31 Ağustos 2014 Pazar Saat 14:35
Okul açılışları yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da okulların açıldığı ilk hafta okullara gidilmeyerek boykot edilecek. Boykotun ilk günü de her il ve ilçede aileler çocuklarıyla birlikte Milli Eğitim Müdürlükleri önüne yürüyecek. Bir haftalık boykotlar anadilde eğitim hakkını istemek için bir sembol protestosu olsa da çok önemlidir. Kürt halkının anadilde eğitim istediğini ortaya koyması açısından boykotun başarısı gerekir. Bu nedenle sembol bir boykottur, bir protestodur deyip geçilmeyecek kadar değerli bir eylemdir.
Kürtler bir kültürel soykırım altındadır. Türk devletinin sömürgeciliği siyasi egemenlik, ekonomik sömürü ve talanla sınırlı değildir. Dünyada hiçbir yerde görülmeyecek biçimde esas hedef kültürel soykırımdır. Kürtleri asimilasyon ve kültürel soykırımla Türkleştirip Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmek amaçlanıyor. Bu nedenle en insanlık dışı sömürgeci egemenlik biçimidir. Bu sömürgecilik nedeniyle dünyada görülmedik zulüm, işkence ve özel savaş Kürtler üzerinde uygulanmaktadır. Bu nedenle Kürtlerin üzerinde yürütülen kirli savaş, kirlinin kirlisi bir kirli savaştır. Bu savaşı yürütenler açısından Kürtlüğünü sahiplenmek, anadilini korumak en büyük suçtur. Okullar açıldığında yapılacak bir haftalık boykot bu nedenle çok önemlidir. Kültürel soykırım amaçlı tüm uygulamalara da verilmiş bir cevap olacaktır.
Türk devletinin Kürtleri kültürel soykırıma uğratma amacı olmasaydı Kürt sorunu şimdiye kadar yüz defa çözülürdü. Çoğu insan bu sorun neden çözülmüyor diye soruyor ya da rasyonel düşündüğünde bu kadar yaşanmışlıktan sonra bu sorun çözülür diyor. Ama sorun bir türlü çözülmüyor. Bu da birçok insanı şaşırtıyor ya da hayal kırıklığına uğratıyor. Daha doğrusu Türk devletinin sömürgeci egemenliğinin karakterini tam anlamadıklarından çözümsüzlüğün nedenini anlayamıyorlar. Hatta devlet ve hükmet mücadele karşısında zorlanıp bazı palyatif adımlar atınca bu sorun çözülecek gibi kendini kandırmalar ortaya çıkıyor. Çünkü Türk devletinin Kürt’ü yok etme stratejisi anlaşılmıyor. Dolayısıyla da dünyada bu tür sorunlar çözüldüğüne göre burada da çözülür diye düşünülüyor. En kötüsü de Türk devleti bu dünya ve bölge koşullarında bu politikayı yürütemez, bu sorunu çözer yaklaşımıyla toplum mücadelesiz bırakılıyor. Mücadelesiz ve direnişsiz Kürt sorunu çözülürmüş gibi bir algının ortaya çıkmasına yol açılarak kültürel soykırımcı Türk devlet politikasına hizmet ediliyor.
Son yıllarda Kürt Halk Önderinin ve Özgürlük Hareketi’nin politikalarını derinliğine anlamayanlar, sanki mücadelesiz Kürt sorunu çözülürmüş gibi kendini ve toplumu aldatmaktadırlar. Bu açıdan bir haftalık okul boykotu önemlidir. Mücadele edilmeden ve tutum konulmadan anadilde eğitim olunmayacağını göstermek için de bir haftalık boykotun örgütlü ve etkili geliştirilmesi gerekir. Hemen bugünden başlamak üzere halkla toplantılar ve seminerler yapılmalı. Her türlü yol ve yöntem devreye konularak bir haftalık boykot gündemleştirilmeli ve toplum bu boykota duyarlı hale getirilmelidir. Sadece çağrılar yetmez, boykotun neden önemli olduğunu da yaygın biçimde ortaya koymak gerekir.
