Kürdistan Özgürlük gerillası bir an bile durmayan soykırım savaşına karşı direnişini Kasım ayından itibaren yeni bir aşamaya taşıdı. Bu yeni aşama işgalcileri yoğun teknik ile tutundukları Medya Savunma alanlarından süpürme olarak ifade edildi. Gire Amediyê’de yapılan son devrimci operasyonla bu yeni aşamanın karakteri netleşti. Faşist Türk devletini sarsan eylem gerillanın askeri potansiyelini ve yenilmezliğini gözler önüne sererken aynı zamanda soykırımcı rejimin saklamaya uğraştığı birçok niteliğini aşikar kıldı. Gerillanın faşizme ve işgalciliğe yönelik direnişi kesintisiz sürerken eylemlerin boyutunun yoğun etkisi görülmektedir. Bu etkileri siyasetten diplomasiye birçok alanda gözlemlemek mümkündür. Fakat biz gerillanın AKP-MHP faşizminin yıllardır inşa ettiği güç algısının üzerine odaklanmak istiyoruz.
Bir korku ve terör rejimi olan faşizm varlığını çıplak zora dayanır fakat bu çıplak zor fiziksel olduğu kadar psikolojiktir. Bu nedenle özel savaş, psikolojik savaş ve faşizm birbirinden ayrılmaz olgulardır. Devlet köleleştirdiği toplumu zihinsel olarak da etkisiz kılmadan faşist rejimini kurumsallaştıramaz. AKP-MHP faşizminin de en önemli dayanaklarından biri bu psikolojik saldırılardır. Medyadan devlet kurumlarına her türlü aracı bu doğrultuda sahaya sürmüştür. Bu psikolojik özel savaşın en önemli teması da devletin gelişen teknikle birlikte artık çok güçlü olduğudur. Bu temanın ana saç ayaklarını şu şekilde sunarlar, Faşist şef dünya lideri, Türk devleti küresel aktör ve ordusu da istediği her yeri işgal edebilen muzaffer ordudur. Propaganda araçlarının farklı farklı şekilde işlediği ana konu budur. Gazete yazıları bunun için yazılır, diziler bunun için çekilir, söylevler bunun için verilir. Bu şekilde faşist sistemlerini yenilmez karşısında kimse direnemez bir biçimde göstermeye çalışmaktadırlar. Ortada ne muhalefet vardır ne de faşizme karşı farklı söz söyleyebilen bir tek insan. Türlü hilelerle manipüle ettikleri seçimleri bile sadece bu algıyı güçlendirmek için sahneye koymaktadırlar.
İnsanların, toplumun beynine kazımak istedikleri destur; AKP-MHP faşizmi hiçbir şekilde yenilmez olduğudur. Kuşkusuz faşizm en fazla da Kürt halkını hedeflemektedirler. Yüzyıldır soykırım sistemine direnen ve 50 yıldır APOCU hareket öncülüğünde devlete sürekli darbe vuran Kürt halkına artık direnemezsiniz demek bu faşist rejimin temel karakterlerinden biridir. Orduları daha doğrusu paralı askerden oluşan çeteleri tekniksiz tek bir adım atmazken, ekonomileri yerlerde sürünürken, ortada bilindik anlamda bir devlet sistemi bile kalmamışken yarattıkları algıyla zayıflıklarını, çöküşlerini gizlemeyi hedeflemektedirler. Çünkü ancak bu maske onların rejiminin biraz daha sürmesini sağlayabilir. AKP-MHP faşizmi ancak yaratılan bu sinik atmosferde nefes alabilir. Bu nedenle sürekli yalan pompalar, sahte başarılar yaratır. Yalanlarında sınır yoktur. 40 yıllık dış güç desteğinden 30 yıllık son çırpınışlarına kadar ortalığa akıl almaz argümanlar salgılarlar. Dün Soylu ayakkabı numarası veriyorken bugünlerde Yaşar Güler ‘Operasyon yapmayı akıllarından bile geçirmiyorlar’ der. Bu göz göre söylenen yalanların etkisiz olduğunu söyleyemeyiz. Soykırımcı, sömürgeci bu ucube faşist rejim hala kendini var edebiliyorsa bunun nedeni insanların beyninde ektikleri kötümserlik tohumlarıdır. Kötümserlikle bezenmiş çıplak zora dayalı maske, faşist rejimi ayakta tutmaktadır.
Oysa faşist propaganda araçları gerçekleri gizlemek için ne yaparsa yapsın hakikati ortadan kaldıramaz. Kürt düşmanlığından gözü dönmüş ve Kürdistan’ın tümünü işgal etmeyi hedefleyen bu rejimin bir atımlık baruttan öteye bir gücü yoktur. Varını yoğunu yatırdığı Kürt soykırım savaşında kaybetmiştir. Konjonktür gereği varlığını sürmesini isteyen hegemonik güçler dışında bir dayanağı yoktur. Ekonomisinin berbat durumunu kendi Maliye Bakanları bile itiraf etmek zorunda kalmıştır. Hukuk diye bir kavramın bu devlette bir anlam ifade etmediği yüksek mahkemelerin iç kavgasında netleşmiştir. Devlet içindeki her klik güç savaşı için harekete geçmiştir. “Türkiye Yüzyılı” diye müjdesini verdikleri dönem gerçekte böyledir. Çöküşünü geciktirebilir ama engelleyemez.
Bunu sağlayan da başta Kürt halkı olmak üzere demokratik güçlerin direnişidir. Kürt halkı Bakur’da, Başur’da ve Rojava’da direnmektedir. Zindanda direnmektedir. Esas büyük direniş İmralı’da Önder APO şahsında sergilenmektedir. Bu direnişin yenilmez olduğu hakikati bir kez daha açığa çıkmıştır. Bu halk bedeli ne olursa olsun kendi vatanında kendi önderi ile özgürce yaşam dışında bir seçeneği kabul etmeyeceğini defalarca göstermiştir.
Soykırımcı Türk devletinin son sürümü olan AKP-MHP faşizmi güçsüzdür. Çünkü yalana dayanmaktadır. Çünkü haksızdır. Çünkü işgalcidir. Uçağına, SİHA’sına, ATAK’ına kamerasına bil cümle tüm tekniğine karşı ellerinde çıplak iradeleri heybelerinde direniş geleneği zihinlerinde APOCU ideoloji olan Kürt gerilları bu yalan maskesini ZAP’ta düşürmüştür. Geride kalan sadece nereye kaçacağını bilmeyen paralı askerler değil, faşist rejimin kâğıttan kaplan olan görüntüsüdür.
Kendal BAGOK