15 Şubat 2013 Cuma Saat 09:21
Öcalan’a özgürlük talebiyle uluslararası alanda yürütülen imza kampanyasına, organizatörlere göre yarım milyonu aşkın sivil toplum örgütü ve şahsiyet destek verdi. Güney Afrika’dan Latin Amerika’ya, Avrupa’dan Avustralya’ya kadar uzanan imza kampanyasında milyonlarca insan Öcalan ve Kürt sorunu hakkında bilgi sahibi oldu.
Uluslararası bir inisiyatif olarak 14 yıldır Kür Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için çeşitli çalışmalar yürüten “Abdullah Öcalan’a Özgürlük–Kürdistan’da Barış Uluslararası İnisiyatifi , 6 Eylül 2012 tarihinde Brüksel’de Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle dünya çapında bir kampanya başlattı. 5 ay gibi bir sürede imza kampanyasına yarım milyonu aşkın sivil toplum örgütü ve şahsiyet destek verdi. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yaşadıkları tüm ülkelerde Kürtler de kampanyanın hem imzacısı hem aktif yürütücüleri oldular. Uluslar arası komplonun 14. Yıldönümünün geride bırakıldığı ve Öcalan’la görüşmelerin başladığı bu günlerde imza kampanyasının daha da önem kazandığına dikkat çeken İnisiyatif, kampanyaya ilişkin kurum olarak ANF’nin sorularını yanıtladı.
“Öcalan’a özgürlük’ kampanyası hangi koşullarda başlatıldı?
Bu kampanya aslında çok farklı bir süreçte başlatıldı. Hatırlanacağı üzere, devlet ile sürdürdüğü görüşmelerin, devletin adım atmaması sonucunda çökmesiyle 27 Temmuz 2011 tarihinde Sayın Öcalan süreçten çekilmiş idi. Bu tarihten itibaren daha yoğun ve çatışmalı bir süreç başladı. Bu tarihten itibaren Sayın Öcalan ile tüm görüşmeler engellenmiş ve bununla beraber 34 avukatı da tutuklanmıştı. Komple bir tecrit söz konusuydu. Devlet ve hükümet temsilcileri idamdan dem vurarak sözsel şiddeti tırmandırmakta, bununla birlikte askeri operasyonlara ağırlık vermekteydi. Böylesine bir ortamda yaşanan derin uluslararası sessizliği bir nebze de olsa yırtabilmek, uluslararası kamuoyunun dikkatini Sayın Öcalan’a karşı yürütülen gayri-hukuki uygulamalara çekmek ve Kürt sorununun geldiği aşamayı göstermek için bu imza kampanyası düşünüldü.
YARIM MİLYON ŞAHSİYET VE STK DESTEK VERDİ
Kimler bu kampanyaya destek veriyor?
Başta Güney Afrika çapında benzer bir kampanya yürüten KHRAG (Güney Afrika Kürt İnsan Hakları Eylem Grubu) ile ilişkiye geçilerek ortak çalışma planlandı. Bunun yanısıra dünya çapında birçok uluslararası kuruluş ve Kürt kurumları ile bağlantıya geçildi ve dünya çapında geliştirilen bu imza kampanyasına aktif destekleri ve katılımları sağlandı.
6 Eylül 2012 tarihinde aralarında Gerry Adams, ANC Genel Sekreteri Gwede Mantashe, eski Almanya Bakanlarından Dr. Heiner Geißler, Janet Biehl, Prof. Antonia Negri, Prof. David Graeber, Prof. İmmanuel Wallerstein, Avrupa Sol Parti Başkanı Pierre Laurent’ın bulunduğu çok sayıda saygın şahsiyet ve kurumun kampanya startını vermesiyle konuya olan duyarlılığı böylece ortaya çıkarılmıştır. Şimdiden onlarca sendika, siyasi parti, dayanışma grupları ve çeşitli sivil toplum örgütleri de dünya çapında geliştirilen imza kampanyamıza destek vermektedirler.
Şu ana kadar dünyanın çok farklı ülkelerinden ve çok farklı yelpazeden yarım milyonu aşan şahsiyet ve sivil toplum örgütünün bu kampanyaya desteği gelişmiştir. Aslında bu tür imza kampanyaları Kürt sorununun artık ne kadar görünür olduğunu da ortaya koymaktadır.
GİDİŞATA BAKILIRSA MİLYONLARI BULACAK
Bu kampanya Türkiye’de de yürütülüyor mu?
Geçmişte Türkiye’yi de kapsayan bir imza kampanyası yürütüldüğünden Türkiye’de aktif olarak bu kampanya çerçevesinde imza toplanmamak. Fakat kampanya sayfasına dijital olarak verilen imzaları tabii ki memnuniyetle dahil ediyoruz.
Peki nerelerde yürütülüyor?
İmza kampanyası şu ana kadar Latin Amerika’nın Venezuela, Peru, Bolivya gibi ülkelerinde kısmi olarak başlatıldı. Bunun yanısıra Güney Afrika’da, bahsettiğimiz gibi KHRAG ile ortak yürütülen ve devam eden çalışmalarımız var. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bu çalışmalar daha da hızlanarak devam ettirilecek.
Kampanyanın ne zaman sonlanacağına dair belirlenmiş bir tarih var mı?
Dünya çapında geliştirilen bu imza kampanyasının herhangi bir sonuçlanma tarihi yok. Fakat tabii ki ilk yılını doldurması ardından kapsamlı bir değerlendirme yapılacak ve bu kampanyanın sonuçları açıklanacak. Şimdiden ortaya çıkan gidişata bakılırsa milyonları bulmak imkan dahilinde ve hedefimiz de bu…
HERKES POLİTİKALARINI GÖZDEN GEÇİRMEK DURUMUNDA KALDI
Daha önce “Öcalan siyasi irademdir” kampanyası çerçevesinde toplanan 3,5 milyon dolayındaki imza Avrupa kurumlarına sunuldu. Bu imzalara AB’nin yaklaşımı dikkate alındığında, bugün toplanan imzalardan beklentiniz nedir?
1999 yılında uluslararası komplo sonrası idam tehdidinin ortadan kalkmasını isteyen ve adına denk talepler ile ortaya çıkan bu ilk imza kampanyası “Abdullah Öcalan’a Özgürlük – Kürdistan’da Barış Uluslararası İnisiyatifi’nin” kuruluşunu açığa çıkardı ve uluslararası camiada önemli bir duyarlılık yarattı.
İkinci önemli imza kampanyası ise özellikle Türkiye’de yürütülen ve sert bir devlet yönelimi ile karşılaşan Özgür Yurttaş Hareketi’nin yürüttüğü“Sayın Öcalan siyasal irademdir kampanyasıydı. Kürt halkının devletler nezdinde dikkate alınan resmi seçim ya da anket gibi imkânlarının olmaması onların taleplerinin ‘yasal’ anlamda yansımamasını ve böylece spekülasyona açık bir durumu ortaya çıkarmaktaydı. Fakat bu kampanya tüm baskılara rağmen tutuklama dâhil her şeyi göze alan sınırlı bir halk kesiminin kendisini yansıtabilmesini ortaya çıkarmıştır. Böylece aslında somut AB’nin yaklaşımları ne olmuştur sorunuza yanıtımız budur herkes politikalarını gözden geçirmek durumunda olduğunu anlamıştır. Kürt halkı tüm baskılara rağmen çok net tavır göstermiştir ve “Sayın Öcalan siyasal irademdir demiştir.
5-6 MİLYON KİŞİ BİLGİ SAHİBİ OLDU
O nedenle AB ve benzeri kurumların, bu imzalarla ne yapacaklarından ziyade, bu imza kampanyasıyla, belirtilen kurumların ve aynı zamanda tüm kamuoyunun önyargılarını, bilgi düzeylerini ve konu hakkındaki yaklaşımlarını nasıl etkileyeceğimiz daha önemli olmaktadır. Şu an Vietnam’dan Filipinlere, Endonezya’dan Avustralya’ya, Amerika’dan Kanada’ya, Avrupa’nın her tarafı, Rusya, Ermenistan ve giderek Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinden katılım artarak devam etmektedir. Düşünsenize dünya çapında 5-6 milyon insan Kürt sorunu ve çözümü hakkında bilgi sahibi olduğunda bu durum, genel bakış açısında nasıl bir değişikliğe yol açacaktır?
KAMPANYA ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNE KİLİTLENMEYİ ESAS ALMIŞTIR
Görüşmelerin kesildiği ve tecridin ağırlaştırıldığı koşullarda start alan kampanya, Sayın Öcalan ile görüşmelerin yeniden başladığı bir dönemde nasıl bir önem kazanıyor?
Uluslararası komplonun 14. yılı geride bırakılırken sadece Türkiye’de değil Kürdistan’ın tüm parçalarında Kürt sorununun her zamankinden daha güncel olduğunu ve çözümü dayattığını görmek mümkün. Sorunun bu anlamdaki en önemli muhatabı ise Sayın Öcalan’dır. Kendisini bu konumda tutan olgu 14 yılı geride kalan çok ağır izolasyon koşullarına rağmen, Kürt sorununda başta ‘Yol Haritası’ olmak üzere çözüm stratejisini oluşturabilen ve uygulama kapasitesi olan yegane kişi olmasıdır.
Bu konuda (görüşmelere ilişkin) henüz yeterli bir bilgiye sahip olmasak da Uluslararası İnisiyatif olarak hep siyasal ve barışçıl bir çözümden yana olduk ve bunun da diyalogdan geçtiğini sürekli vurguladık. Fakat şunu söylemek gerekiyor ki henüz pratik adımları görmekten uzağız. Ama bununla beraber diyalog olmadan çözüme giden yeni yolların bulunmasının imkansız olduğunu da biliyoruz. Bu anlamda siyasal çözümün temel mimarlarından olan Sayın Öcalan’ın rolünün önemi bir kez daha açığa çıkmıştır.
Bu nedenle her yönüyle kendisinin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu görüşmelerin sonucu ne olursa olsun gerek Kürt sorununun çözümü gerekse de serbest kalmasının sadece bir zaman meselesi olduğuna inanıyoruz. Ancak o zaman Kürt sorunu geri alınamayacak bir şekilde çözülmüş olacaktır. Bir çok uluslararası süreç de bunu görmek mümkündür. Örneğin Güney Afrika deneyiminde barış süreci Mandela’nın serbest bırakılması ile ciddi olarak başlamıştır.
Tüm bunları kolaylaştırmak ve hızlandırmak ancak herkesin elinden geldiğini yapmasıyla mümkündür. Bu hem Sayın Öcalan’ın Yol Haritası başta olmak üzere kitaplarında ortaya koyduğu çözüm yollarını izlemek hem de dünya çapında geliştirilen bu imza kampanyası için imza atmak ve imza toplamak anlamına da gelebilir.
Bu nedenle aslında imza kampanyası artık tecridi kırma amacından ziyade kesinlikle Öcalan’ın özgürlüğüne kilitlenmeyi esas almıştır. Bu tür kampanyalar farklı siyasal liderler için de yürütülmüş ve diyalog sürecine paralel olarak önemli toplumsal sonuçlar, kabuller açığa çıkarabilmiştir. Onursal yurttaşlıktan, BM Genel Asamblesi’nin Mandela’nın doğum gününü uluslararası Mandela Günü olarak ilan etmesine varan bir dizi ciddi sonuçlara yol açmıştır. Bunların hepsi de kamuoyuna kendini çeşitli yöntemlerle anlatabilmekten geçmektedir. Bu nedenle yürütülen imza kampanyalarına doğru anlamlar biçmek kadar geçmişte yürütülenlerin sonuçlarını da doğru değerlendirmek önemli.
ÖCALAN İÇİN SANAT KAMPANYASI
Kampanyaya yeni bir dinamizm katmak için bundan sonra nasıl bir çaba içerisine girilecek?
Kampanyaya önemli bir ilginin oluştuğunu söyleyebiliriz. Fakat yıllık bir kampanya olduğundan bu süreç içerisinde farklı etkinliklerin yapılması planlanmaktadır. Bu kampanya ile paralel olarak bir de ‘Öcalan için Sanat’ kampanyasına da startverdik. Buna yönelik bilgilere de aynı kampanya sitesinden ulaşılabilir. Şimdiden Öcalan/Özgürlük/Kürt Halkı/Kadın motifli farklı sanat dallarından eserler bize ulaşmakta. Bunları ileriki bir tarihte bir kaç merkezde sergilemeyi de düşünüyoruz.
Aynı zamanda kampanya süresince ortaya çıkan enteresan olaylar ve unutulmayan anlar oluyor bunları da zaman zaman herkesle farklı biçimlerde paylaşmayı düşünüyoruz. Bu arada kampanyayı tanıtan el ilanları, posterler, Sayın Öcalan’ı tanıtan biyografinin yanısıra Kürt sorunu ve çözümünü konu eden iki farklı broşür de bulunmaktadır. Bu tür materyaller kampanya süresi içerisinde gelişmelere göre yenilenmekte ya da yeni materyaller eklenmektedir.
Bunun yanısıra tabii ki Avrupa’nın birçok yerinde Kürt olan ve olmayan bir çok kişi imza toplamakta. Şimdiden herkesin verdiği emeğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Fidan Doğan arkadaş şahsında Sakine Cansız ve Leyla Şaylemez’i tekrar anmak da istiyoruz. Çünkü özellikle de Fidan Doğan Fransa’da bu kampanya açısından bire bir muazzam bir çalışma yürütmüştü. Bu vesileyle bizler de gerek Fransa gerekse de Türkiye makamlarını bu katliamın arka planını aydınlatmaya çağırıyoruz çünkü kalıcı barış ve adalet ancak ve ancak hakikat üzerinden gelişebilir.
Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi kimdir?
Öcalan’ın, 15 Şubat 1999 tarihinde evrensel hukukun hiç sayılarak, uluslararası bir komplo sonucunda Türkiye’ye teslim edilmesi üzerine, tanınmış birçok entelektüel ve sivil toplum temsilcisi bir girişim başlattı. Bu girişim ile Abdullah Öcalan’a yönelik idam tehdidinin ortadan kaldırılması ve özgür kalması talep edilmekteydi. Mart 1999’da ise merkezi bir koordinasyon bürosunun açılması ile beraber “Abdullah Öcalan’a Özgürlük – Kürdistan’da Barış Uluslararası İnisiyatifi” çalışmalarına başladı. Bu girişimi başlatanlar arasında Nobel Barış Ödüllü Mairead Maguire, Adolfo Perez Esquivel ve Jose Ramos-Horta, Nobel Edebiyat Ödülü sahiplerinden Dario Fo ve Jose Saramago’nun yanısıra Danielle Mitterrand ve Prof. Noam Chomsky gibi toplumsal ve siyasal ağırlığı olan şahsiyet ve kurum temsilcileri yer aldı. – Maxime Azadi / ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info