Okul boykotu tabii ki sadece bazı kurumların görevi değildir. Okul boykotuna tüm kurumların ve toplumun katılması gerekir. Her kurumun okul boykotunu ciddiye alması ve boykotun güçlü olması için çalışması gerekir. Yoksa duyarsızlık ortaya çıkar. Bazıları bir haftalık boykotun büyük önemini anlamadığından çocuklarını okula gönderebiliyor. Halbuki bu boykot Kürt ve yurtsever olmanın sınavıdır. Bir haftalık boykot için çalışılmadan, bu boykotun başarılı geçmesine katkı sunmadan kim kendisine Kürt’üm ve yurtseverim diyebilir. Bir haftalık okul boykotu yapılmayacak, ama kendisine Kürt’üm ve yurtseverim denilecek! Diline sahiplenilmeden nasıl Kürt ve yurtsever olunacak! Okul boykotu yapılmadan diline ve kültürüne sahiplenilemez. Bugün Kürtçe konuşabilirsin, ama okul boykotu yapmaz, anadilde eğitim mücadelesine katılmazsan, yarın bu dil de konuşulmaz. Çünkü kültürel soykırım değirmeni çalışmaktadır. Anadilde eğitim olmadan da bu soykırım değirmeni durdurulamaz.
Okul boykotu her şeyden önce Kürt halkının soykırımına karşı bir tutumudur. Bu tutum oldukça direniş her zaman olur ve mücadele sonuç alır. Bu açıdan boykot Kürt halkının kendi kimliğiyle özgür ve demokratik yaşamında ısrar için çok önemlidir. Eğer İmralı’da görüşmeler oluyor, çözüm süreci var deyip boykota zayıf yaklaşılırsa bu İmralı’daki görüşmeleri de zayıflatır. Devletin çözüm sürecine girmesini de sağlayamaz. Nitekim devlet ve AKP hala bu sürece girmiyor. Çünkü toplum Kürt Halk Önderinin çabalarına gereken desteği vermiyor. Dolayısıyla okul boykotu da Kürt Halk Önderinin çabalarına verilecek en büyük destek olacaktır. Yoksa İmralı’daki görüşmelere kulak kabartmak, hiç mücadele verilmeden sonuç alınacağını sanmak kendini kandırmak, en başta da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan çabalarına yanlış yaklaşmaktır.
Geçen yıl çatışmasızlığın olduğu ve gerilla güçlerinin Türkiye sınırlarının dışına çıktığı dönemde yapılan okul boykotu istenilen düzeyde olamadı. Çatışmasızlık ortamının rehaveti okul boykotuna da yansıdı. Okul boykotuna zayıf yaklaşım sürece ne kadar yanılgılı yaklaşıldığını ortaya koymuştur. Sanki tutumsuz ve mücadelesiz İmralı’daki görüşmeler sonuç alır gibi yanılgılı yaklaşım en somut biçimde kendini okul boykotunda göstermiştir. Bu yanılgılı yaklaşımın aşılması açısından da bu yılki okul boykotuna güçlü hazırlanmak ve boykotu gerçekleştirmek çok önemlidir.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, halkın pasifleştirilmesinden söz etmiştir. Özellikle demokratik siyasetin söylem ve tutumunun buna yol açtığını vurgulamaktadır. İmralı’ya giden heyete bunu açıkça vurgulamıştır. Bu değerlendirmeyle İmralı görüşmelerine yanlış yaklaşılıyor toplum mücadelesiz bırakılıyor mesajını vermiştir. Böylece kendi pasif ve eylemsiz tutumlarını Önderliğe mal edenlere de cevap vermiştir. Abdullah Öcalan Kürt Özgürlük Hareketi’ni de pasif kalmak ve mücadele gücünü harekete geçirmemekle eleştirmektedir. Bu eleştiriler bile okul boykotuna nasıl yaklaşılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bir haftalık okul boykotunun güçlü yapılması, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın eleştirilerine verilmiş bir cevap olacaktır. Okul boykotu güçlü geçerse Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Eylül ayında mutlaka atılması gerekir dediği adımların da atılmasına güç verilmiş olacaktır. Okul boykotu böyle kritik bir süreçte gerçekleşecektir.
Kürt Halk Önderiyle yapılan görüşmelerin nereye evrileceği böyle bir ayda belli olacaktır. Bu açıdan okul boykotuna herkes ve herkesim sorumlu yaklaşmalıdır. Demokratik siyasal çözüme demokratik eylemliliklerle güç verilmelidir. Bunun en etkili yollarından biri de güçlü bir okul boykotu yapmaktır. Bir haftalık okul boykotu sadece tek bir siyasi görüşün tutumu ve eylemi olamaz. Tüm siyasi gruplar ve yurtsever şahsiyetler de bu okul boykotuna ortak edilmelidir. Derhal bu tür kurumlar ve şahsiyetlerle görüşülmeli, güçlü bir okul boykotu için ortaklaşılmalıdır. Farklı görüşteki partiler, dernekler, kurumlar ve şahsiyetler olarak açıklama yaparak okul boykotu çağrısında bulunurlar. Böyle bir ortak çağrı da okul boykotunun güçlü geçmesini sağlar ve devlete güçlü bir mesaj verilmiş olur. Bu da demokratik siyasal çözüm çabalarını güçlendirir.
Dil kurumları, dernekleri, Eğitim-Sen gibi kuruluşlar da bu örgütlenmenin merkezinde yer alır. Diğer toplumsal kesimleri harekete geçirmede sorumluluk üstlenirler. Okul boykotunun önemini topluma anlatma, basın yoluyla toplumu bilgilendirme sorumluluğunu üstlenirler. Anadilde eğitim konusundaki tutum en güçlü biçimde böyle verilir.
Kuşkusuz sadece okul boykotu yetmez, alternatif okullar da açmak önemlidir. Devletten beklemeden de toplumun gücüyle okulların açılması okul boykotunu daha fazla güçlendirir. Yeni okulların açılmasında toplumsal örgütlenmeler rol oynamalıdır. Birçok insan bir araya getirilerek toplumun imkanları seferber edilerek birçok okul açılabilir. Bu yılki boykot böyle güçlendirilirse gelecekte tümden anadile eğitim yapmaya kavuşma yolunda iyi bir mücadele verilmiş olur. Bu konuda önemli bir adım atılmış olur.
Bu boykotta tabii ki ailelere büyük sorumluluklar düşmektedir. Çünkü bu boykotun ilköğretim boyutu çok önemlidir. Bunda da aileler önemli role sahiptir. Bu açıdan özellikle kendine yurtsever diyen aileler, anadilde eğitim isteyen aileler Kürt sorununun demokratik siyasal yoldan çözümünü isteyen aileler bu boykota sorumlu yaklaşmalı ve çocuklarını bir hafta okullara göndermemelidirler.
Okulların açıldığı boykotun ilk gününde de çocuklarıyla birlikte il ve ilçe müdürlüklerinin önüne yürüyüş yapmalıdırlar. Yurtseverliğin bir görevi de anadilde eğitim isteğini ortaya koyan, kültürel soykırıma tavır koyan okul boykotuna katılmaktır. Okul boykotuna katılınmadan Kürt’üm ve yurtseverim demenin samimiyeti olamaz. Bu yılki boykotun demokratik siyasi çözüm için rolü büyük olduğundan tüm aileleri ve çocukları okul boykotuna katılmaya çağırıyoruz. Bu demokratik eyleme güçlü katılarak Kürt Halk Önderi’nin çabalarına güç vermeye çağırıyoruz.
Mustafa Karasu
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.navendalekolin.com – www.lekolin.net – www.lekolin.info