddetten uzak durdular. Ancak devletli ve sınıflı sistemlerde geçerli olan iktidar olma kuralları ve yıkım olduğu için, Kürtlerin sözlerine ve barışçıl yönlerine savaşla ve yıkımla karşılık verildi. Kürtler, ulusal var olma dışında bir şey yapmıyorlar, insan haklarına saygılı olanlar bunu bilirler. Kürtlerin iyi niyetini, konukseverliğini, yaptıkları iyilikleri inkâr edin, nankörlük yapın, bütün gelişmiş silahlarla (zehirli silahlar dahil) sonrada Kürtlere bölücü ve terörist deyin, şiddetten başka bir şey yapmıyorlar deyin. Bazen, bazı durumlarda, insan, bazılarına Allah akıl fikir versin diyor. Yani Kürtlere yapılan bunca kötülük nasıl açıklanır ve bu kötülüğü yapanlara ne denir? Kürtler var olma mücadelesi için silaha satılmakla, devrimci savaş yürütmekle hatamı yaptılar?  Tarafsız bir insan hakları mahkemesi kurulsun, Kürtler Türkiye Irak İran ve Suriye ulus devletlerini, bu insan hakları mahkemesinde dava etse mahkeme Türkiye Irak İran ve Suriye ulus devletlerini suçlu bulur ve Kürtlere kasetlerini tayin etme hakkı tanır. AİHM ve CPT gibi mahkeme ve kurumların hepsi sahte insan hakları mahkemeleridirler. AİHM gerçekten insan hakları mahkemesi olsaydı Kürtler hala soykırım altında yaşamazlardı. Ezilen ve inkâr edilen, yok edilmek istenen ulusların mahkemesi olsa, Kürtler kesin ulusal özgürlüğünü kazanırlar. Avrupa’nın sözde uygarlığı ve sözde demokrasisi, içte gelişebilecek olası sınıf mücadelesinin keskinleşmesini önlemek içindir, yoksa dünyada ezilen halkların ve ulusların sorunlarına çözüm bulmak için değildir, ki bu sorunların kaynağı zaten kurdukları sömürü düzeninin kendisidir.

Yüz yıllık Kürt sorunu yine İngiliz ve Fransız emperyalizminin yarattığı bir sorundur. Avrupa ve Amerika, Rusya, Çin, Japonya isteseler Kürt sorununu üç günde çözerler. Kürtler, BM/UN ve dünya tarafından ulus olarak kabul edilseler, Türkiye Irak İran ve Suriye ulus devletleri Kürtlerin ulusal varlıklarını kabul etmek zorunda kalırlar. Kürtler, yüz yıldır emperyalizmin ve bölge ulus devletlerinin çıkarlarına kurban ediliyorlar. Bu bir insanlık suçudur. Hiç kimse, Kürtler neden dağa çıkıyorlar, neden silahlı mücadele ediyorlar diyemezler. Bunu söyleyenler, Kürtlerin içinde yaşadığı cehennem hayatına ve Kürtlere yapılan bunca kötülüğe baksınlar. Dünyada, Kürtler dışında, kendi ana dilinde şarkı söylediler ve kendi dillerini konuştular diye saldırıya uğrayan bir ulus var mı? Hangi ulusun kendi ülkesinde dili ve kimliği yasak? Birileri çıksın buna insanca bir cevap versin. Kürtler, şiddeti ve savaşı çok sevdikleri için dağa çıkmadılar ve dağa çıkmaktan zevk almıyorlar. Ama sen, Kürtleri her yönüyle kuşatma altına almışsın ve yok etmek istiyorsun. Kürtlere bu kötülüğü yapma hakkını kim sana veriyor? Kürtler, sizinle Cumhuriyeti kurdular, bedel verdiler, neden? Kürtleri ulus olarak inkâr ve yok edesiniz diye mi Kürtler sizinle cumhuriyeti kurdular? Kürtler, kardeşçe, kendi kimlikleri ve ulusal varlıklarıyla özgürce yaşamak için sizinle cumhuriyeti kurdular. Ama siz, bu kardeşliğin içini kan ile doldurdunuz. Kardeş olarak gördüğünüz Kürtleri kendinize benzetmek istediniz. İnsan kendi kimliğiyle ve varlığıyla kardeş olur. Kardeşlik başkasının kimliği içinde erimeyle, eritilmeyle olmaz. Önce, kardeşliğin nasıl olduğunu, olması gerektiğini öğrenmeniz gerekiyor. Bir evde bütün kardeşler kendi kimlikleriyle var olurlar. Ve bir kardeş, kardeş olarak gördüğü birinin kimliğini yasaklamaz. Devrimci savaş yürütmek Kürtler için bir zorunluluk oldu. Kürtler meşru mücadele yürütüyorlar. 15 Ağustos Atılımı Kürtlere büyük bir cesaret verdi ve Kürtlerin öz savunma yapmasını öğretti, taktik ustalığa sahip olmasını öğretti. İktidar ve devletin olduğu koşullarda iktidar sahiplerine güvenmemeyi öğretti. 15 Ağustos Atılımı, sadece bir askeri atılım değil, bir toplumsal isyan ve özgürlüğe koşmaktır.

Kemal SÖBE

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tags: 15 Ağustos AtılımıDevrimfasizmIktidarkurdistanKürtçeORTADOGU
Share208Tweet130
Previous Post

Karayılan: 15 Ağustos Hamlesi Ruhuyla Direnişimiz Sürecek

Next Post

MİT’in Hawar Kilis’te Çetelerle Toplantısı Ve MHP İle KDP’nin Efrin’deki İşbirliği- HABER ANALİZ

Lekolin

Lekolin

Next Post

MİT’in Hawar Kilis’te Çetelerle Toplantısı Ve MHP İle KDP’nin Efrin’deki İşbirliği- HABER ANALİZ

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
  • Yorum İlkesi
  • Anasayfa
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2025 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi