İnsanlık tarihinde, insanlığı esaretten, baskıdan, kölelikten kurtaran, özgürlüğe götüren ve tarihe yazılan önemli günler vardır. Newroz insanlığı özgürlüğe götürmüş. 1 Mayıs direnişleri insanın sömürüsüne ve emek hırsızlığına karşı gerçekleşen ve insanlığı daha iyi şartlarda yaşama imkânlarına sahip olmasına yol açan çok önemli bir direniş günü olma özelliğini taşıyor. Kader değiştiren günler oldukları için, insanlık için, binlerce yıl geçse de özgürlük değerini korumaktadır. Çünkü insan özgürleştiği ölçüde insandır. İnsan toplumu özgürleşmek için, emeğin kurtuluşu için bedel veriyorsa, bu günler insanlık için büyük önem taşıyor ve vazgeçilmez günlerdir. Bir günde gerçekleşen bir direniş yüzlerce yıllık bir gidişatı değiştiriyor, belirliyor, yön veriyor. Tabi direnişler bir günde pratik olarak fiiliyat bulsa da, direnişler uzun bir zamanda birike birike ortaya çıkar ve bir değişim gücü olarak rolünü oynar. Egemenler için, bu günler, saltanat devirdiği ya da egemenliklerini sınırladığı için, tehlikeli günler olarak bilinir ve egemenler açısından önlenmesi ya da ortadan kaldırılması gereken günler olarak bilinir. Ezilenlerin özgürlüğü için önemli olan günler, ezenler için ise yok edilmesi gereken günler olarak bilinir. Bundan dolayı, insanlığı özgürlüğe götüren günlerde insan çok bedel vermiştir ve bazı haklar kazanmış, devrimler gerçekleştirmiştir. Bu önemli günler, yerelde başlasa da, insanlığı ilgilendiren önemde olduğu ve bütün insanlığı ilgilendiği için evrenseldir. Çünkü zulüm ve kölelik bir kader olarak bütün insanlığı esir almış. Bundan dolayı insanlığı ilgilendiren bütün konularda insanlığın birlik olmaları ve ortak bir direniş hareketi içinde yer almaları gerekmektedir. Birinin özgürlüğü diğerinin özgürlüğü demektir. Birinin esaret altında yaşaması diğerinin de zulüm altında yaşaması demektir. Kürtler ulus olarak inkâr edilip soykırım altında yaşıyorlarsa bütün insanlık zindanda demektir. İnsanın emeği, kanuni yollarla gasp ediliyorsa o kanunların değişmesi için mücadele etmek şart oluyor. Bundan yüz elli yıl öncesine kadar, insanlığın çok ağır ekonomik şartlar altında yaşandığı biliniyor.
Demek ki kapitalizm var olduğu ve insan emeği sömürüldüğü sürece direnişler bitmeyecek ve kurtuluşa kadar devam edecek. 1 Mayıs direnişleri, bazı haklar kazanmış ve kapitalizmi biraz dizginlese de sömürü modernleşerek devam ediyor ve sömürü düzeni yok edilene kadar mücadeleye devam etme zorunluluğu vardır. Sınıflı sistem ve devlet var olduğu sürece hiçbir hak ve kazanım garantide olmaz. Bu açıdan, bütün kötülüklerin kaynağı olan sınıflı ve devletli sistemi ortadan kaldırmak gerekiyor. Çıbanbaşı devletin varlığıdır, bunun alternatifi ise halkın öz yönetimi ve komünal ekonomik düzendir. Maddi kaynakların toplumsal yaşam için kullanıldığı, insanın maddiyatçı olmadığı, bireyselliğin ve bencilliğin olmadığı bir yaşam insanlığın doğal yaşamıdır. İnsan toplumu ancak doğal komünal yaşam içinde kendisini yeniden var edebilir. İnsan ancak doğal toplumsal yaşamda tekrar değerli hale gelebilir. Kumar sistemi olan kapitalizm ve para insanlığı tanınmaz hale getirmiştir. İnsan maddiyata kurban ediliyorsa orada insanlık yoktur şeytanın iktidarı vardır. Her insan, kendi içine gizlenmiş şeytan olan iktidar hırsından mutlaka kurtulmalıdır. Önder Apo, buna vicdan devrimi diyor. Bazı devrimler devlet iktidarını hedeflediği ve iktidarın bürokratik yapısı içinde kaybolduğu için insanlık ve vicdan devrimini gerçekleştiremedi. Bu açıdan, devrim insanlık ve vicdan devrimini gerçekleştirmeli ve toplumu her bakımdan değiştirmeli. İnsan, büyük olmayı iktidar, güç ve para sahibi olmada aramamalı. Büyüklük mütevazı ve sade, doğal insan olmayı başarmaktır. İnsan maddiyattan, iktidardan, paradan. Mülkten, kibirden uzak kaldıkça insan olmayı başarır ve insan kalabilir. İktidar, mülk, para, kibir insanın kimyasını bozdu. Bundan dolayı, vicdan devrimi gerekiyor. Yeniden doğal insan olmayı başarmak için kendimizi yenilenmeliyiz. İktidara ve paraya tenezzül etmemeliyiz. Yaşamak için bir takas aracı olan paraya insan kendini kullandırtmamalı.
Paranın insanı kullanması insanın bitişini gösterir, insan milyarder olsa bile hiç fark etmez. Cep şişkinliğiyle, takım elbise giymekle, kravat takmakla, plazalara kapanıp daha çok para kazanmanın planlarını yapmakla, işte doğanın dengesi bile bozuldu, doğa alarm veriyor. Önder Apo, bundan dolayı ekolojiye önem veren doğal insan diyor. İnsan maddiyat karşısında çok bozuldu ki, maddiyat karşısında hiçbir değeri görmez oldu ve para için her şeyi yapar hale geldi. Bu açıdan, toplumsal direnişler hedeflerini daha çok büyütmeyi ve yeni bir dünya kurmayı hedeflemesi. Sadece bazı haklar kazanıp, kapitalist düzen içinde yaşamak olmaz. Yeni 1 Mayıs direnişleri, para sistemini tümden ortadan kaldırana kadar devam etmeli. İnsanlar, sermaye sahipleri karşısında adeta dilenci haline gelmiştir. Maaşlara biraz zam olsun diye patronlara ve iktidara yalvaracak noktaya kadar gelmek, şikayetçi olmak kabuk edilemez. Yoksulluktan şikayetçi olmak, aç kalıyoruz demek, ev kiraları çok yüksektir demek, içinde yaşadığımız sistemi tanımamak olur. Kapitalizmden şikayetçi olunmaz. Kapitalizm ortadan kaldırılması gereken bir sistemdir. İşçi sınıfı iş bırakma eylemleri ve grevler, toplu sözleşmeler, yani burjuvaziyle anlaşma yapmak zorunda değildir. İşçi sınıfı, bizzat bu sömürü düzenini yok etmek ve emeğinin kurtuluşunu sağlamak zorundadır. Dilenme anlayışıyla, ufak bir maaş zammı için sürekli tekrarı tekrar etmekle olmaz. Sürekli, maaşlara biraz zam olsun diye hükümete dilekçede bulunmak, iktidardan maaş zammı müjdesini ve ikramiye alacağız diye sevinmek doğru değildir. Alanlarda bu sömürü düzenini yok etmek için harekete geçmekten başka bir çare yok. Bu açıdan, Newroz ruhuyla 1 Mayıs’a katılmak ve insanlık için yeni bir yaşam kurma hedeflenmeli. İnsan toplumu, hayatın her alanını ve her anını 1 Mayıs direnişleri haline getirmelidir. Her gün, direniş haline getirildiğinde insanlık kurtuluşu sağlar.
Kemal SÖBE